resim
Sabri Sarıoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:40
Uyruk:Türkiye
  • 7605
    geçen sezon son 6 maç kala yazılmıştır.

    sabri'nin uzun taç atışı;

    beyhude bir teoremin peşine düşüyorum, haydi hayırlısı,

    100 yıllık futbolda en büyük futbol teorisyenlerinin bile açıklayamayacağı dosyayı açıyorum.

    sabri sarıoğlu nasıl olur da, bir ülkenin en büyük futbol takımının vazgeçilemez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez sağ beki olabilir?

    eskittiği, kovduğu, futbol kariyerini bitirdiği sağ beklerin, aklımızda kalanlarını yazalım.

    sebastian perez'den başlayalım, muhammed sarr, emrah umut, suat usta, cesar pratez, cihan haspolatlı, uğur uçar, ali turan, serkan kurtuluş'ta mola verelim. koskoca eboue'yi florya'ya sokmadığını, salih dursun'a, veysel sarı'ya, tarık'a kulübü soydurduğunu söyleyelim.yasin öztekin'i az daha iptal ediyordu diyelim ve başlayalım.

    bu yazıyı yazdığımızda da 6 maç kalmış, 6 sını da kazanırsak şampiyon oluyoruz, ne yazık ki alternatifsiz sağ bek olarak bu son 6 ölüm kalım maçını oynayacak. göreceğimiz korku filmine taraftarı alıştırarak bir kere daha elimizden geleni karınca kararınca yapmaya kalkalım.

    her sezon sağ bek aramışız, şu saydığımız adamlara kaptırılan paraları kendisinin aldığı parayla toplasak, küçük bir güney amerika takımına yatırsak, kıta şampiyonu olurduk. ve o kıta şampyonu takımın dünya'nın dört bir yanına dağılmasıyla da binlerce sabri'yi ben de futbol oynarım umuduyla futbol sahalarına sokardık.

    işte tam da bu noktadan tezlerimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. futbolun kendi felsefesiyle açıklanamaz bir durum söz konusu. sabri, futbolu bıraktıktan sonra, halı saha maçına bile çağırılmayacak, mevcut karizmasıyla, bilgisi, kariyeriyle hoca olamayacak, futbol taraftarıyla ilişkisi, 3 e kadar sayıp, ellerini sahanın ortasında havaya kaldırıp, taraftarı coşturmakla sınırlı bilgisiyle, zift medyasında galatasaray maymunu yapılmayacak.

    peki neyin bedelidir, neyin karşılığıdır, milyonlarca galatasaraylıya senelerdir çektirilen bu cehennem azabı?

    lucescu, hagi, feldkamp, skibbe, reykart, mancini, prandelli, çalıştığı yabancı hocalar, çalıştığı yabancı futbolcuları yazıp kafa şişirmeyeceğim. rumence'den, isanyolca'dan, almanca'dan, flemenk'çeden, italyanca'dan, japonca'dan,,, her dilden sporcuyla muhatap olup, türkçeyi bile konuşamamak, nasıl bir galatasaray kaptanlığıdır? cevabı bulmaya çalışacağız.

    önce her maç tutulduğumuz, küfretmekten çene felci geçirdiğimiz, sabri atraksiyonuna değineceğiz.

    sabri'nin uzun taç atışı;

    top defalarca sağ taraftan taca çıkıyor, 100 metrelik hat boyunca nereden çıkarsa çıksın, sabri topu ellemezse sanki hükmen mağlup sayılacağımız başkaları için küçük, en azından benim için büyük olan eylemini deşeceğiz. özellikle rakip kaleye yakın yerden top lehimize taca çıkmışsa. mücadeleye en yakın oyuncu topu bir an önce oyuna sokmak ister, tac atmasını bilmeyen, daha doğrusu sabri'den daha kötü atan oyuncu bulunmadığından, sabri'nin ''bıraaaak'' emriyle taç atımından vaz geçer. hele maç yağmurlu bir havada oynanıyorsa bu ritüel daha bir anlam taşır.

    galatasaray konumu itibarıyla her maçını galibiyete oynamak durumundadır. dolayısı ile saniyelerin önemi büyüktür, top ne kadar çok oyun içerisinde kalırsa galatasaray için avantajdır. tabi sabri için bu avantajın önemi yoktur. topu top toplayıcıdan ister, çoğunda beğenmez, kenardaki çocukla değiştirir. formasının içine sokar, topu kurular. bu eylemi bilimsel olarak açıklamaya kalksak, kalkabiliriz. ihmal edilebilir şeyleri bile ihmal etmiyoruz. topun üstündeki ıslaklık zerreleri, muhtemelen taç atışı boyunca sürtünmeyi olumsuz etkileyebilir. mutlaka bir ağırlığı vardır topun üzerindeki damlaların. topun yer çekimine direnci azalır, sabri'nin hesapladığı zamandan daha önce eğik atış durumuna geçebilir. bu durumda misal umut bulut'a doğru atılmış gelişi güzel taç, umut'a gelemeden rakip oyuncu müdahil olabilir. hadi sabri hesabı tam yaptı diyelim, ıslak topu umut'la buluşturdu, umut kel kayabilir, burak'la buluştursa burak'ın saçı her maç başka bir stil, topla buluştuğunda ne gibi olumsuzluk olur çalışılmamış. en iyisi topu kurulamak.

    kurulanmış top, sabri'nin elinde atış anını bekleyedursun. zaman galatasaray aleyhine işliyor, taç atışından kaybedilen süre maça eklense sabri'li maçta sadece taç atışlarından 4 dakika eklenmesi lazım. inanmayan ilk lig maçında kronometre tutsun. sabri reiz hesap yapıyor rahatsız etmeyelim. topu başının üstüne getirdi, atacak, rakip taraftar olsam sadece bu anları seyretmek için maça giderim. topla buluşmak isteyen futbolcuların deli danalar gibi sağa sola kaçışmaları, sabri'nin bir türlü karar verememesi, verdiği andaki kimyasal, tıbbi değişimler. ciğere oksijen çekiş, duluğu şişiriş, denge, taç kullanan sabri, taçtan gelen topa dokunan futbolcu, kaleciden oluşan üçgenin hipotenüsü, açı, ilk hız. pozisyona alınacak, verilecek reaksiyon, rakip futbolcuların tacı kapıp, kontratağa çıkma telaşı. kalbe son bir nefesle kan pompalama, geriliş ve topun elden çıkışı. o an gözünü kapa, 3 saniye bekle, sonra aç, sabri'nin kaptırdığı topu kapmak için takımın 10 futbolcusunun hesapta olmayan enerjisini, koşu mesafesini, mücadelesini, büyük ihtimalle rakip takımın kalemize bilinçli veya kontra başlattığı atağı, sabri'nin kıçına nişadır sürülmüş kedi gibi koşuşunu göreceksin.

    sabri'nin kullandığı tacın golle sonuçlanmasını geçtik, tehlike yaratmasını da geçiyoruz, topun bizde kalmasına razıyız. vakit geçirmek bizim avantajımıza değil, ayağınla atamıyorsun, onun sebebine daha geçemedik, en kısa anda, en yakınındaki adama elinle bile atamıyorsan, o porshe'ler, ferrari'lere nasıl biniyorsun? taç atışlarından kaybettiğimiz zamanı, çoğu zaman mumla arıyoruz. topa en yakın kimse tacı o atsın, bizi ızdıraptan kurtarsın diyoruz, teknik tarafından meseleyi kapatıyoruz.

    hiç bir büyük takım futbolcusu olma özelliği olmayan futbolcu, neden bertaraf edilemez peki. yazının başında saydığımız futbolcuların çoğu sabri'den daha iyi futbolcu olduğu, defalarca kadro dışı kaldığı halde alavere dalavere sabri reiz sağ beke nin futbol dışı açıklaması nedir?

    muhtemelen, yüz binlerce baba, oğlunu, sabri'yi gördükten sonra benim oğlum da futbolcu olur haklı hayaliyle spor okullarına yazdırır, futbol endüstrisine bu anlamda büyük bir katkısı vardır. her sağ bek dany alves olsa, düşünsene hangi baba çocuğuna futbolcu olsun diye yatırım yapar. futbolcu olmayacak olan çocuk, okumaya yönlendirilecek, muhtemelen bir baltaya sap olacak. sap olunca ülke meselelerine kafa yoracak, muhtemelen kurulu sistemlere bizim gibi muhalefet yapacak. anarşi, kargaşa. bakın acun ilıcalı'ya, 10 yıldır, bir ulusun beyin ameliyatını tek başına yaptı. kutu açtırdığı dakikalarda fener- bursa yarı final maçı vardı, her iki takım tam kadro, stadyum tıklım tıklımdı, halkımız narkozu yemiş, acun'un hokkabazlarını seyretmeyi uygun görmüştü.

    sistem hassas bir tahterevalli üzerinde suni bir denge üzerine kurulmuştur. selçuk şahin gibi, sabri gibi çok kötü futbolcu olduğu halde çok uzun süre kompanse edilmesi gereken futbolculara ihtiyaç vardır. bir takıma bir sabri çok, hiç sabri eksiktir. bu yüzden futbolun kendi kriterlerine göre sabri, her sezon için önce düşünülmüyor, sonra ihtiyaç duyulacak hale getiriliyordu. tıpkı selçuk şahin gibi. sabri sayesinde takıma takıma 13 sezonda 14 sağ bek transfer edilmiş, kim bilir kaç yönetici, kaç hırsız, kaç menajer, kaç kravatlı eşkıya sırtımızdan palazlanmıştır. düşünsenize sabri iyi çıksa bu transferlerin hiç biri yapılmayacak, borcumuza borç eklenmeyecekti- ki bu durum futbol endüstrisine darbe demekti.

    bir gün elbet her şey olduğu gibi futbol da temizlenecek. oyunu biz kurduk, halk çocukları, düştüğü lağımdan çıkaracak olan da bizleriz. o günler geldiğinde, mertçe, delikanlıca maçlar yeniden oynandığında hak etmeyen hiç kimse futbolcuyum diyemeyecek, sabri özelinde tüm vasat altı, niteliksiz, futbolcu lisansına sahip gençler, büyük maçları bizim gibi tribünlerden izleyecek. şimdi zaten izleyenler de para alamayacaklar. porshelerini, sevgililerini antrenman sahalarında sergileyemeyecekler.

    umarım o günler çok uzaklarda değildir.
  • 10349
    bu aksam beinsport'daki yayinda "sanirim arda'nin galatasaray'da son gol attigi maçta ben de oynamistim, golü iyi hatirliyorum" dedi. simdi maçin ozetini izledim asisti sen yapmissin sabri!
    (bkz: 18 nisan 2011 manisaspor galatasaray maçi)
    edit: hakandilek "son golü için değil de, sivas'a attığı benzer gol varmış onun için dedi sanırım" diyor, kendisine duzeltme icin tesekkur ederim.
  • 10229
    eski futbolcu.
    galatasaray'ın kimseye olmadığı gibi sabri'ye de vefa borcu yok. borçlu kalınacak olan galatasaray'dır. sabri bu takımın formasını giydiği her senenin tam ücretini belki geç almıştır, belki taksit taksit almıştır ama almıştır.
    bu ikili ilişkide vefa göstermesi gereken sınırlı yeteneklerine rağmen yıllarca bu takımın kutsal formasını giyen sabri sarıoğlu'dur.
  • 10113
    taraftarın adeta nefret ettiği bir futbolcuyu almanın, gömülmüş leşi çıkarıp yeniden ortalığı pis kokuya boğmanın aptalca olduğunu hem yönetimimiz bilir hem de teknik kadromuz.

    taraftarın nefret ettiği değil sevdiği isimler alınmalı. çünkü sevilmeyen futbolcular alınınca sinerji bozuluyor, taraftar ile yönetim ve teknik kadro arasındaki bağlar hasar görüyor hatta bazen kopuyor. taraftarın şiddetle istediği isimler alındığındaysa müthiş bir enerji oluşuyor, bağlar güçleniyor, motivasyon artıyor ve sonuç %99 başarı getiriyor.

    sabri sarıoğlu işi neden pişirilip pişirilip önümüze getiriliyor bir türlü anlamıyorum. taraftar nefret ediyor kardeşim. nokta...
  • 10492
    allah yeni kuşak galatasaray taraftarına kendisi gibi bir profili göstermesin, yaşatmasın.

    gerçi şu dönemde vasata tahammül çok ama çok düşük, sabri'nin zamanında sağda solda arkadaşlarımızla konuşurduk ne kadar yetersiz kaldığını. herkes de böyle yapardı ama iletişim bugünkü kadar kolaylaşmamış olduğundan mahalli kalırdı tepki.

    karakterinden bağımsız söylüyorum bunu, iyi insandır iyi galatasaraylıdır orası ayrı.
  • 6075
    21 şubat 2015 sivasspor galatasaray maçındaki güzel oyununu geçtim , hatırlayanlar bilir, muslera'ya taban ile girilen ama muslera'ya müdahale olmayan bir pozisyon vardı muslera '' o nasıl topa giriş '' diye kızzmıstı sivasspor'lu oyuncuya, heh işte o pozisyondan sonra sabri de gidip sivassporlu oyuncuya bagırıp akıllı ol dedi bendeki yeri daha da bir arttı aslanım. futbolcu iyi oynar kötü oynar eleştiririz , överiz ama takımdaki bu kenetlenmiştik bizi sampiyonluga götürebilir. yürüyedur.
  • 10353
    sadece takımımızdaki değil ligdeki bekleri görünce de kendisinin anlamsız yere eleştirildiğini anladım. bugün sabri reisi kötüleyen komik anlarını gösteren videoyu izleyip neşelenmek istedim. yahu bu adamın kötü diye gösterilen ortalarını her maç ömerden sarrachiden ve linnesten görüyoruz biz zaten. kendisini yıllarca fazlaca eleştirdiğim için özür diliyorum. defansif yönü düşük olsa da hücum ve bindirme gücü gayet yüksek bir bekti. genç hali bugün olsa ligdeki bu kadar kötü bek arasında yine sivrilir. affet beni sabri reis kıymetini anlamamışım. takımımızın yıllarca formasını giyen galatasaraylı eski futbolcu.
  • 226
    kutsal galatasaray formasını giyen bir futbolcu olduğu unutulan kişidir. formaya ve armaya saygısızlık etmedikleri sürece hiçbir galatasaray futbolcusuna küfür edilemez. galatasaray kültüründe bu yoktur. nefret de etsek, bizi kanser de etse o küfürleri haketmemiştir. o akşam ona xtir git diye bağıranlar, sabri kadıköy'de armayı öperken ona canımı veririm diyenlerdir. artık sevmemek ve gitmesini istemek ayrı, tribünden küfür etmek ayrı. galatasaray değerlerimizi her saniye kaybetmeye devam ediyoruz. hepimize büyük bir alkış.
  • 10342
    karakteri ve hakiki galatasaraylılığından dolayı takımda bulunduğu süre içerisinde en çok sevdiğim oyunculardan biriydi. kendisiyle ilgili çok da güzel bir anım vardır. hazır boşken anlatayım:

    ben çoğunluğu yaz aylarında olmak üzere fırsat buldukça çanakkale'ye giderim. bir gün yine çanakkale kordonda müzik dinleye dinleye ilerlerken karşıma bir aile çıktı. ya bu aileyi gözüm bir yerden ısırıyor ama büyükler kamufle olduğu için tanıyamadım. çocuklarına baktım ve aha, bizim gözümüzün önünde büyüyen sarp'ı tanıdım ve o ailenin sarıoğlu ailesi olduğunu anladım. yanlarına gidip gitmemek arasında kararsız kaldım çünkü rahatsız etmek istemedim sonuçta belli ki ailesiyle kafa dinlemeye, gezmeye gelmiş dedim*. gel git derken sabri'yi tanıyanlar çoğaldı ve etrafı birden kalabalıklaştı. kalabalığı görüp merak edenlerde ortalığı iyice kalabalıklaştırmıştı. tükenmez kalem alıp, koluna imza atmasını isteyen mi dersin (allah akıl fikir versin) yoksa fotoğraf çektiren mi dersin herkes ayrı bir kafada sabri reyiz'i rahatsız ediyordu. tam o sırada tipinden ve hareketlerinden anladığım kadarıyla fenerli bir adamın ağzından şu cümleler döküldü: "çektiğin şutlaaarr dağaa taşaa, stat dışına çıkıyoooo stat dışına. yaralı var mı yaralı hahahaaha" bağıra bağıra söylerken bir yandan da istifini bozmadan ilerliyordu. söylediği sözün arkasında gülen birkaç kişide olduğu için daha bir havalı yürüyordu ama tam o sırada reyizden hayatının golü geldi:

    "sen söyle kardeşim, çarpan sensin."

    etrafta ouvvvv sesleri yükseldi ve onlarca kişi oracıkta orgazm oldu.
    adamda yediği bu laftan sonra güle güle sabri reyiz'e uzaktan elini kaldırarak selamını verdi ve gitti. e tabi reyiz de de 3 harf tavan.*
  • 9787
    ne çok arkasından ağlayan oldu be kardeşim, bir de mağdur etmişiz gibi bir algı var. bedavaya oynadı sanki, bu kısıtlı yeteneklerle 15 sene oynadığına yatsın kalksın dua etsin yok efendin çok emek verdi cart curt. onun verdiği emeğe karşılık aldığı parayı 100 canım olsa yine alamam. ha olay emekse alsınlar beni kampa ben de emek vericem.
  • 9852
    "hayallerimi çaldılar" dediği;

    kendisinin hayallerini gerçekleştirmek için kulübün kafadan 1 milyon euro vermesi gerekiyordu. e 2-3 yıllık sözleşme de lazım. yani yedek bir oyuncu olarak galatasaraya 10 milyon lira daha geçirip öyle futbolu bırakmak istemiş beyefendi. ve bunu "hayallerimi çaldılar" diye medyaya yansıtıyor.

    rezil bir futbolcuydu. kişiliğini de görmüş olduk.
App Store'dan indirin Google Play'den alın