resim
Roberto Mancini
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:60
Uyruk:İtalya
  • 4793
    sonradan geldiği takıma iç sahada hayvan gibi top oynatan td. hele bursa ve eskişehir maçları vardır ki galatasaray tarihine geçecek kadar iyi oynanıp gol yağmuru yaşatmıştır. deplasman sıkıntısı olmasa belki şampiyondu. fazla değil 4 deplasmandan galibiyet çıkarsa belkide yetecekti. tabi terimde 3 beraberlik aldı oda 1 tane eksik alsaydı olabilirdik. dediğim gibi deplasmanda bok gibi oynuyorduk kapalı takımları açamıyorduk ama kötü demek mantıksız. şans biraz yanında olsa belkide şampiyonluk tadacaktı. ama saolsun clde son 16 gördük türkiye kupası aldık ligi 2. bitirip yine cl ye kaldık.
  • 5308
    türk futbol tarihinde yer alan örnek profildeki yabancı hocaydı. bizde bulunduğu dönemde yabancı sınırı ve beraberinde isabetsiz transferler ile birlikte ne yazık ki hedefler çok uyuşmadı. ama çok güzel izler bıraktı. helal olsun, tüm ekibiyle, takımıyla elemelerden beri en başarılı oyunları tercih ederek, çalışarak gecikmeli turnuva euro 2020' nin şampiyonu oldu.
  • 2771
    mancini sülalesi italya'nın marche, lazio ve toskana gibi merkezi kısımları başta olmak üzere ülkenin hemen hemen her kısmına yayılmış vaziyettedir. roma, floransa, napoli, prato, spello ve rimini gibi şehirlerde mancini sülalesine mensup kişilere sıklıkla rastlanmaktadır. roberto mancini'nin doğduğu şehir olan iesi, yukarıda bahsi geçen marche bölgesinde bulunmaktadır.

    ilk olarak 11. ve 12. yüzyıllarda karşımıza çıkan mancini sülalesi ismini solak anlamına gelen mancino'dan almaktadır. bunun da sebebi hanedan üyelerinde solaklığın yaygın olmasıdır lakin roberto mancini sağ elini kullanmaktadır.

    italya'da aristokrat ailelerin kendilerine has armaya sahip olması bir gelenek olup mancini sülalesinin arması da kalkan biçimli bir mavi zemin üzerinde yer alan iki adet balık şeklindedir.

    http://www.retaggio.it/...cini-roma-stemma.jpg

    http://www.heraldrysinstitute.com/...a/idc/19054/lang/es/

    kaynaklar: emidio de felice'nin italyan soyadları sözlüğü, tarihi blasonico sözlüğü ve tarih & soyluluk ansiklopedisi.
  • 4063
    çok büyük taktisyendir. çok büyük hocadır. eksik yönleri mutlaka vardır ancak kendisi galatasaray'ın başına gelmiş en iyi teknik direktörlerden biridir. maçları maçtan günler önce kafasında oynatıp, rakibin her eksiğini, her kronik hatasını bulup, maça çıkardığı kadroları ona göre kurgulayıp kendine önlem aldırmayan bir tarza sahiptir. city kariyeri boyunca da galatasaray kariyeri boyunca da bunun sayısız başarılı örneğini vermiştir. taktik manada çok üst düzey olmasına rağmen şahsi kanaatim oyuncuları maça motive yönünden bazı eksikleri vardır. elbette "hadi koçumcu, yaparsıncı, aslanım benimci" türk futbolcularına yaranamamıştır. hocanın taktik vermeden önce kendilerine mahalle kahvesindeki ağabeyleri gibi ara gazı vermemesi maalesef türk futbolcuları için yıkımdır. forma çıkarma sebebidir.

    kendisinin fan boyu değilim, ancak taktisyenliğine, hocalığına, kişiliğine laf ettirmem. eğer galatasaray'ın başında kalabilseydi, ya da farklı bir zamanda galatasaray'ın başına geçebilseydi uzun vadede kalıcı başarılar yakalayabilecek, ve hem galatasaray'ın hem de ligin dinamikleriyle oynayabilecek bir hocaydı. olmadı maalesef.

    şu an kendisine dilendiğim falan yok, ancak efsane sayılan bir teknik direktörün kulüpten gönderilmesinden sonra ligin 6. haftasında göreve gelmiş, kendi kurmadığı, aslında kuranın da kadro mühendisliği pek iyi olmadığı için kaliteli ama düzensiz bir kadronun başına geçmiş, kulübün, taraftarın ve oyuncuların yaşadığı travmayı kısa sürede söndürmeye gayret etmiş, her maç arkasından "imparator fatih terim" diye bağıran taraftarı duymamaya çalışarak işini yapmaya çalışmış, yanlışlarına ve eksiklerine rağmen eser derecede başarılı da olmuştur. kimsenin itiraz edemeyeceği bariz transfer yanlışları yapmıştır evet, ancak bunu değerlendirirken de elindeki kadroyu, yabancı sınırlamasını, ligi hiç tanımamasını ve daha önce hiç bir türk takımında çalışmadığı ve kimyayı çabuk anlayamadığı için ingiltere ya da italya kıstaslarıyla transfer yaptığı gerçeğini de göz önünde bulundurmalıyız.

    kendisine galatasaray yönetimi bir proje sunmuş, mancini bunu kabul etmiş, ancak sonrasında proje şartlarının ihmal edilemeyecek kadar değişmesiyle (mali durumu) kendisi başarısızlık riskinin arttığını görmüş ve hem kendinin hem de kulübün önünü açmıştır. klişe olacak ama isteseydi bu kulübü 9 milyon euro zarara sokabilirdi ancak kaliteli bir kişiliğe sahip olduğu için bunu da yapmamıştır. ben inanıyorum ki kalsaydı ve yabancı sınırı da kaldırılsaydı, kendisi uzun vadede bu kulübü özlediğimiz hedeflere yürütebilecek bir isimdi. transfer teknik direktörü olduğu konusuna gelince; evet kısmen doğrudur, mancini kaliteli kadrolarla çalışmak isteyen ve kalite bazlı kadroları bir yerlere getirmeyi hedefleyen bir teknik direktördür. baktığınız zaman galatasaray'ın başına geçmesini uygun gördüğümüz elit teknik direktörlerin tamamı böyledir. fatih terim de geldiği ilk sezondan itibaren ciddi meblağlar ödenerek getirilmiş kaliteli futbolcularla başarılı olmuştur. yanlış anlaşılmasın kimseyi kötülediğim yok ama endüstriyel futbolun gerçekleri bunlar. en basit örneği; sneijder gibi bir oyuncuyu getirebilmek için yüksek meblağlar ödemek zorundasınız çünkü futbolcunun kalitesi bellidir ve günümüz futbolunda ederi budur.

    her neyse, bir galatasaray taraftarı olarak şu an hamza hocanın takımın başında bulunmasından memnunum, umarım uzun yıllar bizimle olur. ancak önümüzdeki senenin yabancı sınırsız süper liginde mali durumumuzu bir nebze de olsa düzeltebilseydik ve hamza hoca takımın başında olmasaydı, benim takımın başında görmek isteyeceğim ilk kişi de sinyor'dur. geçenlerde bir yazarımızın entrysinde okumuştum, kimdi hangi giriydi hatırlayamıyorum affola; "lige uyum sağlayacak değil ligin dinamiklerini değiştirebilecek bir teknik direktör" diyordu entryde, işte mancini benim gözümde bu ligin dinamikleriyle oynayabilecek, belki de değiştiribilecek bir adamdı (hemen yanlış anlamayın hamza hoca'da belki öyledir, umarım öyledir, zaman gösterecek) ama olmadı, hem galatasaray hem de kendisi için hayırlısı olmasını temenni etmekten başka çaremiz yok.

    yine söylüyorum, kimsenin fan boyu değilim, belki muslera - melo - sneijder üçlüsü hariç :( belki bir gün takımın başına geçerse mourinho da olabilir :( ama sırf rezalet şartlar yüzünden takımı şampiyon yapamadı diye elit kulüplerin güvenip takımlarını emanet ettikleri, elit bir hocaya da gömmenin alemi yok.

    not: şahsi fikirlerimdir, kimseyi bağlamaz canısı :(
  • 4899
    maalesef ne zaman bir takıma transfer olsa galatasaray vasıfsız hocalar tarafından yönetildiğinden oyuncularımïza gönül rahatlığıyla sulanmaktadır.

    sahi melo gidince orta sahamız ne kadar dinamik olacaktı. selçuk hep melo'nun düşen formu yüzünden kötü gözüküyordu. teller zaten defans yapmayı bilmiyordu.

    sneijder de yetersiz. çünkü ben bir nevzat dindar okuruyum.
  • 1195
    takım için emek veren kişidir. iyi oynarız, kötü oynarız o ayrı mesele, ancak ben bu adamın yüzünde aldığı sorumluluğun yansımasını görebiliyorum. rijkaard'dan aragones'e, löw'den del bousque'ye pek çok yabancı antrenör geldi ülkemize. hepsinin suratında da "bir yıl sonra kovulurum, tazminatımı da çatır çatır alırım" ifadesi vardı. ancak bu tanıma iki kişi uymuyor. birincisi şu anda shaktar'a oynattığı futbola bayıldığım ancak bize oynattığı defansif futbola uyuz olduğum lucescu ve şu anda bizim takımımızı çalıştıran mancini. mancini iki arada bir derede kalmış olan bir antrenör. evet şampiyonlukları var, ancak büyük arenalarda henüz başarı elde edebilmiş değil. yani uluslararası kupalarda pek varlık gösterebilmiş değil. onun bu durumu bizim epey lehimize. zira takımımızın avrupada başarılı olması demek, kendisinin de seviye atlaması ve bizden sonra üst düzey kulüplere transfer olması anlamına gelir. bu ve bunun gibi pek çok neden var, kendisini çalışmaya ve başarılı olmaya zorlayan. zira henüz çok genç bir yaşta ve önünde dolu dolu antrenörlük yapabileceği ortalama 15 sene var. o 15 senenin nasıl geçeceğini de en çok bizde gösterdiği performans etkileyecek. kısacası kendisi başarılı olmak zorunda. ayrıca bize gelmeden önce "takımlarını defansif olarak oynatır" düşüncesi yaygındı. lakin ben bugüne kadar hiç ama hiç öyle bir duruma rastlamadım. en defansif halimizi, dany'nin bek oynadığı maçlarda görüyoruz. ki o da ya hızlı oyuncuların bulunduğu rakiplere karşı oluyor ya da zorunluluktan oluyor. yani kendisi galatasaray'ın hücum oyunu felsefesine yatkın bir antrenör. bu da genetik olarak uyuşmamızı sağlıyor kendisiyle. ha başarı gelir mi derseniz, doğru yerde, doğru zamanda bulunduğu için mutlaka başarılı olacaktır diyorum. bir kere her halükarda bu sene şampiyon olamasak da, ikinci olup şampiyonlar ligine direkt katılabileceğiz. tabii ben ilk devreyi en fazla 9 puan fark ile bitirmemiz halinde şampiyonluk şansımızın azımsanmayacak düzeyde olduğunu düşünüyorum ama oldu ya olamadık ve ikinci olduk, yine kaybettiğimiz bir şey yok. dolayısıyla kendi takımını kurmak için yeterli maddi imkanlara ve istediği oyuncularla anlaşabilmek için şampiyonlar ligine gitmek gibi bir avantajı olacak elinde. bunları göz önüne aldığımda, deplasmanda oynadığımız juventus maçının tamamı ve yine deplasmanda oynadığımız real madrid maçının ilk yarısındaki oyunumuzun, mancini'nin oyun felsefesini takımına tam olarak yansıttığı vakit, gelecek sene avrupa kupalarında büyük takımlarla oynayacağımız maçların en güzel örneğini oluşturduğunu düşünüyorum. 35 - 40 metrelik bir alanda kompakt olarak oynayan, rakibine alan bırakmayan, gol yeme şansı duran toplara ve bireysel hatalara kalmış olan, kontra atağa iyi çıkan bir oyun anlayışı yani. ki bu bana çok da mantıklı geliyor. başımızda fatih terim gibi bir hoca yoksa, dünya devlerine karşı ölümüne hücum yapmamızın intihar olacağını düşünüyorum. o yüzden büyük maçlarımızın yapısı bu şekilde olacaktır diye düşünüyorum. ama sezonun genelinde ortaya koyacağımız oyun, ali sami yen'deki kopenhag maçının ilk yarısı gibi olacaktır. daha geniş aralıklarla oynayan, ama buna bağlı olarak oyunu rakip yarı sahaya yıkan, özellikle beklerin bindirmesiyle, orta saha oyuncularının boşa çıktığı ve gol pozisyonuna girebileceği, dikine paslarla rakibi yıldıran bir düzen. evet, hepimizin sürekli görmek istediği sistem bu, ancak dediğim gibi takım bir geçiş sürecinde ve bu sürecin bitimine kadar bizim için en ideal olan oyun şekli, rakibe göre oyun oynamaktır. eğer her şey düşünüldüğü gibi giderse ve ortalama 5 sene şampiyonlar liginde ses getirecek işlere imza atarsak, maddi anlamda gelişeceğiz ve transfer edeceğimiz oyuncularla oyun sistemimiz, rakibe göre şekil almaktan kurtulup, her rakibe aynı tarifeyi uygulayan sisteme geçiş yapacaktır. tıpkı manu, bayern, barca ve r. madrid gibi. bunu yapabilmemiz için önümüzde çok güzel bir örnek var: atletico madrid. birkaç sene önce sıradan bir ispanyol takımı idi, ancak şu anda dünyanın her takımını, gününde oldukları zaman içeride - dışarıda yenebilecek potansiyele sahipler. bence örnek almamız ve takip etmemiz gereken tek yer orası. onların yarısı kadar başarabilsek bu işi, bizim için yeterli olur. kısaca bu adama güvenelim, 4 hafta sonra gemiyi en az hasarla limana yanaştırıp, daha güçlü bir şekilde yolculuğa çıkar vaziyete getirecektir.
  • 4323
    kendisini hep savunduğum italyan teknik adam. ama insanda biraz şans da olacak. geçen sene senin takımın bu sene şampiyon olan takımdan çok daha iyi futbol oynuyordu. gel gör ki rakip fener geçtiğimiz yıl bu sene yaptığı gibi salakça puan kayıpları yapmadı. sen de şampiyonlar ligi'nde 6 yiyerek başlayan takımı gruptan çıkarıp seneler sonra türkiye kupası'nı almakla taraftara yaranamadın. yine de her şeye rağmen ligde takımı ikinci yaparak yine şampiyonlar ligi'ne direkt katılım sağladın. işte rabbim o kadar büyük ki, güneşi balçıkla sıvatmıyor, zaman geçtikçe kimin ne mal olduğunu daha güzel gözümüze sokuyor. hakkında hiç kötü entry'm yok, o yüzden içim rahat. umarım sen de mutlusundur ve bu sene istediğin takımı kurarak bizim çok bilen futbol ulemalarımıza gereken cevabı verirsin. zira onlara hamza hamzaoğlu müstehak.
  • 3047
    adam tazminat avcısıymış da haberimiz yokmuş, mu acaba? neyse sözlük yazarları sayesinde okuyup araştırmaya da zorlanıyoruz, iyi oluyor.

    (bkz: #1470083) tazminatı napacak diyene aldığı tazminat bedelleri için inter 16 milyon euro, m. city 30 milyon euro örnek gösterilmiş.

    1- çok kısa, 5 dakikalık bir internet gezintisiyle inter tazminatı hakkında şu bilgiye ulaştım: adam gerçekten inter'den 16 milyon avro tazminat alacakmış ama bir maddede "başka takımı bir yıl çalıştıramaz" şartı varmış. mancini de bunu kırmak için pazarlık etmiş inter'le, 5 milyon avro'da anlaşmışlar. yani adam 16 milyon değil 5 milyon almış. ayrıca dikkat çekmek isterim, adam bir sene oturup havadan 11 milyon daha alacakken, başka yerde çalışmak için bu 11 milyondan feragat ediyor. bayağı başarısız bir tazminat avcısı işi.

    2- birine tazminat peşinde koşan dallamanın teki diyebilmek için şahsen bi 5-6 takımdan aynı şekilde yüksek bedellerle ayrıldığını gösterebilmek gerekir diye düşünüyorum. hatta art niyetini de örneklemek gerekir. bu arada araştırma yapmadım ama m. city'den 30 milyon tazminat aldığı söylenmiş, o kulübe neler kazandırdığını söylememe gerek yok herhalde. pek kapağı atayım, kendimi kovdurur tazminatı gömerim hacı diyecek birinin işi değil gibi.

    3- aslında benim anlatmak istediklerimin temelinde ise belirtilen paraların alınmış olması lazım. yani 45 milyon avro sadece tazminattan kazanmış biri için -bizden alacağı söylenen, emin değilim- 9 milyon avronun pek bir önemi olmaz. 5 milyon servetle gelse tamam, 15'le gelse de tamam ama 50 milyon servet yapmış bi adam bazı eşikleri çoktan aşmış demektir.

    4- yazılanlarda zaten "kimya tutmadı, futbolcuyla anlaşamadı, taraftar sindiremedi vs. ayrı konular." deniyor. gözden kaçmasın.
  • 1184
    galatasaray teknik direktörü. galatasaray taraftarı olduğunu sanan biri "mancini severlerin" kaç hafta daha dayanabileceğini soruyor. bu soruyu sormak için asgari ve azami iq'nun kaç olduğunu merak ediyorum. çünkü bu cümleyi kurmak için şüphesiz bir miktar zekâ gerekiyor, ama bu cümleyi kurmamak için de bir miktar zekâ gerekiyor. yani en azından 80'den sonra eşyanın tabiatı gereği, herhangi bünyenin bu cümleyi sarf edemeyeceğini düşünüyorum.

    mancini severler ne lan? galatasaray teknik direktörü bu adam. tabii ki destekleyeceğiz. adamlar başarısız olmasını istiyor resmen. bu nasıl bir karakterdir? nasıl bir taraftarlıktır, anlamak mümkün değil. terim'i seviyor olabilirsiniz, ama onu sevmeniz mevcut teknik adamdan nefret etmenizi mi gerektirir? bunlar güce, nefrete tapmadan sevgilerini anlatamayan insanlar. apaçilik resmen, başka bir şey değil.

    bu adam galatasaray'ın teknik direktörü. isterse yılmaz vural olsun, desteklemek benim boynumun borcu. ötesi beni ilgilendirmez.

    ben hep, ama hep diyorum, türkiye'deki en niteliksiz taraftar galatasaray'da diye. adamdaki anlayışa, hafsalaya bakar mısın? maalesef böyle düşünen sayısı az değil. bunlar kendini bir de galatasaraylı sanıyor. hem de gerçek galatasaraylı falan ilan ediyorlar. bu kafaya ulaşmak için kullandıkları şeyi merak ediyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın