• 1481
    --- alıntı ---
    açık söylemek lazım, biz play-off’u hak etmiyoruz. herhangi başarıyı, herhangi bir ödüllendirilmeyi hak etmiyoruz. üzülüyorum, bu gidişatı değiştirmek için çok uğraşıyorum fakat değiştiremiyorum. üzülüyorum, bu formaya bu kulübün geleneğine üzülüyorum. maçı kaybetmek, kazanmak sporun her zaman içinde var olan bir şey. başkalarının bizden fazla istemesi kadar sporda daha acı bir şey olamaz. kendi adıma konuşuyorum fakat ben bunu değiştiremiyorum.
    --- alıntı ---

    biliyoruz koç, biliyoruz. sen içini ferah tut. bu sene tek beklentimiz ligde kalmak, özbek, kunter ve topsakal sağolsun.
  • 1503
    parasını alması sonuna kadar hakkıdır lakin devre arasında zor durumumuzu kullanıp 1 milyon euro’luk kontrat alan profesyonel hocanın arkasından ah vah etmeye de gerek yok. düşünün ki yarın fatih terim gitti ve hamza hamzaoğlu bize yıllık 4 milyon eurodan imza attı. aldığı paranın karşılığı budur.

    diyeceksiniz ki parayı veren dursun. evet dursun özbek, erman kunter rezilliğini kapatmak için kendisine gitti ama oktay mahmut’i, fatih terim gibi, ergin ataman gibi biri olsa para konuşmaz ya baştan kabul eder ya da baştan reddederdi.
  • 1398
    oktay hocaya sorsalar "hocam, en sana göre olmayan kadro nasıl olur" diye, muhtemelen şu anki kadromuzu örnek verir. eldeki oyuncu grubu oktay hocanın basketbol mantalitesine o biçim ters bir grup. mesela ergin hoca bu kadrodan verim alabilirdi. bire bir basketbolu seven bir yapısı var hocanın.

    ama...

    hocaya teklif gitmesi durumunda mahmuti'nin olumlu dönüş yapacağını düşünüyorum. 1.5 senedir dinleniyor. sürekli seminerlere vs. dahil olarak kendisini geliştirmeye çalıştı bu 1.5 yıllık süreç içerisinde. mesleki açlık ve galatasaraylılık ağır basacaktır.

    edit:

    --- eyüp yıldız'ın özel haberi ---

    oktay mahmuti: ''bana galatasaray'dan bir teklif gelmedi. teklif gelmemişken yorum yapmam doğru olmaz. galatasaray'da iyi dönemler geçirmiş biriyim, herhangi bir şekilde olumsuz bir duygum düşüncem yok. bir teklif gelirse şartlarına koşullarına göre değerlendiririm. kadroyu beğenmediğim ve bu sebeple teklifi geri çevirdiğim haberleri doğru değil.''

    --- eyüp yıldız'ın özel haberi ---
  • 1150
    üzerinden biraz geçti, belki şimdi yazmamıza delirmez renkdaş yazarlar..

    geçen sene olaylı şekilde gönderilmesini halen içime sindiremiyorum ben. 'anlaşıldı' diye resmi siteden müjde verildikten sonra yarı finalde, daha sonra finali kazanan takıma kaybetti diye gönderilmesini kabullenemedim uzun süre. daha sonra ergin ataman geldi, hani daha birkaç ay önce mola alsana ! diye bağırdığımız ataman..

    ergin ataman ile oktay mahmuti arasındaki farkları anlatmaya calışacagım. bu farkların hangi özellğini daha çok seviyorsanız o hocayı daha çok seversiniz. ancak her ikisine de çok saygı duymamız gerektiği açıktır.

    oktay hoca, kendi sistemini kuran bir koçtur. sıfırdan sistemini kurup, acele etmeden, sindirerek belirli gelmeye çalışır. başarılı oldugu takımlardaki istikrarı görebilirsiniz, bu durum başarının anahtarıdır. ergin hocaysa sağlam bir takımla ilk senesinde tüm kupalara talip olur, hem de hangi takımda çalışırsa çalışsın. ülkenin açık ara en kariyerli hocasıdır. siena'da yarattıklarını basketbolla ilgilenen bir italyana sorsanız 3 saat adamı dinlemeniz gerekir, oralarda burada oldugundan daha da efsanedir.

    iki yıl önce, futbol takımı rezalet giderken, basketbolla ilgilenmeyenler bile abdi ipekçi'ye akmaya başlamıştı. hepimizin ortak olarak gururlandığı nokta, rakiplerinden daha zayıf bir kadroyla deliler gibi savaşan bir takımımız olmasıydı. ilk sene beklenen kenetlenme yaşandı, ikinci yılda da takviyelerle ilk senemizde başarılı sayılacak noktalara geldik. düşünün ki takım, cemal nalga olayından nerelere geldi, gözümüzün önünde. geldiğinde ürkekliğinden potaya gidemeyen andric birden avrupa'nın sayılı uzunlarının arasına girdi, shipp bornova'dan sayı kralı olarak gelip kelepçeye dönüştü, göksenin resmen elimizde büyüdü vs. bu güzellikler içerisinde başarı bile ikinci etapta kalabilirdi belki, ki bence ortada bir başarısızlık da yoktu. mahmuti her seferinde 3 senelik bir projeden bahsediyordu ve ne yazık ki başarıya endeksli büyük camiaların uzun vadeli projelerden haz etmediğini hepimiz biliyoruz..

    işte tam bu noktada atamancılar ile mahmuticiler ayrılıyor. kimileri başarıyı istiyor, kimileri andric romantizmini görmek istiyor..

    işin özeti: istediğinizi özleyip eleştirebilirsiniz. ben de çoğu zaman bunu yapıyorum ancak unutmamamız gereken durum, galatasaray basketbol takımı'nın koçu ergin ataman'dır ve bu takıma sonuna kadar destek vermemiz gerekir. ancak bu durum da oktay mahmuti'nin bu takım üzerinde bıraktığı izi karalayamaz..
  • 1526
    şimdi öncelikle şunu belirtmeliyim ki çöpe atılmış bir para yok. mustafa cengiz başkanımızı nasıl dinlediniz bilmiyorum. oktay hoca ile oturup indirim talep edilmiş ve alacağı 1.2 milyon dolar gibi bir maliyetten bahsedilmiş hoca için. indirimi kabul etmiyor ise de yola devam yani bunu anlamıyor herhalde taraftar. yönetim indirime yanaşmıyorsan diyip sözleşmeyi fesih etmiyor öncelikle bunu söyleyelim.

    34 milyon tl borç ile devralmış yönetim basketbol şubesini ve hiçbir sponsorluk geliri olmadan 12 milyon tl ödeme yapılmış. 22 milyon tl borç var ve bu 22 milyon tl'nin 5 milyon küsürü sadece oktay hocanın alacağı bir para. sponsor gelirleri kırdırılmış ve ülke durumu göz önüne alındığında kimse yanaşmıyor sponsor olmaya.

    başkanımız oktay hocanın istifa etmesini istiyor çünkü maaşı çok fazla kabul edelim. istifa etmez ise de devam edilecektir.
  • 1340
    galatasaray başında çok güzel sezonlar yaşamış, kanımca başarılı da olmuş koçtur. benim için özeldir, basketbola ilgi duymaya başladığım dönemde takımımızda koçluk yapmıştır. gün gelir, ergin hocanın dönemi biter, kendisi o zaman çok güzel bir aday olur basketbol takımımız için.

    tam da bu noktada uzun bir amaaaaaa demek istiyorum. kendisi üzerinden ergin ataman'ın gönderilmesi hakkında lobi yürütenler, 6-7 ay sonra bu takım euroleague'de top 8 yapınca "ergin hocam, imparatorum, canım hocam" diye gezecekler.

    aynı kişiler şu an "riekerink değil riekerink bey diyeceksiniz" diyorlar, ama en ufak başarısızlıkta diyecekleri laf "fatih hocam, özledik, geri dön" olacaktır. o yüzden sezon başı, euroleague ilk müsabakasında kendisinden 3 kat fazla bütçeye sahip son şampiyon cska'ya yenilen bir koçu gönderme çabasında olanlara fazla müsamaha göstermemeli, kaale bile almamalı.
  • 860
    bu yıl bana göre pek parlak geçmeyen ve bir iki önemli takımı yenmemiz haricinde sonuç alamadığımız eurolig performansı sayesinde basketbola aşina olan neslin idolü olan antrenördür.

    neymiş efendim bundan iki yıl önce küme düşüyormuşuz da, takımın başına oktay mahmuti gelince şaha kalkmışız da falan filan.
    iddia ediyorum bundan iki yıl evvel, eğer ki o hatırlanmak istenmeyen forma değiştirme olayı patlak vermeseydi, okan çevik önderliğinde bu takım yine final oynayacaktı. o denli iyi basketbol oynuyorduk. cem akdağ ile de bu iyi basketbol sürüp gitti, niyeyse balık hafızalı fanboylar bu olup biteni hiç hatırlamadılar.

    yahu bu takımı kendimi bildim bileli takip ediyorum, kimseler basketbol izlemezken dahi cine 5 lerde, süpersport kanallarında iki elim kanda olsa dahi hiçbir maçını kaçırmadan hem de. aksilik çıkıp da izleyemedeğim maçların istatistiklerini ve yorumlarını fanatik basket'ten öğrendiğim zamanları hatırlıyorum. o zamanlar galatasaray hakkında kimseler analiz yazmazdı gazetede ancak ben umutla her hafta alırdım, olur da basketbol takımımızı yorumlayan biri çıkar diye.

    demem o ki ne kadar iyi antrenörler gördüm. nur germen'in efes serilerinden galip çıkarak bizi şampiyon yapışından tutun da aydan siyavuş'un bu takıma türkiye kupasını aldırdığı o müthiş ülkerspor maçını, murat didin'in oynattığı o güzelim basketbolu. erman kunter'in kısıtlı imkanlarla jason robert koch önderliğinde oynattığı yarı finalleri gördüm. koray mincinozlu ve halil üner gibi içimizden birilerinin yönettiği maçları heyecanla seyrettim ancak bu denli ateşli savunulan ve bu denli oyuna etkisi az, oyuncu seçimleri yanlış, dediğim dedik, çaldığım düdük olan, üstüne üstlük de profesyonelliği ön planda tutan bir antrenöre rastlamadım şimdiye kadar.

    gayrı resmi bir bilgi olmakla birlikte şu anektodu paylaşmak istiyorum hedefi büyük olan galatasaraylılar ile; olympiakos'ta oynayan joey dorsey'i istanbul'a getiriyor galatasaray yönetimi devre arasında, ancak oktay mahmuti, benim pivota ihtiyacım yok diyerek istemiyor. o dorsey gidip olympiakos'un eurolig şampiyonluğunda önemli bir rol oynuyor. aldığı ücret aylık 20 bin dolardan 5 ay için 100 bin eder ki bu gayet makul bir ücrettir basketbol için. oktay mahmuti ise gidip boris savovic'i getiriyor ve sonuç ortada işte.

    gel de çık işin içinden şimdi.
  • 1497
    istifa etmesi şaşırtmayan klas hocamız.

    galatasaray'ın bulunduğu noktadan dolayı üzüntüsünü her fırsatta dile getiriyordu, "inan edin"ci başkan ve basketbol topunu bomba sanan yöneticilerle beraber bir de ömer yalçınkaya isimli mobbingci bir araya gelince, böyle ortamda kalabilmesi bile mucizeydi.

    bu camiayı birleştiren ender isimlerden biriydi koç, inşallah kariyerinin hiçbir anında buradaki gibi rezil, iğrenç bir ortamla bir daha karşılaşmaz.
  • 223
    büyük adam..

    bir camia nasıl yeniden ayağa kaldırılırın dersini veriyor hepimize. senelerce amaçsızca takım kurulmuş, aman ligde kalsınlar gerisi önemli değil mantığıyla yürütülmüş. yöneticiler işlerine geldiğinde 'bakın bizim basketbol takımlarımız da var çok büyük kulübüz' demek için şubesi yaşatılmış bir takım olan galatasaray'ın kaderini değiştiren adam. geldiğinde 'burda bazı şeyler değişecek, sözler aldım ve bu yüzden buradayım' demişti.

    amatör branş meselesine değinmek lazım biraz. çok takığım bu tabire. amatör branş olamaz basketbol, voleybol gibi salona taraftar ve sponsor çekebilen branşlar. bütçesi 5 milyon euro olan bir takım amatör olabilir mi? yöneticiler o kadar kopuk ki olaydan 'amatör branşlarımız bik bik' şeklinde bahsediyorlar basketboldan. amatör sensin, branşta sana girsin..

    basketbolu yakından takip edenler az çok tahmin edebiliyordu oktay hoca'nın neler yapacağını, efes pilsen'i yakından takip edenler ise daha çok biliyordu. ince bir nüans var coachun kariyerinde. ergin ataman siena'yı çalıştırırken saporta kupasını kazandı fakat italya'da yılın antrenörü seçilemedi. işte bu onur benetton'ı çalıştırdığı sırada oktay mahmuti'ye verildi. tam buraya küçük bir parantez açalım, ergin ataman'ın sienası saporta kupasını kazanırken takımda tarihin en büyük winnerlarından petar 'the god' naumoski de vardı.

    mahmuti takımlarının belli bir kimlikleri vardır. efes pilsen'e de bunu oynatıyordu mahmuti, galatasaray'a da. işte kimlik meselesi burdan geliyor zaten. ardaki ince fark efes pilsen daha bütçeli olduğu için 3 yılın 2 sinde şampiyonluk gelir galatasarayla bu süreç daha zorlu olur ama takım sahada kimlik sahibi olur. türkiye'de yıllardır konuşulan, bir türlü oturtulamayan ve oturtulması için zerre hareket edilmeyen bir ekol meselesi var. işte türk basketbolunun bir ekolü olacaksa, bunu yaratabilecek tek adam oktay mahmuti'dir. buraya gelen yerli-yabancı her coach başarı odaklı çalıştığı ve arkasını umursamadığı için, sisteminden şablonundan kolaylıkla feragat edip takım yapısına uyduğu için eğer bir türk ekolü olacaksa, başarı odaklı çalışmayan, doğrularından asla taviz vermeyen, hayatındaki en büyük inancın çok çalışmak olduğunu belirten oktay mahmuti ile olur.

    fenerbahçe ülker ile iç sahada yapılan kazanılan maçtan sonra yaptığı ropörtajı pür dikkat dinledim. üstüne basa basa tekrarladığı tek şey; 'ben şansa inanmam, çok çalışmaya inanırım. eğer çok çalışırsan ve hedefe inanırsan mutlaka başarılı olursun' idi. yıllardır takip ederim coachu, gittiği her takıma kendi doğrularını aşıladı. 2001'de efes pilsen'in başına geçtiğinde oyuncular kusana kadar koşuyoruz antrenmanlarda gibi demeçler vermişti. böyle bir adam oktay mahmuti. büyüksün coach, her gittiğin yerde başarılı olmaya mahkumsun, zaferler senin ruhunda var.
  • 1465
    şu kızılyıldız topuna girmek istemiyordum ama yazasım geldi.

    benim için galatasaraylılık bu kulübe hizmet eden kişiler özelinde galatasaray'a ne kattığındır. müessese takımıymış, kızılyıldız'mış, partizan'mış zerre umrumda değil. ayinesi iştir kişinin, bu kadar basit ve net. eğer galatasaraylılık ölçer cihazı icat edilecekse cihazın çalışma prensibi "kişi galatasaray'a ne kattı" sorusunu ve bu soruya verilen cevabı temel almalıdır.

    elbette ki bazı kırmızı çizgileri var bu işin de. atıyorum; aykut kocaman, ümit özat vs. dünyanın en iyi teknik adamları da olsalar adları bizle anılmamalı. volkan demirel futbol tarihinin en fantastik file bekçisi de olsa dedikodusu bile yapılmamalı.

    o halde soruyorum; kızılyıldızlı oktay hoca mı daha büyük galatasaraylıdır yoksa kulübün maddi manevi içine sıçan dursun aydın özbek mi, can topsakal mı daha büyük galatasaraylıdır? aslında cevabı hepimiz biliyoruz. benimki de laf olsun torba dolsun uğraşı işte...
App Store'dan indirin Google Play'den alın