tam bir asır evvel bu saatlerde kocatepe'de sadece gecenin karanlığını değil, türk'ün yıllarca karartılan benliğini aydınlatacak o kutlu taarruz emrini veren, ulus aydınlanmamızın yüce önderi, hayattaki en önemli ilham kaynağımız.
--- 
alıntı ---
 saat beşe beş var.
dağlar aydınlanıyor.
 bir yerlerde bir şeyler yanıyor.
 gün ağardı ağaracak.
 kokusu tütmeğe başladı :
 anadolu toprağı uyanıyor.
 ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp
 ve pırıltılar görüp
 ve çok uzak
 çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak
 bir müthiş ve mukaddes mâcereda,
 ön safta, en ön sırada,
 şahlanıp ölesi geliyordu insanın.
topçu evvel mülâzımı hasan'ın
 yaşı yirmi birdi.
 kumral başını gökyüzüne çevirdi,
 kalktı ayağa.
 baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
 şimdi bir hamlede o kadar büyük,
 öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki
 bütün ömrünü ve hâtırasını
 ve yedi buçukluk bataryasını
 ağlanacak kadar küçük buluyordu.
yüzbaşı sordu :
 - saat kaç?
 - beş.
 - yarım saat sonra demek...
98956 tüfek
 ve şoför ahmet'in üç numrolu kamyonetinden
 yedi buçukluk şnayderlere, on beşlik obüslere kadar,
 bütün âletleriyle
 ve vatan uğrunda,
 yani, toprak ve hürriyet için ölebilmek kabiliyetleriyle
 birinci ve ikinci ordular
 baskına hazırdılar.
alaca karanlıkta, bir çınar dibinde,
 beygirinin yanında duran
 sarkık, siyah bıyıklı süvari
 kısa çizmeleriyle atladı atına.
 nurettin eşfak
 baktı saatına :
 - beş otuz...
 ve başladı topçu ateşiyle
 ve fecirle birlikte büyük taarruz...
 --- 
alıntı ---