resim
Michael Heinz Skibbe
Görev:Teknik Direktör
Takım:Sanf. Hiroshima
Yaş:59
Uyruk:Almanya
  • 94
    olay kadikoy deplasmani degildir! olayi aciklayim, gecen sene ki kadroyu du$unun, tum sezon boyunca 3 maglubiyet almi$, bu sene ki takimi du$unun 10.haftada 3 maglubiyet almi$. 5 deplasman macinda 4 puan!

    ben hep ele$tirdim, belki de devam edecegim ele$tirmeye. benfica maci sonrasi " acaba " dedim, ne yalan soyleyim hakikaten dedim! demez olaydim! kazanan takim bozulmaz tamam anladik, ama oynayan takimda bozulmaz ki! ilk yari ta$ gibi top oynadik, sen umit karan'i nasil oynarsa oynasin cikarmaya hakkin yok! baros cikar, meira cikar, lincoln bile cikar belki ama umit karan cikmaz, cikamaz!

    hic mi izlemedin umit karan'i? her mac fenere golu olan adami sen nasil olurda cikartirsin? hemde 2.yarinin basinda, ne geregi var allah askina bana biri soylesin bunu! umit nasil oynarsa oynasin fener'i her turlu oper! turk oyuncu boyle maclarda cikarilmaz, yabancilar cok ciddiye almazlar cunku, ama turk oyuncular bilirler, daha bilincilidirler!

    gitsin veya gitmesin demiyorum, sadece icim aciyor. boyle bir takim kolay kolay gelmez, bu takimin hakki bu degil!

    hakikaten icim aciyor, du$undukce aklimi yiyorum!
  • 70
    sezon başından beri kendisine yöneltilen eleştirilerin haksız olduğuna inanıyordum ve kendi çapımda arkadaşa, eşe, dosta meramımı anlatmaya çalışıyordum. ancak bu akşamki futboldan sonra mantıklı düşünen herkes skibbe'den özür dilemelidir. nedeni ise şudur;

    - 6 kasim 2008 benfica galatasaray maci'nda galatasaray'ın ilk onbirini oluşturan oyuncular arasında geçen sezon olmayan kimler vardı? de sanctis, baros ve meira. peki takımı iyiden kötüye doğru sıralasak bu üç oyuncu hangi sıralarda yer alır? bence de sanctis haricinde baros ve meira sahada sabri ve servet ile birlikte çok iyi olmayan 4 oyuncudan ikisiydi. peki geçen sezon oynadığımız birçok maçta göremediğimiz müthiş oyunu* arda, ayhan, lincoln, ümit karan, hakan balta gibi oyuncularımız bu akşam sahaya nasıl yansıtmış olabilirler?

    cevap basit. cevap skibbe.

    gerisi oyunculara kalıyor. skibbe gerekeni yapıyor, her işi tam zamanlı. sindire sindire.

    örneğin en çok eleştirildiği konulardan birisi neydi? steaua maçında de sanctis'in oynamamış olması. takımı batırmayacağını nereden bilebiliriz? ilk maçlarında düz bir kaleci diyenler olmuştu, demek ki oynadıkça form kazandı. neredeyse antremansız halde çıkacağı bir steaua maçında hem taraftarın, hem yönetimin, hem de arkadaşlarının güvenini kaybetmiş olsaydı, şu an belki de yine aykut'un yan topa çıkıp çıkmadığını tartışıyor olurduk.

    bu sebeplerden ötürü skibbe'nin şu ana kadarki her hareketine saygı duyuyorum.
  • 509
    hazır boştayken bize gelse süper olur.

    kısır döngüyü yeniden başlatmak adına değil de, şu göze hoş gelen futbol için loser hayatımdan 10 sene feda edebilirim. nefret ediyorum galatasaray'ın anadolu takımına benzemesinden. bordeaux takımıyla paslaşarak taşşak geçen galatasaray istiyorum ben. başında bülent korkmaz olsa da o takımın skibbe eseri olduğunu biliyoruz.

    şu takıma neyin lazım olduğu belli; 1 tane skibbe, 1 tane kreatif orta saha, bol bol istikrar ve sabır.
  • 348
    galatasaray'ın antalya , kocaeli, sivas maçlarında yenilen ama yenilirken de futbol oynatan eski hocasıdır. bülent korkmaz'ın aldığı puan kayıpları ise bir puan kaybından öte futbolsuz, pozisyonsuz alınan sonuçlardır. bu yüzden eleştirilmektedir.
    galatasaray takımı yenilgiler yaşar ama top oynamamak gibi bir şansı olamaz. skoru bulup onu korumak için oynayan bir görüntü içinde de olamaz. bu görüntü galatasaray'a yakışmaz.
  • 63
    tek kabahatinin euro 2008 sonrası galatasaray'a gelmiş olması olan teknik direktörümüz. öyledir ki milli takımda banko oynayan tüm oyuncular sadece galatasaray'da değil kendi takımlarında da ya sakattırlar ya da formsuz. öyledir ki koşan basan adam kalmamıştır takımda. düşünün ki teknik direktörsünüz ve sezon öncesi yükleme yapacağınız takımı bırak kendi arasında maç yaptırmayı (22 kişi kadro 11'e 11 oynasa) paf takımla bile maç yaptıramıyorsunuz. tek tek ele alalım. servet'in formsuz olma hakkı yok mu? var. yerine kim oynayacaktı sezon başında? emre güngör yok emre aşık yok. arda'nın formsuz olma hakkı yok mu? sağda oynuyorsa aydın giriyordu da kurtarıyorduk. aydın da sakat. ayhan'ın formsuz olma hakkı yok mu? adam kaç yaşına geldi yanında savaşçı biri yok. zira alayı sakat (linderoth m. topal barış özbek vs) buna rağmen hakan baltayı ön liberoda oynatmayı icad etti. kupa maçınlarında rakipler yedek oyuncuları oynatırken adamın oynatacağı bir yedek oyuncu bile yok. ne yazık ki fener medyasında yaşıyoruz ve renkdaşlarımız da bu medyanın gazına çok geliyorlar. aynı medya değil miydi ribery'e anelka'nın bonusu diyen? ne yazık ki 2. imparator döneminde fatih terim'e sabır gösteremeyenler kanımca skibbe'ye de sabır gösteremeyecekler. keşke gösterseler.
  • 367
    galatasaray'a son 7-8 yılın en iyi futbolunu oynatmış ve yazık ki '5' yedi diye gönderilmiş hocadır. tek suçu sadece futbolu düşünmek oldu. çünkü uymuyor yalnız futbol oynatmayı düşünen hocalar bu ülkeye.
    gittiğinden bu yana 5 gol yemekten çok daha fazla sıkıntı çektik, kocaeli mağlubiyetinden çok daha ağır mağlubiyetler yaşadık. sadece skor, maç anlamında değil her anlamda ağır mağlubiyetlerden bahsediyorum. gönderdik ve geleceği şuana kurban verdik o yüzdendir gelecek karanlık duruyor yanı başımızda, o yüzdendir uefa kupası alacağız derken uefa'ya gitme hesaplarının içinde boğuluyoruz.
  • 637
    36 haftalık isvicre süper liginin 28. haftasında 53 puanlı basel'in ardında 52 puanla yer alan grasshoppers takımının teknik direktörü.
    fatih terim de dahil benim son yıllarda izlediğim en güzel galatasaray'ın da imalatçışı bu adamdı. yıllar sonra kendisini isvicre ligi özetlerinde gol sevincinde oyuncularla sarmaş dolaş görünce aklıma geldi.
    bunun oynattığı oyun stili ve bundan ne kadar keyif aldığım geldi aklıma.
    kimsede böyle olamadım ne rijkaard'da ne fatih terim'de ne mancini'de. belki biraz gerets vardı ama o da tek ön liberolu 4 1 3 2 ile acayip ofansif bir dizilişi tercih edip her topu ileri forvetlere direkt yollatan bir oyun stiline sahipti. o da keyifliydi ancak fatih terim gibiydi yani keyifli fakat rahat değilsin.
    bu skibbe ilk geldiğinde özellikle sezonun ilk yarısı leverkusen'de oynattığı 4 2 3 1'i bize adapte etmişti. dizilişten öte oyun stili benim için önemliydi.

    de sanctis
    sabri servet emre asık balta
    meira ayhan
    kewell lincoln arda
    baros

    genelde tercih ettiği kadro bu şekilde olurdu.
    ama dediğim gibi dizilişten önemlisi bazı maçlar gerçekten istediğini yaptırabilmişti.
    bu adamın galatasaray'ı tüm takım olarak topun arkasına geçiyor ve hemen alan savunmasına başlıyor kaymalarla rakibi karşılıyordu. rakibin üzerine daralarak giden bir pres yerine takım olarak geride takım şeklini koruyarak alan savunması yapardı. çok iyi hatırlarım baros bazen bu disiplinden kopar rakibin üzerine dengesizce giderdi ve hemen kenardan çıkardı skibbe savunma pozisyonunu al diye bagırırdı.
    işin güzel yani rakip gerçekten top cevirebildiğine inanır ve yavaş yavaş çıkardı ama hep rakibi tehlikesiz yerlerde top cevirmeye iterdi bu alan savunması. rakip biraz risk alıp öne oynamaya çalıştığında bu alan savunması dişlileri arasında o topu eritirdik. işin zevkli kısmı da burada başlıyor. bu şekilde rakibi hucum pozisyonunda genişlemiş olarak yakalardık yani o klasik rakip savunma dengesiz yakalandı olayı. burada da genelde sete dönmez tek paslarla ya kanatlara kewell ve arda'ya inerdik ya da lincoln'ün dribblingleri vasıtasıyla ortadan delerdik. lincoln o dribblingleri arapasları ve şutlarla tamamlardı. ya da baros ile al vere girer gol yapardı. o sezon baros'un bu tarz asistleri olmuştur hep.
    ama ne olduysa her zamanki sorunlar baş gösterdi. yok floryada disiplinsizlik, yok hocayı kimse takmıyor, yerliler yabancılar şöyle böyle derken o oyun disiplininden koptu takım ve skorlar berbat hal almaya başlamıştı bile.
    skibbe 1965 doğumlu şu an 49 yaşında. ben hala onun bir yerlerden başarı ile çıkıp ismini duyaracağını düşünmekteyim. hala çok geç değil onun adına.
  • 226
    2 aydır askerdeyim ve bu platformdan uzak kaldım. yazar sayısı artmış yeni katılan arkadaşlar olmuş falan filan. 2 ay önce ayrıldığım zaman skibbe'nin en büyük muhalifiydim ve an itibariyle görüyorum ki benle aynı fikirde olan arkadaşlar hala bu satırlara yazmaya devam ediyorlar. aklımda kalan nurky ve maximus'a ısrarlarından dolayı da teşekkürü bir borç bilirim.

    gelelim konumuza bu iki aylık dönemde ne oldu? galatasaray ne kadar değişti? acemilik zamanında 4 maç üstüste kazanan galatasaraydı ben usta olunca bu puan kayıpları neden? acaba cenabetlik ben de mi? skibbe'yi artık kötülemekten sıkıldım bunaldım ama görünen köy de kılavuz istemiyor. antalyaspor golden sonra iyice kendi sahasına çekilmiş durumda dahi skibbe'nin yaptığına bak! barış dışarı kurtarıcı mehmet güven içeri. arkadaş maçı kazandıracak veya döndürecek hamle bu mu? şu forveti 3lemeyi niye düşünmüyorsun? 2. golü yesen ne kaybedeceksin? yoksa atacağımız bir golle beraberliğe mi sevineceksin gene! korkak adamın bu koltukta işi yoktur ey sozluk ahalisi bu böyle biline.

    son sözlerim de skibbe destekçilerine. kewell yok, lincoln yok bıdı bıdı bıdı. bu adamlar geçen sene de yoktu, bu sene neden bu kadar bel bağlanıyor. galatasaray kadrosu bu kadar aciz mi? şampiyonluğa oynayan bir takımın böyle bir oyun oynama lüksü yoktur oynatanlara duyurulur. her zamanki gibi gene kötülenecek zaten ofsayt entrylerimin hepsi skibbe başlığı altında. varsın kötülensin şampiyonluğun kayıp gitmesinin yanında ufacık bir üzüntü, sinir yapmaz.
  • 701
    resmen kendisinin gelmesini isteyen bir grup var. bu zihniyetin bir üst versiyonu da yüz küsür yıldır kulübü yönetiyor işte. müstehak bizim başımıza ne gelirse. bu kadar kıt hafızalı olunmaz yahu. yemin ederim 4-5 sene sonra sabri, hakan balta gibi tipler büyük efsanemiz diye anılacak ve bunları hak ediyoruz.

    1-2 sene sonra hamza hamzaoğlu geri dönsün diyenler de olacak. ben limon tezgahını hazırlayayım şimdiden, zamanı gelince kulübe teslim ederim.
  • 526
    hafızalı-hafızasız tüm sözlük yazarlarının insan olduğu görülmüştür, bu adam bize bunu göstermiştir. ne alaka dersek herkes unutuyor demek;

    fatih terim son 2 senesinde hemen hemen her maçı kazanıyordu. ama puan kaybettiği çok saçma maçlar vardı. keza ikinci döneminde de. fenerbahçe'yi kendi evinde 2-0 yenerken bir iki hafta sonra malatyaspor'a puan kaybediyordu. şimdi kötü mü fatih terim? skibbe'nin performansına bakın. muazzam bir ilk yarı karnesi ve ardından gelen sakatlıklar, defansın en aklı başında adamının satılması ve üst üste gelen bir sürü terslik.

    şimdi unutmuş olanlara hatırlatalım; linderoth vardı o dönem. orta sahayı toparlayacak tek adam ve o adam baz alınarak defans 4'lüsünün önüne adam alınmadı. ve hemen ardından mehmet topal'ın sakatlığı ve mehmet güven'e kalmamız. hatırlayın o zamanlar mehmet güven'e bugün hakan balta'ya ya da aydın'a yapılan muamelenin aynısı yapılıyordu. ve o skibbe mecburen onu oynatmak zorundaydı. tabi ki takım içinde hasan şaş'ın formunun yükselmesini de beklemekteydi. o zamanki hasan şaş'ı da bir hatırlayalım.

    galatasaray'ı ve skibbe'yi ve onun zamanlarını sadece skor olarak hatırlarsanız çok kötü hoca olur. keza fatih terim'i de skorlarla hatırlarsanız o da futbol tanrısı olur ama bunu bir kenara bırakın ve zamanın şartlarını da aklınızdan çıkarmayın.

    size bir örnek daha; bundan 5 sene sonra'yı hatırladığınızda hagi'nin ne kadar kötü bir hoca olduğunu hatırlayacaksınız. bir fener maçı öncesi elini taşın altına sokarak geldiğini hatırlayacaksınız. ama hakan balta'nın, aydın'ın, ayhan'ın formsuzluğunu, sabri'nin, arda'nın, kewell'ın, baros'un sakatlığını hatırlamayacaksınız. ve diyeceksiniz ki;

    o hagi diye övdüğünüz adam baros, kewell, arda, sabri, neill, cana gibi adamların olduğu takımda 9 mağlubiyet aldı.

    biraz zamanın şartlarını hatırlayın sadece skroları değil...
  • 647
    gönderilmeseydi kadıköyde ilk kupayı kaldırma şerefi büyük olasılıkla kendisine ait olacaktı.

    eleştirilmesinin en büyük sebebi, fazla yumuşak oluşu ve antrenmanlarda takımı iyi çalıştırmamasaydı. bu da takım üzerinde bir disiplin sorunu yaratmıştı. biraz ciddiyet sorunu vardı takımda. yoksa takımın oynadığı futbola kötü diyen o sezonu izlememiştir.

    üzerinden tuchel'i eleştirmek veya birbirlerini mukayese etmekse elma ile armutu karşılaştırmaya benzer.
  • 331
    eğer kendisine sabredilseydi, en azından 2008/2009 sezonunun sonuna kadar sabredilebilseydi başımıza daha kötü ne gelebilirdi, her şey daha fazla ne kadar kötü olabilirdi diye merak ettiğim, göndermekle kazandıklarımızı da merak ettiğim; galatasaray'a güzel futbol oynatmaya çalışan, sadece futbolu düşünen, oyuncularıyla 'hoşgörü, sevgi' dediğimiz artık pek rastlayamadığımız kavramlara dayanan bir bağ kuran, galatasaray uefa'da yoluna devam ederken, lige dair daha hiç bir şey bitmemişken, bütün hedeflere dair umutlar taptaze iken kaçınılmaz olan sabredememe olayının kurbanı olmuş eski hocamızdır.
    gönderdik ve şimdi güllük gülistanlık mı her yer? kazancımız zararımızla karşılaştırıldığında daha mı fazla? hayır.
    ayrıca yerinde olsam üzülürdüm. yani galatasaray'ı hala takip ediyorsa ki bence o galatasaray'ı çok sevmişti ve ediyordur. üzülürdüm bunca zaman verdiğim emeğe. çünkü 6 ay uğraştığı bir futbol mantalitesi getirdiği uygulattığı takımı 1 ayda yerle yeksan oldu. evet hoca değişince tabii ki takım değişecekti ama bari olumlu yaptığı şeyleri koruyabilseydik. macera aramasaydık. neyse artık çok geç be sözlük.
  • 303
    galatasaray'daki kariyeri için "böyle bitmesini ummuyordum" demiştir...
    biz de ummuyorduk... kendisinden çok şey beklemiyorduk aslında... "bu kadroyu ben bile şampiyon yaparım" diyen çok kişi vardır aramızda... bizim asıl beklentimiz futbolculardandı... baros'u, kewell'ı görünce, arda'yı bilince, lincoln'ü kazanınca, bu beklentimiz de arttıkça arttı... ama bu futbolcuların yanında, sabri gerçeğini, mehmet güven gerçeğini, meira'nın formsuzluğu gerçeğini, sakatlık gerçeğini, sanctis'in yetersizliği gerçeğini, nonda'nın ve ümit karan'ın bitmiş olduğu gerçeğini, linderoth gerçeğini geri plana attık... alınan birkaç güzel sonuç bunları görmemizi engelledi belkide... bunlar galatasaray'ın önüne set çeken gerçeklerdi ama skibbe'nin bunlarla doğrudan ya da dolaylı olarak ilgisi dahi yoktu... bu yüzden kendisine haksızlık yapıldığı düşüncesindeyim...
    tamam kendi yanlışları da olmuştur taktik anlamda ama, yönetim de kendisine rahat çalışma ortamı sağlamamıştır... yardımcılarını kovmuş, işini baltalayacak bir hamle ile kalli'yi başına dikmiştir... yaptığı hataları düzeltmesi yönünde uyarmamıştır... çok değişik bir iklime ve kültüre gelmiş olan birinden, çok şey beklemiştir... onu buraya adapte etmek uğruna birşey yapmamıştır...
    velhasıl kelam, skibbe kovulmuştur... bu şartlar altında çok da başarısız olduğunu düşünmüyorum... umarım bundan sonraki kariyeri başarılarla dolu olur ve bir gün yine takımımızı çalıştırır...
    herşeye rağmen ben kendisini seviyordum, belirtmek istedim...
  • 704
    yakın tarihte galatasaray a en keyif verici futbolu oynatan teknik direktördü kendisi. deplasmanda oynanan müthiş oyunlarla kazanılmış hertha berlin ve benfica maçlarını, kewell, lincoln, arda ile kurulan şeytan üçgenlerini daha dün gibi hatırlarım. futbolcuların profesyonel olmadığı, adnan polat gibilerin kulüp başkanı olabildiği bir yerde kendisinin başının yenmesi çok da sürpriz olamazdı zaten.
  • 472
    eintracht frankfurt ile birlikte antalya belek’te kamp çalışmalarını sürdüren skibbe'den çarpıcı açıklamalar.

    galatasaray’daki başarısızlığın temel nedeninin istikrarsızlık olduğunun altını çizen başarılı teknik adam, “elano, misimovic, arda turan, milan baros’lu bir kadro bundesliga’da bile şampiyonluğa oynar ama önemli olan teknik direktöre birlikteliği ve takım olma ruhunu oluşturması için gerekli zamanın tanınması” dedi.

    ‘gerekli zamanı bulamadım’
    “galatasaray ve türk futbolunu yakından takip ediyorum. ama çok mutlu olduğum söylenemez. çünkü eski takımımın içinde bulunduğu durum beni çok üzüyor. ben istanbul’dan sorunlu bir şekilde ayrılmadım. taraftarla, futbolcular ve yönetimle diyaloğum çok iyiydi. ancak bana gereken zaman verilmedi. sezona sorunlarla başladım. avrupa şampiyonası’ndan yorgun dönen kadro, onun getirdiği beklenmedik sakatlıklar, baros’un çok geç takıma katılışı gibi faktörler bizi çok olumsuz etkilemişti. ben yeni bir takım inşa etmeye çalışıyordum. ama bunun için gerekli zamanı bulduğumu söyleyemem. fırsatım olsaydı galatasaray’da çok daha iyi şeyler yapabileceğime inanıyorum.”

    ‘sorun olduğu zaten açık’
    “aslında bu sadece galatasaray değil türk futbolunun da genel problemi. bir işe başlarken insanlara güven duymalı ve üzerinde ısrar edilmeli. ancak bu şekilde başarıya ulaşabilirsiniz. aksi taktirde bir hocayla 3 ay, diğeriyle 5 ay çalışıp, 10 oyuncu aldıktan sonra 8 tanesini gönderirseniz ne istakrar ne de başarı sağlayabilirsiniz. galatasaray’da uzun süredir bir sorun olduğu açık. burada bir suçlu bulup, bütün suçu onun üzerine yıkmak doğru olmaz. sorunun kaynağına inilmeli. ben bunu söyleyecek konumda değilim, şu an frankfurt’un hocasıyım. ama daha önce de belirttiğim gibi iş tamamen bir insana bir işi yapabilmesi için gerekli zamanın verilmesi gerçeği üzerine kurulu.”

    ‘lincoln çok iyi oyuncuydu’
    “galatasaray kadrosunun benim zamanımda da şimdi de geçen sezon kimse kötü olduğunu iddia edemez. lincoln, elano, misimovic bunlar hepsi çok iyi ve önemli futbolcular. bu işin sonu yok. o zaman maradona’ya kadar gidersiniz. özellikle benim dönemimde olduğu için söylüyorum. lincoln galatasaray için muazzam bir oyuncuydu. ancak çeşitli sebeplerden dolayı ondan faydalanılamadı. bir futbolcuyu alırken, ona tamamen güvenmeniz gerekiyor. aynı şekilde elano da misimovic de... misimovic kendini ispatlamış, bundesliga’da şampiyon olmuş bir futbolcu. elano, misimovic, arda ve baros’lu bir takım bırakın süper lig’i bundesliga’da bile şampiyonluğa oynar ama önemli olan onların başındaki teknik direktöre birlikteliği sağlayıp, takım ruhunu oluşturması için gerekli zamanın tanınması.”

    ‘her takımda rahat oynar’
    “arda turan, galatasaray ve türk futbolu için büyük bir değerdir. son dönemde bazı sorunlar yaşadığını duyuyorum. ancak onun gibi bir yetenek dünyanın her takımında rahatlıkla oynayabilir. galatasaray, böyle bir oyuncuyu kaybetmemeli. arda kafası rahat olduğu zaman oyunun kaderini tek başına değiştirebilecek bir futbolcu. adnan sezgin konusunda insanların tavrını anlamıyorum. başarısızlığın sorumlusu tek başına o olamaz... adnan sezgin işinin gereklerini türkiye’de en iyi yapan isimlerden biridir. ben kendisiyle çalıştığım dönemde de hiçbir sorun yaşamadım.”

    kaynak: fanatik
App Store'dan indirin Google Play'den alın