resim
Metin Oktay
Mevki:Santrfor
Doğum:02.02.1936
Ölüm:13.09.1991 (55)
Uyruk:Türkiye
  • 167
    seni sevenleri bir kez daha uzdun baba.

    --- alinti ---
    13 eylül 2009, metin oktay'ın aramızdan ayrılışının 18. yıldönümü.

    1991 senesinden bu yana her geçen dakika daha da artan metin oktay sevgisi, bir kez daha depreşmiş durumda. peki, metin oktay'ın oyuna sevgisi? kendi kaleminden okuyalım onu da...

    ''yumuşacık, yusyuvarlak...

    hareketli... ele-avuca sığmaz... zıp zıp zıplar, yerinde durmaz.

    onunla ilk tanıştığım gün, ayakkabısının bağlarını bile kendi bağlayamayan yürümeyi yeni yeni öğrenmiş minicik bir çocuktum. o kocaman şişko gövdesiyle karşımda duruyordu. bağlarını bile bağlayamadım ayakkabımla, 'sen de nereden çıktın?' der gibi vurdum ona...

    yolumun üstünde duruyordu çünkü... çekilip gitmesini istedim...
    ben vururum, o gider...
    o gider, ben giderim...
    o ilk vuruşla birlikte, yolum da değişti, hayatım da...
    yolumun üstüne çıkan koca şişkoyu kenara attım ama, yola devam edemedim.
    onun peşinden koştum, ötelerde bir yerde beni bekliyordu.
    gittim, bir daha vurdum.

    çaresiz, kader bağlamıştı bizi... ondan ayrılamıyordum... benim en iyi arkadaşım olmuştu. yatağımın altında, benimle uyur, beni beklerdi.

    onunla daha iyi arkadaşlık edebilmek için özel ayakkabılar aldım... ayakkabılarımı ve onu, odamda özenle saklar, birlikte yaşamayı hayal ettiğim o gönül cennetine gitmek için büyülü rüyalara yatardım...

    onu tanıyorsunuz... o'nun adı top...

    beni de tanıyorsunuz... benim adım metin oktay...''

    --- alinti ---
  • 1391
    bugünün yaşam biçiminin, algılarının, değerlerinin çok üzerinde yaşamış olan taçsız kral.

    dolmabahçe'de "iki direk arası"nı güç bela dolduran lise talebelerinden ibaret galatasaray taraftarını kitlelere ulaştıran ilk, belki de en önemli figürdü. gerek futbolu, gerek yakışıklılığı, gerek karakteriyle insanları bir yerden yakalayıp peşinden sürüklemeyi başarmıştır. türkiye ligi tarihinde 200 gol barajını aşan 5 futbolcudan biri olmasına rağmen bu 5 oyuncu arasında kariyerinde en az maça çıkmış olan kendisidir ki maç başına 0,84 gol gibi müthiş bir ortalama yapar bu. maç başına 0,85 gol ortalaması tutturan tanju çolak haricinde 0,60 ortalamayı tutturabilen dahi yoktur türkiye liginin 100'ler kulübü olarak nitelendirilen listedeki 33 futbolcu arasında.

    centilmenliği, beyefendiliği, mütevaziliği hakkında anlatılmış sayısız hikaye artık efsane kıvamına gelmiştir zaten. çok hatırlanmasa da futbolu bıraktıktan sonra tomislav kaloperović'in yardımcılığına getirilerek takımdan ayrılmaması sağlandı. sezon sonunda kaleperovic'le birlikte görevini bıraktı. pek çok gazetede yazarlık yapmasının yanı sıra galatasaray'da sekreter olarak hizmet vermiştir. 14 senelik meşhur periyodun son 2 yılında ali uras başkanlığındaki yönetimde futbol şube sorumlusu görevini de yürütmüşlüğü vardır. 1991 yılının 13 eylül günü sabaha karşı köprüde geçirdiği kaza sonrası geçirdiği iç kanamaya bağlı olarak hayatını kaybetti. manevi olarak olmasa da fiziken aramızdan ayrılmış oldu...

    kendisini var eden ve geçimini sağladığı şey futbol olduğu için kıyaslamak yanlış olmaz, kendisine nazaran solda sıfır kalan nice futbolcular kaymağın kaymağı bir hayat yaşamaya devam ederken kendisinin kulüpte sekreterlik yapacak kadar mütevazi yaşayıp hem alkollü oluşu çokça da arabasının dandikliği sonucu yaşanmış bir kazayla 55 gibi ölmek için genç bir yaşta hayata veda etmesi bile karakter özeti olabilecek bir durumdur belki de...

    elbette o dönemin koşulları, futbol ekonomisi falan bugün ile kıyas kaldırmaz. ancak metin oktay'ın kullandığı tofaş arabaya o dönemde dahi tenezzül etmezdi konum olarak kendisine rakip bile olamayacak nice futbolcular. kariyeri kazara galatasaray'dan geçmiş olmasa ismi silinip gidecek nice vasat futbolcular evlat kontenjanından "bari bir baltaya sap olsun" diye teklif götürülen altyapı hocalığını "ben çoluk çocukla uğraşacak adam mıyım" diye reddederken kulüpte sekreter olarak evrak işlerine, idari konulara mesai harcayıp bunu gocunmadan yapan bir karakterdi.

    bugünlerde senin gibilere pek rastlanmıyor... ruhun şad olsun...
  • 321
    geçen gün iett otobüsüne bindim, en arka köşeye oturdum. yanımdaki 2 boş koltuğa da birbirini tanımayan 2 yaşlı amca oturdu. aralarında konuşmaya başladılar, kulak misafiri oldum haliyle. biri 75 diğeri 77 yaşındaymış. biri fenerbahçeli olduğunu söyledi, diğeri ben beşiktaşlıyım, hatta bak bugün divan kurulu toplantısı var ona gidiyorum yıllardır kaçırmam dedi. ikisi de öyle laf olsun diye fenerli beşiktaşlı değildi yani. ikisinin de futbol oynamışlıkları da varmış hatta, başladılar geçmişle bugünü kıyaslamaya. eski takımlar şöyleydi böyleydi, şimdi iş paraya döndü, "kedi kemali bilir misin? emniyette oynardı" dedi biri diğeri başka birinden bahsetti, derken derken söz taçsız krala geldi. bugünün topçuları paragöz olmuş efendilik yok diye konuşurlarken, fenerli olan eskiden metin oktay vardı dedi.. diğeri lafını bölerek aaa metin başkaydı dedi. sonra malum efendi kişiliğini hayranlıkla anlattılar ben de girdim söze ister istemez, sağolsunlar bir çok şey de anlattılar. demem o ki; nereden baksanız türk futbol tarihinin son 60 senesine tanık olmuş fanatik bir beşiktaşlıyla, fanatik bir fenerliye yıllar sonra bile efendilik denince metin bambaşkaydı dedirtebilmiştir.
  • 940
    hakkında şöyle güzel bir hikaye olan güzel insan...

    --- alıntı ---

    futbolculuğunu bilmem. kendisinin spor yaşamına, futbolculuk ahlakına methiye düzecek kadar da bilgim yok. benim anlatacağım şey başka... metin oktayın insanlığı ile ilgili...

    80'li yıllar. biri 12 diğeri 13 yaşında iki abim izmire çalışmaya gelmişler. türkçe tek kelime bilmiyorlar. haliyle kimse iş vermiyor bunlara. üstüne üstlük o yıllarda keskin bir kürt düşmanlığı varmış. bunlar sabah akşam dolaşıp iş arıyorlar her gittikleri yerde bin bir laf yiyip kovuluyorlar. bir ara lokantanın birinde getir götür işleri yapmışlar sıra maaş almaya gelince patron bunları tokatlayarak atmış 'siz orda mehmetçik şehit ederken biz size para mı vereceğiz' diye. o sırada köyü aramışlardı. köyde bir muhtarın evinde telefon var. babamla gittik muhtarın evine. abimlerle konuştuk. ben abimden ayakkabı istedim. abim tamam dedi. bilmiyorum nedenini ama çocukluğumda hep ayakkabı istiyordum. abimlerle konuştukça da hep isteğim ayakkabı olurdu.

    muhtardan eve gelirken babamın çok düşünceli olduğunu hatırlıyorum. bense çocuktum ve ayakkabı sözünü tekrardan duymuş olmanın sevinci ile gülüyordum. babamın bir daha abinlerden ayakkabı isteme deyişi hiç bir isteğimizi yerine getirmekten sakınmayan babamın ilk ket vuruşu olarak acı hatıralarım arasında yerini almıştı...
    ve babam hüzünlüydü, tedirgindi, sıkkındı...

    yanılmıyorsam üstünden 2 sene geçmişti olayın. abimler köye dönmüştü. muhteşem bir ayakkabı ve sarı kırmızı bir kazak almışlardı bana. ayakkabıyı giyip diğer çocuklara hava atmaya gittiğimde üstümde dünyayı fethetmiş bir generelin gururu vardı.
    kazağı giymeye kıyamamıştım ama ayakkabıya karşı koyamadım. . giymedim kazağı kış olmasına rağmen giymedim. yaz aylarında muhtara telefon geldi. arayan metin oktaymış(metin oktayın kim olduğunu 2000li yıllarda abimlerin onun ruhuna verdikleri mevlüt ile anladım o zamana kadar aklımda hep süper bir amca olarak takılıyordu) abimleri tekrar yanına çağırıyormuş. metin oktayın izmir kordondaki cafesinde çalışmış meğersen abimler.hatta sonradan anlattıklarına göre bunlar metin oktayın çalışırken tüpü patlatmışlar ikisi yangının ortasında kalmalarına rağmen canlarını değil işten kovulunca ne yapacaklarını düşünüyorlarmış.
    metin oktay gelmiş ve bunlara sarılıp öpmüş, ceplerine para bana ayakkabı ve kazak alıp gidin ailenizin yanına dinlenin sonra gelin demiş. abimler ondan gelmişlerdi o zaman köye. işte açtığı telefonda metin oktay aldığım ayakkabıyla kazağı giydirin kardeşinize ve fotoğraf çekin demişti. onlarda benim fotoğrafımı çekip götürmüşlerdi.

    ama abimler işe başlamadan metin oktay vefat etmişti.

    neyse metin oktay böyle bir adamdı. insandı... hiç abimleri yadırgamamış hep şefkat ve sevgi ile yaklaşmış ve onları koruyup kollamıştı... benim için metin oktay her zaman baba olarak kalacaktır, azcık saygım varsa galatasaraya o da metin oktayın o takımı sevmesindendir.

    ruhu şad olsun. her o kazağa bakışımda içimde insanlığa karşı umut uyandıran metin oktay hatırası gelir aklıma... allah rahmet eylesin...

    --- alıntı ---
  • 823
    "...vurdu metin... kaleye doğru gidiyor, gooooollllll goooooooooolllllllllllllllllllllll! 1-0! fenerbahçe 0, galatasaray 1... umulmadık anda umulmadık bir gol... fenerbahçelilerden auta çıktı diye itiraz ediyorlar. ağları yırttı geçti top!..."

    ...

    herkesin içinde ukde kalmış bazı şeyler vardır. benim de ukdelerimden biri seninle tanışmak, seni parçalıyla oynarken izlemek. bu istekler muhtemelen seni izleyememiş tüm galatasaraylıların ukdesi ve eminim; seni parçalıyla canlı izlemiş galatasaraylılara sorsalar onların bile içinde ukde kalmıştır, doyamamışlardır sana...

    sen bizdin aslında. biz de sen. belki de bu yüzden sevdik bu kadar.

    sen değil miydin ki "ya ben ya galatasaray!" diyebilecek kadar düşüncesizleşebilecek ve haddini aşabilecek karına "galatasaray! çünkü o daha vefalı." diyen yüce insan. düşünüyorum da; zaten hangi kız değer ki? değip değmeme meselesini geçtim; senin çok sevdiğin bir şeyi zararlı olmamasına rağmen bırakmanı isteyebilecek kız seni zaten düşünmüyordur ki... ne işin olur o kızla? olmadı da zaten, galatasaray dedik; kapandı konu...

    sen değil miydin ki 14. senede gelen şampiyonluğu getiren maçın* devre arasında "ancak galatasaray mucize olursa bu maçı kaybedebilir. ama tahmin etmiyorum, ikinci devre gol geleceğine inanıyorum. bütün galatasaraylılara mutluluklar dilerim." diyen inanan taraftar... o günkü tribünlere iyi bakın; şampiyonluğa inanmayan tek galatasaraylı var mıymış?

    "bence galatasaraylılık, din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım." galatasaraylılık'ın en güzel tanımlarından biridir herhalde...

    "bana su getir hakkı!" gözlerin dolarken gülümsemek nedir, bilir misin...

    profesyonellikmiş... profesyonelliğe karşı metin oktay!
    taçsız kral! metin oktay!
    tek aşkıydı galatasaray!
    senin gibi cimbomluyu!
    unutur mu bu taraftar!

    diğer takımlar daha yüksek ücretler önermelerine rağmen demedin mi "bizi sevenleri üzmeyelim baba" diye... hangimiz kabul ederdik ki zaten? parçalı giymek gibi bir mutluluk varken... parçalı giymek...
    bizi bu konuda hiç üzmedin metin!

    sen, seni sevenleri bir kere üzdün; o da ilk ve son oldu...
  • 183
    sevebilmek, hayran olmak için ille de izlemenin gerekmediğini öğrendiğimiz eski efsane, taçsız kral, büyük insan'dır.. bizler öncelikle onun futbolculuğuna değil galatasaray aşkına hayran olduk. ismi lazım olmayan bir takım yöneticisinin verdiği tonla parayı elinin tersiyle itmesini, efendi kişiliğini sevdik. parçalı formasının üzerinde duruşunu, elini kalbine koyuşunu sevdik...

    kimse kimseye birini zorla sevdiremez. eğer milyonlarca insan hiç izlemediği birini hala anıyorsa onun futbolculuğunun yanında nasıl bir insan olduğunun da göstergesidir bu.

    (bkz: anlayana)
  • 1205
    galatasaray'ı büyütürken galatasaray'la büyüyen, buna rağmen "ben oldum" havalarına hiç girmeyen bir acayip adam. güzel karakterini yaşadığı devirle ilişkilendirmek, başka örnekler üzerinden kıyaslayıp yüceltmek biraz işin merkezinden kaçmak gibi geliyor. futbol hayatını noktaladıktan sonra vefatına kadar galatasaray'ın idari kadrolarında çalışması bile ayrı bir entry konusu olabilecek olay. daha futbolu bırakmadan taçsız kral olarak anılacak kadar büyük bir futbolcusun ama yıllarca kulüpte sekreter olarak çalışıyorsun.

    tam bir gel gömelim seni tarihe desek sığmazsın vakası.
  • 1538
    beşiktaş denen türkiye'nin en mide bulandırıcı kulübünün, vefatı üzerinden sosyal medya paylaşımları yapması dursun aydın özbek yönetiminin basiretsizliğidir.

    koskoca galatasaray kulübünün yönetiminde 1 kişi yok mu arkadaş, siz bizim kurucumuz ali sami yen'e, efsanemiz metin oktay'a böyle davranamazsınız diyecek. yok işte.

    taçsız kral, metin oktay, galatasaray taraftarına emanettir.

    taçsız kralın trafik kazası geçirip hayatını kaybetmesi üzerinden twit paylaşan, türkiye'nin en aşağılık jimnastik kulübüne bela ve lanet okumak, 50 milyon galatasaray taraftarının asli görevi olmalıdır.
  • 1210
    --- alıntı ---

    1988 yılında tanju çolak, metin oktay' ın 25 yıldır kırılamayan gol rekorunu kırmıştır. ali kırca tanju' yu canlı yayına çıkarmak ister ve aklına metin oktay' ın bir fotoğrafı gelir o an. metin' e altın kaplama bir tac hediye edilmiştir. ali kırca da canlı yayında o tacın metin tarafından tanju' ya verilmesinin çok hoş bir olay olacağını düşünerek metin' i arar ve ricasını(isteğini) iletir. metin her zamanki beyefendiliği ile cevap verir: ''peki siz nasıl uygun görürseniz.'' ama sesinden kırıldığı anlaşılmaktadır. ali kırca da anlamıştır nasıl bir hata yaptığını ama geri dönememiştir hatasından. canlı yayında 'taçsız kral' tacını tanju' ya verir ve beklentinin aksini öğüt verme sınırlarını bile aşan sert bir konuşma yapar. o dönem ne mercedes olayı vardır gündem de ne de hülya avşar ama kral sanki bunları hissetmişçesine konuşur o gece sonra tacı verir ve gider kral. 3 yıl sonra da tekrar gider dönmemecesine.

    ali kırca - futbol hayattır

    ***

    hapise girmişliği vardır.

    ama öyle kaçak mercedes' ten ya da bir dincinin peşine takıldığından değil, hakkıyla yaptığı askerliğe rağmen maç günlerine izin yazmayı unutanlar yüzünden hak etmediği halde hapise girmiştir ve 45 gün hapiste kalmıştır. şöyle anlatır;

    “beyti'deki akşam yemeğinde baba gündüz benim için sofrayı donattırdı. futbolcu arkadaşlarım yemeği bitirince döndüler. biz restorantta kaldık. soframız çilingir sofrası. rakı içiyoruz. 45 günlük sinirlerimiz yatışsın diye. gece saat 03:00'e kadar içtik. oteldeki odamıza çekilirken baba gündüz resepsiyondaki memuru sıkı sıkı tembihlemiş ‘metin sabah kahvaltısı için kesinlikle uyandırılmayacak. yorgunluğunu atıncaya kadar uyuyacak’ diye. saat 11'de kendi gelip uyandırdı beni. 3 saat sonra galatasaray sahaya çıkacak ve karagümrük'le oynayacak. baba, yatağımın ucunda oturdu ve şöyle dedi: ‘biliyorum, oynayacak durumda değilsin ama seyirci seni görmek istiyor metin. karagümrük'e karşı seni oynatmak istiyorum. üzülme, verebileceğini ver. sen bize çok maç kazandırdın. varsın, bugün de senin yüzünden kaybedelim. seni hasretle bekleyen seyircine ne olur bu saygıyı gösterelim.’ baba'ya hayır diyebilmem mümkün mü? sahaya çıktım ve ben 2 gol atarken galatasaray da karagümrük'ü 3-0 yendi. beni seven tribünlerime kavuşmuştum. kusa kusa sahadan çıkarken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum...”

    ahmet çakır - taçlı kral: metin oktay

    ***

    boşanma kararını arkadaşı cengiz kuban' a şöyle söylüyor kral; ''ben karım oya' yı çok severim ama en az onun kadar galatasaray' ı severim''

    --- alıntı ---
  • 1465
    (bkz: kahpe eylül)
    (bkz: tarihte bugün)
    (bkz: 13 eylül 1991)
    (bkz: taçsız kral metin oktay)

    30. ölüm yıldönümünde (13 eylül 1991) büyük bir saygı ve özlemle andığım efsanemiz.

    parçalı forma'nın ve 10 numaralı formanın en çok yakıştığı güzel insan. yaptıklarıyla, yetenekleriyle ve sözleriyle tam bir efsane!

    seni çok seviyoruz!
    seni çok özlüyoruz taçsız kral!
    bir gün seninle buluşmak dileğiyle!..

    "taçsız kral metin oktay
    tek aşkıydı galatasaray
    senin gibi cimbomluyu
    unutur mu bu taraftar!"
  • 320
    metin palermo'ya transfer olduğunda, palermo başkanına yazılmış mektuptan:

    "ah sinyor! belki sizce basit bir mukavele ile renklerinize bağladığınız o insanın size neler kazandırdığını ve kazandıracağını katiyen bilemezsiniz. mükemmel bir futbolcu. her sezon rizayi bir katiyet gibi, söylediği kadar gol atan bir futbol kralı. gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun, karakter sahibi bir insan. herkese yardıma hazır bir hayırsever. hayır, hayır tüm bunlar hiçbir şey değil. siz palermo'ya dünyada hiç bir kulübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. şimdi palermo'ya kalben bağlı otuz milyon türk taraftarınız var inanın. küçücük türk yavrularından tutun da, beli bükük ihtiyar türk ninelerine kadar metin'in atacağı golleri gözleyecek, dolayısıyla palermo'nun zaferlerini bekleyecek otuz milyon türk dostunuz var artık. siz bu kadar üzerine titrenen bir kıymete sahip olduğunuzu nerden bilebilirsiniz ki. ne olur ona iyi bakın."
  • 256
    eğer ki bir galatasaraylı;

    galatasaray isminin duyulduğunda bok atmaya başlanılan platformlarda bile saygı ile anılıyor ise,

    kırmızı rengi görmenin dahi kompleks yarattığı bünyelerce büyüklüğü kabul ediliyor ise,

    sadece üzmediklerince* değil, üzdükleri, kahrettikleri, kıskandırdıklarınca bile sırf dürüstlüğü ve adamlığı sebebi ile seviliyor ise,

    bize onun galatasaraylılığından çok adamlığını konuşmak düşer arkadaş!

    iyi ki doğdun büyük kaptan!

    iyi ki doğdun adam gibi adam!

    rumuz: 10.
App Store'dan indirin Google Play'den alın