kendisinin
gazze hassasiyetine şu açıdan yaklaşmak istiyorum, özellikle de
gezi olayları sonrası epeydir hükümet tarafından halka bir tür uyutma politikası ve beraberinde toplum mühendisliği empoze ediliyor, halkımız da bunu afiyetle yutuyor. şöyle ki, ekonomi, sığınmacı sorunu, kadın cinayetleri, bozulan hukuk düzeni, çocuk istismarları gibi konular konuşulmasın, lakin halk tamamen bastırılıp sindirilerek kontrolsüz bir toplumsal sıkışma da ortaya çıkmasın diye bir yandan acun medya ve sosyal medya türevi tuhaf yayınlarla halk uyutulup dikkati dağıtılırken diğer yandan nabza göre şerbet misali iki tane koridor açık bırakıldı:
gazze ve
sokak hayvanları. özellikle çözülmüyor ve özellikle köpürtülüyor.
muhafazakar kesim
gazze konusunda toplanıp, haykırıp, kendisini iç veya dış siyaset sahnesinde kıymetli hissederken, zamanın en azılı sekülerleri, aydın ve liberal geçinen muhalif kesimi kedici teyze köpekçi amca olup çıktılar (ben ailevi köken itibarıyla bu gruba mensubum bu arada), halbuki bir üst paragrafta sıraladığım köklü problemlerden aslında hepimiz zarar görüyoruz, lakin onları ağza bile almak
silivri'ye tek yön bilet anlamına gelirken,
kedi köpek için meydanlarda yırtınmak, polisle çatışmak,
gazze için de seferber olmak, meydanlarda atıp tutmak serbest, çünkü herkes kendisini bir şekilde "kıymetli" ve "söz sahibi" hissetmek, bir şeylere etki ettiğini zannetmek istiyor, basit bir bilinçaltı ve sürü psikolojisi, oysa bunların hiçbirinin önemi yok dünya siyasetinde, hepimiz birer sayıdan ve tematik konudan ibaretiz. bunlar benim düşüncelerim.
kerem'e dönersek, bu denklemde en fazla ortalama bir muhafazakar vatandaş derim, fazla da yüklenmemek lazım. sistemin istediği "zararsız ve kontrol/manipüle edilebilir vasat yurttaş" profili tam olarak bu çünkü, kerem de ne yapsın, buna inanmış. olabilir... karşı cenahtaki karşılığı da kedi için ortalığı ayağa kaldırıp kız çocukları için artık "o kadar da" galeyana gelmeyen sarışın ablalar der susarım. hepimiz oltaya geldik, getirildik. mesela suriyeli sığınmacıları da hem din kardeşliği hem de insan hakları vs. ayağına her iki kesime birden çakmaya çalıştılar ama tutmadı, bu meseleyi en çok kaşıyan isim olan
ümit özdağ susturuldu, konu halı altına süpürüldü,
kahramanmaraş depremleri unutturuldu, şu enformasyon çağında sokaklarda sorsak birçok kişi en büyük felaketi hala
gölcük depremi zanneder, o derece, lakin gazze ve sokak hayvanlarından devam. unutmayalım ki yerli ve milli
gazze ve
çanakkale edebiyatıyla tekeri döndüren, bunların asla ve asla dışına çıkmayan
ultraslan, on binlerle çoğaltılıp organize edilmiş
kerem aktürkoğlu falan oluyor bu durumda.
son söz: imamoğlu meselesi şüphesiz bu tiyatroyu epeyce kırdı, fakat bir şekilde yine kıvama getiriliriz diye tahmin ediyorum. dünya ve ülke siyaseti artık halk ayaklanması istemiyor, hükmetmek istiyor.
özet: dünyada gerçekten çok fazla sayıda gerçek ve samimi sorunlar var, bunlara tepki gösterirken ne ölçüde toplumsal ya da siyasi etki veya yönlendirilme içerisindeyiz, ne ölçüde tamamen objektif ve bilinçliyiz, tartışılır... burada da konuyu sadece
kerem'e indirgememek lazım.