• 2
    1919-2000 yılları arasında yaşamış olan galatasaray'ın amigosu, karıncaezmez şevki... yakın zamanda ntv'de hayatını anlatan bir yazı hazırlandı, ben de bu yazının bazı kısımlarından alıntılar yaptım;

    "karıncaezmez'in gerçek adı şevki güney'di. ona karıncaezmez namını, devrin istanbul emniyet amiri, sonradan içişleri bakanlığı da yapan orhan eyüboğlu vermişti. çünkü şevki aslen şofördü ve sürücülük hayatı boyunca bir tek kaza bile yapmamıştı. yıllar boyu "istanbul'un en kibar şoförü" seçilmesi boşuna değildi.

    en büyük özelliği, 40 yıl boyunca hep çiçekle dolaşmasıydı. ord. prof. şükrü baban gibi, sosyete gazetecisi ümit deniz gibi o da piyasaya çiçeksiz çıkmazdı. ceketinin mendil cebine yerleştirdiği su dolu küçük bir şişe içinde daima taze, kokulu çiçekler olurdu. karısından boşanırken de yakasında çiçek vardı, stepneyi değiştirirken de. dolmuş esnafı olmadan önce 15 yıl iett'de direksiyon sallamıştı. otobüsün şoför mahallini çiçek bahçesine çevirdiği için ve yakasından eksik etmediği çiçekler yüzünden bir gün işinden oldu. "amirin" biri takmış, "mesai sırasında çiçek takmayacaksın" diye! kılık-kıyafet nizamnamesine uygun değilmiş. hiç çiçeksiz karıncaezmez olur mu!

    onu bu tarihten itibaren taksim-dolapdere, taksim-karaköy hattında, 1948 model bir opel kaptı-kaçtıyla görmeye başladı istanbullu'lar. yalnız maç günleri güzergâh değiştirir, stadyuma ücretsiz taraftar taşırdı. arabasının jantlarından biri sarı, biri kırmızı; çamurluklar, dikiz aynaları, far karpuzları, ön-arka kaput ve dört kapı keza sarı-kırmızıydı. dolmuşun içi de bir âlemdi; gazetelerin ve dergilerin spor sayfalarından kesilmiş; metin oktay'ın bir volesi; turgay'ın bir plonjonu; candemir'le büyük ahmet'in (berman) rakibe çift ayak dalışı; mustafa, talat, turan çamurdan adam gibi soyunma odasına yürürken; suat'ın bir çalımı; yılmaz'ın kramptan kıvranışı; ayhan, ergün, uğur eşofmanlı düz koşuda; kadri, coşkun, isfendiyar tüm futbolcular ve bazı ünlü artist kartpostalları: nana, zennube, mine soley, v. s. bütün bunlar sizinle birlikte seyahat ederdi.

    o bildiğiniz amigolardan değildi, hatta ona amigo bile denemez. o tribün korkulukları üzerinde sırtı seyirciye dönük olarak durur, taraftarı coşturmak için hiçbir şey yapmazdı. yalnız takım atağa kalktı mı, tıpkı yan hakem gibi o da atağa katılırdı, ama ofsayta düşmeden. iett'deki işini kaybetmesi, onu çok zor bir hayatın beklediğine dair ilk sinyaldi. çünkü sonrasında ihanetler, vefasızlıklar ve kabalıklar peş peşe gelmeye başladı. önce eşi bedia hanım kızı sıdıka ile oğlu nuri'yi de yanına katıp evi terk etti. hâkim, karşısında tepeden tırnağa sarı-kırmızı donanmış, "garip" bir adam görünce, davacıyı huzur içinde boşadı.

    artık şevki hem işsiz hem de eşsizdi. bu dönemde sarı-kırmızılı camia da onu bağrına basmadı. galatasaray'ın ligdeki durumu pek parlak değildi. 3-2 yenildikleri bir fenerbahçe maçında "uğursuz geliyor" diye onu tribün korkuluklarından aşağı attılar. sağ kolu kırıldı. o sezon karıncaezmez'i uğursuz diye stadyuma hiç sokmadılar. o da bunun üzerine her maç, stadyumun içini gören yamaçta (şimdiki kaçak gökdelenin yerinde), 45'er dakikadan iki devre, heykel gibi put kesilerek, kar, yağmur, çamur dinlemeden, sağ kolu havada futbolcuları selamladı. bu mazoşizmi aynı zamanda onu stadyuma sokmayanları protesto etmek içindi.

    bu hoşgörüsüzlükle kahroldu. kolu aylarca alçıda gezdi. araba kullanamıyordu. ama asıl gücüne giden selam verememesiydi. onun selamı, benzetmek gibi olmasın ama, biraz nazi selamı gibiydi. kimlere ve nelere selam vermezdi ki: tabii tesadüfen de olsa yan yana gelmiş sarı-kırmızı "her şeye ve her nesneye", ayrıca "üniformalı" herkese, bütün meyhanelere, heykellere, anıt yapılara selam dururdu. mesela galatasaray lisesi'nin tam karşısında kolunu kaldırıp caddenin orta yerinde bir selam durdu mu trafik kilitlenirdi. arabaların beyoğlu'nda çift yönlü gidip geldiği o yıllar, şoförler bu kavşakta karıncaezmez'e rastladıklarında kızmazlar, bunu fırsat bilip, camlarını siler, lastiklerini kontrol eder, bir sigara yakıp, dat-dat diye korna çalarak ona tempo tutarlardı. şevki selamı bazen yarım saate kadar uzatabiliyordu. yani tatmin oluncaya, ikna buluncaya kadar.

    karıncaezmez'in kırık kolu bir türlü kaynamadı. fenerliler nerede kıstırsalar dövüyorlar, sarı-kırmızı arabasını tahrip ediyorlardı. kolu alçı içinde birkaç kere daha kırıldı, sonunda çürüdü, kangren oldu. paşabahçe ssk hastanesi'nde görevli ergun dizdaroğlu ile ali uras, onu kolunu keserek kurtardılar. artık malum "selamını" veremeyecekti. bu yüzden yaşama iyice küstü ve sessizce huzurdan çekildi.

    böylece yıllar geçti. artık çok kimse onu öldü sanıyordu. hatta öldüğüne dair gazetelerde haberler de çıkmıştı. hiç aldırmadı. o bu sıralar sarı-kırmızı pijamalarıyla fakir hastane koridorlarında sürünüp duruyordu. böbreklerinden, safra kesesinden ameliyatlar olmuştu. sırım gibi adam giderek küçüldü, küçüldü, çöktü. yetersiz beslenmeden aylarca hasta yattı. ama kimseden yardım dilenmedi."

    yazının tamamı için; http://www.ntvspor.net/Pages/19652.asp
  • 3
    henüz onbeşgünlük bir bebek iken, (yıl 1959 aylardan eylül ortası) göbek bağımda oluşan iltihap neticesinde kan zehirlenmesine maruz kaldığımda, beni ortaköy'den alıp hasatahaneye (şişli etfal) yetiştirerek bu günlere gelmeme vesile olan, bu nedenle de başta fenerbahçeli babam olmak üzere ailemizde efsane olarak anlatılan adam..
    (rahmetli babam arabanın içinde yaşadığı stresi küfürle karışık anlatırdı, ailece kakır kakır gülerdik.. düşünsene hacım peder hasta fenerli, ben 41 derece ateşle kundaktayım, yer gök sarı kırmızı ve araba yavaş gidiyor)

    kendisi verdiği izci selamı ile gönüllere taht kurmuş, gençliğimizde beyoğlu it'i olduğumuz için tribün haricinde selamı alınıp selam verilmiş sağlam içici bir abimizdi.

    kolunun kesildiği yıl 1983'tür.
    ilk olarak galatasaray taraftarlarınca kapalı üst tribünden itilerek kolu kırılmıştır.
    daha sonra kafası güzelken fenerbahçe taraftarı bazı köpekler tarafından defalarca dövülüp kolu aynı yerden kırılmış, son olarak kızkardeşi ile yaşarken o yaşta merdivenlerden yuvarlanıp kol aynı yerden kırılınca kangrene dönüşüp kesilmek zorunda kalmıştır.. tribünlerden kovulduktan sonra bir müddet başka tribünlere takılsa da sonradan kaybolup gitmiştir.. tribünlerden atıldığı maç ta kıytırık bir kupa maçıdır ama neydi şimdi hatırlamıyorum..

    dün onu tribünden kovanların torunları bugün yürüyedur'u kovup, bağırsanıza ulan diyerek millete ana avrat sövmektedirler.. devran dönmektedir..

    baba buraya ne yazsam boş artık senin hakkında;
    ne ailem ne ben seni asla unutmadık ama günlük maişet kaygısının içinde sağa sola savrulunca sana hakettiğin saygıyı da gösteremedik.. sen de birdenbire ortadan koyboldun be abi.. biz de gençtik, hep karıda kızda içkideydi aklımız.. neyse, öbür tarafta beşlik galon şişe kevser şarabı'nı içerken tartışırız artık bu mevzuyu.. mekanın cennet olsun.. haa!! baba beşlik galon şaraplar kalktı artık burda.. yani'nin yeri kapandı (bkz: pano şaraphanesi), şarap ta sosyete işi oldu. olmazsa ben gelirken yanımda getiririm artık bi tane galon derdalan

    edit: karıncaezmez'in 1982 yılında 61 yaşında mehmet yüce ile el sıkışırken çektirdiği resmi bu link te var.. sağ kolu yerinde durmakta hatta mehmet yüce ile el sıkışmaktadır.. hayır millet götünden uydurup bir şeyler yazıyor. sonra biz yalancı konumuna düşüyoruz..

    işte yıl 1982, işte karıncaezmez'in sağ kolu.

    http://mehmetyucee.blogcu.com/page3

    (bkz: degisen galatasaray taraftari profili/#123861)
  • 6
    gol oldumu yaptığı hareket buydu. heykel gibi dururdu bir kaç dakika. ters trübündeki herkes karıncaezmez'e bakardı. çizgiyi geçti mi geçmedi mi tartışması olmazdı. karıncaezmez kolu kaldırıp heykel oldumu bilinirdi gol olduğu. her gün pano şaraphanesine gelirken veya çıktıktan sonra galatasaray lisesi'nin önüne dikilir yüzünü koca kapıya dönüp bu malum hareketi tekrarlardı. kendisinin söylediğine göre kovulduğu ali sami yen'e de sık sık gider ve bu selamı verirmiş.

    http://1.bp.blogspot.com/...0-R/karincaezmez.jpg
  • 7
    --- alıntı ---

    o cimbom'un simgesiydi

    1948 model opel kapitan taksisi, ceketinin mendil cebinde içi su dolu küçük vazosundaki sarı kırmızı çiçekleri ile herkesin sevdiği tribünlerin kaptanının cenaze töreninde gözler, g.saraylı yönetici, teknik heyet ve futbolcuları aradı.

    galatasara'ın tribünlerdeki simgesi karıncaezmez şevki dün toprağa verildi. sarı kırmızılı yönetimin yalnızca celal gürcan ve kemal erimtan'la temsil edildiği törende sarı kırmızılı futbolcular ve teknik adamların bulunmayışı yadırgandı. eski başkan ali uras, yönetim kurulu eski üyesi ergun gürsoy, yine eski ünlü futbolcu kadri aytaç, karıncaezmez'i son yolculuğunda yalnız bırakmadı.

    ilginç bir kişliği vardı. işte size hayatından kısa notlar...

    * 1948 model bir opel kapitan taksisi, ceketinin mendil cebinde de içi su dolu küçük bir vazosu vardı. arabanın dışı bej, içi rengarenk sarı kırmızıydı. vazoların içinde su, onun içinde de sarı kırmızı karanfilller arabaya bambaşka bir hava verirdi. içeri giren müşteri adeta sarı kırmızı renklerden oluşan bir dünyaya adımını atardı. müşterilerine fevkalade saygılıydı.

    * diğer takımların fanatik taraftarları onunla dalga geçmek isterdi. o, hiç cevap vermez, bilakis onları sevgi ve saygı ile kucaklardı. hatta ve hatta sorarmış: ‘‘sevgili kardeşler, paranız yoksa, başka zaman verirsiniz.’’

    * yıllar sonra arabası büyük bir kaza geçirdi. g.saray spor kulübü'nden istediği tek şey ona bir araba almalarıydı. ve şöyle derdi: ‘‘ben size bunu her ay taksitler halinde öderim.’’ ancak ne yazık ki, onun bu arzusu hiçbir g.saray yönetimi tarafından yerine getirilmedi. hep lafta kaldı.

    * hastalığında başucunda kızkardeşi ona sahip çıktı. tek kolu kesildi. son yılları büyük sıkıntı ve acılar içinde geçti. o, büyük bir g.saraylı idi. ama ne yazık ki, g.saray onu çok çabuk unuttu.

    * öldüğü odanın kapısından duvardaki boyalarına, yatağındaki çarşaflarına kadar hepsinin renki sarı kırmızı idi. en önemlisi de bağcılar'daki bu evi kendisinin değil, kardeşinindi.

    * küçük odasında onu en çok teselli eden iki büyük fotoğraf vardı. biri taçsız kral metin oktay'ın, diğeri g.saray kaptanı turgay şeren'in. kardeşi aynen şunu söylerdi: ‘‘her sabah yatağında doğrulur, bu çok sevdiği iki g.saraylı için dua eder ve gözyaşlarına boğulurdu.’’

    * metin oktay'ın ölümü ona çok dokundu. ve odasındaki fotoğrafın altına bir vazo çiçek, her gün sarı kırmızı güllerle, karanfillerle değiştirilerek, metin oktay'ın hatırasını yaşatırdı. çok duygusal bir adamdı.

    --- alıntı ---

    kaynak: http://webarsiv.hurriyet.com.tr/...000/03/25/192003.asp
  • 14
    galatasaray yüzünden çocuklarıyla ilgilenmediği gerekçesiyle karısı kendisine boşanma davası açar. hakim karşısına çıkan karıncaezmez, hakime "maddi durumumun kötü olduğu doğrudur. beni bu hale düşüren galatasaray’a olan aşkımdır. bu aşk beni maddeten yıkıyor. fakat manen ben bir milyonerim" cevabını verir. hakim mahkemeye tepeden tırnağa sarı-kırmızı kıyafetlerle gelen bu adama bakar ve çifti düşünmeden boşar.

    https://gss.gs/wAL.jpg

    çarpar dağıtmaz

    acele iş istemez,
    otuz kilometreden fazla gitmez,
    esans sürmeden duramaz,
    çiçek koklamadan yapamaz,
    çarpar incitmez,
    sarı-kırmızı'yı görmeden yaşayamaz,
    galatasaray yenilince göz yaşlarını tutamaz,
    ölse galatasaray'dan vazgeçmez,
    tabutu, mezarı sarı-kırmızı olmazsa
    kabrinde rahat edemez
    allah'tan âşık olanları tebrik ederim!

    amiiin.

    mezarı sarı-kırmızı mı bilmiyorum ama eğer değilse o mezarı sarı-kırmızıya boyamayan bize yazıklar olsun!
  • 17
    bazı adamlar hikayeleri ile kendi yaşamlarında acı çekmişlerdir ama başka hayatlarda çok farklı tatlar bırakmışlardır ya işte bu tanımın adamıdır kendisi. http://gss.gs/9RX şu linkteki yazıyı tıklayıp, okuduğumda gurur duyup, gözlerimin dolduğunu hissettim. galatasaraylı olmanın ne kadar farklı bir his olduğunu belki 1235. kez anladım ama bu hikaye çok farklı bir tat bıraktı bende tekrardan tekrardan. düşünün ki bu kadar fanatik, hayatı galatasaray olan bir insan 'karıncaezmez' lakabını bir ömür boyu üzerinde taşısın, diğer takımların taraftarlarının kalbinde taht kursun. her zaman kalplerde olacaksın büyük galatasaraylı, kaldırdığın sağ kolun galatasaray aşkının ne demek olduğunu nesilden nesile en iyi şekilde anlatacak. nur içinde yat büyük galatasaraylı.
  • 19
    kendisi devlet bahçeli'nin matematik hocasıdır.
    2009-2010 sezonunda bu günleri üstün bir matematik ile hesaplamış :(
    yalnız ben sağlamasını yaptım. hesap hatası yapmış. 4'ü bulduktan sonra 2010'u 3 ile toplamış. yahu 4'ü bulmuşsun niye geri 3'e döndün :( orda 4 ile toplaması ve sonucu 2014 bulması gerekiyordu. olsun yine de gidiş yolu doğru olduğu için puan kırılmaz.

    http://gss.gs/314269
  • 23
    https://twitter.com/.../1172257429784092672

    --- alıntı ---

    bir odaya hapsolduğu son yıllarında, onu ayakta tutanlar odasında bulunan iki posterdir. metin oktay ve turgay şeren...

    kardeşi, karıncaezmez için şunu söylerdi;

    her sabah yatağında doğrulur, bu çok sevdiği iki galatasaraylı için dua eder ve gözyaşlarına boğulurdu.

    metin oktay'ın ölümüyle derinden yaralanmıştır karıncaezmez. posterinin altındaki vazodaki karanfilleri, gülleri her gün değiştirerek metin oktay'ın hatırasını yaşatmıştır.

    görsel: 1961'de palermo'ya transfer olan metin oktay, karıncaezmez ve bir grup galatasaraylı tarafından havaalanında uğurlanıyor.

    --- alıntı ---
  • 25
    https://gss.gs/1Th.jpg

    --- alıntı ---

    bir galatasaray delisi: karıncaezmez şevki

    istanbul’da, istanbul üniversitesi tıp fakültesi öğrencisi olarak bulunduğum 1964-1971 yılları arasında, özellikle galatasaray maçlarının oynandığı günlerde, beyoğlu’nda, galatasaray lisesi’nin büyük kapısının önünde, bir eli havada, heykel gibi dakikalarca ayakta duran bir adam görürdüm.
    adamın elbiseleri, boyun atkısı, çorapları velhasıl her şeyi sarı-kırmızıydı. elinde de sarı-kırmızı çiçekler olurdu. çoğu kez, yakasında, ya da mendil cebinde de çiçek vardı. bazen arabasının yanında dururdu. arabası, sarı-kırmızı boyalı, her tarafında sarı-kırmızı renkli bayrak ve şeritler bulunan ve içi esans kokan eski bir arabaydı. daha eski tarihli resimlerinde opel marka bir araba görünürse de benim 1960’lı yıllarda gördüğüm araba volkswagen’in kaplumbağa modeliydi. jantları bile sarı kırmızıydı. burada, bir elini havaya kaldırmış, dakikalarca selâm duran adama karıncaezmez şevki dediklerini duymuştum.

    karıncaezmez şevki’nin asıl adı şevki güney’dir. 1919 yılında doğdu. istanbul’da, 15 yıl kadar belediye otobüsü şoförlüğü yapmıştır. otobüsün şoför mahfelini çiçek bahçesine döndürdüğü için disiplinsiz sayılmış ve işten atılmıştır. sonra da istanbul’da taksi-dolmuş şoförlüğü yaparak geçimini sağlamıştır. çok dikkatli araba kullanır, şehir içinde aşırı hızla araba sürmezdi. daha doğrusu, şehir içinde otuz km’yi asla aşmazdı. ömrü boyunca hiç trafik kazası yapmamıştı. istanbul’da, 1950’li yıllarda emniyet müdürlüğü ve 1970’li yıllarda da ecevit hükümeti’nde içişleri bakanlığı yapan orhan eyüboğlu, ona, dikkatli araba kullandığı için, “karıncaezmez” lâkabını takmıştı.

    karıncaezmez şevki, fanatik bir galatasaraylıydı. o, galatasaray maçlarına gittiğinde aşırı tezahürat yapmaz, sırtını sahaya değil seyircilere dönerek maçı seyrederdi. o zamanlar, fenerbahçeliler ve beşiktaşlılar da onu severlerdi. hatta bazı maçları galatasaraylı taraftarların arasında değil, diğer takımın taraftarları arasında seyrederdi. o yıllarda, durmadan küfreden, diğer takım taraftarlarına döner bıçaklarıyla saldıran fanatikler henüz yoktu. maç nerede olursa olsun, her iki takımın taraftarları da maçı izleyebilirlerdi. hatta, o yıllarda, trabzon gibi yerlerde, maçları izlemeye gelenler arasında hatırı sayılır sayıda kadın seyirci bulunduğunu bizzat gördüm.

    karıncaezmez şevki, evliydi ve iki çocuğu vardı. fakat onun galatasaray hastalığı evliliğinin yürümesine engel oldu. eşi kendisini terk etti. karıncaezmez şevki boşanma duruşmasına da sarı-kırmızı giysilerle gitmişti.
    karıncaezmez şevki, galatasaray taraftarlarından her zaman iyi muamele görmedi. bir keresinde, bir galatasaray-fenerbahçe maçında, galatasaray 3-2 yenilince, onun uğursuzluk getirdiğini söyleyenler oldu. onu tribünlerde itip düşürdüler. bu olayda sağ kolu kırılmıştı. uzun süre kolu alçıda kaldı. tedavi iyi sonuç vermedi ve sonunda kırılan sağ kolu kesildi. ameliyatını, bir ara galatasaray kulübü başkanlığını da yürüten prof. dr. ali uras ve dr. ergun dizdaroğlu yapmışlardı. bu arada, türkiye’de, takım taraftarlığının yerini yavaş yavaş şiddet yanlısı fanatiklik almaya başlayınca, karıncaezmez şevki’nin sarı-kırmızılı arabası zaman zaman saldırılara uğradı. kendisi de hırpalandı. kolu kesildikten sonra artık maçlara gitmedi, beyoğlu’na çıkıp galatasaray’a selâm durmadı. eve kapandı yıllarca. kız kardeşi nuriye haskatar ona baktı. o arada karıncaezmez şevki başka hastalıklar ve ameliyatlar da geçirdi. kimseden yardım istemedi. zaten o yıllarda nerede olduğunu bilen de yoktu. hatta öldüğünü̈ söyleyenler olmuştu. derken, şevki karıncaezmez 1980’li * yıllarda tekrar ortaya çıktı. galatasaraylı gheorghe hagi kendisini ziyaret etmiş, böylece hayatta olduğu anlaşılmıştı. ondan sonra bir galatasaray kongresine gitti ama orada kürsüye çıkıp taraftarları selâmlamak isteyince yaka paça dışarıya atıldı.

    karıncaezmez şevki, galatasaraylı futbolcular içerisinde turgay ve metin’i çok severdi. metin oktay’ın, 1965 yılında çevirdiği taçsız kral adlı filmde de küçük bir rol almıştı. metin oktay’ın, genç yaşta, bir trafik kazasında ölmesi onu çok üzmüştü. turgay şeren, karıncaezmez şevki’yi hastalık yıllarında, evinde ziyaret etmişti.

    karıncaezmez şevki, uzun bir hastalık döneminden sonra, 23 mart 2000 tarihinde, istanbul’da öldü. cenaze masrafını galatasaray kulübü üstlendi. karıncaezmez şevki’nin cenazesine turgay şeren ve bazı eski futbolcular, bazı yöneticiler, milli amigo birol, katıldılar. galatasaraylı futbolcular ise, sağlığında ona pek ilgi göstermedikleri gibi, cenazesine de katılmamışlardı. şevki karıncaezmez’in tabutunun üzerine, daha önce, hastanede kendisine hediye edilen, üzerinde “karıncaezmez-1” yazılı forma konmuştu.
    karıncaezmez şevki, bir galatasaray hastası, başka bir deyişle, bir galatasaray delisi idi. beyoğlu’nda, galatasaray lisesi’nin önüne, galatasaray kulübü tarafından karıncaezmez şevki’nin bir heykeli konamaz mı? unutmayalım ki, istanbul gibi, kültürel mirası zengin kentler, yalnızca arkeolojik kalıntılarıyla değil, tüm kültür varlıklarıyla yaşatılmalıdır. istanbul’un velileri de halk arasında velileri kadar tanınan ve sevilen delileri de kültür mirasımızdır. onları unutmamalıyız. onlar hakkındaki bilgi, anı ve efsaneleri gelecek kuşaklara taşımalıyız.

    kaynaklar: ümit bayazoğlu, “karıncaezmez şevki”, ntvspor, (26 şubat 2008).
    tevfik yener, “karıncaezmez şevki”, sabah, (17 ekim 1998)

    dr. mustafa duman / gazeteistanbul

    --- alıntı ---

    kaynak: https://gazeteistanbul.com/...-karincaezmez-sevki/
App Store'dan indirin Google Play'den alın