• 1052
    galatasaray'ı seven, ve birçok galatasaray yöneticisiyle fikir alış verişi yapan şahıstır.

    adnan polat döneminde bir otelin restoranında çalışan bir arkadaşımın anlattığına göre, restoranı kapamışlar ve bir masada polat, uluç ve yönetimden bizim arkadaşın ismini bilmediği ama tarifine göre ışın çelebi olabilecek bir üçlü saatlerce tartışmışlar.

    gerçi aynı arkadaş, yalan söylemiyorsa, aziz yıldırım'ın da aynı restorana gelip saatlerce başarısızlık sebeplerini birileriyle tartıştığını, hatta gecenin üçünde azizin ağladığını falan anlattı, ama bilemiyorum.
  • 1054
    kimin görüşleri %100 doğru ki. önemli olan işe yarayacakları ayıklayabilmek.

    7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı için özellikle takımın geriye yaslanması ve ceza sahası çevresinde defansa başlamamız konusunda hıncal uluç'un görüşlerinin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. zira gençlerbirliği maçında rakipteki kalite eksikliği bizi rahatlattı. ayrıca son dakikalarda öndeysek, defansı güçlendirmek adına ceyhun 'un oyuna alınması da sıkıntı. gençlerbirliği maçında son dakikalarda 2-3 korner yememizin hep kaynağı bunlar bence.

    hıncal uluç'un varlığı galatasaray camiası için bulunmaz nimettir. iflah olmaz iyimserler ile başını hıncal uluç'un çektiği şok edici kötümserler birbirini dengeler. ortak akıl ikisinden de faydalanmalı.
  • 1055
    ben adamı her dinlediğimde benim aklıma gelmemiş bir bakış açısından ,ki olaylar bakması nedeniyle benir her zaman şaşırtmıs adamdır.konuşur saçma şeylerde söyler belkı arada gülersiniz ama adam düşündüğünü söylüyor.ister kulak ver,dinle istersen takip etme.ama ben hıncalı dinliyorken benim düşüncelerime yakın şeyler söylesin diye dinlemiyorum,ki istediklerimi söleyince seviyim yoksa kin kusayım.
    sonuçv olarak çok iyi bir galatasaraylı olduğunu,herkesten farklı bakış açısı ve dobra laflarıyla spor basınında sevdiğim ender adamlardan biridir.
  • 1057
    çoğu şeyi işine geldiği gibi yorumlar, bazen saçmalar vs vs.. ama bu adamın çok doğru yönlerine, herkesten önce dikkat çektiği gerçeğini değiştirmez.

    ne demiş 7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı için?

    demiş ki; kapanırsak, orta sahada topu adamlara verirsek, 6-0 tarih olur. bunun için laf yiyen gazetecidir. şimdi; galatasaraylıyız tamam, takımımız dünyanın en iyi takıma gözümüzde eyvallah.. ancak...

    arkadaş, tarihimiz boyunca kapanmayı becerememiş bir takımız biz. kapanmaya kalktığımız her maçı vermişiz. örnek mi? geçen seneki derbi. 1-0 a yatmaya kalktık, yedik 2 taneyi. bunun aksi örnek, yüzakımız uefa finali. 10 kişi ile, 120. dakikada rakip sahada pres yaparak aldık o kupayı, henry nin filan ayağında top olsaydı bizim sahada, taffarel'in eli bile kurtaramazdı bizi.

    ister sev ister sevme, bir alex gerçeği var kardeşim. bu herif skoru değiştiriveriyor bir saniyede, istediği yerden şut atarak. şimdi kapanmak demek, bizim ceza sahası yakınlarında bu adamda top olması, hatta bol bol duran top vermek demek. böyle adamlara karşı yatabileceğin skor en az 2-0 dır güzel kardeşim, o da son 10 dakika filansa. kendini kandırma.

    hah işte, hıncal uluç da bu noktaya dikkat çekiyor. bizim baskı yapmamız gerek diyor. yoksa herifler atıyor, buna bir de fenerbahçe balını eklersen, özellikle galatasaray maçlarındaki balını, 6-0 ın tarih olması lafını asıl o zaman anlarsın. benim son 15 yılda hatırladığım her maçta, fener'in her vurduğu göte başa çarpa çarpa öyle ya da böyle gol oldu kardeşim. bizim vurduklarımızın gol olması için de hatim indirmemiz gerekti. durum buyken, hıncal'ın dediğini açıklayayım sana, adamın dediğinin anlamı şu,

    "sen galatasaray olarak en az 15 şut çekip, fenerbahçe'ye en fazla 5 şut şansı vereceksin, yoksa yine yenilirsin"

    objektif olarak bakın allah aşkına, bu lafa itiraz edebeilir misin?
  • 1058
    bazen farklı olmak adına abartsa da eleştirilerini,ben onu klasik türk koca tipine benzetiyorum.

    karısına bir kere bile seni seviyorum demez,bazen bağırır,kırar falan ama evine,karısına,çocuklarına çok

    düşkündür,başkasının da çoluğuna çocuğuna asla laf etmesine,zarar vermesine izin vermez,alır aklını,gurur duyar

    ailesiyle...

    sizce hıncal da biraz böyle değil mi? * *
  • 1063
    galatasaray'ın ne yapmak istediği ile ilgili en ufak bir bilgisi olmayan gazetecidir.

    http://www.sabah.com.tr/...nin-gundemi?paging=4

    özellikle yukarıdaki linkte söylediklerini şaşkınlık içinde okudum. yani bir insan galatasaray'lı olup, galatasaray'a bu kadar uzak olabilir. okumaya vakit harcamayacaklar için bir örnek vereyim. neymiş aslında ujfalusi'nin asıl yeri sağ bek, eboue'ninki ise sağ açıkmış ama fatih terim öz evladı olduğu için kazım'a yer açmak adına eboue'yi sag bek, ujfalusi'yi stoper oynatıyormuş. eh yani pes. ah be hıncal hocam en azından meslektaşınız altan tanrıkulu gibi wikipedia'ya bakmış olsanız (hadi bu adamları yıllardır, yurt dışında oynadıklarında takip etme imkanınız olmuyor) hangi oyuncunun asıl mevkii neresi öğrenmiş olurdunuz. kaldı ki sezon başında sabri sakat değilken birkaç maç eboue'yi önce denemişti hoca. o dönem herkes kendisinin ne kadar yanliş bir transfer olduğundan bahsediyordu.

    neyse adamlar otorite, bize daha fazla söz düşmez.
  • 1064
    ''eboue sağ önde oynasın. kazım orda yapamıyor. ujfalusi müthiş bir bek. onu stopere hapsetmek saçma. terim, kazım'ı evladı olduğu için kulübeye çekemiyor. semih'in yanında gökhan oynamalı. eboue de sağ açığa geçmeli. kazım felaket. ujfalusi-eboue kanadı rakiplerin sol tarafını perişan eder.''

    lider takımın tüm parçalarıyla oynadın, takımın amına koydun üstad :(
  • 1065
    mantıksız önermesi gökhan zan olmuştur. diğerlerinde ciddi anlamda haklılık payı bulunuyor. eboue artık formunu buldu ve önde oynarsa kesinlikle kazım'dan çok daha faydalı olur. ujfalusi ise defansif görevini layıkıyla yapmak dışında hücuma da çok katkı verebilen bir bek, bunu da görmüştük. eğer ceyhun gülselam'ı, gökhan'ın yerine düşünmüş olsaydı her şey tastamamdı.
  • 1068
    ara ara çıkıp farklı olmak için enteresan şeyler söyler böyle. eboue önde oynarsa acaba bekteki gibi geriden gelip bulduğu boş alanları bulabilecek mi bunu düşündüğünü hiç sanmıyorum. (ki defansa katkısını falan farketmiyor herhalde.)

    evet, ujfa bekte de iyi bir performans sergiliyor. iyi de stoperde gökhan zan oynarsa defansımız ortasaha çizgisine kadar çıktığında ( şu an deplasman maçlarında bile bu kadar önde oynuyoruz ) arkaya atılan toplarda ne duruma düşeriz bunu düşünüyor mu? hiç sanmıyorum.

    onun için, açıklamalarının çok da üstüne düşmemek gerekiyor.
  • 1069
    zaten hiçbir zaman çok tutmazdım kendilerini, ama gözümün önünde açık açık, kendinden neredeyse 40 yaş küçük bir bayana -ki bu bayan yakın arkadaşım olmaktadır- o gevrek kahkahasıyla asılması ve evine davet etmesiyle, tamamıyla gözümden düşmüş olan şahsiyet..

    bir insan her konuda mı kendini bir numara sanar arkadaş.. resim, müzik, film, futbol, basketbol, kitap, şiir.. ona göre ondan iyisi yok..
  • 1070
    zaten hiçbir zaman çok tutmazdım kendilerini, ama gözümün önünde açık açık, kendinden neredeyse 40 yaş küçük bir bayana -ki bu bayan yakın arkadaşım olmaktadır- o gevrek kahkahasıyla asılması ve evine davet etmesiyle, tamamıyla gözümden düşmüş olan şahsiyet..

    bir insan her konuda mı kendini bir numara sanar arkadaş.. resim, müzik, film, futbol, basketbol, kitap, şiir.. ona göre ondan iyisi yok..
  • 1073
    27 aralık 2011 tarihli yazısında şike konusuna değinmiş yazar.

    --- alıntı ---
    etik kurulu panik içinde "bu rapor nihai değil" dedi. hemen ardından spor bakanı, '58. maddenin değiştirilmesi gerektiğini' söyledi
    şike soruşturması gölgesi altında sancılı bir ilk yarı geçti. son olarak çok konuşulan ve merak edilen 'federasyonun etik kurulu' raporu su yüzüne çıktı. raporda, beşiktaş ve trabzonspor'la ilgili bir suça rastlanılmadığı belirtilirken, fenerbahçe, 10 maçta şike ve teşvik priminden sorumlu tutuluyor, küme düşürülmesi isteniyor. raporla ilgili neler söyleyeceksiniz?
    etik kurulu raporundan çok ondan sonraki gelişmeler ilgimi çekti. etik kurulu apar topar, panik içinde, "o rapor nihai değildir. biz yeni gelişmeler ardından başka bir rapor hazırlayabiliriz" şeklinde açıklamalar yaptı. neyse o yeni gelişmeler; biz bilmiyoruz, etik kurulu biliyor herhalde!..
    arkasından spor bakanı hemen onu tamamladı. "58. madde değişmeli, küme düşme kaldırılmalı? 100 yıllık kulüpler!.." "100 yıllık kulüpler" dediği zaman kimi kast ettiği belli herhalde...
    süleymaniye'yi kast etmiyordu!..
    bu arada meclisin, cumhurbaşkanı'nın geri çevirdiği yasayı, kelimesine dokunmadan, onaya zorlayacak şekilde aynen kabul ettiği gün savcılık iddianamesini kabul eden mahkemenin başkanı da yargıtay'a terfi etti!
    bütün bunların ortaya koyduğu bir tablo var: işin fifa ve uefa yanını bilmiyorum ama türkiye bu işi örtbas etmeye çalışıyor.

    "ağır cezalar ödeme pahasına.." diyebiliriz herhalde.. çünkü böyle bir durumda, fifa ve uefa'nın bu konuda ağır yaptırımlar uygulayabileceği ifade ediliyor.
    uefa'nın niyetinin ne olduğunu farkında olan bir kişi var; mehmet ali aydınlar... "ben bu görevde olduğum sürece 58. madde değişmez" demesi cesaretinden, yüreğinden ya da yöneticiliğinden değil... çünkü o fifa ve uefa'nın bu konuda 'nasıl acımasız' olduğunu gayet iyi biliyor.
    fifa'dan isviçre'ye gelen "sion işini çözmezseniz, bütün ilişkiler askıya alınır" ültimatom'u türkiye'ye de gelirse ne olur bilmiyorum ama içeride benim bildiğim anladığım kadarıyla bu işi geçiştirmeye uğraşıyorlar.

    mesele sportif değil
    küme düşme cezasını içeren 58. maddenin değiştirilmesi ne tür sonuçlar doğurur?
    mesele sportif değil, ekonomik...
    futbol endüstrisi içinde türk futbolunun marka değerinin on paralık olmadığı ortaya çıktı. böyle bir marka değeri yok.
    ekonomik değeri de tamamen yayıncı kuruluşa bağlı. tribünlerin halini görüyorsun. yayıncı kuruluş, bana sorarsan gayet haklı olarak, bugünkü 430 milyon doların en az 100 milyon dolar indirilmesini talep ediyor. çünkü kimse seyretmiyor maçları...
    hal böyleyken; fenerbahçe'nin olmayacağı bir ligin yayın değeri ne olur, seyirci değeri ne olur?
    naklen yayından gelen parayı hesaplayarak boğazına kadar borca batan kulüpler var. bir de televizyondan gelecek parayla yaşayan küçük kulüpler var. türkiye'nin bütün futbol takımları aslında bir ekonomik kaosa sürüklenir bu gerçek...
    meclisten bu takımlara yardım için bir karar çıkar mı; bilmiyorum. ama türkiye'nin sponsorluk yapacak kadar ekonomik durumu kuvvetli değil.
    yayın işi çözümlenir. geçen hafta açıklandı rakamlar... kullandığımız elektrikten, trt'ye ödediğimiz para himalayalar gibi...
    türk halkı olarak, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir parayı ödüyoruz biz... trt de canına minnet naklen yayınları 430 milyon dolara alabilir.
    digiturk "ben bırakırsam ihale bile olmaz" derken yanılıyor. ihale olmayabilir, özel teşebbüsten hiç kimse girmeyebilir ama trt çok rahat bu parayı verir ve ligi yayınlar. ama trt'nin bu ligi yayınlaması için de fenerbahçe'nin orada olması lazım. çünkü spor bakanı'nı böyle konuşanlar, trt'ye de hakimler.
    fenerbahçe işin içinde olursa ve işler kapatılırsa o zaman zaten digiturk de yayıncılıktan vazgeçmez. işler sarmal bir şekilde çok iç içe... fenerbahçe'siz ligi trt yayınlar ama trt'nin işine yaramaz. fenerbahçeli ligi, digiturk bırakmaz.

    yasayi savunur oldu
    etik kurulu'nun kesin ifadelerle yazılmış raporuna rağmen bazı değişiklikler yapıldı.
    o zaman o meclis yasayı çıkardı. o zaman iradeler öyleydi. iradelerde bir değişim oldu, meclis bu yasayı çıkardı.
    meclise hakim olan irade, etik kurulu'na hakim olamaz mı?
    spor bakanına bak...
    bu yasa değişikliği teklifine önce "gündemimizde böyle bir madde dahi yoktur" diyen genç spor bakanı, cumhurbaşkanı'nın vetosuna rağmen yasanın en büyük savucusu oldu, onla da kalmadı şimdi "58. madde de değişsin" diyor!.. bu suat kılıç'ın kendi fikirleri mi?

    platini ile anlaşti
    federasyonun bu rapora rağmen ligin durumuyla ilgili kararını, bu yaşananlara bakınca çok da yadırgamıyorum ama ötelemiş olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
    bunları henüz bilmiyoruz; tarih yazacak!.. ama sanıyorum mehmet ali aydınlar, michel platini ile bir konuda anlaştı. o ödünü aldı. 'ben senin dediklerini yaparım ama izin ver bu sene bu ligi bitireyim. sene sonunda ne lazımsa yapalım.' platini de tahmin ediyorum ona 'peki' dedi ki böyle gidiyor işte... bir yandan ligi devam ettiriyor öte yandan da "58. maddeyi değiştirmem" diye dayatıyor. bu birbirine çelişkili görünen iki durumdan anlaşılıyor ki platini ile aydınlar arasında açıklanmayan görüşmelerde bir anlaşma yapılmış. 'ben sana yıl sonuna kadar müsaade ederim ama sonunda sıfır ödün.' bu da nedir? mehmet ali aydınlar ligin sonuna kadar götürür, lig bitince de kahramanca istifa eder.

    fenerliler farki görmeli
    fenerbahçeli taraftarlar, şike soruşturması kapsamında kulüplerine ve tutuklu bulunan isimlere destek olmak amacıyla kadıköy'de miting yaptı. güne ömer çavuşoğlu'nun, "türk futbolunun atatürk'ü tutuklu" sözü damga vurdu. doğru bir benzetme midir?

    ben hayat boyu ömer çavuşoğlu'nu ciddiye almadım. bütün şöhretini televizyonda, galatasaray bayrağının içinden yumruğunu geçirip, şov yaparak sağlayan ömer çavuşoğlu matrak, gülünüp geçilecek fanatik bir fenerli'dir. onun lafları üzerine yorum yapmak benim işim değil. güler geçerim.

    suçu sahiplenmek başka
    kadıköy'de eski kalabalıklar yoktu belki ama sarı-lacivertli taraftarlar bir araya gelip bir kez daha desteklerini gösterdi.

    olayın iki cephesi var;
    1- fenerbahçe'ye sahiplenmek çok güzel bir şey. fenerbahçeliler bu sınavı başından beri veriyorlar.
    2- ama fenerbahçe'yi sahiplenmek başka şey, suçu sahiplenmek başka şey. bu ikisi arasındaki farkı görmeleri lazım.
    fenerbahçe adına gölge düşüren birileri varsa ki şu anda bilmiyoruz mahkeme kararı verecek, bunların önce fenerbahçeliler tarafından lanetlemesi lazım.

    alkişlanacak davraniş
    şike soruşturması kapsamında tutuksuz yargılanan beşiktaş asbaşkanı serdal adalı görevinden istifa etme kararını nasıl buluyorsunuz?

    serdal adalı bir defa doğru bir örnek verdi. bir beşiktaş asbaşkanı olarak 'ben şu anda bu kulübü temsil etmemem doğrudur' dedi. serdal adalı tahliye edildi ama dava devam ediyor.
    bu dava bitene kadar üzerinde 'şike yaptı' şüphesi olan birisinin beşiktaş asbaşkanlığı yapmaması lazımdı. bu örnek, alkışlanacak bir davranış. arif olan anlar!

    zil takip oynayanlar var
    galatasaray bu süreçte yasa değişikliğine en çok karşı çıkan takım oldu. ancak italya'da yapılan bir soruşturmasında bellinzona-galatasaray maçının şikeye karışan maçların arasında yer aldığı ifade edildi.
    galatasaray şikeye karışmış değil. galatasaray'ı şikeye karıştırmaya uğraşanlar var.
    uzakdoğu'daki benim sık sık sözünü ettiğim 'şike mafyası' o maç üzerine büyük paralar oynamış ve de işi garantiye almak için de isviçre takımının kalecisini satın almış. isviçre takımının da haberi yok olaydan, galatasaray'ın da yok. onlar kaleciyi ayarlamışlar ve iddia oynamışlar.
    sadece bir kişiyi ilgilendiren bir olay... ama galatasaray maçı olduğu için 'aman galatasaray şikeye karıştı' diye zil takıp oynayan arkadaşlarımız var.
    olayın içyüzünü açıklamadan, yazmadan 'vay galatasaray'ın bellinzona maçında şike yapılmış' diye yaygara koparıyor. galatasaray o takımı orada da yendi, burada da yendi. hangi maçta şike olduğu konusunda bile anlaşamadılar.
    bazılarına göre 4-3'lük maçta şike var, bazılarına göre 2-1'lik maçta şike var.
    oysa mafyanın hangi maça bahis oynadığına baksalar ortaya çıkar. isviçre'den soruştursalar görecekler.
    ona dahi gerek duymuyorlar. önemli olan bir tek şey var; bunun galatasaray'ın maçında olması...

    özdemir'e 'dur' demiyorlar
    fenerbahçe başkan vekili özdemir, bu olaydan yola çıkarak, "her zaman birbirimize ihtiyacımız var. yarın kimin başına ne geleceği hiç belli olmuyor" diyerek galatasaray'ın yolunu değiştirmesi gerektiğini ima etti.
    nihat özdemir yanılıyor!.. çıkan ceza yasaları geçmişi kapsamaz. bugünkü dava yeni 'sporda şiddet yasası' ile ilgili açıldı. o yasa sonra değişti ama sadece cezalar hafifletildi.
    suç aynen duruyor. bütün o davaların hepsi o yasanın kabul edildiği günden bu yana yapılan iştir. geçmişte daha büyük şikeler yapılmış ve kanıtlanmış dahi olsa bu yasa olmadığı için herhangi bir ceza verilemez.
    dava da açılamaz.
    nihat özdemir'in ceza hukuku konusunda biraz bilgi sahibi alması lazım ya da iyi danışmanlarının olması lazım ki bu tür şeyler yapmasın.

    böyle bir çağrı yapmak da çok doğru değil gibi...
    nihat özdemir'in tavrı son zamanlarda iyice panik havası gösteriyor. 'fenerbahçe kesin suçlu. biz battık ama gemide ne kadar çok kişi olursa bu batmayı o kadar önleme ihtimalimiz var. yani bizimle beraber galatasaray da battı, beşiktaş da batı, trabzon da battı, o da battı, bu da battı..." derse 'belki bir şey olur' diye düşünüyor.
    2- 'biz bütün bu suçları işledik. mevcut yönetmeliklere göre küme düşmemiz kesin. o zaman bizi kurtaramayız bari yönetmeliği değiştirelim ki kümede kalalım.' tam bir suçlu paniği görüntüsü içinde nihat özdemir...
    fenerbahçe camiasından kimse de çıkıp 'ya sen ne yapıyorsun nihat bey kardeşim. nedir bu paniğin sebebi' demiyor! hayret bir şekilde! demek ki bütün fener camiası suçu kabullenmiş.
    olacak şey değil.
    ortada devam eden bir mahkeme var. futbol federasyonu hiçbir karar açıklamamış. 'fenerbahçe ya da birtakım adamlar suçludur' diyen bir tek ciddi karar yok ortada... fenerbahçe yönetimi panik içinde... 'biz kirliyiz ama onlar da kirli. onun için bütün kirlileri görmezden gelelim.' yaptıkları bu!..
    --- alıntı ---
  • 1075
    galatasaray'a mantıksızca giydirdiği zaman troll hıncal,fener'e giriştiği zaman nokta tespit denilen yazar.

    zerre hazzetmem kendisinden,sert söylemler ve uç sözler sarfederek prim yapan bir kişidir.hiçbir şekilde yazılarını okumaya dahi tenezzül etmem.

    son icraati fatih terim'in akreditasyon kartı takmadığı için ceza almasını sağlayan şahıstır.

    böyle küçük ama mide bulandıran olaylarla ilgilenir genelde.medyadaki imajı ise kendisinin korkusuz olmasıdır.

    çoğu zaman bu "korkusuzluk" dolduruşuna gelerek "korkusuzum ben yeaa" manasında uç eleştirilerde bulunur.

    işin özü boş adamdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın