2777
gündem barış alper yılmaz'ın transfer olma süreci olunca bir kere daha aklıma gelen futbolcu. metin oktay'a, baba gündüz'e falan yetişmedik o yüzden bana "yaşarken şahit olduğun en efsane galatasaray futbolcusu kimdir?" diye sorulsa vereceğim ilk cevap hasan şaş olur. futbolun ruhuna dair konuşurken, "efsane" kelimesini çok kolay telaffuz ederiz. sanki her başarılı oyuncu, her gol kralı, her şampiyon otomatik olarak efsane sıfatını hak edermiş gibi... oysa efsane olmak, sadece sahada gösterilen performansla değil, kalple, ruhla, vazgeçmeyişle ölçülür.
2002 yılında dünya futbolunun zirvesindeydi hasan şaş. dünya kupası'nda sergilediği performans, onu küresel bir yıldız haline getirmişti. avrupa'nın en büyük kulüpleri peşindeydi, astronomik teklifler yağıyor, futbol dünyasının kapıları ardına kadar açılmıştı önünde.
ama o, galatasaray'da kalmayı seçti.
bu karar, sadece bir tercih değildi; bu, aşkın para karşısındaki zaferi, vefanın çıkarcılığa karşı verdiği mücadelenin manifestosuydu. florya'nın çimlerinde ter döktüğü her antrenman, ali sami yen'in tribünlerinde yankılanan her tezahürat, onun için dünyada bulunamayacak hazinelerdi.
ve sonra... sonra hamburg maçında taraftarın ıslıkları geldi. tribünler ona karşı döndü, sevdikleri onu yalnız bıraktı. normal şartlarda bu, bir futbolcuyu küstürmeye, ona "keşke gitseydim" dedirtmeye yeterdi. ama hasan şaş normalin üstündeydi. o gün futbolu bıraktı ama galatasaray'a küsmedi, taraftara sitem etmedi. çünkü biliyordu ki, gerçek sevgi karşılıksız da olabilir. gerçek efsaneler, en zor anlarında bile sevdiklerine sadık kalırlar.
galatasaray'a uzun yıllar hizmet etmiş nice futbolcu, teknik direktör geldi geçti. ama hemen hepsi yeri geldiğinde galatasaray'ı da, taraftarını da karşısına alabildi. mesela futbolculuk hayatının tamamını galatasaray'a geçiren bülent korkmaz, teknik direktör oldu tribündeki galatasaray taraftarına kolunu salladı, hem de o maç öncesi rakip takımın teknik direktörü olmasına rağmen taraftar kendisine sevgi gösterisinde bulunmuşken. mesela galatasaray bir din olsa çoğu galatasaraylının peygamber olarak kabul edeceği fatih terim yeri geldi galatasaray'ı bırakıp milli takımın başına geçti, bizim için nefret objesi olan yıldırım demirören ile şuh kahkahalar eşliğinde pozlar verdi. elbette hepsi insan, duyguları, kırgınlıkları, kızgınlıkları vardır ama hiçbiri benim nazarımda bir hasan şaş etmez. hani meşhur bir söz vardır ya: "hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir" diye, futbol özelinde bu sınanma transfer sürecinde ortaya çıkıyor.
bir kere daha söyleyeyim: efsane olmak, gol atmak değildir. şampiyonluk yaşamak değildir. rekora imza atmak değildir. efsane olmak, sevdiklerinin, seni sevenlerin yanında olmaktır. fırtınalı günlerde dahi o renkleri terk etmemektir. dünyanın tüm parası ayağınıza kadar geldiğinde bile, kalbinizin attığı yerde durmaktır. efsane olmak, taraftarın ıslığına rağmen onları sevmeye devam etmektir. bu yüzden gerçek galatasaray efsanesi benim için hasan şaş'tır...