insan bazen düşünüyor: yeni nesile hagi'yi nasıl anlatırım diye.
teknik derseniz: benim diyen oyuncuya parmak ısırtırdı.
şut derseniz: alası vardı.
yürek derseniz: ne o korktu ne de sayesinde biz korktuk bir başkasından.
hırsı derseniz: o an sahada ben olsam ne yapardım sorusuna net bir cevaptı hagi. ben ne kadar sevmediysem, o da o kadar sevmedi yenilmeyi.
insanlık derseniz: geldiği gibi gitti hagi. bizden biriydi, pahalı markaların reklam yüzü gibi sahip bütün malı ulu orta göstermedi.
ve benim en sevdiğim özelliklerinden bir tanesi de maçın başında öne çıkma sevdasındaki kalecilere şöyle uzaktan bir yoklama çekerek haddini bil demesiydi. bilmeyenler de 90 dakikaya kadar kalelerinde
hagi'nin hediyesini görürlerdi zaten.