resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:60
Uyruk:Romanya
  • 5704
    teknik direktörlük kariyeri ile ilgili şaşırtıcı bir bilgi: galatasaray'daki ilk döneminde, tarihimizdeki en yüksek ortalamalı teknik direktör olmuştur.

    https://gss.gs/FAg.jpg

    gheorghe hagi 47 maç, 2.21 ortalama puan
    fatih terim 176 maç, 2.20 ortalama puan
    karl-heinz feldkamp 42 maç, 2.14 ortalama puan
    hamza hamzaoğlu, 52 maç, 2.08 ortalama puan
    fatih terim, 88 maç, 2.06 ortalama puan
    mustafa denizli, 75 maç, 2.05 ortalama puan
    mircea lucescu, 102 maç, 2.00 ortalama puan

    ilk dönemindeki maçların listesi: https://www.transfermarkt.com.tr/.../datum_ab/2005-05-28
    tüm teknik direktörler listesi: https://www.transfermarkt.com.tr/...rhistorie/verein/141
    o dönemki orta sahasız kadromuz :
    2003/2004 https://www.transfermarkt.com.tr/...n/141/saison_id/2003
    2004/2005 https://www.transfermarkt.com.tr/...n/141?saison_id=2004 *

    artık lig mi çok kalitesizdi, avrupa'da oynamamamız ortalamayı mı yükseltti bilemeyeceğim ama böyle de bir gerçek mevcut. enteresan. guardiola gibi adamı döve döve göndermişiz lükse bak. *
  • 5706
    galatasaray'daki ilk teknik direktörlük deneyiminde başarısız olmamıştı aslında ve özellikle büyük maç performansına iyi diyebiliriz ama birçok teknik direktör gibi sıkıntıyı son dönemde kırılma maçlarında yaşadı. örneğin, 2004-2005 sezonunun 32. haftasında lider fenerbahçe ile arasında 4 puan fark varken ve fenerbahçe, ankaragücü deplasmanında yenilmişken bir sonraki hafta fenerbahçe ile kadıköyde şampiyonluk maçına çıkabilecekken, 15 mayıs 2005 galatasaray gençlerbirliği maçında iç sahada acı bir yenilgi almış ve sezona adeta bu maç ile havlu atmıştık.

    fatih terim'in bu ligdeki farkı ise son maçlarda kırılma anlarında ortaya çıkıyor. hiçbir sezonu baştan sona domine edemiyor, her zaman iniş çıkışlar, sıkıntılar, beklenmedik puan kayıpları yaşıyor ama ligin son haftaları yarıştaysa bir şekilde seri galibiyetler ile şampiyonluğa ulaşıyor.
  • 5708
    1997 doğumlu olan şahsım için futbol tanrısı niteliğinde olan futbolcu. öyle ki, kendisini bilinçli bir şekilde canlı izleme şansına erişemediğim için yalnızca büyüklerimden dinleme şansı yakaladım ve büyüklerimin coşkulu anlatıları sayesinde kendisini izleyenlerden bile daha çok sever hale geldim. daha sonra maçlarının tekrarlarını izledikten sonra da bu hayranlık katlanarak arttı.

    (bkz: biz seni görmeden sevdik ya gheorghe hagi)
  • 5709
    küçüklüğümün kahramanlarından, tek başına takım olabilecek yetenekte bir futbolcu.

    babam ilk galatasaray formamı aldığında 6 yaşındaydım, hayatımda en mutlu olduğum anlardan biridir sanırım. o azılı bir hagi hayranıydı, birlikte maçları izlerken baba neyi neden yaptığını anlatırdı. ben de yanında, formamı giymiş ve heyecanlı bir şekilde olan biteni izlerdim. hagi'nin karakteri galatasaray ile müthiş bir uyum içindeydi, kulüple özdeşleşmişti. o oynarken her zaman umut vardı, arzu vardı, hırs vardı... hagi'yi babamla birlikte izleyebilmiş ve galatasaray'ın başarılarına tanıklık edebilmiş olduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum.
  • 5710
    kendisini canlı olarak izleme şerefine nail olmuş şanslı nesildenim.

    geçmişe dönüp galatasaray tarihinin eski dönemini yaşama şansım olsa idi 1 ekim 1905 tarihinde galatasary lisesi 5. sınıfında edebiyat dersinde ali sami bey ve arkadaşlarının kulübün temellerini nasıl attığını, 10 haziran 1959 daki fenerbahçe maçında metin oktay'ın ağları delen golünü ve metin oktay dönemini, şampiyon kulüpler kupasında finalin kapısından dönmüş, xamax zaferini yaşamış günümüzde ezeli rakiplerinin bile henüz ulaşamadığı uluslararası turnunuvaların bilinen ve saygı duyulan avrupa fatihi sıfatının kazanıldığı dönemi de yaşamak isterdim. ancak tüm saydığım geçmişteki yaşanmışlıklar beni hagi kadar heyecanlandırır mıydı emin değilim...
  • 5712
    daha önce yazılmış olabilir ama bize geldiğinde,bütün basın; bu adam emekli, dede diyordu. sonrası malum olan olayları gerçekleştirdi.örnek vermek gerekirse,canlı izlerken yeni nesil nasıl sneijder’den haz alıyorsa hagiyi izlerken 5 katını filan alabilirsiniz. inanılmaz bir profesyonel aynı zamanda müthiş disiplin ve tabiki üst düzey winner bir oyuncu idi. gelmesiyle beraber bütün türk futbolcuları inanılmaz performans göstermiş ve seviye atlamıştır. bunun en büyük örneği takımdan gitmesi istenen hakan ünsal ve ergün penbedir. oynadığı son maç olan trabzonspor maçı ve oynadığı samiyende ki ilk maç olan trabzonspor maçında tribündeydim. özellikle son maç duygu yüklü ve tarihi bir olaydı.kendisi anlatılmaz bir oyuncuydu. üst düzey beyler cidden üst düzeydi. seni seviyoruz ciga, başkaydın.
  • 5714
    çocukken öğretmenimiz "en sevdiğiniz süper kahraman?" şeklinde bir soru sormuş, ben cevabı "hagi" şeklinde vermiştim. :) gerçekten de benim için bir kahramandı. işler kötü giderken her şeyi düzeltmesi beklenen kişiydi. maçın seksen sekizinci dakikasında, "iki dakika kaldı, hagi bir şeyler yapsa da golü bulsak" cümlesini kurduran adamdı. rakibin haddini aşan bir oyuncusu ya da teknik direktörü varsa ona ya oyun kuralları içerisinde ya da dışarısında cevabını verirdi. sırf bir şampiyonlar ligi maçında hagi'yle atıştığı için terim sonrası düşünülen ama takımın başına getirilmeyen teknik direktör bilirim. :) (bkz: luis fernandez)

    bugün lionel messi 32 yaşında. birisi çıkıp, "messi'yi mi, yoksa 32 yaşındaki hagi'yi mi galatasaray'da görmek istersin?" diye sorsa, hemen hagi'yi seçerim.
  • 5715
    hayatım boyunca en çok sevdiğim futbolcudur ve muhtemelen baska hic bir futbolcu yerini alamayacaktır. cocukluk yıllarımda 10'u izleyip sokakta topa onun gibi vurmaya çalışmak hayatima sirayet etmis durumdadir hala hali sahada kolay gol atmak varken gözüm 90'da topa vururken. yenilgiden sonra aglamayan yıldız futbolcu olamaz demiş üstad. ne güzel söylemiş. sahada o varken içimiz hep rahatti biliyorduk istemediğimiz skorları onun da kabullenmeyeceğini. ercan taner anlatımıyla beraber onu seyretmek paha biçilemez bir spor olayıdır.
  • 5716
    ilk entryi hakeden, karpatlarin maradonasi, karakter, guclu bir karakterdir hagi.

    gogsumuzun cocukluk, buyukluk gecisi yillari arasinda en cok kabardigi anilarin icerisinde o vardir desek yalan olmaz.

    buyudukten sonra daha detayli ogrendik tabii hagiyi. hagi gercekten de lakabi gibi bir komandanteydi. romanya’da milli mactan sonra basin mensuplariyla tartismasi, onun meshur tartismalarinin arka planini biraz daha anlamamiza yardimci oluyordu. hagi haksizliga gelemeyen, hakkini ve hakli oldugunu dusunduklerinin hakkini yedirmeyen bir adamdi. teknik, 30-40 metreden attigi gollerin olusturacagi intabain aksine hagi calisma disiplini, ahlaki cok yuksek olan bir adamdi.

    futbolu birakmasini da boyle acikliyor zaten. oynasan son yarim saat, yirmi dakika girip bir tane sallasan daha devam edersin diyenlere hagi; oynamaya enerjim var ama antrenman yapmaya yok, antrenmana cikarsam en cok calisan ben olmaliyim diyor.

    simdi cok yakindan takip etmesem de romanyada bir futbol akademisi kurmasini da karakteriyle bagdastiriyorum ben. hagi dertli bir adam ve dertlendigi seylerin cozumunun yukarlardan degil de asagilardan gelebilecegini dusunup, bunun icin cabalayacak kadar da mert bir adam.

    marshall reklamli formalarla kendisini izledigim icin kendimi hep sansli saydigim, buyuk karakter, komandante!
  • 5717
    hagi galatasaray'a imza attığında ben 15 yaşında bir çocuktum. yaz tatilini geçirdiğimiz devlet kurumu kampında her gün fanatik ve fotospor alarak takip ediyordum transfer gündemini. zira kampta televizyon yoktu, zaten o günlerde spor kanalları ya da her saat başı spor bültenleri de yoktu. çok değil iki sene öncesinde romanya milli takımında dünyayı kendisine hayran bırakan adamın galatasaray'a geleceğini yazıyordu gazeteler. kelimenin tam anlamıyla insanın inanası gelmiyordu. ya doğru değilse diye o kadar çok korktum ki. ergun gürsoy'un yanında, boynunda galatasaray forması ile fotoğrafını görene kadar inanmadım. sonrasında rüya gibi 6 yıl geçti göz açıp kapayıncaya kadar. dünya gözü ile onu izlemek de nasip oldu rabbime şükürler olsun. galatasaray forması altında futbolu bıraktığında 21 yaşında hıçkıra hıçkıra ağladım. bence hagi ile galatasaray taraftarı arasındaki bağı en iyi anlatan olay da budur. hayatları boyunca eşlerine bir kez dahi seni seviyorum dememiş adamlar, onu izledikleri son maçta, bir yandan ağlarken bir yandan "ay lav yu haciii" diye avazları çıktığı kadar bağırıyordu. o anları hatırlamak isteyenler trt'nin şimdiye kadar yaptığı en güzel spor belgeselini (bkz: 10'un vedası) izleyebilirler.

    (bkz: karpatların maradonası)
  • 5718
    kendisini canlı izleyebildiğim tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük galatasaray efsanelerinden biridir. hatta yabancı olarak bakıldğında rahatlıkla ilk sıradadır. 2000 yılında kazanılan uefa kupasında ve süper kupada katkısı çok ama çok büyüktür. hatta uefa kupası final maçında gördüğü kırmızı karta dahi kızabilecek bir galatasaraylı var mıdır diye düşünmeden edemiyorum. kariyerinde barcelona ve real madrid ten sonra bizi tercih etmesi ise galatasaray büyüklüğünün dosta düşmana çarpıcı bir göstergesidir.
  • 5719
    türkiye topraklarına gelen en büyük futbolcu.
    nice başarılar yaşayıp galatasaray taraftarlarının unutulmaz bir efsanesi olduğu için hepimiz çok şanslıyız bence.

    bu adam futbolculuk döneminde boşuna karpatların maradonası lakabını almadı. kariyeri her zaman üst noktalarda oldu. en güzel dönemlerini bizimle yaşadı. hem kendisi bizi, biz de kendisini çok sevdik.

    hagi’yi canlı izleyenler bilir; o dönemler hepimiz inanılmaz heyecan ve tutkuyla izliyorduk maçları. dört yıl üst üste şampiyon olmamız bir yana, futbol zekası ve yaptıklarıyla bizi kendisine aşık etmişti bu adam.

    10 numara seninle güzeldi, en çok sana yakıştı metin oktay’dan sonra. belki bu gözler bir daha senin gibisini izleyemeyecek ama inşallah oğlun* bir gün parçalıyı giyer ve en azından sahaya çıkıp gol attığında tribünlerden “hagiii” diye bir çığlık atarız...

    https://gss.gs/XDT.jpeg
  • 5720
    parçalı formamız altında birçok başarıya imza atmış, zamane çocuklarının futbolu ve galatasaray'ı sevmesinde payı oldukça büyük ''karpatlar'ın maradonası'' lakaplı rumen yıldız. uefa ve süper kupa mimarlarından ''sağ ayağına 500 sayfalık roman yazılıp son sayfasına da 'o bir solaktı' yazılır'' sözü ile nasıl bir yetenek olduğunu daha fazla anlatmaya gerek duymuyorum.

    kendisine olan sevgimi, kendi ağzından çıkan şu sözlerle tamamlamak istiyorum;

    başka bir şey yok kardeşim en büyük galatasaray!
  • 5722
    kendisinin maçları çözme konusunda şahsına münhasır bir taktiği vardı. bazen maç içerisinde bir süre kaybolurdu. bu zamanlarda, doğru pozisyon alarak iyi savunma yapan rakibi gözlemler, onların açığını tespit etmeye çalışırdı. sık sık yer değiştirir, topla farklı bölgelerde buluşup yeni olasılıklar denerdi.

    sonra bir bakmışsın öyle bir yerde topla buluşmuş ki, sadece topla buluştuğu yer bile rakibin savunma düzenini bozmuş, geriye deliksiz basket tadında gol olacak bir şut pozisyonu oluşmuş yahut "al da at" derecesinde bir asist yapmış.

    büyük futbolculuğu, yeteneğinden çok aklıyla olmuştur.
  • 5723
    galatasaray efsanesi olarak anılmayı kesinlikle hak etmiş eski futbolcumuz.

    o dönem ki rumen sporcular aynı zamanda asker sayıldıkları için rütbeleri vardı ve hagi'de albaydı. bence hagi sahada yaptıklarıyla rütbeyi, hatta general rütbesini de hak ediyordu. yaşı yetmeyenler onu daha çok internetteki kısa videolardan tanıdığı için, saha içinde neden general olduğunu bilmeyebilir. maçlarını canlı izleyen dikkatli taraftarlarsa, hagi topu aldığında takımdaki diğer futbolcuların, tabiri caizse kendilerine nasıl çekidüzen verdiğini hatırlayacaktır. top onda ise defans arkasına koşu atması gereken forvet ve ya bindirme yapması gereken bek, sanki komutanından emir almış asker gibi mutlaka görevini yerine getirmeye çalışırdı. hatta hangisi olduğunu şimdi hatırlamıyorum, ali sami yen stadyumu'ndaki bir maçta, o dönem sağ bek oynayan julian filipescu boş alana hareketlenmeyince, saha içinde hagiden bir hayli azar yemiş, taraftar da bu azarlamayı alkışlamıştı.

    büyük komutanların cephede bozulan askerlerine moral ve cesaret verdiği gibi, takımın kendini salmaya başladığı bazı maçlarda, hırsı ve mücadelesiyle olası bir gevşekliği engellediğini çok kez gördük. ya da tıpkı yine büyük komutanlar savaş sırasında yaptıkları gibi, hagi de maçın en kritik anında insiyatif alıp maçın gidişatını değiştirirdi.yani o attığı klas goller ve öldürücü paslarla skoru değiştiren, maç kazandıran yıldız bir futbolcu olmanın daha ötesinde, takıma mücadele ruhu ve kazanma isteği veren bir karakterdi.

    sahaya sandalye atıp otursa da olur denilecek bir futbolcu varsa, o futbolcu gheorghe hagi'nin ta kendisiydi.
  • 5724
    çocukluğumda sokaklardaki kutu kolalari tekmelerden adını istisnasız her daim ağzımdan düșürmediğim efsanemiz. șu anda senin gibi saha içi bir lidere o kadar ihtiyacımız var ki.saha içinde vurdumduymaz isyan etmeye mecali bile olmayan oyunculari görünce seni anmamak imkansız. șimdi versek șu yașında sana 10 numarayı, sahadaki boș beleș oyunculardan 4-5 gömlek fark ettirir. bazen youtubeda eski maçlardaki performanslarını açıp izliyorum. izledikten sonra onu ülkemizde ve galatasarayda izlemek büyük lütufmus.
  • 5725
    bram stoker'ın dracula adlı eserini okuduğumdan beridir romanya benim için hep özel olmuştur. romanya milli takımını severdim mesela ergenken. başarılı olmasalar da takip ederdim falan. bunun sebebi dracula değildi tabii, efsanemiz george hagi'ydi ama olsun. kafamda böyle şeyleri bir araya kodlamıştım. bir de eskiden aşık olduğum, kısa bir süre sevgili gibi olduğumuz kız rumen'di. o rumence konuşurken dinleyince falan aklıma hem dracula hem hagi geliyordu lan. çok acayip. neyse karıştı hepsi birbirine. kendisi kumandandır. kendisi gibi bir on numara bir daha gelmemiştir galatasaray'a. belki biraz wesley sneijder, o kadar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın