resim
Gheorghe Hagi
Görev:Hissedar
Takım:FCV Farul
Yaş:60
Uyruk:Romanya
  • 2780
    o zamanlar 10 yaşında büyüklerine cevap verememenin zorluğuyla futbol tartışmalarının içinde kendisini bulan bir çocuktum.

    her sabah mahallenin marketine gider spor gazetelerine bakardım.o günlerden bir gün 31 temmuz 1996 tarihiydi.

    gazeteyi açtım ve galatasarayım barcelonadan futbolcu aldığını yazıyordu.(bkz: gheorghe hagi)

    markette toplanan abiler tartışmalara başladı. ''çok yaşlı'' ''bastonla oynar'' gibilerinden o zamanların ünlü hagi yorumlarını dinledim durdum.

    o bastonla oynar çok yaşlı dedikleri adam ! * önüne gelenin anasını ağlattı.o ağlattıkça ben güldüm mahalledeki abilerime !

    o ağlattıkça mahallede her attığım golden sonra hagiiiiiiii diyerek sokakları inlettim.mahalledeki abilerime duyurmak istercesine.

    teşekkürler ciga bana bunları yaşattığın için.10 yaşındaki çocuğu mahalledeki abilere ! karşı büyük gösterdiğin için.
  • 2783
    senin son gidişinde, son maçında bu sene, havaalanında.. sana hoşçakal diyen oldu mu? kovulurcasına gönderildin. çok ağrıma gitti hagi. kimse seni anlamadı. içim çok fena yanıyor hagi. ismin her geçtiğinde aklıma monacoya attığın gol değil de en son gidişin geliyor. yaşlı babasını evden kovan evlatlar babaları ölünce pişman olursa ne hissederler, ben de öyle duygular içindeyim hagi. ben kovmadım, küfretmedim ama engel olamadım ya bunlara ben de aşağılığın tekiyim..
  • 2786
    en büyük keşkesin benim için be gica... küçücük, istanbul'dan uzak fenerbahçeli bi ailenin çocuğu olmasaydım keşke, seni o yeşil çimlerin üzerinde sarı kırmızı içinde, formanla, canlı, kanlı görebilseydim...

    birçok şeyden vazgeçebilirim bunun için... ah be gica...

    bunları yazarken bile başım öne düşüyo. utanıyorum...

    özür dilerim gica, bir kere daha, binlerce kere daha özür dilerim sana küfredenler adına...

    hoşgeldin babası öldüğünde, içimi titreten kapkara sakallarıyla sarı kırmızı sevda için koşan adam...

    http://gss.gs/di
    hoşgeldin güzel adam...

    kurban lazım denildiğinde, düşünmeden galatasaray bıçağının altına yatan adam. hoşgeldin. yine yatarsın o bıçağın altına, bilirim ben seni...

    sen de beni bilirsin, inanırım, bir kez daha inanırım sana...

    hiç gitmemek üzere, hoşgeldin... iyi ki geldin.
  • 2788
    15 yıl önce bugün, ne güzel bir günmüş...

    15 yıl önce bugün, farkında değildim abi. ama ne güzel bi günmüş. o imza ne güzel bi imzaymış, kağıda atılan, yüreklere kazınan...

    15 yıl önce bugün, torunlarımızın dinleyeceği bir hikayeye uyanmışız.

    yılların eskitemeyeceği büyük insan, gelmiş geçmiş en büyük sporculardan, maestro. 15 yıl önce bugün artık bizimleydi. şimdiki ve gelecekteki gibi.
  • 2789
    sol framede adını her gördüğümde bişeyler yazmak istediğim isimdir.sözlük ağlama duvarı olarak bile kullanabilirim.adını görünce içimi bi endişe ve geçmişi arama hissiyatı kaplar.bu adam artık bana huzurdan ziyade huzursuzluk verio be sözlük.hani bazı filmler olurya mutlu sonla biter aslında ama yinede içinde bi sıkıntı olur,anlatamadım ama onun gibi bişey işte.
  • 2791
    galatasaray'a ilk imzasını atarken sağ tarafında yönetici ergun gürsoy, sol tarafında yönetici özhan canaydın, arkasında şampiyon cimbom bayrağı, üzerinde kareli bir ceket, boynunda galatasaray atkısı vardı.
    dört sene sonra kopenhag'da uefa kupasına yeni doğmuş evladı gibi sarılırken elinde türk bayrağı, yanında takım arkadaşları, tribünlerde onbinlerce gözüyaşlı galatasaraylı, türkiye'de kendinden geçmiş milyonlarca türk vatandaşı vardı.
    bu iki günün farkı, imza günü bunun bir dönüm noktası olduğunu anlayanlar azınlıktaydı, kupa günü ise bunun türk futbolunun zirvesi olduğunun herkes farkındaydı.
    imza ile kupa arasında bir yerlerde tüm galatasaraylıları tek tek fethetti hagi ve bizim reisimiz, liderimiz oldu.
    romanya ordusunda albaydı, bizim için büyük commandante oldu.
    ya o olmasaydı, ya onsuz bir hayatın ne kadar yavan olduğunu bilmeyecek kadar vasat bir geçmişimiz olsaydı ?
    onu florya'ya gelmeye ikna eden galatasaraylılara, istanbul'a gitmeye karşı çıkmayan eşine, onu bize getiren uçağa kısacası hagi ile ilgili her şeye şükran borçluyuz ama önce ona tanrısal bir sol ayak armağan ederek büyüklüğünü ispatlayan tanrıya şükredelim.
    hoşgeldin hagi, sen geldiğinden beri umudu rota belledik biz.
  • 2794
    hakkında yazılanları okudukça tuhaf duygular içerisine gark oluyorum, aklıma geliyor aşık olduğun, koşulsuz şartsız yardıma koştuğun bu evden kovulurcasına gönderilmen. zor gün dostu ne demek bilmeyenler sana demediklerini bırakmadı, o ağır hakarete varan sözleri duyunca kendime edilmişçesine üzüldüm, kırıldım, gücendim. şimdi de engel olamıyorum gözlerimin dolmasına. sana yazılacak onca destan, düzülecek onca methiye var ama ben ne yazacağımı bilmiyorum.

    biliyorum, sen hiçbirisini kafana takmadın, üzmedin kendini. sen galatasaraylı'sın çünkü. allah'a milyonlarca kez şükürler olsun ki futbolculuk kariyerinin son durağı olarak bizi seçtin. insan hayatta her zaman en iyisini, en güzelini ister; fakat buna ulaşmak için de bazı dönüm noktalarında şansa ihtiyacı vardır. o şans bizim için sen'din hagi ! 15 yıl önce bugün iyi ki de gelmişsin bize, bu ülkenin o ana kadar görmediği zaferleri, başarıları, destanları yaşattın bizlere.

    sana ne kadar teşekkür etsek az, uğradığın ihanetler için ne kadar özür dilesek yetmez !

    seni çok seviyoruz hagi !
  • 2797
    geldiği günü hatırlıyorum. o zamanlar şehrimizin beldesinin yıldız takımında boy gösteren ilkokul çağındaki bendeniz, kulübün 2 katlı binasında televizyondan öğrenmiştim transferini. hagi'nin görüntüleri eşliğinde televizyonun hemen önündeki hocalar o tipik yorumu yapmışlardı. "çok iyi futbolcu ama yaşlı." ve masada tabiki oralet vardı. o gün topukla gol de atmıştım. bir daha da topukla gol atamadım. o gün muhakkak efsunlu bir gündü.
  • 2798
    çoğu arkadaşım beni hagi galatasaray'lı yaptı diye yazmış. iyide yazmış yani. yaşları gereği onlar hagi'yle galatasaray'lı oldular, o şerefi yaşadılar. ben ve benim yaşımdakiler ise prekazi, uğur, muhammed, cüneyt, tanju, simoviç, erdal, ilyas, büyük savaş, küçük savaş ve şimdi anımsayamadığım diğer futbolcuların sayesinde galatasaray'lı olduk. benim için hepsi birer efsaneydi o zamanlar. hepsi ayrı ayrı hagi'ydi gözümde. tabi yaşımında* etkisiyle öyle düşünmüşte olabilirim.*

    sonra o geldi. hemde elinde bastonuyla! 31 yaşındaydı. real madrid ve özellikle de barcelona'da tam olarak tutunamamış olsa da karpatların maradonası lakabını çoktan almıştı. sonra ilk maçına çıktı. ilk golünü attı. ilk asistini yaptı. ilk frikikten golünü attı. ilk çalımını attı. ilk seri çalımını attı. ilk adrese teslim ara pasını attı...

    ama bu ilkler ilk ve son olarak kalmadı. elinde bastonuyla ali sami yen'e gelen adam elinde 4 lig, 1 uefa, 1 süper kupa şampiyonluğu ile ayrıldı aramızdan. bastonunu ne mi yaptı? ne yapacak kendisine bastonlu diyenlerin münasip yerlerine resmen çaktı.

    gerçektende hagi koca bir nesli galatasaray'lı yapmıştır. hatta yapamadıklarını da galatasaray sempatizanı yapmıştır. sayısını hatırlayamayacağım kadar çok fenerli bizim maçları izliyordu zevk almak için. çünkü hagi her maçta resital yapıyordu. hemde ne olursa olsun devam ediyordu. öyle ki babası öldüğünde herkes hagi bitti, babasını çok sever demişti. ama o babasını toprağa verdi, sakalını bıraktı ve kaldığı yerden devam etti.

    işte bu adamın bugün galatasaray'a geldiği gündür. bugün türk futbolunun olumlu yönde kırılma noktasıdır. tarihe not düşülsün; nasıl dünya için isa'nın doğumu milatsa galatasaray içinde hagi'nin gelmesi milattır. bundan sonra herşey hagi'den önce ve hagi'den sonra diye anılacaktır. dünya durdukça galatasaray'a kim gelirse gelsin seninle kıyaslanacaktır artık. herkes seni geçmeye çalışacak ama beceremeyecektir. çünkü sen bizim gönlümüzde messi'den de, ronaldo'dan da, kaka'dan da büyük ve değerli futbolcusun. çünkü sen el commandante'sin. başkaları gibi çakma değil gerçek commandante. iyi ki geldin, iyi ki bizi şereflendirdin.
  • 2799
    hafızamda galatasaray dendiğinde hatırladıklarım 98-99 senesinden itibaren şekilleniyor. hagi'nin imza attığı günü, ilk yıllarını hatırlamıyorum yani. fakat 98-99 senesinden şimdiye kadar yaşadığım, gördüğüm hagi tanıdığım için kendimi oldukça şanslı hissetmemi sağlayan insan. çocukken evde vitrini aşağı indirirken ismini bağırdığım adam, futbolculuk kariyerinin son maçlarından olan adanaspor'u 4-1 yendiğimiz maçta elektrikler gittiğinden attığı 2 golü izleyemediğim için ağladığım adam. teknik direktörlük kariyerinde kendisine terbiyesizlik yapıp, galatasaray'dan kovalayan insanlara, türkiye'den ayrıldıktan sonra 2002 senesinde kendisine sorulan "galatasaray'a gelmek gibi bir projen var mı?" sorusuna "galatasaray beni ne zaman çağırsa gelirim, yardımcı olurum." diyerek yıllar önce cevap vermiş adam. iyi ki var. iyi ki gelmiş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın