• 323
    2005/2006 sezonu,fenerbahçe kağıt üstünde bizden iyi ama top oynadıkları falan yok. tıpkı bu sezon olduğu gibi hakem ittirmesiyle sürdürmüşler yarışı. anelka'nın elle gol attığı sezon, düşün artık. bitime birkaç hafta kalmış, şampiyonluk yolundaki tek rakibimiz fenerbahçe'ye 4-0 gibi ezici bir skorla hem yenilmişiz hemde hemde şampiyonluk yolunda ki tek rakibimizin puan olarak gerisinde kalmışız. işte o gün bir babayiğit çıktı, 14.05.2006 20:45 te şampiyonuz dedi ve herkes inandı, hiç kimse şüphe duymadı. çünkü elle kolla gol atmamıştık, haksız penaltılar kazanmamıştık. rakiplerimiz eften püften nedenlerle 10 kişi kalmamıştı, bariz hakem hatalarıyla tek puan dahi kazanmamıştık. o tarih, o saat geldiğinde şampiyonduk.

    benim çin 20:45 inancıdır, (bkz: galatasaraylılık). öyle iki puan kaybetti diye "ühü, ühü şampiyonluk giiti" diye ağlamak değildir.
  • 66
    ulu önderimizin bir lafı vardır hiç aklımdan çıkmaz; '' vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır '' diye.

    şimdi bu lafı uzun uzadıya açıklarım, kitap yazacak kadar söz söylerim üzerinde ancak sözlüğün içeriğini aşmayayım ve konuma geleyim. şöyle ki;

    yol göstericim olarak kabul ettiğim bu büyük insanın bu sözü hakkında iki bakış açısı koydum kendime. ilki gerçek anlam, okuduğumda ne anlıyorsam o. konuyla ilgili olan ikinci bakış açım da galatasaraylılık üzerine. öncelikle kendimi en galatasaraylı görmüyorum. kimsenin galatasaraylılığını konuşacak değilim. bu sözden şunu anlıyorum ki galatasaraylı olmayı lütuf gören ve bunu bir inanış haline getiren insanlara bu söz çok şey anlatmalıdır. 21 yaşında, bütçesi belli, izmir'de yaşayan bir galatasaraylı olarak ben galatasaray dergisine aboneyim. galatasaray spor kulübü izmir'e geldiğinde işi gücü bırakırım. maddiyat ve öğrencilik hayatı dolayısıyla evimde çatalla çekebilen bir tv var, digitürk falan yok. dolayısıyla kahvelerde, maçları veren yerlerde takip ederim. takibi en kolay olduğu için futbol maçlarını hayatta kaçırmam. 1997 senesinden beri izlemediğim futbol maçı yoktur 2 tanesi hariç. o 2 tanesi yüzünden gece yatamamıştım da ondan yoktur kaçırdığım maç. kıştan başlarım yeni sezon formalarını alabilmek için para biriktirmeye. alışverişe çıktığımda önce açılışı galatasaray store'de yaparım. iddaa'yı gsbilyoner'de oynarım. öğrenci olduğum için galatasaray bonus card'ım yok. param oldukça da ali sami yen'e giderim. tabi bunların olmasında benim en büyük hazzımın galatasaray olması ve bunları yapabilecek maddi imkanlara sahip olmam var. bunlara sahip olmayan kişiyle zaten sorunum yok. dolayısıyla bu sözü kendime yol gösterici olarak aldım desem haksız sayılmam kanatimce.

    ancak; imkanı olupta bunların hiçbirini yapmayan, galatasaray için kılını kıpırdatmayan ama ne ironiktir ki galatasaray futbol takımı başarılı olduğunda yıllanmış formasıyla etrafta dolanan nasıl koyduktan başka birşey söylemeyen galatasaraylılardan bıktım. elbette ki kimsenin galatasaraylılığını ölçmek benim haddime değildir. ben inandığım bir söz doğrultusunda yaşıyorum galatasaraylılığımı. ancak o gösteriş galatasaraylılarıyla bu sözlükteki galatasaraylılar arasında bir fark olduğunu düşünüyorum. buradaki büyük galatasaray taraftarına hakaret ediyorlar gibime geliyor o gösteriş galatasaraylıları. dövesim geliyor, buradaki entrylerin çıktısını alıp suratlarına fırlatasım geliyor. ama şiddete karşıyım.

    bu sözlerim belirli bir kişiye değil günlük hayatta karşılaştığım bu tip taraftarlaradır. isyana yatkın bir bedenin haykırışıdır. hayatımın geri kalanını adaletle hakla hukukla uğraşarak geçireceğim için bu iki galatasaraylı portresi arasındaki haksızlıktır bu isyana sebep olan.
  • 4
    hiçbir dönemde şu gerçek değişmez; herhangi bir kişi, kurum ya da
    kulüp vatanın önüne geçemez. çünkü vatan herşeyden önce gelir.
    ancak bazı durumlarda insanın aklına garip ama gerçek ayrıntılar
    takılır. tıpkı uzun metrobüs yolculuklarında tıka basa insan dolu
    ve hamamdaymışçasına ısının söz konusu olduğu bir ortamda benim
    kafama takıldığı gibi...

    galatasaray diyoruz değil mi? kökeni meşhur galata sarayı ocağı'na
    dayanan, zamanla galata sarayı humayunu ve mekteb-i sultani
    olan şimdilerin galatasaray lisesi.

    şimdi cumhutiyetimizin kuruluş tarihini bir düşünün; 29 ekim 1923.*

    şimdi bir de galata sarayı ocağı'nın kuruluşunu düşünün? 1481.*

    bir de ulu önder mustafa kemal atatürk'ün "ben inkilap ruhunu tevfik
    fikret'ten aldım." sözünü anımsayın.

    evet. insanın düşününce gözleri doluyor değil mi?
    ama galatasaraylılık böyle bir şey işte.

    bir de bu camiadan köklenen futbol takımını düşünün.
    her daim öncü olmuş, medeniyetinin, kültürünün elçisi olmuş.
    gün gelmiş inancın adı, gün gelmiş mazlumun ahı olmuş.
    ama hep ayakta durmuş, dimdik olmuş, mücadelenin adı olmuş.
    onun olduğu her yerde umutlar tükenmezmiş...

    ilyas salman'ın bir sözü vardır; "ben anası ağlatılan bir milleti güldürdüm.
    bu yüzden pek bir bahtiyarım."* diye. oradaki "ben" benim için galatasaray
    işte. o bu halkın mutluluk kaynağı, biricik aşkı.
    mazlumun, fakirin umut ağacı... sevinci...

    bunlar aklıma geldikçe gözlerim doluyor,
    onu daha bir sevesim geliyor.

    bu yüzden ben galatasaraylılığım ile gurur duyuyorum.
    tıpkı futbolculuğuna yetişemediğim ulvi bir galatasaraylı gibi...*

    ne demişti o?

    müsaadenizle hatırlatayım;

    "bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır.
    galatasarayı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla
    her zaman gurur duyarım."

  • 79
    galatasaraylılık aynı zamanda fenerbahçe maçının önemini anlayıp sahada basmadık yer bırakmamaktır, zorla koşmak değil..

    yenilgiye isyan etmektir, gerekirse kavga etmek, haksızlığa karşı durmaktır, her pozisyon sonrası dönüp sırtını gitmek değil..

    sahada dövülüyorsan eğer aynı şekilde cevap vermektir, arkadaşın yerde yatarken yanından geçip gitmek değil..

    binlerce adam tribünde gözyaşı döküyorsa sadece bir maç için, 1500 tane çubukluyu izlemek zorunda kalıyorsa kendi sahasında ve bunlara bakıp ağlıyorsa sinirinden, en azından mücadele etmektir sahada, mağlubiyete isyan etmektir, maçı bitse de gitsek havasında oynamak değil..

    1-0 mağlupken ve daha 30 dakika varken, o kaybetmemek için verdiğin azmi hissettirmektir taraftarına, sanki 3-0 mağlupmüş gibi vurdumduymaz oynamak değil..

    tekmeye kafa sokmaktır, mondi'nin isyanıdır bazen, gerets'in onurlu duruşu, kaptanın çıkan kolu, hagi'nin yenilgiyi kabul etmeyişidir, bu geceki gibi umursamaz, topa zorla ayağını uzatan futbolcular değil..

    galatasaraylı alışıktır fener mağlubiyetine bu ne ilk, ne de son, çok fazla kötü oyun da görmüştür, çok acı sonuçlar da yaşamıştır kendi sahasında, ama hayatı boyunca bir fenerbahçe derbisinde bu kadar ruhsuz mücadele edenleri bir arada görmemiştir..

    vefadır galatasaraylılık, zor zamanda takımının arkasında durmaktır, oyuncusunu yuhlamak değildir ama ruhsuzluğun dibine vurmuş, o kutsal parçalının hakkını vermeyenlere gerektiği zaman gereken tepkiyi vermektir de aynı zamanda..
  • 112
    sahada galatasaray arması için mücadele eden, bir kişi olmasını bile o takımı izlemesine, desteklemesine yeterli olarak görmektir. hatta bazen buna bile gerek duymamaktır. kendisinden başka, kalbi galatasaray için atan bir kişinin varlığından bile şeref duymaktır. camia içinde galatasaray için umut besleyen bir kişi bile kalmasa, takımı için umudunu kaybetmemektir. ne iki üç çapulcu futbolcuya, ne karaktersiz bir yönetime, ne işinde başarılı olmayan bir teknik adama, ne de tribünde taraftar diye geçinen haysiyetsizlere boyun eğmeyerek; takımını koşulsuz, hiçbir menfaat beklemeden sevmek ve ölene kadar desteklemektir galatasaraylılık...

    ne gs bonus kartını iptal eder, ne galatasaray dergisi almaktan vazgeçer, ne gs bilyoner hesabını kapatır, ne lig tv'yi kapattırıp takımını izlemekten vazgeçer, ne stada gitmekten cayar, ne gs store'dan alışverişi keser, ne de bazen bebeğini, bazen kuzenini, bazen yeğenini, bazen annesini, bazen babasını, bazen arkadaşlarını galatasaraylı yapmak için uğraşmaktan bıkar gerçek bir galatasaraylı...

    gerçek galatasaraylılık budur işte, zor zamanında dahi takımını, maddi manevi sonuna kadar desteklemektedir. boşu boşuna söylemedik tribünlerde defalarca; bazen sevinç, bazen keder senin sevgin ömre bedel diye...

    biz bize yeteriz, taraftarlığını askıya alacak olanlara tek sözüm şu;

    (bkz: yarr.... kadar yolun var karton taraftar)
App Store'dan indirin Google Play'den alın