• 1
    uzun süredir büyük bir çoğunlugu eleştiri yapmıyor saf nefretle her şeye saldırıyor. yönetimle benim bağım kopalı çok oldu onlara ne dendiği gram umrumda değil ama takımıma ve hocama yapılan hakaretler kanıma dokunmaya başladı.

    takımına ve hocasına düşmanlık besleyen her galatasaray taraftarı şudur gözümde;

    https://gss.gs/B4x.mp4

    galatasaray'ın sütünü içtilerdiye kendilerini aslan zannediyorlar, açlıktan süt içen çakallar.
  • 4
    https://x.com/.../1827807517440635380

    --- alıntı ---

    bana en çok batan şey emre kılınç ve taylan çok dümdüz bir maç çıkarttığında kendi başkanları tarafından bile suçlanırken gökhan mevzusunun medyada yankılanmayacak olması

    --- alıntı ---

    içlerinde kafası çalışıyor olanları vardır. bir de bu hesap her şeyin gırgırında olan bir hesap. biz bir günde bu hale geldik sanki.

    https://youtu.be/xOLKwQcNE2k?si=hybCeQuk4YIok_q3
  • 6
    aralarında hakarete varan ifadelerle galatasaray teknik direktörüne çemkirenlerin olduğu oluşumdur. https://x.com/...110208943038667?s=46

    bakın buradaki fatih terim profil fotoğraflı hesabın 52 bin takipçisi var. son iki senenin şampiyonu hocaya karşı kullandığı üsluba bakar mısınız? tek derdi çok sevdiği fatih terim’in gelmesi ve bu bi an önce olsun diye algı yaratmaya çalışıyor. böylelerinin peşinden gidersek kendimizi ali koç’un kahkahalarıyla baş başa buluruz. tamam eleştirelim ama adabıyla. ayrıca hesap satın almak günümüzde çok kolay bir iş. o açıdan da dikkatli olmakta fayda var.
  • 8
    https://x.com/.../1833905486405722205

    yeni nesil olanları şu şekildedir. sosyal medyada okan buruk'u karikatürize eden de bunlar, muslera'ya söven de bunlar, kerem'e saldıran da bunlar, kulüpteki her iyi şeye söven de bunlar. bakmayın erden timur diye tezahürat yapıp dursun özbek'e laf ettiklerine zamanında erden timur'a da saldırmışlardır.

    sapla samanı ayıramayan taraftarın da...
  • 15
    dünyanın en ahlaksız, en kafasız, en kendini beğenmiş, biz farklıyız diye her şeyi söyleyebileceği sanan kitlesi. ben hayatımda galatasaray taraftarı kadar iğrenç bir kitle görmedim. böyle olmayanların üstüne alınacağı bir şey yok ama sosyal medyanın yarısından çoğu bu kafada yaratıklardan oluşuyor. bakın sadece 2 örnek atacağım ve ne kadar delirmiş olduğunu bu kitlenin ve asla da düzelmeyeceğini anlayacaksınız. sadece bizim taraftara özel bir kitle bunlar, fatih terim, hagi, muslera kimi bulurlarsa değersizleştiren köpekler bunlar. böyle yüzlerce mesaj gösterebilirim atabilirim ama ana fikirleri hep böyle, kovalera, oroslera falan yazanları es geçiyorum, apo'nun yüzünü muslera'ya şoplayan kancıklar bile var.

    https://gss.gs/M7P.jpg
    https://gss.gs/pwM.jpg

    böyle tipler değer görüyor, bunlar gibi insanların bu paylaşımlarını 15-20bin kişi beğeniyor, ben bu kitlenin hastalıklı fikirleri yüzünden akşamdan beri uyuyamıyorum. burada da var böyle insanlar, arada çıkıyoralr piyasaya hakaret edip banlanıp gidiyorlar ama sonra geri geliyorlar.

    efsanesine saygısı olmayan bir kitle, bütün efsaneleriyle hiçbir şey olmadan değersizleştirip ayrılan bir kitlenin hiçbir şey kazanmaması lazım, galatasaray'ın uzun süre başarısız olmasını isteme noktasına getirdiler beni artık. bu şebekler gibi tiplerin galatasaraylılıklarını sorgulaması için ister noktaya geldim artık bunu.

    muslera'ya bunları yapanlar başka oyunculara neler yapmaz, bu takım üst üste 5 sene şampiyon olamasın bir daha tarihi boyunca şampiyonluk göremez, öyle bir kitle ki galatasaray tarihinin en başarılı oyuncularına, en başarılı teknik direktörüne, takımın en iyi oyuncularına düşmanlar. hastalıklı yaratıklar.
  • 16
    https://x.com/...OfLvXQobHuTVK-G60tgQ

    büyük çoğunluğu yaşanan güzel günleri hak etmeyen taraftar topluluğu. maalesef daha hafif bir tanım bulamıyorum son dönemdeki akıl kaçkınlığına.

    nereden başlasam, nerede bitirsem bilmiyorum bu yazıyı. hissettiğim bu kötü duygularım yaş almakla alakalı mı diye de düşünmüyor değilim fakat sebebin bu olmadığını 72 yaşında hala aynı duygularla galatasaray’ı izleyen dedemden biliyorum. galatasaray bir aşk, bir tutku ve ömür boyu sürüyor burası kesin. fakat galatasaraylılar her geçen yıl, her geçen maç ve her kötü anda daha da umut kırıcı bir hale geliyor gibi hissetmekten kendimi alamıyorum.

    önce sosyal medya ile başladı bu çılgınlık. herkesin herkese her şeyi söyleyebildiği, şansı yaver gidenin veya kalemi kuvvetli olanın kendini bir noktaya getirebildiği bu ortamlar gün geçtikçe bireyleri zehirledi. 2010’lu yılların ortalarından itibaren başta twitter spor medyasını şekillendiren bir kimliğe büründü ülkemizde. ben de oradaydım; anonim bir hesapta, bugünden çok daha rahat ve özgür koşullarda zaman zaman çirkinleşen bir dille twitter’da varlık gösterdim. fakat zaman içinde kullanımın yaygınlaşması ve son dönemde parayla satılan mavi tiklerin, etkileşim karşılığı kazanılan cüzi miktardaki dolarların ardından iyice tiksinerek ve tamamen alışkanlıktan kullanılan bir platform haline geldi.

    yaygın kullanımın bir diğer sonucu da temelde koyun sürüsünden farkı olmayan kitlelerin güdülmesinin birkaç hesap vasıtası ile suni gündemler oluşturularak mümkün hale gelmesi oldu. toplumlar, en başta bizim toplumumuz olmak üzere, duymak istediklerine çok kolay inanırlar ve yüksek etkileşim alan bir paylaşımı teyit etme ihtiyacı gütmezler. böyle bir ortamda yeterince ısrarlı bir şekilde söylediğiniz her yalan bazı kesimler için bir kaide haline gelir. örneğin büyükekşi - galarasaray, 59 öncesi şampiyonluklar, cemaat - galatasaray, şike - fenerbahçe gündemlerinde bugün sıradan bir vatandaşın algısıyla sosyal medya üzerinden yalanlar kullanılarak müthiş bir düzeyde oynanmıştır. insanlar, işin doğrusunu ve hatta sadece birkaç yıl öncesini unutmuş hale gelmiştir.

    tüm bu düzenin içerisinde galatasaray taraftarı; aralarından biri olmanıza rağmen aklıselimi savunuyorsanız, makul olmaktan yanaysanız, durumları ve kişileri muhakeme ederek değerlendiriyorsanız, anlık tepkilerden, aşırılıktan uzak durmaya çalışıyorsanız ne yazık ki katlanılamaz bir hal aldı.

    galatasaray’ın taraftar profilinin değiştiğini söylemek için uzman olmaya gerek yok. çok değil sadece 5-6 sene öncesinin iç saha maçlarına bakılsa dahi aradaki fark siyahla beyaz gibi ortaya çıkıyor. sosyal medyaya, maç çıkışı uzatılan mikrofonlara ise değinmek dahi istemiyorum. tribünde yan yana, yeri geldiğinde omuz omuza olduğun insanların bu denli ekstrem düşüncelere ve çirkin üsluplara sahip olduğunu gördükçe insanın içi acıyor.

    çağın türettiği ve dünyayı kendinden ibaret zanneden, bu uğurda ağzından çıkanı kulağı duymayan ve 3 gün önceyi hatırlayamayacak insanların fikirleri ne yazık ki bir kıymete sahip. son dönemde muslera, icardi, torreira dahil olmak üzere sosyal medya üzerinden saldırılmayan ve oturulup eksik ararcasına analiz kasılarak zorlama eleştirilere maruz bırakılmayan futbolcumuz mevcut değil. bazı oyuncuların eşleri dahi buna maruz kalırken bazıları dönem dönem hesaplarını kapatmak zorunda kaldılar. çok eleştirilen ve fikrimce galatasaray’ın bir servet harcamadan yerini doldurmasının mümkün olmadığı kerem aktürkoğlu, deli gibi sevdiği galatasaray’dan ayrıldığından beri yüzüne can geldi. niye? hep kerem mi suçluydu? galatasaray’da olmak neden özellikle burada olmayı tercih edenler için, burada olmayı isteyenler için, buralı olanlar için bizzat galatasaraylıyım diyenlerce zor kılınıyor?

    galatasaray kulübü muhtemelen tarihinin en güzel ve benzersiz yıllarından birkaçını yaşıyor. puan kaybetmeyi, mağlup olmayı unutturan bir yapı var. kırılmayan rekor mevcut değil. fakat zaferlerde bir kelle seçip cılız seslerle işleyen, ilk tökezlemede ise ortalığı yakıp yıkan büyük bir kesime sorarsanız galatasaray tarihinde hiç berabere dahi kalmamıştır. çünkü tepkiler bu minvalde geliyor.

    28 eylül 2024 galatasaray kasımpaşa maçı benim için muhtemelen bir eşik oldu. ilgili tarihten 7 gün önce kadıköy’den rakibini ezerek zaferle dönen, 3 gün önce yunan ligi şampiyonunu arena’da darmadağın eden ve son 14 günde 5. maçını oynayan takım -saçma sapan bir şekilde de olsa- berabere kaldığı için yine takım dağıttı bizim dahi ve ulvi taraftarlarımız. twitter denen mecraya bana kalırsa ülkemizin en güzide platformlarından olan sözlüğün halini gördükten sonra hiç girmedim. burası böyle ise orada neler yazılıyordur kim bilir?

    eskiden müthiş bir keyif duyduğum galatasaray hakkında konuşma eylemini, galatasaray’ın en güzel dönemlerinden birinde bu doyumsuzluk ve çılgınlık halinden dolayı yapmaktan özenle imtina eder hale geldim. daha önce bununla yazarak, konuşarak mücadele etmeye çalışırken tarafıma mesaj gönderen pek çok yazar arkadaşımızdan bildiğim üzere bu yalnızca bana özel bir durum da değil. ‘yangın’ adı verilen ve tamamen saçmalıktan, kişilerin kendilerine olması gerekenden oldukça fazla değer atfetmesinden doğan saçma kültür galatasaray’dan değil fakat galatasaraylı’dan soğutuyor.

    bugünün tarihi itibariyle galatasaray spor kulübünün istikrarlı ve sürdürülebilir bir sportif başarıyı; başka bir tabirle dominasyonu sürdürmesinin önündeki en büyük engelin taraftarı olduğunu düşünüyorum. bu demek değil ki yönetimin, futbolcunun, teknik heyetin eleştirilecek yanları yok. sayın okan buruk, yönetim kadroları ve hatta oyuncu grubunun eleştirilecek pek çok tarafı var. fakat ben kendime, pek çok taraftarımızın yaşadığı gibi, sadece eleştirmek ve kelle istemek misyonunu yükleyemiyorum.

    dünyada istikrarlı başarıya ulaşan herhangi bir yapıda 2 senede kırılmadık rekor bırakmayan, her rakibini ezen, o kadar az kaybeden ki kaybettiği her maç zihinlerde hapsolan bir liderin adı bu kadar ağır, kötü ve sık şekilde sorgulanmaz. evet doğru, her zaman galatasaray rakiplerine göre bir nebze daha vefasız ve başarı odaklı olmuştur. fakat son dönemdeki gözü dönmüşlüğün bununla bir alakası yok. galatasaraylının kendi camiasını sürekli olarak incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle kaosa sürüklemesini hiçbir insana açıklama şansınız yok.

    bu kulübe gelen ve burada görev alan herkes bence dünyadaki en güzel mesleğe sahip. bugün florya’da çaycılık yapmak için başarılı olduğu mesleğini bırakır çoğumuz. fakat bu kapıdan giren herkes aslında benzeri ve anlamı olmayan bir baskının ve hatta bastırılmış nefretin odağı haline gelerek giriyor. sırf bu sebepten eleştirilerim, fikirlerim bir yana dursun; tüm oyuncularımıza, başta hocamız olmak üzere teknik heyetimize allah sabır versin ve yardımcıları olsun. yolda kaza mutlaka olur, diliyorum yolun sonu herkese ve her şeye rağmen 25 olsun.
  • 17
    bu arkadaş kim tanımıyorum ancak etkileşimin tadını görünce her yerde "okan okan" diye çığırtkanlık yapması ve diğer iyi gün taraftarların da etkileşimin tadını görünce ağzının suyunu akması artık kabak tadı verdi.

    instagramda gördüğümde de aşağıdaki vidoenun altına "burada konuşan benim" gibi şeyler yazmış, takipçi kasıyor. sosyal medyada trendyoll'dan mikrofon alıp haber hesabı oluşturan herkes de etkileşim artırmak amacıyla bu çocukla maç sonu röportajı yapacak sanırım.

    https://x.com/...OfLvXQobHuTVK-G60tgQ

    stadyumda destek beklediğimiz taraftarlar bunlar işte.
  • 18
    https://x.com/...OfLvXQobHuTVK-G60tgQ

    hafta sonu 1 yaşındaki meleğim ateşlendi. malum ilk kez baba oluyoruz bir de kız babasıyız biraz dertlenmiştim ondan hiç yazamadım ama şimdi kendisi daha iyi ondan şimdi bütün hırsımı alacağım.

    bazı taraftarların oturmak için kullandıkları uzuvlarının kalktığı açıkça görünmekte. ben bu işi anlamıyorum arkadaş. bunları gördükçe ben 41 yıllık hayatımda yanlış taraftarlık yaptım herhalde diyorum. rahat bazılarına batıyor bence.

    biz lisedeyken aramızdan bir arkadaşı izinli gösterip paraları verip, sabahın 6'sında stada kuyruğa gönderirdik. oradaki abiler de görünce dayanamaz "gence biletleri verin biz alırız sonra" derlerdi. biletsiz kaldığımızda bilenler bilir divan'a gider abilerden maç için bilet isterdik. alparslan abiyle tanışmama çayını içmemize vesile olmuştur. yaz kış demedik, hafta içi hafta sonu demedik, sabah akşam demedik, yağmur çamur demedik otobüsle gittik geldik. gecenin bir yarısı tek başıma yağmurda, ıssızda yenildiğimiz maçtan sonra 2 km evime yürüdüğümü, arkasından hasta olup 15-20 gün derdini çektiğimi bilirim 15-16 yaşımda.

    şimdiki taraftarın bazısına rahat batıyor. sen kimsin lan! "sen de gidiyorsun" diyorsun. siz takımı desteklemek için oradasınız. başka hesaplara girecek adamın o tribünlerde işi olmamalı. tamam hoca doğru kararlar vermemiş olabilir ya da başka sıkıntılar olabilir de "yok ben demiştim" filan diyerek ahkam kesiyorsun. son çıkan abinin yaşından belli oluyor. bizlerden belki bizden de yaşı büyüktür. eleştiri öyle yapılır.

    böylelerini stada almayacaksın işte. kerem'i ıslıklayan, kendi oyuncusunu, hocasını ıslıklayanlar bunun gibiler. hocasına "sen" diyebilecek kadar kendini kaybedenler. okan hoca kalacak, hepiniz de sene sonu o şampiyonluk kutlamasında yüzsüzce sevineceksiniz.
  • 21
    günü gününe tutmayan bir topluluğuz, maalesef ben hayatımda bu kadar kolay manipüle edilebilir bir topluluk daha görmedim. icardi için bir tane fenerli yorumcu mert hakan yandaş gibi davranıyor, galatasaray kendi mert hakan'ını yarattı dedi bütün twitter şebekleri aynı şeyi söylemeye başladı tabi bu 2 tane yeni sakatlıktan çıktığı maçta mücadele etmesine rağmen gol atamamasından dolayı söylenmişti. icardi milli ara sonrası iyi döndü bu sefer yorumlar tam tersi oldu. inaki pena için de aynısı oluyor şimdi, iyi kaleciymiş, sadece el clasico maçını izleyip yorum yaparsan iyi kaleci ama bütün maçları izlersen kötü kaleci ki aynısını geçen sene lunin için de yapıyorlardı. lunin kötü kaleci değil ama courtois kadar kaleci değil, anında formayı kaptırdı lunin çünkü courtois daha iyi kaleci. kötü kaleciler de iyi maç çıkartabilir, müthiş futbolcular da kötü maç çıkartabilir, tek maç ile oyuncu çözümlenemez. pena 20+ barça maçı oynadı tek iyi maçını oynadı belki ama işte birden müthiş kaleci oldu, pena rezalet bir kaleci. uzun süre oynayınca bunu görüyorsunuz zaten. ne ayakları iyi, ne yer tutuşu iyi ama işte algıyı yürütün, hiç maç izlemeyen adama 1 maç izletin ve devamında gelsin pena müthiş kaleci.

    pena'nın çok övülen ayakları konusu var mesela, direkt galatasaray taraftarının manipüle edilmesinin sonucu, yine medya şebekleri tarafından yapıldı bu. örneği verelim diye sonra eleştirdiğimiz noktaya düşmeyelim.

    pena 24-25 sezonunda rakip yarı sahaya maç başı isabetli 0.7 pas atmış şu ana kadar %16 başarı yüzdesiyle
    uzun top istatistiği maç başı 3.3 - %40 başarı yüzdesi
    isabetli havadan pas 1.2 - %44 başarı yüzdesi

    muslera 24-25 sezonunda rakip yarı sahaya isabetli 4.4 pas atmış %45 başarı yüzdesi
    isabetli uzun top istatistiği 7.8 - %51 başarı yüzdesi
    isabetli havadan pas 3.2 - %67 başarı yüzdesi

    bu istatistiği aynısını süper ligde de oynadığı tek sezonda da bulabiliyoruz aslında, 21-22 sezonu.

    pena 21-22 sezonunda rakip yarı sahaya maç başı isabetli 3.3 pas atmış %34 başarı yüzdesiyle
    uzun top istatistiği maç başı 6.7 - %44 başarı yüzdesi
    isabetli havadan pas 4.3 - %45 başarı yüzdesi

    muslera 21-22 sezonunda rakip yarı sahaya isabetli 2.8 pas atmış %43 başarı yüzdesi
    isabetli uzun top istatistiği 5.4 - %53 başarı yüzdesi
    isabetli havadan pas 2.0 - %56 başarı yüzdesi

    sorarsanız muslera rezalet ayaklara sahip ama aslında değil, muslera müthiş paslar çıkartan bir kaleci, hatta pena'dan daha iyi paslar çıkartıyor izleyenler için ama işte izleyenler için, manipüle edilebilenler için de ligin en kötü ayaklara sahip kalecisi. mert günok olayı da aslında buna en güzel örnek, mert günok rezalet ayaklara sahip bir kaleci, her topu ya taca ya rakibe atıyor ama sakin atıyor diye mert'in ayakları iyi sanılıyor ki muslera'nın yarısı kadar ayağa sahip olsa mert nasıl övülürdü merak ediyorum.

    muslera 24/25 = https://gss.gs/WnA.png

    mert günok 24/25 = https://gss.gs/tUT.png

    muslera 23/24 = https://gss.gs/zFr.png

    mert günok 23/24 = https://gss.gs/BdP.png

    örnek arttırılabilir ama önemli olan algının nasıl işlediği, sorarsanız mert müthiş ayaklara sahip kaleci ama her sezon 5-6 tane gol yediriyor o ayaklarla kimse konuşmuyor, muslera 1 tane yedirirse kıyamet kopuyor, kötü ayaklı oluyor. algıyı iyi yaparsan, manipüle edilebilir bir topluluk da varsa karşında çok güzel yedirirsin. icardi konusunda da aynısı oldu, muslera konusunda da, bir ara torreira üzerinden denediler, bugün barış alper yılmaz konusunda denediler güvenliği itti diye ama aslında güvenliği görmüyorken çarpmamak için itiyordu insanı bir refleks. galatasaray taraftarı bunu yemeye devam ettiği sürece çok rahat yapacaklar. yarın rezalet kaleci pena'yı sokarlar, öteki gün en değerli oyuncunu elinden alırlar, öteki gün mobbing yüzünden kaçan topçulara yenisi eklenir. galatasaray taraftarı bu şekilde devam etmemeli, benim haddime değil ama artık sosyal medyaya girmeye elim gitmiyor. biri muslera'ya sövüyor, diğeri icardi'ye, diğeri barış alper'e. kendi oyuncularını bu kadar değersizleştiren, kendi oyuncularına bu kadar hakaret eden bir kitle olamaz ama oluyor işte. sorarsanız da bizde eleştiri kültürü var diyorlar, futbolcunun anasına-çocuğuna-karısına sövmenin karşılığı eleştiri kültürü oluyor.

    üzülüyorum halimize, galatasaray taraftarını bu şekilde görmeye, her gün değer kaybettiğini görmeye dayanamıyorum. biz farklıyız diye her değerine söven, değersiz herkesi yücelten, her oyuncusunu diğer oyuncusuyla karşılaştırıp birini iyi birini kötü diye yaftalayıp kötü gördüğüne hakaret eden bir kitleye dayanamıyorum. adamlar osimhen övmek için icardi'ye hakaret ediyor, ikisi de sizin diyene de hakaret ediyor, obezi savunma diyorlar, koşsun diyorlar. çok değişik bir kitle olduk, fenerbahçe taraftarından nefret ediyorum çünkü konuşulmuyor adamlarla ama galatasaray taraftarından da nefret etme noktasına gidiyorum çünkü az çok objektif olsa da takımını ezdiriyor ve durmadan her değerine hakaret ediyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın