• 9
    sabah kalktım çay sigara içtim haberleri okudum gözlerim fal taşı gibi açıldı herkes galatasaray'ıma saldırmış devlet erkanı bir olmuş bütün içindeki nefretleri galatasaray'ıma kusmuş...eskişehiri bilen bilir eskişehirde bile gururla şampiyon olduktan sonra galatasaray formamı giyerek gezen ben...bu sabah galatasaray formasını giymekten korktum niye mi? kafa sağa yukarı doğru çevrilerek düşünülür...giydim çıktım dışarı devriye kesti önümü kimliğimi sorar:

    -abi gündüz gündüz ne kimliği?
    -çıkar lan kimliğini
    -al peki
    -o üstündeki forma ne lan anarşist herif
    -galatasaray forması abi
    -dün başbakanımıza toki başkanımıza neler söylediniz goministler
    -ne komünisti abi ne alaka toki başkanı haketti
    -ne hakettimi al bunu al al al al..

    sonrasında evime baskın düzenlenip unutulmaz maçlar cd'lerim eski acık sarı desene belgeselim,formam,atkılarıma el konularak darbe faaliyetleri çerçevesinde incelenir...dosyam 1478552. dalgayla beraber ergenekon davasıyla birlikte görülür...ben silivri cezaevinde ölürüm sonra birileri de çıkıp onun hiç bi suçu yoktu ya la allah rahmet eylesin der...oha ne yazdım kafamda

    ama ne yaptık lan biz ne yaptık ne yaptık aga suçumuzu bilen varmı?başbakan sallamış, bakanları sallamış,müşavirleri sallamış fırsat bu fırsat diyip rakim takım başkanları sallamış kendimi terörist gibi hissettim lan bu ne? suçumuz hadsizce konuşan bi çapsızı yuhalamışız,ıslıklamışız ulan dua et o adam sahada değildi yoksa o kel kafasına şişeyi yerdi...ulan ülkede medya baskısı var derlerdi de hani nerde bana basmıyolar derdim...başıma gelince anladım bir gecede 106 yıllık klübün taraftarları nankör olmuş,galatasaraylı olmadıkları iddia edilmiş,bir başka sözde galatasaraylılar tarafından kınanmış,facebookta,twitterda nerde işsiz güçsüz varsa nankör cimbomlular,ucube cimbomlular diyip hakaretleri sıralamış kısacası herkesin derdi biz olmuşuz...

    bu doğuşta olmasa hislerimize tercüman olucak insan kalmamış...

    http://www.swfcabin.com/swf-files/1287955941.swf
  • 10
    --- alıntı ---

    bir beşiktaşlı olarak kendilerinden bir ricam var. yalnız, bu ricam yuhlayan taraftarlarından. yuhlayanları nankör olarak gören diğer galatasaray taraftarları hiç yaladıkları götlerden kafalarını kaldırmaya zahmet edip oıkumasınlar boşuna bu entry'i.

    kardeşlerim, biz zamanında bir hata yaptık. isterim ki siz de yapmayın. siz bu olayı büyüterek devam ettirin. kim ne dersin şunu bilin ki asıl güç sizsiniz. ne galatasaray'ın ismi, ne başkanları, ne futbolcuları ne de medyası asıl güçtür galatasaray için. galatasaray'ın tek gücü taraftarıdır. hatta galatasaray taraftarındır. bugün siz var olduğunuz için galatasaray'ın ismi büyük. siz var olduğunuz için galatasaray ismi anlam kazanıyor. sizin sayenizde başkanı, futbolcusu, medya mensubu saygı görüyor. sizler sayesinde bir çok kişi adam muamelesi görüyor. siz olmazsanız galatasaray olmaz. metin oktay dilden dile anlatılan bir efsane değil, istatistiklerde başarıları yazan başarılı bir sporcu olurdu sadece siz olmasaydınız. uefa kupasını aynı şevk ve heyecanla kaldırır mıydı sanıyorsunuz bülent ve hakan siz olmadan? siz olmadığınızda sadece taştan bir yapı olan sami yen yıkılacak diye göz yaşlarına boğulur muydu yine tugay?

    şimdi çıkmışlar insanları yuhaladınız diye nankör yerine koymuşlar sizi. senin belki de dişinden tırnağından arttırdığın parayla aldığın kombineni iptal edeceklermiş başbakanı yuhaladın diye. yeri geldiğinde galatasarayını yalnız bırakmamak için kız arkadaşını, nişanlını, karını yalnız bıraktığın, belki hasta hasta bile yağmurda, karda koştura koştura gittiğin maçlara almayacaklarmış sizi. ben de diyorumki, onlar sizi kovamasın, siz istifa edin. bu takımın asıl gücü olduğunuzu gösterin. ben yoksam sen var olamazsın deyin. ben senin sayende değil, sen benim sayemde varsın deyin. gitmeyin o stada. alın stadınızı başınıza çalın deyin. adnanlardan memnun değil misiniz? adnanlar gidene kadar gitmeyin o stada.

    gitmeyin çünkü giderseniz galatasaraylılığınızı da, galatasarayınızı da kaybedersiniz. dedim ya biz zamanında bir hata yaptık. biz tüm şikayetlerimize rağmen beşiktaş'ın peşinden gittik ve dün "yeter" dediğimiz adama, bugün 3-5 isimden dolayı "büyük başkan" demeye başladık. bizzat ben kendime türlü yeminler etmeme, demirören ve şürekası gidene kadar maçlara gitmeyeceğim dememe rağmen yeni sezon kombinesini ilk alanlardan oldum. bugün hala yüreğimin ortasında koca bir taş gibi durur kandırılmış olmanın ağırlığı. evet, kandırıldık. bizi quaresma ve guti ile kandırdılar, sizi de stad ile kandırmaya çalıştılar. yarın öbür gün yine transferlerle kandırmaya devam edecekler.

    gelin bu sefer kanmayın, hatta kanmayalım. biz de yanınızda olalım. çünkü artık bir şeylerin değişme zamanı geldi. böyle gitmeye devam ederse olacaklar belli. bu kafalar aşklarımızı yönetmeye devam edecekler ve yeni haldun üstüneller, serdal adalılar çıkartıp, durumu biraz toparlayıp, sonra onları küstürecekler. sonra yenilerini bulmaya çalışacaklar. bu sürede her şey yine dibe vuracak. yıllardır işleyen mantık aynen devam edecek.

    biz beşiktaş olarak bu treni artık kaçırdık, dilerim siz kaçırmayın. galatasarayınıza ve galatasaraylılığınıza sahip çıkın.

    --- alıntı ---

    http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=21678154
  • 13
    içlerinde birtakım insanlar var, "açılışta siyaset yapanlar bikbik" ötüyorlar, ultraslan savunuculuğuna geçiyorlar.

    http://www.youtube.com/watch?v=p7wtF6CKqTA&

    1:30'a bakın. saatlerce iktidarın gövde gösterisine dönüşen açılışta, buna tepki gösterenler mi siyaset yapmış oluyor yoksa gövde gösterisi yapanlar mı?
    bir de bu bikbik öten tipler, camialarını sahipsiz bırakmayan gerçek taraftara "galatasaraylı değiller" diyecek kadar komikler.

    merak etmeyin, sahipsiz bıraktığınız galatasaray'ı, biz duyarlı kişiler 2 oy uğruna yedirecek değiliz!
  • 14
    rte, bayraktar ve polat a şöyle bir cevap yazacak kadar yiğit taraftardır.

    --- alıntı ---

    hiçbir şey adnan polat’a, ister davetli olarak ister kombinesiyle gelmiş olsun, o statta bulunan hiç kimsenin galatasaraylılığını sorgulama hakkını bahşetmez! islık sesinin yüksekliği sadece stadın müthiş akustiğinden kaynaklanmıyordu!

    başbakan recep tayyip erdoğan‘ın sanki kendi cebinden “1 allah’ın kuruşu” harcayarak o stadı oraya dikmiş edasını mı yoksa toki başkanı erdoğan bayraktar‘ın kendi evimizde galatasarayımıza karşı yapmış olduğu yakışıksız konuşmayı mı anlatayım bilmiyorum.

    ama bildiğim bir şey var ki, o gün o tribünleri dolduran 40 bin kişi nasıl nevizade gecelerini hepbir ağızdan söylediyse, başbakan’ı ve toki başkanını da hep bir ağızdan protesto etti.

    üstelik bu sefer yol gösteren ne tribün liderleri ne de başkası vardı.

    başbakan’ın adı yapılan ıslıklı protesto sonrasında stadda bir daha anılmadı ve stad açılışında protestolar sonucu “yaptığı iyilikleri(!)” yeterince gözümüze sokma fırsatını kaçırdı. neyse ki medya aracılığıyla sonrasında kendisinin ve bakanlarının yaptığı açıklamalarla bu görevi gecikmeyle de olsa yerine getirebildi de rahatladık.

    toki başkanı’nın ise tüm ıslıklara ve zaman zaman da tezahüratlarla duyulmayacak hale gelen sesine rağmen konuşmasına ısrarla devam etmesi ayrı bir olaydı. öyle ki, bir müddet sonra toki başkanı’nın sadece “bu staaad” diye haykırışı duyulabiliyordu.

    yeni mabed

    cumartesi bizim için oldukça heyecanlı bir gündü aslında. hafta içi ali sami yen’e hüzünlü vedamızdan sonra, takımın tüm kötü gidişatına rağmen yeni bir başlangıç umuduyla düştük yollara. 10 kişilik arkadaş grubumuzla mecidiyeköy metrosunda başlayan yolculuğumuz yaklaşık 15-20 dakika sonra bizi aslan tepe’ye ulaştırdı.

    metro istasyonundan çıkıp arenayı ilk gördüğümüz an ise hepimizin aklından geçenler hemen hemen aynıydı, yeni mabed tüm ihtişamıyla oradaydı ve bizimdi! stadın içine girdiğimizde ise bu hislerimiz katlanarak arttı, ilk şoku atlattıktan sonra da hemen fotoğraf makinelerine saldırılarak staddaki ilk anlar ölümüzleştirildi.

    bayram yeri

    stadın geri kalanının da bizimle aynı hisleri paylaştığı, aynı coşkuyu yaşadığı çok açıktı. stad, sarı kırmızı renklerle, tribünlerden gelen ve tüm aslan tepe’yi inleten tezahüratlarla gerçekten bir bayram yeriydi. bu anları ve açılış sonrasında yaşananları düşünüyorum da, asıl orada tarihe tanıklık etmek üzere bulunan, sarı-kırmızıya gönül vermiş 40 bin kişi açılış sonrasında yaşananları haketmedi!

    işin en acıklı tarafı da türkiye’de böyle bir stadın gerçekten de birilerinin desteği olmadan yapılamayacağını ve bu sebeple de destek olana teşekkür etmek gerektiğini düşünenler var. zira bu tür spor komplekslerinin yapılması sosyal devletin gereği de olsa bu türkiye için geçerli olmadığından, vatandaşın cebinden çıkan vergilerle beş yılda yapılan stad için başbakanın elini öpmek zorunda hissediyor insanlar kendilerini.

    zaten ben de maç başlayana kadar başbakan’ın “şunu da biz yaptııık, bunu da biz yaptıık” şeklindeki ulusa sesleniş tadındaki konuşmasının defalarca statta yer alan dev ekranlardan dinleye dinleye bir an için gözlerim yaşararak “allah senden razı olsun başbakanım” diye içimden geçirmedim değil!

    adnan polat’ın ettikleri

    protestolar sona erdikten sonra bizim protokol tarafında yaşananlardan haberimiz yoktu. zira, tribünler galatasarayımızın tarihi anını siyasi ranta çevirmeye çalışanlara gerekli cevabı verdikten sonra açılış şenliğine geri döndü. nasıl sırtımızdan bıçakladığımızı ise ancak dönüş yolunda öğrendik.

    ilk gelen haber kulüp başkanı adnan polat‘ın maç bitmeden stadı terketmiş olduğuydu. galatasaray gibi 100 yıllık çınarın başkanı, galatasaray’ın yeni stadında oynadığı ilk maçta stadı terk etmişti. taraftarın ilk başkan olduğu zaman büyük umutlar beslediği polat, diğer tüm icraatlarının yanı sıra “ali sami yen spor kompleksi’nın açılışında klübünü terk eden başkan” olarak tarihe adını altın harflerle yazdırdı!

    başta konuşması esnasında kendisine yapılan ve çok da fazla olmayan protestolar nedeniyle stadı terk ettiğini sansak da, işin gerçek yüzü zaman geçtikçe ortaya çıkmaya başladı. başbakan’ın ve etrafındakilerin protestolar sonucunda stadı terk etmesi üzerine, sayın başkanımız da daha fazla dayanamamışmış, keyfi kaçmışmış ve gitmişmiş..

    bu yaptığı yetmezmiş gibi hızını alamayan polat, başbakanı protesto eden “300-400 kişilik” grubun “provokatör” olduğunu ve bu kişileri tespit ederek bir daha stada almayacaklarını, bu protestoları yapanları galatasaray’lı olarak addetmediğini de açıkladı.

    bir dededen galatasaraylı olarak, başbakanın tehditkar “galatasaray ile daha anlaşmalar yapılmadı” beyanını, bazı bakanların “nankörler, sefiller, vefasızlar” gibi hakaretlerini ve medyanın olayları lanse ediş biçimini çok da umursadığımı söyleyemem.

    zira devlet büyüklerinin “ileri demokrasi” anlayışının ne olduğunu, basının ne derece bağımsız ve tarafsız olduğunu az çok bilmenin yanında, arena için anlaşmalar yapılmasa ve galatasaray bir şekilde stadsız da kalsa, galatasaray taraftarı takım çayır çimende maç oynasa oraya gider, gene takımını destekler. ama galatasaray’ın başında olan biri nasıl olur da kendi taraftarına bu şekilde sırt çevirir, işte bunu anlamakta zorluk çekiyorum.

    hangi “provokatörler”?

    keza, polat’ın kameralarla protesto eden taraftarı nasıl tespit edeceğini de merak ediyorum. zira protesto eden taraftar sayısı -beyan ettiğinin aksine- 300-400′ün kat be kat üstündeydi. islık sesinin yüksekliği sadece stadın müthiş akustiğinden kaynaklanmıyordu yani!

    bundan daha da çok merak ettiğim ise, protestoda bulunan taraftarın hangi gerekçe ile stada girmekten men edileceği. hoş, burası türkiye, minareyi çalan kılıfını da hazırlar. zaten, “provokasyon bunlar” lafları dönmeye başladı bile, tribünlerden rastgele insan seçip seçip iki gün sonra da “işte bunlar provokatörler, hiçbiri galatasaraylı değil” derler. sırf birilerine hoş görünmek için ağızlarına doladıkları 300-400 kişilik bir grubun başını yakarlar. başı yanan da büyük ihtimalle tribünlerin neredeyse yarısını dolduran ve adnan polat tarafından özel davetiye ile stadın açılışına davet edilen galatasaray kulüp üyeleri değil, çoluğunun çocuğunun rızkından ayırıp kombine alan, yağmur çamur demeden takımını desteklemeye gelen cefakar taraflar olur.

    bu arada, hiçbir şey adnan polat’a, ister davetli olarak ister kombinesiyle gelmiş olsun, o statta bulunan hiç kimsenin galatasaraylılığını sorgulama hakkını bahşetmez! varsın adnan polat bizi galatasaraylı addetmesin, stada sokmasın. onurlu galatasaray taraftarı hiçbir karşılık beklemeksizin sarı-kırmızı renklere gönül vermiş, galatasaray’ın asıl sahipleridir. kimsenin lafıyla bu gerçek değişmez.

    bir galatasaraylı olarak şu an en çok üzüldüğüm şey, bu stadın, bu stad için gerçekten uğraş veren merhum başkan özhan canaydın tarafından değil de, başbakanı protesto etti diye kendi taraftarına sırt çeviren adnan polat tarafından açılmış olması.

    eminim özhan canaydın da türkiye’nin 100 küsur yıllık çınarının başkanı olarak, o meşhur nezaketi ile bir açıklama yapardı ama kendi gibi bu kulübe gönül vermiş milyonları bu şekilde kurtların önüne yem diye atmaz, taraftarını sahipsiz bırakmazdı.

    her işte bir hayır var demek lazım yine de. onurlu galatasaray taraftarı zaten bugün de olduğu gibi her zaman kendine yakıştığı şekilde, kimseye eyvallahı olmadan galatasaray’ın yanında olmaya devam edecek de belki tüm bu olanlar galatasaray’ımızın sonunda kendine yakışan kişilerce hakettiği şekilde yönetilmesine vesile olacak.

    keza, kimsenin, en başta da adnan polat’ın unutmaması gerek,

    “herkes gider biz kalırız, biz galatasaraylıyız!”

    --- alıntı ---

    http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=8380
  • 16
    bir söz vardır hani, müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış derler. her başarısız sonuçtan sonra sözlüğün durumu da aynen öyle oluyor işte. lincoln'den keita'ya, elano'dan lukunku'ya kadar ne kadar geçmiş gitmiş futbolcu, lucescu'dan terim'e, gerets'den skibbe'ye bütün eski teknik direktörler mutlaka özlemle yad edilir. bu adamların bir çoğunun galatasaray'dan teneke bağlanıp yollandığı, bir kısmının sadece para için buraya gelip, cebini doldurduktan sonra kaçıp gittiği unutulur anında.

    aslında bu bile taraftarın şuursuzluğunu anlamak için yeterli bir sebep. taraftar hala zannediyor ki, bu takımın başarısızlığının nedeni futbolcu ya da teknik direktör sorunu. kulübün en tepesindeki koskoca yönetim sorunu göz ardı edilir, bütün ihale futbolculara veya teknik direktöre kesilir ve bunun üzerine sayısız polemik sürer gider.

    not: aslında yazacağım çok şey vardı ve yazacaklarımı düşünürken tesadüfen şu videoyu gördüm, üstüne daha da fazla söylenecek bir şey yok bence, http://www.facebook.com/...4095268&comments
  • 23
    belki de ben kolay konusuyorum* ama takim ne kadar da kotu bir durumda olursa olsun taraftarin bu takimin yaninda olmali.

    takim goller attiginda, galibiyetler aldiginda, guzel futbol oynadiginda isler zaten kolay gider. ben istiyorum ki yonetim hata yapsa bile, camia karissa bile, futbolcular moralsiz ve stresli olsa bile taraftar takimina sahip ciksin. tam da simdi destek vermesi gerekir takimina. zor gununde de onlarin yaninda oldugunu gostermek icin.

    biz neden liverpool gibi: "you will never walk alone" diyemiyoruz? bizim takimimiza sahip cikmamiz gerekir, dusene de bir tekme ben atacagim dersek olmaz. aksine biz taraftar olarak takima nasil destek, nasil yardim edebiliriz diye dusunmemiz lazim. yani toparlanmalari icin adim atmaliyiz.

    biz galatasarayliyiz bunu kimse unutmasin. galatasaray taraftari baskadir diyorsak bazi seyleri galatasaray'a yakisir sekilde yapmamiz gerekir. galatasaray'a yakismayan futbolcular, yoneticiler var diyen olabilir ama onlar yakismiyor diye ben de galatasaray'a yakismayan haraketler yapamam. futbolculara, teknik direktorumuze kufur edemem. yonetim, hagi gitsin diye takimin yenilmesini isteyemem. kendi futbolcularimiza zarar veremem.*

    birde biz yavas yavas fenerbahce taraftarina benzemeye basladik. buna da artik bir dur demek lazim.

    --- alıntı ---
    galatasaray'a sahip çıkın

    galatasaray yönetimi ve muhalefeti, telegol gibi bir programa konuşa dursun, siz galatasaraylılar ve futbolseverler galatasaray'a sahip çıkın...

    galatasaray yönetimi, daha sonraları fransa'da lyon hanedanlığını yıkan marsilya'yı yıllar sonra şampiyonluğa götüren eric gerets'i futbolcularına ve türk medyasına yedire dursun, onu bu ülkeden kovadursun... siz galatasaray'a sahip çıkın.

    galatasaray yönetimi feldkamp gibi 1992-1993 sezonunda uefa kupasını kazanan kadronun iskeletini oturtan bir futbol dehasına, üç kuruş para vermeden takım kurdurtsun, kalli servet'i, mehmet topal'ı, emre güngör'ü, uğur'u, serkan çalık'ıyla üç kuruşa sana yine yepyeni bir takım kursun... yönetimin böyle bir futbol adamını futbolcularına yedirsin, basınına malzeme etsin. siz galatasaray'a sahip çıkın. telegol gibi programlarda böyle bir futbol dehasına, okan'ı, tugay'ı, hakan şükür'ü, bülent korkmaz'ı çıkaran bir futbol dehasına "bunak" densin. senin yönetimin bu adama sahip çıkamasın. siz galatasaray'a sahip çıkın.

    skibbe gibi almanya'nın en genç ve modernist teknik adamlarından birine, stajyer muamelesi yapılsın telegol gibi programlarda... o skibbe galatasaray'a avrupa'da mağlubiyet göstermesin. galatasaray yönetimi onun kuyruğuna teneke bağlayıp göndersin. siz galatasaray'a sahip çıkın.

    bülent korkmaz gibi bir galatasaray efsanesi teknik direktör yapılsın... (her ne kadar teknik adamlığını hiç beğenmesem de) galatasaray yönetiminin, bedava bilet vererek elinde tuttuğu ultraslan taraftar gurubu tarafından küfürlere maruz bırakılsın. 6 ayda kaçacak delik arasın... siz galatasaray'a sahip çıkın.

    rijkaard gibi dünyanın en iyi 10 teknik adamından biri olarak gösterilen, sayısız başarıları olan bir teknik adama, istediği transferleri yapma izni çıkmasın, adnan sezgin gibi bir adamla, rijkaard gibi bir adam çalışmak zorunda bırakılsın. telegol gibi programlarda rijkaard'a laf söyleme cürretinde bulunulsun. galatasaray yönetimi derdini telegol'e anlatadursun... siz galatasaray'a sahip çıkın.

    son olarak george hagi gibi bir adam. galatasaray'ı bir zamanlar avrupa'nın zirvesine çıkaran adam, karakteriyle telegol gibi programlarda tartışılsın. 5-6 sene önceki talihsiz bir olay tekrar tekrar bu gibi programlarda yayınlansın. adamın ne efsaneliği ne emeği kalsın... 5 sene sadece futbolculuğunda verdiği inanılmaz emeğe, inanılmaz büyük başarılara istinaden galatasaray yönetimi teknik direktörlüğüne 5 ay saygı gösteremesin... siz galatasaray'a sahip çıkın.

    siz galatasaray'a sahip çıkmazsanız.

    ligin 1. haftasında sivasspor deplasmanında 14 ağustos 2010'da mehmet yıldız, neill'le güreş tutar. faulü yine sivasspor kazanır, orta gelir golü yersiniz.

    ligin 2. haftasında bursaspor'a karşı 22 ağustos'ta volkan şen sarı kartı varken topu herkesin gözü önünde eline alır. hakem göz göre göre volkan'ı oyundan atamaz. siz 0-2 yenilirsiniz.

    ligin 7. haftasında 1 ekim 2010'da maç başlar başlamaz neill emenike'nin önündeki topa vurduğunda, bu kadar komik bir penaltı çalınır, siz yine yenilirsiniz.

    ligin 8. haftasında ankaragücü maçında rakip hareketli topu oyuna sokar, hakem görmezden gelir, siz kontradan golü yersiniz. rijkaard gider, yenilirsiniz.

    ligin 12. haftasında hagi ile işler iyi başlamışken manisaspor maçı 0-0 iken rakibin elle kestiği pozisyon penaltı değeri kazanmaz, yüklenir yüklenir galatasaray golü bulamaz, manisaspor kazanır, siz yenilirsiniz.

    ligin 13. haftasında galatasaray kayseri deplasmanında 0-0 kalır. bir elano'ya yapılan penaltı bir de rakibin elle kestiği pozisyonda galatasaray'ın iki penaltısı verilmez.

    ligin 19. haftasında bursaspor kenny miller'in hem ofsayttan hem de elle kontrol edip attığı golle öne geçer, siz yine yenilirsiniz.

    ligin 24. haftasında karabükspor karşısında maç başında kazım'a bariz bir penaltı yapılır fakat düdük tabiki çalınmaz.

    yönetimi, muhalefeti, telegol'e konuşan, telegol'ün pençesine kadar düşmüş bir kulübün hakemler tarafından korunması da mantıklı olmaz zaten.

    onun için bu takıma siz sahip çıkın.

    --- alıntı ---

    http://www.medyaspor.com/...-sahip-cikin-3039088
  • 24
    evet, bir de medya bunların bir kısmını öyle bir coşturur ki, genel kültür düzeyi posta gazetesinin arka sayfasındaki enteresan bilgilerden ibaret olan gencolar, her gece 00:00'e kadar f5'lilere fenevlilere inat 40.000 kişi !!!1!! olan gruplarda coşum coşum coşarlar. sonra antu denen sikkoluk alır bu götten düşmelerle taşşağın dibine vurur. körler sağırlar birbirini avuçlar neticede.

    http://img852.imageshack.us/...1023/ekranalntsh.jpg

    gerçekten bravo, biz de burada bir kaç akıllı adam olarak medyaya omuz verelim. abanalım ki, bu lowlife'ların, gnome'ların beyinleri hagi'ye ana avrat söverken fazla yüklenmeden yansın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın