• 28
    19 mart 2009 galatasaray hamburger sv maçı sonunda çöktüm, ağlayamadım bile, saatlerce donup kaldım, sanırım en çok üzüldüğüm maç budur.

    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı sonunda hüngür hüngür ağladım.

    19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı esnasında şık bir lokantada iftar davetindeydik. telefonda maç skorunu güncelleyip duruyordum, sürekli 2-1 oluyor sonra 1-1 e dönüyordu, hiç anlam veremiyordum. şef garson da galatasaraylıydı, sürekli bizim masaya bir şey getiriyor skora bakıyordu. neyse ki sonunda 1-1'e geri dönmedi skor, garsonla sevinçten gözlerimiz doldu. adamcağız bizim masaya taşımaya devam etti :))

    çok şükür ki, galatasarayımız bizi genelde sevinçten ağlatır.
  • 35
    (bkz: 19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı)nda iptal edilen 1. golde sevinçten ağlamıştım. sonra iptal edilen 2. golde de ağlarken yine iptal oldu. en son tekrar atınca dedim hiç ağlamayayım sorun oluyor. o golden sonra nevizade zaten tamamen yanmıştı. hayatımda yaşadığım en güzel ve özel günlerden biriydi. zor bir seneden sonra o şampiyonluğu bir fatih terim bir ben o kadar istemişizdir. zaten hocam o şampiyonluğu bize kazandırdıktan sonra daha da ayrı seviyorum kendisini. o şampiyonluk vazgeçmemek demekti herkes için çünkü. çok sağol hocam tekrar, sen hayatımın en güzel günlerinden birini yaşattın bana.
  • 36
    (bkz: 11 mayıs 2019 çaykur rizespor galatasaray maçı)

    ankara bilkent'teyim. askerden döneli kısa bir zaman olmuş. askerdeyken devrem hankmoody ile birlikte kah fener derbisi, kah başakşehir'in rize maçında maçın son saniyelerini radyodan dinlerken koğuştan depar atarak çıkmam, kah yine başakşehir'in göztepe maçını terhis olduktan sonra manisa'dan izmir'e geçerken otobüste ön koltukta telefondan izleyen göztepeli bebenin boynuna sarılmam falan derken cimbom'u 8 puan geriden şampiyonluğa ortak etmişiz.

    o gün rize maçını izlemiyorum. bilkent'te mekan işleten arkadaşımın yanına gitmişim. 50 metre ileride lokal ismindeki bir barda maç yayını var. ses gelmesin diye kulaklığımı takmış, gaza basıyorum. arkadaşım zaten mekanla ilgilenmekten ara sıra uğruyor yanıma. bir yandan bira su gibi gidiyor zaten. arkadaşın mekanı olduğu için dost işi ödeme. çekinmeden sünger gibi çekiyorum.* derken emre'nin* ayağı kırıldı diye haberi bir şekilde alıyorum önce. o moralimi bozuyor ama "lan hadi emre için!" diye bizimkilere kendi çapımda mesajı yolluyorum derken hemen onun üzerine umar aminu ile bitime 15 kala rize öne geçiyor... askerdeki totemlerimiz, emeklerimiz geliyor aklıma, bu kadar kolay olmamalı amk! diyorum, birayı bırakıyorum zaten barmen'e cin versene kardeşim diyorum.

    artık elimde cin bardağımla maç yayını olan mekan'ın önündeyim. ekranı görmek için içeri doğru meyil ediyorum hafif. ekranı içeri dönük ayarlamışlar ki millet dışardan izlemesin, içeri otursun, yesin içsin. birkaç defa garsonlar ters ters bakıyor gibi yapıyor. ben ise gözümden alev saçarak "sakın!" mesajını çoktan veriyorum. yaklaşmaya cesaret edemiyorlar. neyse, derken bizim manyak diagne önce penaltıyı atıyor. penaltı'nın başına tekrar geçtiğinde* "nein nein nein amk!" diye haykırıyorum, mekandakiler de onaylıyor beni ama neyse bu sefer hata yapmıyor bizim deli.

    sonra... sonrası bende çok net değil. diagne hayatının kafa golünü attığı anda bende bant kopuyor. mekandayım artık. milletle kucaklaşıyoruz. garsonlar falan salıyor artık. "abi manyak galiba ellemeyelim." falan demişlerdir büyük ihtimalle.*

    neyse, maç bitince arkadaşın mekana dönüyorum. başlıyorum ağlamaya gülmeyle karışık. arkadaşım "aha sıyırdı, olm askerde bir şey mi oldu sana doğru söyle :(" falan diyor. zorla ona da içiriyorum. "lan olm ben içemem mekanımda, babamın kulağına giderse hayatımı s.ker!" falan diyor ama dinlemiyorum. diyorum "ben konuşurum lan beyhan amcayla, içmezsen ben s.kerim!" zoom olup dükkanı müdürün insafına bırakıyoruz.*

    buydu galiba benim son gözyaşı.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın