• 19628
    2012-13 ve 2015-16 sezonları arası olduğu gibi yine 4 yıl üstüste şampiyonlar ligine katılıp, mustafa cengiz ve yönetiminin mali disipliniyle devam edersek 2022-2023 yıllarına kadar borcun büyük kısmını eritebilecek takım.

    kritik nokta 2012-2016 arasında olduğu gibi saçma sapan transferler ve çok başarısız sezonlar geçirmemek. olur da fatih hocamız ve yönetim 4 5 yıl devam ederse bu süre içinde ilk 2 dışında kalacağımızı düşünmüyorum. uefa'nın verdiği faydalı ceza sağolsun transferde zarar etme ihtimalimiz de yok.

    örneğin bu yıl şampiyonlar ligi'ne tek başımıza katılacağımız için 25+ milyon euro kasaya girmiş oluyor. türk takımlarının ön elemedeki başarısızlığı göz önüne alınırsa önümüzdeki 4 yılın 3'ünde şampiyon olmak demek yayın gelirlerinin de 4 yılda biraz artacağını düşünerek bu sezonla birlikte 120+ milyon euro gelir demek. borç-alacak farkının şu anda 200 milyon euro seviyesinde olduğunu düşünürsek, sadece şampiyonlar ligi geliriyle 4 yılda borcun yüzde 60'ını kapatmış oluyor.

    tabi bu hesaba göre, takımın maaş gideri gibi diğer masrafların hepsini süper lig geliri, bilet geliri, reklam geliri, forma satışı gibi kanallardan karşılayabilmek gerekiyor.

    takımda 10-15 yerli oyuncu olacak, 14 yabancı olacağını düşünerek. bu 10-15 yerliden en kaliteli 2-3 tanesi hariç hepsinin sözleşmesi tl üzerinden olmak zorunda. yabancıların da en azından 4-5 tanesinin maaşı 1 milyon euro'nun altında olmak zorunda. yani uzun vadede maaş giderlerini 10 milyon lira + 30 milyon euro (ortalama 2 milyon euro) seviyesine çekmeliyiz.

    özellikle galatasaray hakkında planlama yapmak çok güzel, ama bu dönemde bu planlamaların ayrı bir anlamı var. mesela dursun özbek yönetimindeki rezalet sezonlarda bazen kafamdan düşünürdüm şunu alsak maaşı bu olsa genç alsak 30 yaş üstü alacaksak çok kaliteli olsa vs. sonra dursun özbek çat diye benim kafamda max 1 milyon lira maaş verilecek tolga ciğerci gibi 3. sınıf adamlara 2 milyon euro'yu basıp her şeyi çöp ederdi.

    ancak şimdi biliyoruz ki başımızda bizim gibi düşünen bir başkan ve teknik direktör var. biliyoruz ki fatih hoca bir oyuncuya gerçekten kafayı takmadığı sürece kulübe çok para harcatmaktan yana değildir. çok transfer de yaptırır, ancak yaşım sebebiyle 3. ve 4. dönemlerini görmüş bir taraftar olarak, amrabat'ın bonservis bedelini bir kenara bırakırsak, chedjou hariç sevmediğimiz bir oyuncu hatırlamıyorum. adam verimsiz riera'dan bile real'e karşı bek oynayabilen bir canavar çıkardı.

    mali konuya dönelim. euro'nun yükselişi ülke ve kulüp için geniş açıdan olumsuz olsa da, düzenli şampiyonlar ligi geliri kazanacak bir takım için olağanüstü bir makas açma fırsatı yaratıyor. yani sadece bizim borcumuz 50-60 milyonlara inmiyor, rakiplerimizin borcu her daim 300-400 milyon eurolarda sabitlenmiş oluyor.

    ben önümüzü açık görüyorum. 14 ağustos 2018 fenerbahçe benfica maçı edilgen de olsa, bu yolda atılmış ilk adım oldu. yolun sonu için fatih hoca'dan gelsin ;

    --- alıntı ---

    "benim bir hayalim var. kafamın, aklımın, yüreğimin bir yerinde bir eksik var, bir rüyam var. neden olmasın diyorum o. neden olmasın... "

    --- alıntı ---
  • 19629
    carole, tarık, tolga, selçuk, belhanda gibi oyunculardan evvela kurtulması gerekir.
    hatta feghouli, gomis, rodriges, maicon'a teklif olursa onlar da satılabilir.
    2 milyon euro üstü maaşlar kesinlikle olmamalıdır. şu an ki euro kurundan maaş ödemelerinde güçlük yaşamamız kaçınılmaz. önce işe yaramaz oyuncuları sonra da pahalı oyuncuları göndermek zorundayız!
    sonra transfer konuşalım.
    tempolu orta sah, oyun kurucu orta saha, iyi bir stoper kesinlikle şart. bunu herkes söylüyor. bunun yanında sol bek yedeği, yedek kaleci, hatta iyi bir golcü paran varsa alırsın. yoksa eren, gomis'le devam edeceksin.
  • 19631
    feghouli, gomis, belhanda uclusunden 25milyon civari gelir elde ederek satis yapabilmesi gereken takimdi. musluman topculari kulturlerinin uygun oldugu arap cografyasina satabilmeliydik. gomisi de katara iteleyemesek cine gonderebilmemiz gerekirdi. 33 yasindaki tosicin 5milyona gittigi cin ligi takimlari gomise de bir 7-8 milyonunu ayirirdi. bu saatten sonra artik nolur bilmiyorum ama bu zamana kadar dedigim gibi olmaliydi. bu kadar durağan hucum hattiyla acikcasi ozellikle clde 0-4 puan araligi surpriz olmayacak. zaten fenerin sampiyon olmasi icin duzenlendigini de dusunursek ligde de takimlari gectim ne yazikki hakemlere ve federasyona gucu yetmeyebilir kadromuzun.
  • 19632
    bu saatten sonra maliyeti yüksek yabancı oyunculardan feghouli haricinde satılması mantıklı olacak bir oyuncu yok. onyekuru, rodriguez, sinan, muğdat, yunus kanatları idare edebilirler. fakat gomis, maicon, belhanda gibi oyuncuların doğru dürüst yedekleri bile yok. hadi diyelim bu adamları satıp yerlerine oyuncular aldın, onların alternatifleri olacak mı? hayır. bu adamların maliyetinden kurtulayım derken şampiyonluktan olmak ta var işin içinde. ayrıca gelen oyuncular da bedavaya oynamayacak, onun da bir maliyeti var. slimani transferinin maliyetini gördük, o ayarda futbolcuların maliyeti aşağı yukarı o civarda geziyor.

    bu saatten sonra yapılacak en mantıklı şey bu futbolculardan bir şekilde en iyi verimi almaktır.
  • 19633
    gönlümden geçen hali tam olarak budur:

    muslera
    mariano denayer serdar nagatomo
    emre fernando ndiaye
    x x x

    arkadaki 8 adamı tutarsak bence gerisi boş, bir şekilde satılan adamlarla çoğu sorun halledilir. bu takım bir önceki sezonu günahlarını çekiyor, çekmekte. harcanan korkunç para var ve bana göre oluşturduğum 11'de o kadar para harcanan hiç bir adam yok. bazıları ekonomik sebeplerle, bazıları ise performans yetersizlikleri sebebi ile. hocaya tam olarak ne denebilir ki. istediği de istemediği de oyuncuları çok net bir şekilde işaret etmekte. ayrıca hocanın tarzını bilenler için zaten neyi isteyip neyi istemeyeceği de fazlasıyla açık.

    1 eylül sabahı huzurlu olmak bizim için en önemlisi. hakkımızda hayırlısı be sözlük, cimbom için en iyisi neyse o.
  • 19635
    ben artik bu saatten sonra transfer falan yapilmasini istemiyorum. hele hele o gevsek alanya baskanina, alanyaspor'a 3 m euro falan asla verilmemeli. emre akbaba da bu sene fenere gidiyosa gitsin, gitmiyosa seneye bonservissiz alalim.

    bu kadro gecen sezon ite kaka sampiyon oldugundan beri bas bas transfer diye bagiriyordu. satmadan alamayacagin yerde aradan 3 ay gecti satabildigimiz oyuncu sayisi 1. o da zaten opsiyonu bulunan cavanda.

    artik bu saatten sonra gelecek transferlerden pek umitli degilim acikcasi. zaten galatasarayliligini bildigimiz hep ayni isimlerin adi geciyo 3 aydir. emre akbaba, denayer, kume dusen ndiaye. baska topcu kalmamis dunyada sanki.

    zaten oyuncu satamiyosun, ornegin kariyer zirvesi yapan rodrigues bu sene net satilmaliydi bence, bari son dakika taraftar baskisiyla transfer yapip eksiye girmeyelim. ali yavuz, dogan can, yunus, celil, ozan, atalay. eksiklerimizi bu genclerle tamamlamaya calisalim.

    bu sezonu feda gibi dusunup, fatih terim'in eldekilerle en iyisini yapmasini beklemek lazim artik. zaten satamiyoruz, bari son dakika taraftar baskisiyla alinan acele kararlarla sacma sapan transferler yapip eksiye dusmeyelim.

    (bkz: süper lig 2018-2019 sezonu)
  • 19637
    2019 sezonunda biten sözleşmeleri ve genç oyuncuları bir tarafa ayırdığımızda galatasaray kadrosu 2019-2020 sezonuna girerken* elimizde ilk onbir oynayacak 10 oyuncumuz bulunmakta. bunlardan sadece bir tane yerli oyuncumuz var. o da serdar aziz olacak. diğer yerli oyuncumuz ahmet çalık ama o da ilk onbirde kendine yer bulamıyor. buraya ilk onbir yazıyorum ama yedekten girecek başka oyuncumuz da yok.*. sözleşmesi bitecek oyunculardan linnes ve sinan gümüşle belki sözleşme yenilebilinir. donk ve muğdatla sözleşme şartları nasıl olacağı bugünden çok belirsiz. bu yüzden emre akbaba ile yapılan sözleşme çok önemli ve kritik. aynı şey gençler için de geçerli. ffp'dan dolayı önümüzdeki sezon daha zorlu bir transfer dönemi yaşayacağız. bugünden görünen bu.
  • 19638
    hani şu çok yetersiz görülen kadromuzu bi inceleyelim.
    an itibariyle kalede muslera ve ismail var; 2. kaleci ihtiyacı var. elzem mi, emin değilim.
    bekler nagatomo mariano linnes. yeterli mi? bence süper ligin çok üstünde avrupada yeterli.
    stoperler maicon serdar ahmet (donk). iyi bir 2 li var fakat kesin olarak iyi bir stoper ihtiyacimiz var.
    ortasaha donk fernando selçuk emre akbaba belhanda.hali hazirda bir ndiaye transferi ile hem süper ligin çok üzerinde cl için yeterli seviyede.
    kanatlar rodriguez onyekuru sinan feghouli muğdat. süper ligin çok üzerinde cl için yeterli.
    forvet gomis eren (sinan) . süper lig ve cl için yeterli fakat bir transfer daha gerekli
    şimdi gelelim bu ndiaye yeni forvet ve stoper nasıl alınacak. hali hazirda stoper için denayer in kiralanması gündemde. yani gomis in satışı ve yerine bir bonservisiyle (boşta bir oyuncu da olabilir) bir de kiralık forvet, denayer ve ndiaye'nin kiralanmasiyla yine süper lig şampiyonluğu ve cl de kuraya göre 2.lik veya 3.lük için yeterli bir kadroya sahibiz. yani kimsenin ortalığı yangın yerine çevirmesine veya transfer çığırtkanlığı yapmasına gerek yok. tabiki burada yazdığım kadar kolay değil bu işler fakat kötümser yaklaşmaya da gerek yok. hedef belli #kon2antra2yon !
  • 19640
    sanırım son yılların en iyi kadrosunu kurmakta olan takımımız.

    kalede muslera.
    bekler nagatomo ve mariano
    ön libero fernando
    orta sahada ndiaye emre
    ileride rodrigez, sinan, onyekuru, feguli, mugdat, gomis, eren.

    stoperi bilerek yazmadım çünkü maicon bu kadroya yakışmıyor. ütopyada maicon'u satıp 2 tane stoper almamız lazım.

    ligde bu kadroyla yarışabilecek bir kadro yok. fenrebahçe desen 2. lig seviyesinde geri 5lisi var. beşiktaş desen 5 forvetini toplasan 1 tane etmiyor, sadece kanatları ve bekleri var. beşiktaş ve fenerbahçe'yi karma yapsan anca bizim kadromuz oluyor ama ne yaparsan yap hocaları fatih terim etmiyor. üstelik bizim sabah namazına doğru futbolculara sütlaç götüren abdürrahim'imiz var.

    çok güzel başlıyoruz sezona, mayıs ayında 3 adet kupa kaldırmak ümidiyle.

    edit: stoperi yazmadığım için serdar'dan bahsetmedim ama çok güzel oynuyor aslanımız. ilk 11de yeri garanti. yanına denayer'i de alırsak müthiş olacak.
  • 19642
    herkes transfere odaklanmış transfer beklerken -ki haklı olarak fatih terim de- ekonomik ve/veya spekülatif sorunlarının yanında saha içinde de sorunları olan futbol takımı, takımım.

    an itibariyle naçizane benim gördüğüm iki büyük sorunu var: birincisi transfer meselesi -ki transferin yapılamıyor olması değil, transfer çok fazla bel bağlamış durumda olmamız-; ikicisi ise ilkiyle bağlantılı olarak geçiş oyununu oynayamamasıdır. yani geçiş oyununu oynayamıyoruz da, bunu transferle çözüme kavuşturabiliriz. ama soru şu: ya transfer yapamazsak?

    geçiş oyunu dediğimizde temelde iki kısım vardır: savunmadan hücuma geçiş, hücumdan savunmaya geçiş. pek tabii o kadarla sınırlı değil. sözgelimi savunmadaki duruşunuz ile hücumdaki duruşunuz arasında da bir geçiş oluyor. aslında hücumda dizilişler arasındaki geçiş oyunları veya savunmada presten yerleşik savunmaya ya da tam tersi geçiş oyunlarını vesaire tartışmak güzel olabilir. ama şimdilik canım istemiyor, tembellik edesim var.

    şimdi çoğu kişiye sorsanız, galatasaray’ın saha içindeki sorunu ne diye, çoğu kişi size savunmamız evlere şenlik der. bunu çokça stoperlere bağlar. stoperlerin kalitesiz olmasını bir yere kadar kabul edebilirim. ama topyekun tüm suçu stoperlere atmak gerçek dışı. stoperlerin oyun düzenimize uygunluğu/uygunsuzluğu bir başka nedenken, stoperlerimizin bu kadar kötü olmasının/görünmesinin nedeni geçişlerde büyük sıkıntı yaşıyor olmamız.

    savunmadaki zafiyetimiz, iki önlibero kullanmamıza rağmen sürüyor. üstelik, fernando reges gibi, sezgileri güçlü, bence türkiye’deki en iyi geçiş oyunu topçusu olan bir futbolcunun -ki adam guardiola’nın tedrisatından geçmiş- olduğu yerde savunmadaki zayıflıktan bahsediyoruz.

    fatih terim’in orta saha çizgisine yakınlaşan defans hattı kurgusunda bu durum daha önemli oluyor.

    öncelikle şunu kabullenelim: risk almadan bir yere varamazsınız. önemli olan, saha içinde riskleri nasıl minimize edeceğiniz ve riskleri nasıl kontrol ettiğinizdir.

    defansı önde kurmanın riski nedir?

    orta sahada kaptırılan her top, kim tarafından olursa olsun, tehlikeli olma potansiyeli taşır. 10 ağustos 2018 ankaragücü galatasaray maçında olduğu gibi rakip hücum oyuncuları kalecinizle karşı karşıya her an kalabilir. zaten bu tür oyunu tercih eden takımlarda kaleciler oyunu okuması, oyunu takibi, konsantrasyonu iyi olanlardan seçilir.

    bu tür takımlarda, riski azaltmak için en öncelikli tercih, orta sahadaki oyuncunun yüksek oranda başarıyla topu kullanması istenmesidir. büyük takımlarda bu oyuncuların aynı zamanda topu efektif kullanmasını beklersiniz. sonuç olarak azaltsanız da risk hâlâ oradadır.

    bir diğer risk azaltma yolu topu kanatlardan kullanmaktır. ki göbekte kaybedilen top, kanatta kaybedilen toptan görece daha tehlikelidir.

    böyle oynayan takımlara dikkat ederseniz, stoperler ile ön libero üçgen şekilde durur. sözgelimi yerleşik oyunda topu kaybettiniz. bu durumda;
    1. kaptırılan top hâlâ orta sahaların müdahale alanındadır. orta saha müdahale yapar. topu geri kazanır, savuşturur veya saf dışı bırakılır.
    2. rakip takım kazandığı topu hemen hücum oyuncularıyla buluşturmak isteyecektir. geçiş oyunu dediğimiz nane zaten bu zamandan itibaren başlar. orta sahanın ilk müdehalesi ile kazanılan zaman dilimi içinde...
    3. karşı atak öyle çabuk atağa çıkmıştır ki, ne orta sahanız ne stoperleriniz reaksiyon gösterememiştir. son adamınız kalecidir. o zaman da olay kalecinizin oyunu takibi, oyunu okuması ve zamanlaması devreye girer.

    stoperlerimiz bu oyuna uygun değiller. isim isim değiller de, ikili olarak da değiller.

    bu oyunu tercih ediyorsanız, savunmayı organize edecek bir stopere ihtiyacınız vardır. topun kaptırılabileceği ihtimalini göz önüne alacak, kaptırılan topu en efektif ve en hızlı şekilde savunmak için gerekli önlemleri almak için savunmayı hücumdayken organize edecek. var mı? yok.

    bu oyunu tercih ediyorsanız, artık son kurşun, stoperlerinizden biri hızlı, güçlü, çevik, hamleli olmalı. böylece savunmanız gafil avlandığında, sondan bir önceki kozunuz devreye girer. son kozunuz zaten daha önce belirttiğim gibi kalecinizdir.

    bu arada, lider dediğimiz stoperin tarafındaki bekin, daha pırpır ve orta saha özellikli olmasını istersiniz ki, görece daha yavaş olan stoperiniz hem ortadan hem de bek tarafından desteklensin.

    tabii her takım, böyle oyuncularla kurulamaz. maliyeti çok uçuk olur. bu yüzden, bazı risk azaltıcı faktörler devreye sokulabilir. dediğim gibi, beklerinizden birinin tüm kanadı kullanmasını isteyebilir, diğerini ise daha orta saha ve savunmaya yakın tutmak isteyebilirsiniz. ya da her iki bekinizi de orta saha meziyetli kullanırsınız ve kaptırılan topta köşeleri stoper-stoper-ön libero olarak konumlanan üçgeninizin kenarları olarak görev almasını sağlayabilirsiniz. yani kenarlara doğru atılan ara toplarda kesici, savunucu, alan daraltırıcı rolü verebilirsiniz. bunu çokça görürsünüz, ön libero ile stoper arasından bekin arkasına atılan toplar çok can yakar.

    dediğim gibi stoperlerimiz bu oyuna uygun değil. ama enseyi karartmaya da gerek yok. fernando, nagatomo ve mariano bu oyun için oldukça uygunlar. ama şu anki halimizle aldığımız riskleri yönetemiyoruz. bir kere oyuncularımız pozisyon alamıyorlar, birbiriyle uyumsuz hareket ediyorlar. bu uyumu, iletişimi ve konsantrasyonu biraz yukarı çıkarabilirsek, savunmamız biraz daha rahatlar. bu halimizde sanki kaptırılan topa nasıl reaksiyon vereceğimizi, nerede duracağımızı, nasıl pozisyon alacağımızı hiç çalışmamış gibiyiz. ya da çalışma var ama uygulamada lakayıt davranılıyor. veya sahaya çıktıklarında çalıştıklarını unutuyorlar. takımın sahada yalpalarmış gibi bir hali var. özellikle kaptırılan toplarda...

    ha bu arada, biz fernandolu bir üçgen oynamıyoruz. daha çok donklu bir üçgen veya bir dörtgen oynuyoruz. şu ana kadar, dörtgen oynamanın, yararlı bir tarafını saha içinde göremedim. oyuncular bireysel olarak iyi oynayabiliyor ama pozisyonlarının gerektirdikleri kadarını. açık konuşayım, defans çizgisini bu kadar önde kuracaksanız, ikinci bir ön libero fazla. hele çakılı bir ön libero haddiyle fazla. sadece, ikinci bir ön libero kullanmanın hücumsal varyasyonu azaltmasından bahsetmiyorum. defansif açıdan, şekil olarak zayıf yönleri var.

    teoriden bahsedelim:

    takımlı oyunlarda “şekil” çok önemlidir. bu voleybol olur, beysbol olur, rugby olur... özellikle savunmada şeklinizi bozmamanız gerekir. hücumda ise şekil bozumu işinize gelir. çünkü rakibinizin sizin kalıbınıza girmesini istersiniz. zaten geçiş oyununun zorluğu şekilsizlikten tekrar şekile girebilmekten ileri gelir. falan filan.

    üçgen en basit geometrik şekildir. nokta ve doğruyu saymıyorum. not: takımlı oyunlarda: nokta, bir oyuncuyu; doğru, iki oyuncu arasındaki ilişkiyi sembolize eder. yani bir dörtgen; 4 oyuncudan, 6 oyuncu ilişkisinden, 2 + 2’den 4 üçgen alandan müstakildir. her geometik şekli üçgenlere bölebilirsiniz. zaten tiki taka dediğimiz oyun da, oyunu basite, en basite, üçgene indirmekten çıkmıştır.

    keşke burada vaktim olsaydı da, çizerek anlatabilseydim.

    açıkçası, ben savunma zafiyetimizi, garip kaçacak biraz ama, ikinci bir ön libero kullanmamıza bağlıyorum.

    teoride, dörtgen neden zayıf bir şekil almadır onu anlatmaya çalışayım. özellikle savunmada. diyelim, siz üçgen olarak şekil aldınız. her açı noktasını bir oyuncu kabul edersek, her oyuncu gördüğü kenardan gelen atağı savunmakla mükelleftir. fakat işin içine dörtgen girdiğinde, bir oyuncu fazlalık durumuna düşüyor. yani, biri, bir takım arkadaşının tam arkasını savunuyor. gereksiz bir şekil alma. neden? rakip oyuncu ya sizin önünüzdeki oyuncunun içinden geçecek, ya içinden pas atacak, ya da üstünde aşırtacak... her durum futbol sahalarında çok nadir görülen hadiseler. fakat siz bu nadirlik için önlem alıyorsunuz.

    dörtgen duruşun avantajı var mıdır, belki vardır. şöyle bir senaryo düşünün: üçgen oynadığınızda, orta sahada kaybedilen topu rakibiniz hemen yanındaki oyuncuya atabilir, oyuncu da demarke vaziyette ara toplar atabilir. dörtgende ise, yanı başınızdaki demarke adamın karşısında onu karşılayacak bir oyuncunuzun varlığıdır. soru: eğer, rakip takım sizin ön liberonuzu iki oyuncuyla kapatıyorsa, sizin merkez oyuncularınız ne halt ediyor? boşta kalıyorlar haliyle... ya da rakibin bu oyuncuları hücum oyuncularıysa, kime pas atacaklar?

    anlayacağınız, şu anki oynamaya çalıştığımız oyun için iki ön libora fazla kere, fazla. hem hücum olarak, hem savunma olarak.

    üstelik dediğim gibi ligin en iyi geçiş oyunu oyuncusunun etkinliğini azaltmış oluyorsunuz. eğer donk illaki oynayacaksa, merkez orta saha olarak oynamalı. fernando, bizim oyunumuzun en kilit ismi. ya da öyle olması lazım.

    orta sahaya stoperden yerleştirmeye başlayarak üçgenler çize çize takımı tamamlayın. en azından bir fikir sahibi olursunuz, merkez orta sahaların ve ön liberonun ne kadar önemli olduğunu. en basit tabirle, futbol en yakındaki arkadaşına topu aktarma oyunu olsaydı, ön libero 6 üçgen parçayı 6 oyuncunun iştiraki ile kontrol etmek zorunda kalırdı. merkez orta sahalar ise, 5 parçayı 5 takım arkadaşıyla... bundan daha geniş bir alanı kontrol eden, eğer hücumdan savunmaya geçişteki duruştan bahsediyorsak, arkasındaki derin alanlar nedeniyle stoperler ve bekler olurdu.

    her alanı 3 oyuncunun kontrol ettiği 11 üçgensel alan, toplam 10 oyuncu... savunma geçişinde şekli bozmamak ve alanı daraltarak geriye kademeli çekilmek çok önemli. bizim geçiş oyunundaki bir diğer sıkıntımız da, bu. hücum oyuncularımız topu kaybettiğinde, bazı oyuncular topu geri almak için gülbank çekerken, bazı oyuncularımız geri koşuyor. araları boşaltıyoruz böylece. bizim boşlattığımız alanlara rakip oyuncular giriyor. pas istasyonu oluyorlar. daha cevval olanı, şekli bozmamak, küçük vurkaçlar yaparak geriye çekilmek ama boşluk yaratmamak ve rakibi uzun oynamaya zorlamaktır. özellikle stoperlerimize dikkat edin, bir seansta, biri pozisyonunu korurken, diğeri geriye kaçıyor, bir diğer seansta oyuncular rollerini değiştiriyor. dikkat edin, birçok pozisyonda ofsaytı bozuyorlar veya ufak farklarla ofsayta düşürüyorlar.

    şu durumda biraz da, emre akbaba transferinin olası kurguda yerine bakalım. daha doğrusu, geçiş oyunumuza katkısına... temeldeki savunmadan hücuma çıkışta, çok net yararı olacaktır. topu alıp gidebilen bir adam çünkü. belhanda’nın etkinliğini de artıracaktır. çünkü çakılı bir adam değil, daha gezici bir adam. bu yüzden rakibin şeklini bozacağı muhtemel. üstelik, skor tehtidi de olduğu için daha da muhtemel. bu durumda, belhanda daha çok oyun alanı bulacaktır. ama savunmaya dönüşte aynı etkiyi maalesef yapamayacaktır. şu anki halinden bahsediyorum.

    temel iki geçiş oyununun etkinliği artıracak adam badou ndiaye idi. geçen seneden zaten bunu biliyoruz. zaten bu yüzden, biri 4 m eur karşılığında bize, diğeri 16 m eur karşılığında premier league’e transfer oldu. ama ligimizde ndiaye etkisi yaratacak oyuncu bulunabilirdi. alacak paramız var mı, orası zaten problem.

    yani son söz olarak demek istediğim, transferden çok, şu oyun kurgumuz ve geçiş oyunları üzerine biraz ayar gerekli. yoksa dünyanın en hızlı stoperini transfer etsek ne etmesek ne? o top oraya atılacaksa, o top oraya atılıncaya kadar hiçbir teamülümüz olmayacaksa işimiz yaş... biri olmaz ikincisi olur, ikincisi olmaz üçüncüsü olur illaki o top tehlike arz eder.

    bu oyunu oynayamayacak isek, başka bir oyuna kaymamızın daha iyi olacağını düşünüyorum. zor bir oyun bu çünkü... oturtabilirsen getirisi yüksek, futbol olarak izlemesi keyif verici ama zor... en azından bir b planımızın olduğunu bilmek güzel olurdu. ama fatih terim bu oyunu ilk defa şimdi oynamıyor ki... defansı ileride kuracağım bana hızlı stoper lazım diye, dany’i bile aldırmış oynatmıştı. o kurgudaki sıkıntı dany değildi bu arada, chedjou idi. bu oyunun ideal ikilisi, yakın geçmişimizden örnek vereceksek, ujfa – jason ikilisi olurdu sanırım.

    ulan ne yazmışım... daha hücuma geçişler, hücumsal şekiller, şekiller arası geçiş oyunlarını ve şekil bozumlarını irdeleyecektim.

    son sözün son sözü: demem o ki, bu oyunu oynayacağız belli. peki transfer yapamazsak ne olacak?

    aklıma sürekli bir şey geliyor. bu sefer de ne olacak sorusunu yazınca aklıma geldi.
    cristopher nolan’ın the prestige filminin başlangıç sekansında, bir sihirbazlık gösterisinin üç aşaması olduğundan bahsedilir: vaat, dönüşüm, prestij.

    bunu futbola uyarlarsak:
    vaat; sahada oynamaya çalıştığınız oyundur. bunu yapabiliyor veya yapamıyor olmanız bir şeyi değiştirmez. sadece bir vaadiniz vardır.
    dönüşüm; vaat ettiğiniz oyunu, elinizdeki oyuncu grubuyla çok çalışarak, eksikleri gidererek dönüştürmeye çalışırsınız.
    prestij; vaadinizi gerçekleştirir, ödülünü toplarsınız.

    burada sihirbaz fatih terim oluyor. şey olmasın.
  • 19644
    hayatımda ilk defa bu kadar uzaktan geçirdim transfer dönemini. kim geldi kim gitti bilmiyorum. gomis, emre akbaba, ndiaye gibi olaylar illa kulağıma geldi. bi de onyekuru transferi. çok rahatmış. geçen hafta da maçı seyrettim. kötü dedim. daha yeni başladı lig dedim.

    zerre umrumda değil. cengiz, terim, albayrak 3'lüsü yapsınlar bir yemek... uefa anlaşması, kur artışı vs. olan böyle bir ortamda üstlerinde baskıya gerek yok.
  • 19645
    ndiaye'nin gelmesi ve gomis'in ayrılmaması durumunda sadece bir stoperle-as veya rotasyon için- çok iyi bir duruma gelecek takımdır. hem şampiyon takımı korumuş, hem önemli eklemeler yapmış ve rotasyonu genişletmiş oluruz. olmadı stoper rotasyonuna donk da katılacak gibi duruyor.

    gomis kalırsa ve ndiaye de gelirse lig için çok iyi bir bek rotasyonu, orta saha rotasyonu, kanat rotasyonu olacak. bunun yanında da muslera ve bu yaz bizi kızdırsa da gomis'i olacak. bunların yanında her halükarda lig için yeterli maicon-serdar ikilisi olacak. kenarda imparator, tribünde albayrak olacak. başkanı da tamamen galatasaray'ın menfaatleri için çalışan bir adam olacak.

    şampiyonuz lan işte hiç uğraştırmayın verin direkt kupayı.
  • 19646
    emre transferiyle iyi duruma geldiğimizi düşünüyorum.ndiaye ve denayer hamleleri ile de bence herşey tamam olucaktır kısa vadede en azından bu sene için.işte burda elzem olan belhandanın satılabilmesidir.hem eksi bakiyeyi düzeltmiş oluruz bu transfer döneminde hemde gomis,garry gibi geçen seneki performansları ortada olan bu adamları satmak zorunda kalmayız.taşlar yerine oturur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın