• 8252
    2013-14 futbol sezonunda derhal 4-2-3-1'e dönmesi ve mecbur kalmadıkça da bu taktikten vazgeçmemesi gereken takımdır. 4-3-1-2 geçici bir çözümdü ama bu sezon olmuyor işte, uzatmanın anlamı ne? illa sıçmamız mı lazımdı yani, rezil-kepaze mi olmalıydık?

    -eboue ve dany ciddi şekilde uyarılmalı. kendilerini toplamazlarsa tribün onları bekler.

    -mümkün olduğunca chedjou-semih ikilisi kullanılmalı. defansın göbeğinde istikrar çok önemli.

    -burak ya kendine gelmeli ya da yedek kulübesine "merhaba" demeli.

    -riera hem ligde hem de avrupa'da 11'de başlamalı.

    -amrabat ve bruma'dan en az biri kanatlara yerleştirilmeli.

    -genel olarak iyi performans sergilese de anlık lakayıtlıkları dolayısıyla melo'nun kulağı çekilmeli.

    -ve de en önemlisi, ya fatih terim milli takım'ı bırakmalı, ya da galatasaray yoluna başka bir hocayla devam etmeli.

    cl kadrosu şöyle olabilir; http://www.kadronukur.com/...27b65bdab-21076.html (ligde de drogba-burak, amrabat-engin ya da melo-engin değişiklikleri yapılabilir duruma göre)

    edit: sağ bekte hamit olmaz diyorsanız, cl için eboue'yi ligde de sabri'yi kullanırız olur biter. ama bizim ideal bir taktik ve iskelet oturtmamız gerekiyor. (muslera, semih, chedjou, riera, selçuk, melo, sneijder, bruma iskeleti oluşturmalı)
  • 8253
    takım olduklarının bilincine varmaları, düzelmeleri için yeterlidir. iki senedir bize her türlü başarıyı tattıran bu oyuncu grubunu, 5 maç istediği gibi oynamadı diye satacak halimiz yok. her futbolcu grubunun formsuz dönemleri olabilir, bunları doğal karşılamak gerekir. eylül ayında bunları yaşamamız bizim için bulunmaz fırsat aslında, daha dahil olduğumuz hiçbir yarıştan kopmadık ve bunu düzeltebilecek zamanımız var. yeter ki bunları yapmak için gönüllü olsunlar, kaliteleri bunları yapmaya yetecektir zira. onlar mücadele etsinler, biz her zaman arkalarındayız, 6 da yeseler, 10 da yeseler bu takım bizim takımımız, mücadele ettikten sonra sırtımızı çevirecek halimiz yok.
  • 8254
    kimse kusura bakmasın ama sneijder'in takımın içine ettiği takım. o oynayacak diye selçuk sağ bekin kademesine girmekle meşgul oluyor. selçuk böyle angarya işler yaptığı için burak'la olan uyumu ortadan kayboluyor ve burak iyice etkisizleşiyor. sneijder var diye kanat oyuncularını oynatamıyoruz çünkü defans sorunu oluşuyor.

    hani sneijder her maç asist gol yapma tamam dersin ama onu da yapamıyor. eyvallah çalışıyor, koşuyor filan ama ondan beklentiler bu değil. asist yapıp gol atması isteniyor. ara pasları atsın isteniyor.

    4-4-2 li eski sisteme dönmesi ve takımın beyni olan selçuk'a takımın liderliğini vermesi gerekiyor. sahadaki patron ne drogba ne de sneijder olmamalı selçuk olmalı.
  • 8257
    doğrudur, fatih terim'in milli takımı çalıştırmayı kabul etmesi veya ünal aysal'ın buna en baştan karşı çıkmaması takımı etkilemiştir. ancak ilk 35 dakikasında muazzam top oynadığımız 17 eylül 2013 galatasaray real madrid maçı'nda 6-1 mağlup olmamızın sebebi bu değildir.

    birinci olarak daha kurulalı 2 yıl olan bir takımla tek bir oyuncuya 90milyon euro veren real madrid'i evire çevire yenmemizi beklemek büyük bir hayalperestlik olurdu. drogba'nın golü var hissediyorum, sneijder voleyle takar rüyamda gördümle bu maçlar kazanılmıyor. geçen seneki maçı örnek verebilirsiniz, ancak o maçta da ilk yarıda real'li oyuncuların bizim sahamızda cirit atmasından sonra biraz da onların rehavetini kullanarak ikinci yarı bir yarım saat muazzam oynayıp 3 gol attıktan sonra real'in tekrar oyunu kontrol edip yine istediği anda bir gol atmasıyla 3-2 kazanarak elenmiştik. ancak bir grup maçında real madrid'le oynamak çok daha farklıdır. öyle ki dün real bize organize hücum yapmadı, yapma ihtiyacı duymadı. bizim güzel futbol oynadığımız ilk yarı sırasında oyuncularımızın ne kadar yorulduğu çok aşikardı. onlar ise bir uzun topta 38 milyon euroluk oyuncularının topu kontrol edip muslera'yı ters köşeye yatırmasıyla öne geçtiler. e büyük takım olmak zaten budur, biz de türkiye ligi'nde aynı senaryoyu rahatlıkla gerçekleştirebiliriz, gerçekleştirdiğimiz zamanlar da oluyor.

    dün bireysel olarak gol pozisyonlarında daha başarılı olsak sonuç böyle iç karartıcı olmazdı, ama yine de yenerdik de diyemiyorum ben. çünkü biz hala engin baytar'dan medet umar haldeyiz. herkesin çok eleştirdiği hamit'e aslında hamit takım için çok önemliydi demeye başladık bile. bu ikisi olmayınca orta sahada oynatacağımız diğer isimler emre çolak veya kasımpaşa'dan gelen yekta. bu oyunculardan ne kadar karşı koymalarını bekleyebiliriz ki? bu onların suçu da değil. veya dany, bu seviyelerde dany'nin yaptığı hataları kusura bakmayın ama drogba'yla kapatamazsınız. sol bek dersek, bu sene hiç resmi maç oynamayan riera'yla çıktık, özellikle ilk yarı olmak üzere çok iyi oynadı, ama bu sıkıntıları yaşayan bir takımdan çok daha farklısını beklemek hayalperestlik olur, eğer bu kadar kolay olsaydı inanın futbolun da bir zevki olmazdı. sürekli kapak takan burak'ımız dün kapak takamadı, ama en azından bir tane kafa topu alabilirdi değil mi arkadaşlar? yani 30 gol atıyor, onun işi gol atmak diyoruz da sen real'e karşı oynarken giden her top stoperde kalıyorsa, senin forvet oyuncun topu kontrol edip pas atana kadar bir asır geçiyorsa zaten gol atsa bile senin takımın gol yemeye çok daha açık hale geliyordur.

    her neyse, çok uzatmak istemiyorum ama bu takımın sorunları aşikardı, biz geçen sene de kolay gol yemekten muzdarip bir takımdık. yabancı sıkıntısını bahane ettik ama avrupa'nın en büyük 10 takımı arasına girme vizyonu koyduysan gerekirse gidip ömer toprak'ı alacaksın, sonra da koyacaksın orjinal bir sol beki kadrona. orta sahanda engin, emre, hamit tekrarlarını yapmamak için gökhan inler'i, alper potuk'u kaçırmayacaksın. ben çok umutsuz da değilim, sadece yabancı sınırı konusu çözülene kadar avrupa'da gruptan çıkmalarımız benim için hep başarı olacaktır. veya fazla para verip parlayan türk oyuncuları kaçırmamak da yabancı sınırını beklemekten iyi bir seçim olabilir.
  • 8258
    ırkçı birisi değilim hatta afrikalı oyunculara karşı çok sempatim vardır ama futbol konusunda temel bir ilkem vardır. bir takımda ilk 11 içinde en fazla 3 tane afrikalı oynatacaksın. makul sayı 2'dir. bu adamlar yapı itibariyle rahat olurlar ve sorumluluk duyguları pek gelişmiş değildir. hele ki defans hattında 2 afrikalı varsa o defanstan hayır gelmez. 3 tane varsa geçmiş olsun. zaten kaleci olanlarından hiç almayacaksın.

    eboue-dany-chedjou üçlüsünü oynatıyoruz. bu üçlü defans hattında yer aldığı sürece defans zaafiyetimiz ortadan kalkmaz.
  • 8259
    kesinlikle iyi yönetilmeyen, kadro planlaması konusunda rezalet olan ve yanlış tercihler yapılan takımdır. kadrosunda bulunan ufuk,aykut,eboue,dany,chedjou,hakan,aydın,emre,amrabat,hamit,burak gibi çöplerden kurtulmadığı ve bu oyunculardan herhangi dört tanesinden fazlası kadroda tercih edildiği müddetçe sendelemesi kaçınılmazdır. bunları kesinlikle son dönemki performans ışığında söylemediğimi de belirteyim. sezon başından beri böyle düşünüyorum.
  • 8261
    17 eylül 2013 tarihli real madrid maçı ile ilk defa utandırmıştır. chelsea maçlarını da gördük o chelsea bu real in 10'da 1 i belki. ciddi ciddi utandım.

    ne fblilerden ne de bjklilerden utandım. dalga geçilmesi değil mevzu.

    yenilirsin dersin ki: elimizden geleni yaptık olmadı. bunu diyebiliyor musun? diyemiyorsun. maçı saldın resmen. oynamayan ronaldo'ya zorla gol attırıyorsun. mücadele etmeyen gol yedim diye maçı bırakan takım utandırdı.

    geçen yıl ne kadar gururumuzla elendiysek, sahadan başımız dik ayrıldıysak yenilsek bile, bu sene o kadar boynu bükük ayrıldık ilk maçta. yazık.
  • 8262
    hocanın yerinde olsam şu saatten sonra yabancı olarak muslera, melo, sneijder, bruma, amrabat ve drogba'yı kullanırım. geri dörtlüyü tamamen türk yaparım. hiç olmazsa bir nebze geleceğe yatırım olur. dany, eboue falan artık çekilir çile değildir. chedjou'da sakatlık olursa girer. yemin ediyorum sabri'yi, gökhan zan'ı falan özledim arkadaş. fotokopi gibi her hafta aynı saçma sapan hatalar olur mu, insan da bir nebze hatadan ders çıkarma olur. ayıp ya.
  • 8266
    elle tutulur pek bir başarısı olmadığı halde kimi zaman skibbe'li, rijkaard'lı dönemini acayip özlediğim takımdır. bazı maçlarda, hatta bazı maçların sadece bir bölümünde öyle bir top oynardı ki o takım, şu anki galatasaray resmen solda sıfır kalırdı ama her sezon beklenen şekilde yine hüsranla sonuçlanırdı. o takım oynadığı o topları sezonun tamamına yaymasını bilseydi cidden efsane olurdu ama olmadı tabi.

    2008-2011 arasındaki galatasaray sanıyorum ki en iyi şekilde defansı kevgir, hücum gücü ise ölümcül olarak tanımlanabilir. ayrıca sakatlıklardan çok çekmiş olmasıyla bilinir. en çok özlenen isimlerin başında bana göre lincoln, keita, kewell, baros ve arda gelir. bir de kaderin bir cilvesi olarak avrupa'da dünya devlerinden çok tobol, levadia talinn, bellinzona, metalist kharkiv, maccabi netanya, ofk belgrad ve karpati lviv gibi güzide takımlara karşı ter dökmüştür.
  • 8267
    farklı kazanamayan takım. 4 golden fazla attığı son resmi maç, 2011-2012 sezonunda oynanan, 5-1 kazanılan karabükspor maçı. 1 farkla önde olduğumuz maçların büyük bölümünü defansta pas yaparak harcıyoruz. küçük bir bölümse defansımızda yapılan hata ve rakip takımın golü bulmasıyla sonuçlanıyor. 2012-2013 sezonunun ilk yarısında neredeyse tüm maçlarımız bu şekildeydi. ligin 2. yarısında drogba ve sneijder'in takıma katılması, 4-3-1-2 sistemine geçişimiz kısa vadede bizi rahatlattı ve şampiyon olmamızı sağladı, ancak daha bu sisteme ilk geçtiğimizde bunun günü kurtarmaya yarayacağını biliyorduk. sistemi devam ettirmek takımı kargaşaya sürükledi. drogba, burak ve selçuk'tan kanatlara, melo'dan stoper bölgesine katkı bekliyoruz. bu yüzden orta sahada oluşan boşlukları sneijder'le kapatmaya çalışıyoruz. son maçların en çok koşan futbolcusu sneijder, ancak kendisini ceza sahasında neredeyse hiç görmedik. top rakipteyken deli gibi hücum presi yapıyor, top bize geçtiğindeyse beklerimizle, kanat oyuncularımızla, hatta stoperlerimizle pas alışverişinde bulunup takımı rahatlatması gerekiyor. bu görev selçuk ve melo'nun, ancak onlara da başka sorumluluklar yüklenmiş durumda. planlar işlemeyince her topu drogba'ya şişirip, etkili olmasını bekliyoruz. 36 yaşındaki bir adamın tecrübesinden faydalanacakken, fizik gücünden faydalanmaya çalışıyoruz. sonuç olarak 3. bölgede etkili olamıyoruz ve gol atamıyoruz. 4-2-3-1'e dönülmesi artık şart. selçuk ve melo göbekte olacak, takıma can verecek. sneijder topları semih veya hakan balta'dan değil, selçuk ve melo'dan alacak. burada onun farkı ortaya çıkıyor. topu alıp döndüğünde o kadar hızlı hareket ediyor ki, rakip defans oyuncuları asla yerleşemiyor. sağında ve solunda kanat oyuncuları, önündeyse forvet oyuncusu olacak. verilebilecek en güzel pası verip takımı gol pozisyonuna sokacaktır. bu oyun tarzı, skor olarak öndeyken ve rakip yüklenirken birkaç pasta gol pozisyonu yakalamamızı sağlayacak. artık farklı kazanabilen bir takım olmalıyız. futbol gerçekten elde kaliteli futbolcular varsa kolay bir oyun. saçma sapan kurgularla işleri zorlaştırmanın gereği yok.
  • 8268
    rakipleri olan beşiktaş ve fenerbahçe nerdeyse her maç kornerden ve duran toplardan gol bulurken bizim takımımız en son kornerden direkt ortayla golü 20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçında atmıştır. ligde ise durum daha vahim. ligde en son 2 eylül 2012 galatasaray bursaspor maçında kornerden direkt ortayla gol atmışız. koskoca galatasaray futbol takımı ligde 1 seneyi aşkın bir süredir kornerden gol atamıyor. bu çok vahim bir durum.
  • 8271
    2011-2012 sezonundan beri kadro derinliği ve kalitesi arttıkça mücadele gücü düşen takım. bülent korkmaz gibi mağlubiyetlerden sonra "rakip daha çok inandı" diyenlere pek inanmam ama futboldaki tek gerçeğin kaliteli oyuncuları yan yana dizmek olmadığını da biliyorum. rakip kadar koşmadıktan, mücadele etmedikten sonra kalite farkını nasıl ortaya koyabilirsin ki? aksine günümüz futbolunda fiziksel mücadele ve doğru takım dizilişi ile kalite farkları kapatılabiliyor.

    bizim yanlışımız da bu noktada oldu. takıma sol bek gerekiyordu seneijder'i aldık, stoper gerekiyordu drogba'yı aldık. her pası sneijder versin istiyorduk, her topa drogba vursun istiyorduk.takımı iki senedir şampiyonluğa taşıyan selçuk inan'a sneijder'e pas vermedi diye kızıyorduk. hep eleştirdiğimiz fenerbahçe taraftarı gibi transfer delisi olduk.

    bugün baktığım noktada sneijder ve drogba transferlerinin fatih terim'in kucağına bırakılmış bombalar olduğunu düşünüyorum. hem de bunu 2007 yılında profil resmini drogba yapan biri olarak söylüyorum. drogba ve sneijder'i alıyorsan bunları oynatmak zorundasın. bir de elinde son iki senenin gol kralı var onu da oynatacaksın ve buna göre bir formül bulacaksın. fatih terim de bir formül buldu aslında ve 4-3-1-2 sistemine geçti. 2012-2013 sezonunu öyle ya da böyle şampiyon tamamladık. biz her puan kaybettiğimizde rakipler de puan kaybetti falan filan. kötü oynarken şampiyon olmak önemli bir iştir. ama eksiklerimizi görmemiz, sandığımız kadar iyi olmadığımızı bilmemiz gerekirdi olmadı.

    2013-2014 sezonuna yine baklava denilen 4-3-1-2 dizilişi ile başladı fatih hoca. fakat bu dizilişin özellikle kanatlarda verdiği açıklar zaten vardı. bunun üstüne bir de eski fiziksel gücüne hiç bir zaman ulaşamayan sneijder, artık 36 yaşına gelmiş drogba ve fatih terim'in bütün uyarılarına rağmen takım savunmasına gerekli yardımı yapmayan burak yılmaz eklenince kaliteli fakat helva gibi dağılan bir takım çıktı ortaya.

    bugün geldiğimiz noktada ben çıkış yolunun önce sorunlarımızı kabul etmekte daha sonra da fatih terim'e koşulsuz destek vermekte olduğunu düşünüyorum. (bkz: fatih terim) tüm kariyerinde olduğu gibi yine hatalarından ders çıkartacak, yine geri dönecektir.

    ortada bir sorun varsa yönetim, teknik heyet, taraftar hepimiz sorumluyuz. ve galatasaray'ı hep beraber ayağa kaldırmalıyız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın