• 37151
    avrupa ligi'nde ilerleyebilmesi cok zor gorunen, ciddi kadro muhendisligi sikintilari yasayan takim. zaten dar ve dengesiz bir kadroya sahipken kerem demirbay, victor nelsson, michy batshuayi, ismail jacobs, elias jelert ve hakim ziyech gibi kritik rotasyon parcalari hayli kotu performans gosteriyorlar. yetmezmis gibi icardi de sezonu kapatti. haliyle kadro iyice daralmis halde. santrfor, 10 numara, kanat, sol bek, sag bek, stoper, kaleci, orta saha merkez... bu bolgelerin hepsinde cesitli performans problemleri var.

    bu transferle cozulecek bir durum da degil. zira avrupa'ya yazilabilecek sadece 2 oyuncu kontenjani var. galatasaray'in tum problemlerini sadece 2 transferle cozmesi de mumkun degil- ne kadar cok yonlu oyuncular tercih edilirse edilsin. dolayisiyla aslinda dogru soru "kim transfer edilmeli?" degil. galatasaray'in vermesi gereken belirleyici karar performansi dusuk oyunculardan hangilerinden umudu kesmek gerektigi...

    burada iki isim net one cikiyor: ziyech ve nelsson. bu oyunculari digerlerinden ayiran, form tutsalar dahi galatasaray oyununa uygun profiller olmamalari ve bulunduklari seviyeden daha ileriye gitmelerinin artik mumkun olmamasi. kerem, bats, jacobs saglikli ve formda olduklarinda takima katki saglayacaklardir. jelert ise yetersiz olsa da cok yonlulugu ve gelecek vadetmesi sebebiyle gidecekler listesinde asagilarda kaliyor.

    bu iki oyuncunun ayrildigi durumda transferler cok netlesiyor:
    - sol ayakli, sol bek de oynayabilen, genc, hizli ve hamleli bir stoper. bu transfer jacobs, apokerim, ve davinson'un sakatliklarinin olusturacagi riskleri minimize etmeye yarayacaktir. burada is scout ekibine dusuyor.
    - kanat ve 10 numara oynayabilecek, forveti "ciftleyebilen", rakibi yipratacak cok yonlu bir hucum oyuncusu. bu da john arias'a isaret ediyor. bu oyuncuyla ilgili tum sinyaller cok dogru bir transfer olacagi yonunde- umarim galatasaray bu transferde elini cabuk tutar zira epl haberleri cikmaya basladi bile.

    bu iki transfer galatasaray'in sezonun ikinci yarisinda riskini minimize edecektir- fakat risksizlik tabi ki mumkun degil. bu sartlarda galatasaray'in iki temel riski kaliyor: osimhen'in ve/veya sara'nin yasayacagi bir sakatlik, galatasaray'i kupalardan edebilir.

    umalim bu ocak ayinda muthis bir sezonun kritik hamleleri yapilabilir, ve gecen sezonun ocak ayi fiyaskosu tekrar yasanmaz.
  • 37152
    belirli bir seviyeye ulaşmış olması için, yine belirli seviyedeki takımlara karşı sorun yaşamaması gereken takımdır.

    galatasaray bugün avrupa'nın en iyi 20 takımından biri değil, 30 veya 40 takımından biri de değil. bana kalırsa avrupa'nın en iyi 100 takımından biri bile değiliz. hep aynı takımlara karşı 2 senedir hep aynı şekilde diş geçiremiyor bu takım. molde'den al, malmö'ye kadar aradaki kopenhag, sparta prag, young boys ve az alkmaar, hepsi aslında aynı takım. planları, dizilimleri, oyuncu profilleri büyük oranda aynı. ama biz 2 senedir çözemedik bu seviyeyi. rfs maçındaki rezalet ayrı kategoride, onu yazmıyorum. ama seviye denen şeyin ilk basamağı bu ve bunun gibi takmlar.

    buraları aştıktan sonra peşinden roma, villarreal, aston villa, frankfurt ayarında takımlar geliyor. onların da peşinden chelsea, napoli, dortmund, sevilla gibi takımlar. sonrası zaten en yukarısı.

    biz daha ilk basamağı çözebilmiş bir takım değiliz. o seviyeyi çözmüş olsak geçen sene şampiyonlar liginde 2.turumuz vardı bu sene de yine ordaydık. ama çözemediğimiz için kurduğumuz pahalı kadroların hakkını veremiyoruz. ya en basitinden evimizde tottenham'a 2-1 yenilsek, şu yukarıda saydığım takımlara karşı sorunsuz gitsek bugün 12 değil 15 puanımız vardı ve kiev maçında gelecek galibiyetle 1 maç kala güle oynaya son 16'ya kalacaktık. ama işte seviye geçemediğimiz için olmadı.

    bodo glimt beşiktaş maçını izledim bizim maçtan sonra. istatistiklere falan hiç bakmadan dedim bu bodo takımı rakip ceza sahasında topla herhalde bir 90-100 kere buluştu, biraz da abarttım tabi. sonra bir baktım tam 63 kere oynamışlar. fenerbahçe de 1.5 ay sonra midtjylland ile oynayacak. o takımı da az buçuk seyrettik biliyoruz. galatasaray bu iki takımı da deplasmanda yenemez. hiçbir şekilde yenemez. tam 6 kere tecrübe ettik zaten.

    zaten dikkatli bakarsanız 2 senedir avrupa'da başarı namına konuştuğumuz şey manchester ve tottenham galibiyetleri. her sene 1 tane galibiyeti vitrine koyup hikayeyi genel olarak okumazsak bu iş değişmez. manchester'ı yendik de ne oldu, gruptan çıkamadık. tottenham'ı yendik ama son 16'ya doğrudan kalma şansımız bugün maksimum %50.

    köyün birinde yağmur yağmaz olunca nefesi kuvvetli hocaya gitmişler yağmur duası için. adam tek şart olarak azıcık da olsa inanmayan köyün meydanına dua için gelmesin demiş. tamam hepimiz inanıyoruz sen merak etme demişler. ertesi gün hoca köy meydanına gelip ahaliye şöyle bir bakmış. dua etmeden arkasını dönüp gitmiş. köylü peşinden koşup sana inandık geldik niye dua etmiyorsun deyince hoca, ulan hiçbirinizin elinde şemsiye yok bu nasıl inanmak demiş. okan hocaya en inananın bile elinden kağıt kalem düşmüyor son 3-4 gündür. çünkü onlar da biliyor ki ajax deplasmanında mantarlayacak bu takım. sorsan bizim okan hocayla derdimiz var kendileri hocanın müridi. ulan sen de inanmıyorsun ki adama. yok şu şuna yenilirse yok bu buna yenilirse. az, malmo ve rfs'yi yensek böyle olur muydu? kiev'i yen bu işi bitir diyecektik.

    bir zamanların anadolu takımları için 4 büyüklerin tamamından aynı sezonda puan aldıkları zaman haber olurdu. büyükleri şöyle ipe dizdi böyle yaptı falan diye sonra puan durumuna bir bakardın ki ligi 12.bitirmişler. o haber de zaten hepi topu 2-3 gün gündem olur sonra konu kapanırdı. ben 2 sezondur manchester ve tottenham galibiyetleri endeksli bir avrupa serüveni tanımlaması görüyorum. bu da beni üzüyor kardeşim. yol yürümek mesafe kat etmek lazım. hedefe yaklaşmak lazım. bir anda 10 adımlık zıplayıp sonra 20 adımlık durmaktansa zıplamasız 15 adım atalım daha iyi.

    efendim eksikler vardı, zart vardı zurt vardı. seviyeden kastımız bu zaten. bizim normalde de sağlam 5-6 as oyuncumuzu isveç'e götürmeden kazasız belasız kazanıp dönmemiz gerekiyordu. maça çıkan 11'den 4 tane malmö kurarsın, yap 3-0'ı 60'a kadar sonra düşür vitesi. eksik meksik umurunda olur mu? her maçı son nefese taşıyıp taşıyıp çok yoruluyoruz dersen kabahat sende derim ben de. 85'ten sonra 7 tane gol yemiş la bu takım. bunun 1 tanesini hadi 2 tanesini eksiklere yorarsın. hepsine bir bahane bulursan seviye atlamayı unutun. hele büyük büyük avrupa ligi hedeflerini aklınızdan bile geçirmeyin. çift maçlı turlarda deplasmanda kimi yener bu takım. hahahahahaa.... fenerbahçe dışında bir örnek verebilir misiniz?

    daha alması gereken çoooook mesafe olan takımdır.
  • 37153
    sattığın kadar al, finansal fair play dönemleri çaresizce o kadar vasat takıldık ki şuan çok başarılı gözüken halimiz ortalama potansiyelimiz aslında.

    son üç yılki gelişim olarak bakarsak harika gidiyoruz fakat yerel kalitede farkı açarken yetinmeyip avrupa seviyesinde büyümeye devam etmeliyiz.

    futbol takımında kemik kadro oluştu, bundan sonrası çok radikal kararlar almadan adım adım gelişmeye devam etmek.
  • 37154
    hakem faciasının yaşandığı, rakip tarafından tekme tokat dövüldüğümüz, sakatlar verdiğimiz sivasspor maçından olumsuz etkilenen tek tarafız.

    ne kasap futbolculara bir şey oldu, ne hakeme, ne mhk'ye, ne tff'ye, ne de bazı görüntüleri gizleyerek maçı dizayn etmeye çalışan beinsports'a. hepsi az çok konuşuldu, hatalar söylendi, büyük büyük laflar edildi. sonuç; oyna devam, aynen devam...

    yazıklar olsun hepsine. bu takım öyle bir şampiyonluk alacak ki bu sene, yine olmadı ne yapsak başaramadık diye kahırlarından ölecekler.
  • 37158
    davinson gibi bir adama sahipken bile defansı çok kötü olan takımdır.
    sistemle alakalı olabilir, okan hoca oraya biraz daha defansa yoğunlaşmalı bence.
    maç koparma huyumuz olmadığı gibi maç tutamama huyumuz da ortaya çıktı bu sene.
    normalde okan hoca 2-1'e maç bağlayıp her türlü puanı alırdı ama bu sene işler hiç öyle görünmüyor.
    geçen sene skor 2-1 iken rahat maç izlerdik bu sene maalesef 3-1 3-0 olsa bile rahat maç izleyemiyoruz.
  • 37171
    ligde oynadığımız 16 maçın 12’sinde gol yedik. avrupa’da ise 7 maçın tamamında gol yedik ki zayıf ekipler var içerisinde. verdiğimiz pozisyona oranla yediğimiz gol sayısı fazla değil bu arada, çok daha fazlasını yiyebilirdik.

    bu biraz da hücumdaki bitiricilik sorunumuzdan kaynaklı. basit pozisyonları golle sonuçlandırıp fişi çekemediğimiz için rakip takım direnç kaybetmiyor.

    evet takım zevk veriyor, maçlar heyecanlı geçiyor ancak ilerleyen aşamada daha çetin maçlar oynayacağız. oraya da bu takım savunması ile gidersek sorun yaşarız. ligde de ikinci devre daha farklı hesaplar olacak. kimisi avrupa potasına kalmak isteyecek kimisi küme düşmeme mücadelesi verecek. avrupa’da zaten çok daha zor ekiplerle karşılaşacağız.

    devre arasında takıma stoper ve bek takviyesi elzem. bununla beraber takım savunmamızı geliştirmemiz gerek.
  • 37172
    iç sahada ligin en çok gol yiyen 3.takımı. kulağa oldukça garip geliyor ama durum bu. avrupa liginde de ilk 24 takım arasında en çok gol yiyen iki takımdan biriyiz. bireysel hata ile çok fazla gol yedik ama orta sahamızın bu kadar fiziksiz ve atletik olmayan oyunculardan kurmamızın avantajı olduğu gibi dezavantajı da oluyor. bizim beklerimizin boey gibi olmalı ki bu bile yetmez muhtemelen.
  • 37174
    takımda genel olarak oyun zekasında problemler var. veya bir gevşeklik, emin değilim.

    skor olarak öndeysek ciddiyet kalmıyor fantezi paslar veya çalımlar deniyoruz. skor eşitse veya gerideysek yine anlamsız çalımlar, saçma pas tercihleri yapıyoruz.

    örneğin dünkü maçta gol aradığımız dakikalarda ceza sahasında abdülkerim, kaan, osimhen, bats varken korneri paslaşarak kullanıyoruz ve kaptırıyoruz. tam saha takım geriye koşuyor, kontra yememiz de cabası.

    yine yüklendiğimiz anlarda barış alper orta açmak veya müsait konumdaki berkan'a pas vermek yerine aut çizgisinde bacak arası deneyip kaptırıyor, yine kontra yiyoruz.

    abdülkerim marke pozisyondaki berkan'a pas veriyor, topla ilişkisi iyi olmayan berkan mecburen topu dikiyor ve direkt top rakibe geçiyor.

    taç atışlarını son dakika frikiği gibi düşüne düşüne 1 saatte anca kullanıyoruz, o top da ekseriyetle yine rakibe gidiyor. kaldı ki dün yediğimiz ilk golü de taç kullanmayı beceremediğimiz için kontra yiyerek ağlarımızda gördük.

    ve aynı maçta daha bunun gibi nice sayısız örnek. galatasaray seviyesindeki bir kulübün daha akıllı futbol oynaması gerekiyor.

    (bkz: 16 aralık 2024 galatasaray trabzonspor maçı)
  • 37175
    https://x.com/.../1868750015222755672

    işte bu birlik ve hırs sayesinde şampiyon olacak takımdır. organize yapıcılar pislik üstüne pislik yapadursun, yayıncı kuruluşu, tff'yi, medyayı, çoğu kulübü ele geçirsin, yesin hakları... bununla, hırsımıza hırs mücadelemize güç kattılar. auttan golü sayıyor, kırmızı görmüyorlar(!)

    işte bunlar, son maçın en kötüsünü coşturuyor, kenarda bekleyen, hatta oyuna hiç giremeyen oyuncularımızı bile galibiyet golüyle sahaya döküyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın