• 133
    takımda çeteleşmeye gidenler, yabancı sınırı 1 olsun diye takım arkadaşlarını takımda istemeyenler, takım arkadaşının boğazına sarılanlar, pas vermedi kendisi gol attı diye takım arkadaşının golüne sevinmeyenler, takım arkadaşı amiyane tabirle kıçını yırtarken umursamazca sahada gezinenler, herkesin alın teriyle çabasıyla kazandığı şampiyonlukları kendisine mal edip "bunu ben aldım" diye taraftara posta koyanlar takımın moralini bozmuyor,

    ben o gerçek mücadele edenlerle, takım için varını yoğunu verenlerle, dünyaları kazandırıp çıkıp tek kelime etmeyen ama yediği hatalı golde ağlayan adamlarla aynı sahada olmaya yakıştıramadığım egoist futbolcuları ıslıkladım diye bütün takımın morali bozuluyor.

    .... be rıfat abi!
  • 135
    fikirlerinde haklı eylemlerinde haksız olan taraftardır. sanılmasın bugün burak yılmaz'a tezavhürat yapan taraftarlar burak'ın oynadığı futboldan çok memnun ve yeni forvet istemiyor.

    maç oynanırken futbolcu ıslıklamak bizim çocukluğumuzda kadıköy geleneğiydi. maç esnasında oyuncu ıslıklamayı doğru bişey zanneden taraftar az ötede oynasın.

    o esnada sadece ıslıkladığın oyuncunun değil sahada minimum 7 8 oyuncunun moralini bozarken rakip takımdaki oyunculara güven cesaret verip iştahlarını kabartıyorsun.
  • 136
    bu işi keyfinden yapmayan taraftardır.

    futbolcu tonla para kazanmasına, ayan beyan ortada olan yetersizliğine ve takımın düştüğü duruma rağmen kendini salıyorsa, umarsızca etrafa bakınıyorsa, sanki dünyanın en özel 10 oyuncusundan biriymişcesine eli şeyinde geziniyorsa tabi ıslıklar.

    o taraftar para verip maça gidiyor,
    o taraftar para verip forma alıyor,
    o taraftar para verip dekoder alıyor
    eşini, çocuğunu yeri geliyor 2. plana atıyor seni takip ediyorsa ıslıklar kardeşim.

    ıslıklar ve sen de hiç bir şey diyemezsin.
  • 137
    futbol bir sektörse, kulüpler ticari bir iş yapıyorsa, futbol maçları da bu sektörün para kazanmak amacıyla düzenlediği bir eğlenceyse bu durumda stada gelip takımını destekleyen taraftarlar da "müşteri" pozisyonunda oluyor. ee müşteri de verdiği paranın karşılığında belirli bir hizmet kalitesi bekler öyle değil mi? neticede müşteri her zaman haklıdır. taraftar 3 kuruşluk maaşından kesip stada geliyorsa, hele ki seyirci kısırlığının olduğu şu dönemde, milyon eurolar alan futbolcu da bunun karşılığı vermeli. futbol sektöründe müşteri konumunda olan taraftarlar verdikleri paraların karşılığını alamıyorsa her türlü protestoyu ortaya koyma hakkına sahiptir diye düşünüyorum.

    olaya bir de bu açıdan bakmak lazım.

    bu tarz protestolar takıma, diğer oyunculara zarar vermiyor mu? kesinlikle veriyor ama olayı tek boyutlu düşünmemek lazım. mekanizmanın bir dişlisi aksıyorsa bütüne zarar verebilir. burda yapılması gereken şey o dişliyi değiştirmektir diye düşünüyorum. burak yılmaz'ın ıslıklanması benim şahsen hoşuma gitmiyor ama kendisine verilen kredinin de haddi hesabı yok.

    yönetim, teknik ekip burak'ı kazanalım diye ekstra çabalara girmek yerine alternatifler geliştirmeli. bu iş profesyonel bir iş neticede.
  • 139
    bence sabri, burak ve umut'u daha maç başlamadan ıslıklamaya başlamak lazım. hatta maç içinde komiklikler yapan bazı futbolcuları da ıslıklamak lazım. çünkü bizim yönetimin ve teknik direktörün bunları kesecek aklı ve cesareti yoktur.

    taraftarın baskısı olmasa bu zavallılar; aydınla sözleşme yapacak, sabri'nin opsiyonunu iptal edemeyecek, melo'nun yerine donk'u, sabri'nin yerine linnes'i transfer edemeyeceklerdi.

    galatasaray'da başka çare yok, takımı taraftar oluşturacak. çünkü yönetim zavallı, teknik heyet enerjisiz ve çok yaşlı.
  • 140
    tek bir maç değil de bir sezon veya daha fazlasındad kötü oynayan oyuncusunu ıslıklıyorsa iyi yapmış taraftardır.

    mesela geçen senelerde hamit'i önceki haftalar iyi oynamasına rağmen bir hafta kötü oynadı diye ıslıklamışlardı da burda tepki göstermiştim.

    bugünkü* maçta burak yılmaz ıslıklandı ki hiç de öyle haksızlardı diyemem. bu sezon ortada yoksun, geçen sezon da yoktun. keyfin yerindeyse koşup basıyorsun, aldığın paranın hakkını da vermiyorsun, sana gelen toplar geri dönüyor, buna rağmen gol atıp armayı gösterebiliyorsun. senden daha fazla kim hak ediyor ıslıklanmayı? ha umut.. ha sabri. neden diğerleri ıslıklanmıyor da sen ıslıklanıyorsun?
  • 141
    normalde maç içinde kesinlikle futbolcu ıslıklanmasına karşıyım. 90 dakika boyunca armayı giyen oyuncuya destek vermek stada giden taraftarın görevidir. hatta bu konuyla ilgili batıya açılan pencere ile sezon başında bayağı ateşli bir tartışma yaşamıştık. stadın dışında her türlü tepki kabulüm ama 90 dakika içinde destek önemli.

    gelelim burak mevzusuna. aslında burak özelinde değil de mevcut oyuncular üzerinden düşünmek lazım bu konuyu. son yıllarda tribünün çok fazla oyuncu ıslıkladığını hatırlamıyorum. yani konuyu futbolcusunu ıslıklayan taraftar olarak düşünmek yanlış. taraftarı bu hale getiren sebebin bariz bir şekilde mevcut kadrodaki oyuncular olduğu açık.

    bu oyuncular bana göre ıslıklanmadığı için, en ufak eleştiride zaman zaman taraftarın, zaman zaman teknik direktörlerinin korumasında olduğu için bu hale geldiler. sahada mağlubiyete isyan etmeyen bir oyuncu topluluğu var. kayseri maçının uzatma dakikalarında rakip takım 2 dakikadan fazla top çevirirken sadece izleyen bir takımdan bahsediyoruz. taraftarın takımın bu hale gelmesinde etkisi olan oyunculara tepki göstermesi en doğal hakkı. zira yazının başında bahsettiğim armayı taşıyan futbolcular o armaya ihanet etmeye başlayalı çok oluyor.

    burak'ın bu tepkiyi sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum. umut kendisinden çok daha fazla küfüre, tepkiye maruz kalmasına rağmen bir kere bile dönüp taraftara bir hareket yapmadı. burak'sa "penaltıdan" attığı gol sonrası şov yapmaya çalışarak tepkiyi hakettiğini kanıtladı.
  • 143
    bu akşam yaptığı gibi burak yılmaz'ı ve/veya karşıyaka maçında yaptığı gibi umut buluy'u ıslıklıyorsa, sözleşme uzattıktan sonra sabri sarıoğlu'nu ıslıklıyorsa doğru yapan taraftardır.

    farklı açılardan bakalım:

    burak yılmaz ve umut bulut:

    1) forvetin düzenli gol atamamasını anlayabilirim. eğer ben takım olarak sezon başından beri 60 gol atmışsam (yanılmıyorsam bu maçla birlikte tam 60 oldu) ve benim forvet hattım sadece 3 ü penaltıdan 13 gol atmış ise,

    2) gol atmak dışında toplu veya topsuz oyunda bu adamların hiçbir etkisi yok ise,

    3) kaybettikleri toplara, atamadıkları paslara, kaçırdıkları %100 gollere, takım için oynamalarını geçtim takımın bunların morali yerine gelsin diye maçı kaybetmeyi göze alarak bunları beslemeye çalışmasına 3 sene dayanmış isem,

    4) bu adamlara senede 16 trilyondan fazla para ödeniyorsa

    kimse kusura bakmasın ama ben ıslıklarım arkadaş. az bile yapmış olurum. ne yönetimin git dediği, ne bunların gideyim dediği var ve galatasaray'a zarardan başka bir katkıları yok. taraftar tepkisi nedeniyle devre arasında veya sene sonunda %1 gitme ihtimalleri varsa 90 dakika boyunca ıslıklamazsak hata bizimdir.

    sabri sarıoğlu:

    13 sene türkiye'nin en iyi tesislerinde, en iyi hocalar ile çalışmış olmasına rağmen adam tutmak, pas vermek ve takım arkadaşına taç atmak kadar basit işleri halen dahi yapamıyorsa, sözleşme imzaladıktan sonra "beni ıslıklayanlar yolda görseler imzamı ister gibi entelektüel yapısına uygun bir açıklama yaparsa onu da ıslıklarım.

    bu adamı ıslıklayıp opsiyonunu kaldırtırken iyi, burak yılmaz'ı ıslıklarken mi kötü? boşveriniz
  • 145
    cok net kar-zarar hesabi yapilarak dogrulugu konusunda yorum getirilebilecek eylemi yapan taraftardir. soyle ki; sen bu oyuncuyu isliklamazsan takim zarar goruyor mu? evet. sen bu oyuncuyu isliklarsan takim zarar goruyor mu? evet. peki hangisinde takim daha buyuk ve daha uzun sureli zarar goruyor? mantikli bakilirsa isliklamadigin zaman. neden? cunku isliklamadigin oyuncu gitmiyor ya da kalsa bile kendine ceki duzen vermiyor dolayisiyla bir kanser gibi yayilip her mac takimini bir kisi eksik oynatiyor.

    sonucta isliklayan taraftar haklidir. isliklanmasi hem de her mac isliklanmasi caizdir ve kat'idir. isliklayanlarin dillerine dudaklarina sagliktir.
  • 146
    hangi futbolcu olduğuna göre bas baya değişri. sinan'ı, jose'yi, bilal'i ıslıklarsan abes olur burak'ı, sabri'yi, yasin'i ıslıklarsan da bunda bir yanlış yoktur.

    bugün bu konu 16 ocak 2016 galatasaray sivas spor maçındaki burak yılmaz ıslıklanması üzerine konuşuluyor ve her fırsat bulduğunda dile getirmeye çalıştığım bir konuyu tekrar dile getireceğim. böyle bir olay yaşanmasaydı burada ıslıklanmaz hede höde diyen birçok kişi burak'ın ıslıklanması gerektiğini düşünürdü ama bu olay yaşanınca sanki bu düşünce daha önce kendilerinde yokmuş gibi tavırlara giriyorlar. bu adam bu işi para karşılığı yapıyor ve üst düzey maaş alıyor, ne demek bu üst düzey performans verecek. vermiyor ve hem de nezamandır vermiyor neyine acıyım ben bu adamın neden vicdan yapim. bu adamın amk bunu oynatanın da amk bu aamı fırsat bulduğunda satmayanın da amk acıyanın da amk. valla tutarlı olmakta yarar var, ben stat da olsa burak'ı yuhlardım el kol hareketinden sonra yuhlamam sülalesine sövmeye dönerdi. acırsan acınacak hale düşersin.
  • 149
    hiç kusura bakmayın. burak yılmaz, sabri sarıoğlu ve umut bulut özelinde dibine kadar haklı olan taraftardır.

    bu taraftarın yıllardır biriken kahırları bunlar. bir değil iki değil. bir yerde illaki patlayacaktı bu enerji.

    not: ıslıkların takıma olumsuz yansımasının farkında olarak yazıyorum bunu. takıma olumsuz yansıyan esas büyük tabloyu görmeyi unutmadığım için.
  • 150
    ben de bu konuda bir iki kelam etmek istiyorum.

    birincisi niye maç içinde yapılıyor da maç sonu beklenmiyor deniliyor. maç bitince istisna-i kaideler dışında herkes soyunma odasının yolunu tutuyor. maç sonunda ıslıklama durumunda tepkiyi yönelttiğiniz oyuncu belli olmuyor, en azından oyuncu özelinde olmuyor. misal burak yılmaz bu maçta felaket işler yaptı, taraftar kendini tuttu, hiçbir şey söylemedi ve maçın ardından bir ıslık tufanı koptu diyelim; o maçta alkışlanacak kadar iyi oynamayan ama vasatı da aşamayan adam "yahu galip geldik, iyi de oynadık sayılır, bu neyin nesi?" demez mi, bu tutum takımın motivasyonu üzerinde daha kötü bir etkide bulunmaz mı? pozisyonlara anlık tepki verdiğin zaman hedef, neden tamamen belli.

    ikincisi takımda belirli bir süredir yer alan oyuncular da bu tepkinin nedenini gayet iyi biliyor. siz sanıyorsunuz ki burak penaltıdan gol atınca sneijder gitti ona sarıldı diye tepkinin nedensiz olduğunu düşünüyor ve bundan cesareti kırılıyor. inanın hiç ilgisi yok. bakın bir ekip olmak demek her koşulda beraber yürüdüğün insana sahip çıkmak demektir. ama bu onun yeterliliği hususunda sorgulama yapmıyor demek değildir. sneijder mesela takım olmanın anlamını kavramış bir adam; burak'ın aksine. burak gol atan sinan'in golüne sevinmiyor, ya da selçuk'un attığı gole sevindiği kadar sevinmiyor diyelim ama sneijder bu takımda işi olmadığını bildiğini tahmin ettiğim burak'in attığı penaltı golüne seviniyor çünkü arada profesyonellik, takımdaşlık anlayışı farkı var. misal quiz programında muslera "en iyi golcü" sorusuna cevap olarak burak demişti. gerçekten öyle düşündüğüne inanıyor musunuz; luis suarez'le beraber oynamış adam bu. amaç tamamen kötü zamanlar geçiren arkadaşına bir nebze olsun destek verebilmek. yani "beni de mi ıslıklar?", "motivasyonumuz bozuluyor" soru işaretleri sadece burak gibi bu profesyonellik anlayışına haiz olmayan isimler için geçerli; muslera, sneijder gibileri için değil.

    ama şu konuda bence de yanlış yapıyoruz. tepkiyi anlık olarak vermeliyiz. burak bir pozisyonda hata yaptı diyelim. onu devam ettiriyoruz, maç içinde kan davasına çeviriyoruz tabir-i caizse, işte o hakikaten olmuyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın