resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:72
Uyruk:Türkiye
  • 7503
    bugün yaptiği 31 ekim 2013 fatih terim basın toplantısı toplantıda söylediği sözlere istinaden açıklamamdır.
    bir gram hakkım var ise sana sonuna kadar helaldir. sende bize hakkını helal et hocam. kurumsallaşmacılarla ileride görüşeceğiz. o günde gelecek.

    vesselam.

    dip not : allah kerim, fatih terim

    edit : bakınız ya da benzeri değilmiş. buyurun onu da ekledik. hoş neden sildiğiniz belli ya.
  • 7504
    her şey bir kenara gerçek olan bir konu var ki bu sene ne yazık ki kimyası takım ile uyuşmadı. bu bir gerçek. gitme şekli ya da gitmesi konusunda bir şey demiyorum. yanlıştı. fakat bu sene bir şeyler eksikti. iki takım çalıştırma fikri zaten tamamen hataydı. dünya'da iki takım çalıştırıp ta başarıdan başarıya koşan teknik adam zaten yoktu. bu sene tamamen tepe taklak olduk. şimdi tam düzlüğe girdiğimizde bir basın toplantısı ile karşılaştık. her şey gönlünce olsun fatih hoca diyorum. sonuçta bu takımda emekleri tartışılmayacak derecede çok.
  • 7505
    şuan burada hocaya olumsuz konuşanlar sorgulayacakları kişi fatih terim değil ünal aysaldır...

    bir hesap yapın bakalım galatasaray mevcut yönetimi ile kıyaslamaya girelim,
    şuan ki yönetimden kaç kişi, kaç kere fatih terim hakkında konuşmuştur.

    birde fatih terim'e bakın kaç kere kulüp hakkında konuşmuştur.

    hoca boşuna demiyormuş, herkesin adaleti şaşar, allah' ın asla diye..

    bu platformda da var allah'ın adaleti başka oluyor.
  • 7506
    konuşacağı zamanı çok güzel seçmiş eski hocamız, daimi efsanemiz. takım güzel sonuçlar almaya başlamışken, işler rayına girmişken galatasaray tekrar polemiklerin içine düştü. ünal aysal mı haklıdır fatih terim mi bilinmez ama taraftar da basın da bu konuyu irdelemeyi bırakmıştı. sana olan sevgimiz, saygımız tükenmez fatih hocam ama neden aynı pilavı ısıtıp önümüze koydun takım tam havaya girmeye başlamışken?
  • 7507
    hataları var mı? yok değil, elbette ki var. örneğin milli takımla yaptığı sözleşmenin kopyasını galatasaray yönetimine vermemiş olması ve yıldırım demirören federasyonu ile çalışmayı midesinin almış olması. çok değil 1 sene önce basın toplantısı düzenleyecektin federasyonun işgüzarlıkları hakkında konuşacaktın be hocam. benim de, çoğu taraftarın da içine oturan bunlar.

    karşılıklı hatalar var. fatih terim - ünal aysal arasında.

    ancak ünal aysal'a göre daha haklı olan kesinlikle fatih terim.
    bizim başkan cin gibi adam beyler. ali dürüst gibi başarılı bir yöneticiyi yönetimden uzaklaştırdığında anlamıştım bunu. iyi mi kötü mü bilemedim. adamına göre muamele yapmayı bilmiyor başkan. işine ne geliyorsa onu yapıyor. gram duygusallık yok iş konusunda.
  • 7508
    yaptığı basın toplantısında, her lafı geldiğinde galatasaray örfüne yakışanın ne olduğunu, kendini bunun aksi yönünde hareket etmekle itham edenlere, adeta ders vererek çatır çatır çatır göstermiştir. lan anlamasını çok mu zor? adam bir saat on beş dakika konuştu; lafı da bununla açtı, bitirişi de bununla yaptı. o kadar güzel kurdu ki cümleleri; daha ikinci günden sözleşmede ali cengiz yapılmasını, her şeyi bir kenara bırakıp içine attığı için mi kabahatli oldu?

    şartların olgunlaşması için her şey yapıldı. bunun ilk büyük ayağı yönetim hamlesidir. meselenin sonunda yaşananları konuşmak, yaşananların gerçeğinden uzak, çapsız insanların işidir. fatih terim'in derdini anlamadınız mı? onun için sıkıntı gönderilmek mi? vallahi öyle olmadığını ben hissettim.

    hem kendisini galatasaray örfüne yakışmayacak şekilde göndereceksin, hem de imparator'u bu tarz davranışlar içinde olmakla itham edeceksin? yalancının mumu basın toplantısına kadar yanar, kusura bakmayın.

    imparator'u eleştirebileceğiniz tek nokta demirören'le aynı çatı altında olmasıdır. ama kendi onurundan vazgeçip, elini taşın altına değil, b.ka sokturmuş malum şahısla işbirliği içine girerek. yine aynı şartlar oluşsa, aynı kararı alır. katılır veya katılmazsınız ama adamın milli duygular gibi bir hassasiyeti var.

    hakkımızı helal etmek de nedir ki hocam, dur, daha neler yaşayacağız...
  • 7510
    yaptığı basın toplantısı ile, sürecin en başından beri yüreğimde hissettiğim, inandığım, olmasını istediğim gerçekleri doğrulayarak, beni yanıltmayan adam.

    kulübümüzü yöneten iki yüzlü iş adamlarının tüm çabalarına rağmen mensubu olduğu galatasaray camiasına zarar verebilecek tek bir cümle dahi kurmadan, yaşananlarla alakalı bugüne kadar ki en net, en cesur ve en samimi açıklamayı yapmıştır.

    bir damlacık hakkım varsa helal olsun ama asıl biz senin hakkını nasıl ödeyeceğiz hocam.

    (bkz: git özlet kendini yine gel)
  • 7512
    ünal aysal'ın kendisiyle çalışmak istememesine epey bozulmuş eski teknik direktörümüz. benim bugünkü konuşmasından anladığım bu. sonuçta başkanın çalışacağı teknik adamı seçmesi çok normal bir davranış diye düşünüyorum. sonucun iyi olmayacağını düşünüp teknik direktör de değişebilir. hele de siz önünüze konan sözleşmeyi "ben birileri mutlu olacak diye sözleşme imzalamam. takımımın başındayım. bizim sözümüz yeter." diye reddederseniz. dünyada bu işlerin sözle döndüğü nerede görülmüş ki?

    daha başka konulara yeterince değinilmiş. ama ben egosu zedelenen bir adam gördüm basın toplantısında. işine gelmeyen hiçbir soruya da net yanıt vermedi sağolsun terim. bence de gönderilme şekli çok iyi değil. ama terim kalmak isteseydi kalırdı. ben bu basın toplantısından, bütün bu yaşananlardan bunu çıkardım. başbakan istedi diye milli takım'ın başına geçmiş. hani aslolan galatasaray'dı? asıl dediğimiz şey nedir, onu bir açsak...

    bu duygusallıkları geçelim. polat çağırdığında terim'in gelmemesi çok normaldi. hiçbir akıllı adam gelmez. ben hagi'nin de gelmemesini istemiştim. burada da yazdım başlıklardan birinde. inşallah hagi de reddeder dedim. çünkü o yönetimin hak ettiği buydu. bu rasyonel olan. ama sen işine gelince böyle davranıp, işine gelince "ne zaman çağırıldıysam geldim" demeyeceksin. imza atması istediğinde atmayabilir terim. tabii ki en doğal hakkıdır. ama atmadıysan "ne zaman çağırıldıysam buraya geldim" demeyeceksin.

    terim'in ayrılmasına en başta ben de çok üzüldüm, ama geçen sezonun ikinci yarısından itibaren bugüne kadar gelen süre içerisinde takımdaki düşüş de çok açık. ne oyun seti görebiliyoruz takımda ne de organize bir atak. yıldızlarla, anlık kararlarla kazanılmış maçlar. bir yarısı başka, ikinci yarısı başka maçlar... 8 milyon verilen futbolcuların fos çıkması, yiğit gökdemir'ler, cris'ler, dany'ler... terim ve galatasaray'ın kimyaları zaten ayrışıyordu. içerideki ilişkileri bilmem, ama terim'in ayrılıp mancini'nin gelmesi futbol adına son derece doğrudur. ünal aysal'ın da terim'e cevap vermeyip konuyu kapatmasını da son derece olumlu karşılıyorum. terim'in egosu zedelenmeyecek diye takımın perişan olmasını mı izleyecektik allah aşkına?

    edit: "beş ay önce 'güvenmiyorum' dediğiniz federasyonla niçin şimdi çalışıyorsunuz?" sorusuna "bunları soranları tanıdığım için çok üzüldüm" demiş. allah'ım ya rabbim! bu nasıl cevaptır? gayet makul bir soru. ne var bunda? nasıl bir art niyet sezdin? olayı da vatan millet sakarya'ya bağladı. kendi söylediği şeylere kendi inanıyor mu acaba terim? o gülerek verilmiş demirören'le dostluk gösterisi fotoğraflar, pozlar ne ayaktır? vallahi dinledikçe iyi ki yollarımız ayrılmış diyorum.
  • 7514
    bir kısım nankör, götü kalkmış, samimiyetten fersah fersah uzak galatasaray taraftarını ortaya çıkarmış galatasaray efsanesi. takımın başında istemeyen çıkabilir ama bu adamın karakteri hakkında ileri geri konuşmak, hakarete, küfüre varan sözler söylemek saf kan şerefsizliktir.

    sokakta karşılaşsa besmele çekip eline ayağına yapışacak adamların hedef tahtası şimdilerde. bugün 2 tane yıldız futbolcu transferine efsanesini satıp 2 yıllık galatasaray başkanını "efsane" kategorisine koymaya çalışan adam, yarın kulüp arap-rus sermayesine geçse transfer yaparız diye göbek atar. olmaz olsun lan bu kadar yavşaklık, kokuşmuşluk. galatasaray'ın değerleri bi drogba - sneijder transferine bakıyormuş bunu da gördük çok şükür.

    bugün yapmış olduğu basın toplantısını iş yerinden çalışırken radyodan dinledim. hocanın sesinin en ufak titremesinde kalbim titredi. kendisine bu süreçte yapılanları anlatırken kendi öz babama yapılmış gibi hissettim. o konuşmasını bitirmeden "...elimi kalbime koyuyorum..." dediğinde benim gibi binlerce kişi de eminim elini sızlayan kalbine götürmüştür...

    inşallah bana da hocaya da allah uzun ömürler verir de onu tekrar takımın, hatta kulübün başında görmek nasip olur. bu böyle yarım kalmamalı hocam.
  • 7515
    adam sizin posterlerini hangi sırayla duvara asmayı karıştıracağınız, karar vermeyeceğiniz takımı takım haline getirip, adaletle forma dağıtmış, takım içi dengeleri oluşturmuş, sorunlara göz yummuş, sesini yükseltmemiş, bugün hala bik bik bik.

    amk milli takım topçusu estonya galibiyetinden bilmem kaç bin paralar alırken iyi hoş, kendisi "biz real madride yenilmişiz, beşiktaşı yenmek şerefimiz, onurumuzdur, başkan gerekeni sonrasında zaten yapar" şeklinde konuştuğu için kaka. bu kaka milanlı kaka değil ama. sıç bok.
  • 7516
    kendisi bundan 150 sene sonra galatasaray dendiğinde yine metin oktay ve ali sami yen ile birlikte adı ilk 3'te anılacak galatasaray efsanesidir.
    ve ister bunu kabullenin ister kabullenmeyin, ister sevin ister sevmeyin diğer bütün isimler ondan sonra gelmeye devam edecektir.

    bir gün yine kesisecek yolumuz eminim, o güne kadar biz yine buralarda bekliyoruz seni hocam.
  • 7521
    simdi dun itibariyle ortaya cikan 5-10 tane sozluk yazari asiri fatih terim dusmanlari once saygilarimi sevgilerimi hepinize iletmekle yetinerek bilmiyorum siz bununla yetinir misiniz ama ! soylemek istedigim bir sey var.

    zorunuza giden fatih terim varya, hani hirsli, egolu diye bahsettiginiz.... en boktaniniz bile ondan daha egolu. cekemiyorsunuz dimi ?

    yaptigi hatalar olabilir ki bunu ilk basta soyleyen kendine fatih terimdir. egolu dediginiz adam....

    simdi size soyluyorum gotunuzu yirtsaniz aldigi kupalari, yasattigi mutluluklari kalbimizden sokemezsiniz....

    ve yine gotunuzu yirtsaniz imparator yasamini surdurdukce heran galatasaray'in icinde olacaktir.
  • 7523
    basın toplantısı sonrası kendisi hakkında sözlükteki bir kaç yorumu okuduktan sonra midem bulandı resmen, kimseyle tartışmaya da girmemek adına, onların bu değişen galatasaray'a zaten ayak uydurduğunu, fikirlerini değiştiremeyeceğimi, laf anlatamayacağımı da düşündüğüm için iki kelam bile yazasım gelmedi. lakin hem sözlükte, hem de başka yerlerde gördüğüm galatasaraylıların yanlış bildiği bir şey var, bunu yazıp bu bilgiyi öğrenmeleri gerektiğini düşünüyorum. keşke büyük harflerle yazabilsem ama olmuyor: fatih terim'in milli takımın başına geçmesi, galatasaray'dan ayrılacağı, vazgeçtiği anlamına gelmiyordu. spor kulüplerinde böyle bir olay mümkün, bir hoca aynı anda hem kulübünde hem milli takımda görev yapabiliyor! gördüğüm kadarıyla bazılarımız bunun farkında değil, ona göre belki tekrar düşünürler olayı, yani ortada ya galatasaray ya milli takım gibi bir olay yoktu, şunu kavramakta fayda var.

    ayrıca yerine gelen mancini'nin başarılı olması, ki inşallah olur, kendisinin gönderilmesinin, gönderiliş biçiminin doğru olduğu anlamına gelmez, gelmeyecek. ben, aksini düşünenler için bir 'terimsporlu' olarak, şunun sözünü de veriyorum size, mancini başarısız olursa, ''gördünüz mü terim gitmemeliydi işte' demeyeceğime söz veriyorum.
  • 7524
    sizlerle naçizane bir sosyal tespitimi paylaşmak istiyorum;

    kendisini körü körüne savunan ve taparcasına seven, hatta "terimsporlu" olarak yaftalanan taraftar grubu gözlemlediğim kadarıyla büyük oranda, aynı zamanda benim de içerisinde bulunduğum 20-25 yaş aralığına denk gelen, bir bakıma galatasaraylılıklarını fatih terim'e borçlu olan, onun destanlarıyla büyümüş olan insanlardır. 30 yaşa doğru bu tapma hali kademeli olarak azalıyor, sonrasında yerini görece daha objektif karakterlere bırakıyor. örneğin babalarımız grubuna denk düşen kimselerde de muhakkak yoğun bir fatih terim sevgisi var fakat neredeyse hiçbirini alıp da "terimsporlu" diye tanımlamak mümkün gibi durmuyor çünkü farklı bir bakış açısına sahipler; belki de fatih terim'i sadece "imparator" olarak tanımadıkları, "galatasaraylı fatih" olarak da bilip gördükleri için bu orta karar derecedeki perspektifi taşıyorlardır. sonuçta fatih terim'in teknik direktörlük kariyeri öncesinde de bu kulübün kocaman bir tarihi var ve biz gençler bunu ancak okuyarak, dinleyerek, izleyerek öğrenebiliriz fakat bunları karakter olarak da özümsemiş olmamız için o dönemlere bizzat tanıklık etmiş olmamız icap ederdi. işin ilginç kısmı şu ki, babalarının veya dedelerinin etkisi altında kalmış çocuklar da o döneme tanıklık etmelerine rağmen bu ruh halini taşıyıp sözünü ettiğim yaş grubundaki çeşitliliğe sebep olurken bugüne dek bir tane bile öteki türde bir orta yaşlı veya yaşlı görmedim. muhakkak vardır ama şahsen böyle bir şeye henüz rastlamadım.

    yani bazı duyguları uçlarda yaşayan bir takım taraftarları görünce elbette bu duruma ilişkin espri yapası geliyor insanın çünkü her ne koşulda olursa olsun, dahası "galatasaray bir his takımıdır" düsturuna aklen yüzde yüz katılsam da o şekilde olamıyorum ve bu ileri derece tapınma durumunu yadırgıyor bünyem, ne bileyim mesela müslüm baba için kendini jiletleyen insanlar geliyor aklıma. bunda yanlış bir şey yok, sadece zihnim bu türde bir bağlantı kuruyor. yine de işi pek sulandırmadan gerçekliğini olabildiğince objektif şekilde sizlere aktarmaya çalıştım. farklı argümanlara veya karşıt fikirlere elbette açığım.

    bir de şuna değinmek isterim, hayatta en nefret ettiğim ifadelerden biri "içimizdeki irlandalılar" türevi imalardır. bunun bir benzeri de örneğin en uzun haliyle şudur; "dışarıdaki düşmanların zaten ne oldukları ortada, önemli olan içimizdeki düşmanları temizlemek". ben bundan gerçekten tiksiniyorum, bundan daha berbat bir ötekileştirme görmedim, kendi kendimize gündem yaratıyoruz resmen. ne düşmanı yahu? ne irlandalısı? konuyla bağını kurayım, farklı bir bakış açısına sahip olmak fatih terim'i sevmemek, ondan nefret etmek anlamına gelmez ki, galatasaraylı olan herkes ama az ama çok sever ve sayar fatih terim'i, bundan şüphe duymak bile saçmalıktır fakat kutuplaşmaya ve cadı avına pek meyilli bir toplum olduğumuz için asıl meseleden uzaklaşıp kendi içimizde didişmeye başlıyoruz. kimse fatih terim gitti diye arkasından ağıtlar yakmak, karalar bağlamak mecburiyetinde değil fakat bu durum bir galatasaraylılık ölçer olmadığı gibi kendisine duyulan sevgiden de bağımsız bir durumdur, sadece farklı türdeki bir taraftarlık olgusuna işaret eder. bence herkes bunun iyice bir farkında olmalı, biz bir bütünüz, bir aileyiz. fatih terim de elbette bunun bir parçası, ünal aysal da. konuya yönelik biraz daha esnek düşünmek lazım. asıl olan galatasaray ise ortada bariz bir başarısızlık veya kötüye gidişat yokken eleştirinin dozunu kaçırıp işi kazan kaldırma boyutuna getirmek, kelle istemek en başta bu tapınma haliyle açıklanabileceği gibi kulübün başarılı olması ilkesinden de oldukça uzaktır. kimsenin fatih terim'in yollanış biçiminden derin bir haz duyup şuh kahkahalar attığını, üzerine kadeh kaldırdığını falan zannetmiyorum fakat herkes her olumsuz olaya aynı şekilde tepki verecek diye bir kaide yok. evrensel düzeyde bu böyle iken kulüp içinde bir beklentiye girmek gerçeklikten uzak olacaktır düşüncesindeyim.

    son olarak da fatih terim'in 31 ekim tarihli basın toplantısına değinmek isterim; ama doğru ama eksik başından geçenleri bizlerle paylaştı, sağ olsun. zamanlaması kötüydü, şunu söyledi bunu söylemedi türünden eleştiriler muhakkak olacaktır fakat ben bu sessizlik haline artık bir son verdiği için memnun oldum. sonuçta kesinlikle kendisine yapılanları fatih terim olarak sineye çekmek zorunda değil, hataları olmuş olsa da kendisine yapılanlar reva değildi, ünal aysal'a da üslubu ve yöneticilik ilkeleri açısından iyi bir eleştiri oldu. belki sözünü verdiği başarılar gelir, bundan şahsen şüphem yok ama bu yanlışları da baki kalacaktır. bunlar iki ayır olgu. başarı konusunda gidişat tepetaklak olursa o zaman başımıza gelecek senaryoyu tahmin etmek için de müneccim olmaya gerek yok.
  • 7525
    yahu ne acayip milletiz anasını satayım. illa herşey siyah ya da beyaz mı bu hayatta yok mu hiç gri bir yerlerde?

    fatih terimi sevmeyen galatasaray taraftarının oranı %1'dir. kalan herkes için terim efsanedir. ama terimi bu kadar sevmemiz, onun yaptığı yanlışları görmeyeceğiz anlamına mı gelmeli, ya da terim yanlış yapmaz diye körü körüne mi savunmalıyız terimi.

    çok açık ve net, ben başkan olsaydım gidene kadar terimle çalışırdım. 10 yıllık bir sözleşme imzalar herşeyi ona bırakırdım. terimi de hayatta göndermezdim. ama,

    - terimin mersin maçından sonra başka planlarım vardı ama kararımı değiştirdim kalıp onlarla savaşacağım dediği adamlarla kader birliği yapmasını içinize nasıl sindirebiliyorsunuz.
    - antalya maçından sonra birileri istedi diye imzalamam derken, o birilerinin galatasaray taraftarı olduğunu ve bizim için kalması gerektiğini nasıl terim bilmez. gitmemek için mücadele edeceğim dedikten sonra neyin mücadelesini vermiştir.
    - bu sene 6+0 seneye 5+0 yabancı oyuncu kuralı varken neden transfer döneminde buna yönelik isimler alınmadı ve yerli kadromuz güçlendirilmedi. hamit de sakatlandıktan sonra yerli olarak ne kadar zor durumda kaldığımız ortada değilmi. misal kerim, gökhan, emre can, hakan, zorlanıp alınamazmıydı. bunların hiçbirinin maliyetinin yiğit gökoğlandan çok fazla olacağını da zannetmiyorum.
    - samimiydi veya değildi, başkan iki yıllık kontrat önerdiğinde imzalarım deseydi şu anda hala başımızdaydı.
    - hepimizden daha galatasaraylı birisi olan terim, antalya maçı sonrası yaptığı basın toplantısında söyledikleriyle ünal aysalı ve dolayısıyla başkanlık kurumunu hedef almıştır. bu galatasaraylılık kültürüne ve terime yakışırmı.

    sonuçta başkanın ve terimin egosu çarpışmış, her ikisi de kendilerine yakışmayacak şeyler yapmış ve olan galatasaray taraftarına olmuştur. ama unutulmasın ki aslalon galatasaraydır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın