resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:72
Uyruk:Türkiye
  • 5626
    hayalleri dünyalardan büyük adam, bizim de ellerimiz senin için kalplerimizde.

    "daha şampiyonlar liginde bir kez bile gruplardan çıkamadı bu adam yeeaaa" diye sallayan çakma yorumcular vardı ekranda.

    yavrularım; imparator gruptan da çıkar, son 16'ya da kalır, son 8'e de kalır... yapar yani, şüpheniz olmasın ama siz maalesef hep o örümcek kafalarınız ile yaşamaya mahkumsunuz. farkınız aslında en temelde başlıyor o hayal edip gerçekleştiriyor, siz ise sadece rüyanızda görüyorsunuz... hee bir de play station'ı kapatıp yatanlarınız var tabii, onlara da en içten sevgi ve saygılarımı iletiyorum...
  • 5627
    yerinde aykut kocaman olsa, ikinci yarının başında sneijder ve drogba'yı çıkarır emre çolak ve sabri sarıoğlu'nu koyardı ikinci yarıya. (semih kaya'nın sakatlığını gözardı ederek söylüyorum ki) , skor 2-2 olduğunda da eşortmanlı burak'ın yerine gökhan zan'ı alırdı. işte "fatih terim vizyonu" budur. tabii hala galatasaray taraftarı arasında bu vizyonun yerine "galipken forvet oyuncusu çıkarmadı yaa!" diye "aykut kocaman vizyonu"nu tercih eden mallar yok değil. ne diyelim. sen galatasaraysın,büyük düşün.
  • 5631
    türk futbol tarihinin en önemli figürü.

    ilk maç sonunda elendik diye ağlayan taraftarlara inat tura inancım tamdı.

    (bkz: galatasaray futbol takımı/#1183537)

    (bkz: 12 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçı/#1183970)

    ancak samimi konuşmam gerekirse turu 4-3-1-2 sistemi ve drogba, sneijder, buraklı kadromuzla kazanmamız sürpriz oldu. doğrusu fatih hocam risk aldı ve kazanmayı başardı. büyük ustanın önünde bir kez daha şapkamı çıkarıyorum. fatih hocamın maç sonu röportajından anladığım burak, drogba gibi hücum oyuncularının savunma ve markaj becerilerini geliştirip mümkün olduğunca çok hücum oyuncusu ile sahada yer almak istiyor. 2000 yılındaki kadro bülent korkmaz ve biraz da capone hariç ofansif oyunculardan kurulu bir kadroydu. örneğin futbola ilk başladığı zamanlar forvet oyuncusu olan suat ön liberomuz, sol açık veya orta saha oynayan ergün sol bekimizdi.

    bugün içinde aynı tablo karşımızda. esas mevkisi sol açık olan riera sol bekte oynuyor. sağ bekimiz eboue bir bekten ziyade bir açık gibi hücumlara sürekli katılan bir oyuncu. orta sahada en defansif oyuncumuz melo; o bile tekniği iyi, pas kabiliyeti yüksek bir oyuncu. eğer fatih hocam hücum gücü yüksek oyuncularımızla hücum prese dayalı baskılı futbol oynatmayı başarabilirse şampiyonlar ligi şampiyonluğu hayal olmaktan ötesine geçer.
  • 5632
    basın toplantısındaki rahat tavrının altında aslında beyninde ve kalbinde fırtınalar esiyordu, bunu çok rahat anlayabiliyordum. ama o birilerine mesajını veriyordu yine, "çok rahatız olum biz, çıkıp oyunumuzu oynayıp turlayıp gideriz." diyordu. bu üçü bir arada oynamaz* denilen adamları oyuna ilk 11'de sürmesi, takımı motive etmesi, takımına turu getirmesi...

    her şeyiyle harikaydı.

    uzun lafın kısası; ay lav yu hocam.
  • 5634
    12 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçıyla bir kaç şeyi tekrar daha iyi anladım.

    öncelikle bu takım böyle gitmez. doğru dürüst bir kadro mühendisliği yok, formasyonlar belirsiz. fatih terim tamamen şansa kazanmaktadır. bu sezon kaybettirdiği puanları hala unutmadık. bu yüzden fatih terim gitmeli ve yerine derhal getirilebilirse jurgen kloop tarzı adam getirilmelidir.

    ...yersen.

    galatasaray'ımızı 2012-2013 uefa şampiyonlar ligi sezonunda avrupa'nın en iyi 8 takım arasına sokmuştur.

    dün yıllar önce futbolu izlemeyi bırakmış olan ağabeyim ile tekrar oturup heyecanlı bir maçı izlememi sağlamış, her golden sonra evdeki camların titremesini sağlamış, her golden sonra gülerken içten içe sevinçten göz yaşı dökmemi sağlamış ve hele filmin koptuğu an, 3. golden sonra zafer naraları atmamı sağlamış olan imparator.

    sen yokken bir şeyler eksikti hocam. sen varken maçları daha bir keyif alarak izliyorum ve her zorda kaldığımız an kenarda seni görünce tekrar kendime geliyorum. budur ulan budur. maçtan önce her futbolcuya ayrı ayrı ettiğim duada senin için daha özel bir yer ayırmıştım. o kocaman kalbin bu tür zaferleri hak ediyor. bizleri, galatasaray taraftarını hatta ve hatta daha da özel kümeye gidersek galatasaray sözlük yazarlarını kenetlediğin için içtenlikle teşekkür ediyorum.
  • 5635
    12 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçının ikinci yarısında takımın geriye yaslanmasını görmeyecek kadar kör biri değil fatih terim. evet maç sırasında ben de binlerce taraftar gibi ya çok geriye yaslandık, lan gol yicez falan dedim. değişiklikten ziyade biraz ileri çıkmalarını söylemesini istedim. zira değiştirilmeyecek kadar iyiydi her oyuncu, bence fatih terim'i fatih terim yapan o kararlardan birini uyguladı adam işte, risk aldı, kumar oynadı ve kazandı. kaybetseydik ben dahil herkes bu noktadan kendisine yüklenecekti. ama adam grande işte. 3 düşün 1 konuş demek adının meali. galatasaray için dünyanın en iyi teknik direktörü!
  • 5636
    benim bildiğim fatih terim 12 mart schalke maçı için kamera önünde futbolcularını kutlarken, soyunma odasında ikinci yarı neden top tutamadıklarını sorgulayacaktır. bu maç, alınan skor elbette ki zafer, elbette ki avrupanın ilk sekizine kalmak büyük başarı. ama ortada bir de gerçek var. bu maçın ilk yarısı takım galatasaraya yaraşan bir oyun sergilemiştir. ikinci yarısı ise tamamen şans ile istediği skoru almıştır. herkesin methiye düzdüğü musleranın iki golde de hatası var. yaptığı müthiş kurtarışlarda bile topu hep altıpasa tokatlıyor. ikinci golde melonun ciddi hatası var, ayrıca ikinci devre çok top kaybetti. selçuk ikinci yarı vasatın üstüne geçemedi, aklından geçenleri yapamadı, ayaklarına hükmedemedi. müthiş bir gol atan burak top kontrol edemiyor. drogba 40 dakika drogba gibi oynuyor. defans evlere şenlik. hamit müthiş bir gol attı, çok koştu, çalıştı ama orta saha futbolcusunun yapması gerekenleri yapamıyor. takımda ne oynaması gerektiğini bilen tek sneijder, o da yeteri kadar pas alamıyor. bek desen, rüzgar çıksa yere düşen eboue ve defans yapmayı bilmeyen riera. yedekleri ise sabri ve hakan gibi iki saatli bomba.

    bu manzara ile her maç hezimet de olabilir, şans yanındaysa zafer de. fatih hoca allahtan buradaki bazı arkadaşlar gibi hayalperest bir adam değil. bu zaferin de getirdiği güven ile bu sorunlara çözüm arayacaktır.

    döneceği sistemin bu olacağı (göbekte dört saha) belliydi. hatta schalke maçında rakibi şaşırtmayı düşünerek, eskişehir ve gençler maçlarını özellikle böyle kurgulamadığını düşünüyorum. zaten schalkenin teknik direktörü de baklava dizilişinin kendileri için sürpriz olduğunu, oyunu ancak ikinci yarı toparlayabildiklerini söyledi. bu taktiksel bir başarıdır elbette. ama ikinci yarı maç duvar tenisine dönmüşken, ileri attığın her top aynı hızla geri gelirken, selçuk, hamit, melo gibi adamlar ayaklarında top tutamazken, takım üç pas yapamazken fatih hoca da bizim gibi seyirci oldu sadece. bunu da değelendirecektir ve çözüm arayacatır diye düşünüyorum.
  • 5639
    --- alıntı ---

    1999'un son günleriydi.
    şampiyonlar ligi'nde başarılı olunamamış, kendini en azından uefa kupası'na atmak için, italyan devi milan'ı yenmesi gereken galatasaray, 'eski' ali sami yen stadı'nda tekliyordu.
    yenik duruma da düşmüştü.
    sonra inanılmaz bir 'diriliş', o günlerde pek bilinmeyen ifadeyle, 'geri dönüş...'
    şu sıralar milletvekilliği görevini sürdüren hakan şükür'ün golü ve son dakika penaltısı...
    ümit'in kaleci ile topu farklı köşelere yollayışı...
    ve, bologna, mallorca, dortmund, leeds, arsenal ile sonlanan uefa zaferi...
    ardından, fatih terim'in bırakıp mircea lucescu'nun devraldığı galatasaray'ın yine 'eski' ali sami yen'de, 2-0 yenik duruma düşüp 'süper' mario jardel ile, real madrid'i 3-2 yenişi...
    sonrasında uzun bir bekleme süresi...
    uzun bekleyiş
    hem galatasaray, hem türk futbolu adına...

    ve 2008.
    bu kez formalar değişik.
    sarı-kırmızı'nın yerinde kırmızı-beyaz var.
    milli takım avrupa şampiyonası finallerinde..
    ekibin başında fatih terim...
    gruptaki ilk maçlarda puanlar kaptırılmış, ev sahiplerinden 'isviçre' ile 'hayat-memat' maçına çıkılmış. ve yine klasik bir savunma hatası, takım 1-0 yenik...
    ardından o yıllarda henüz 20 yaşında olan arda'nın müthiş futbolu, golü, inanılmaz bir geri dönüş.
    keza çek cumhuriyeti karşısındaki 'rus ruleti..."
    nihat'ın füzesi...
    ve hırvatistan mucizesi, uzatmalarda geriye düşüş, semih'in uzatmanın da uzatmasındaki golü, penaltılar...

    sonra yıl 2012.
    şampiyonlar ligi grupları.
    ilk 3 maçta alınan 1 puandan sonra, cluj galibiyeti. manchester united zaferi...
    ve braga maçı.
    yine geri düşüş, o sıralarda puan olarak çekişilen cluj'un old trafford'da öne geçiş haberi...
    önce 1-1, sonra şu sıralar adı bile geçmeyen aydın yılmaz'ın, turu getiren golü...
    ve 2013.
    istanbul'daki 1-1'lik skorun rövanşında, 'saçma sapan' bir ölü top golü. 50 bin alman önünde geriye düşüş...
    hatta, ruhrlu taraftarların, "bekle bizi bayern-dortmund, çeyrek finale geliyoruz.." şarkısı...
    yine 'muhteşem geri dönüş'
    ve yine 'muhteşem bir geri dönüş...
    14 yıl önce hagiler'in, hakanlar'ın, ümitler'in yerini bu kez hamitler, buraklar, umutlar almış...
    üstelik, schalke 04'e bu yıl şampiyonlar ligi'ndeki 'ilk ve tek' yenilgisini aldırarak.

    evet, gerçekten kalp hastalarının tanıklık etmemesi gereken maçları yaşadı fatih terim, teknik direktörlük gömleği ile.
    ve, bu son geri dönüş, gerçekten akıllara zarar.
    çıkarın fatih terim ve öğrencileri üzerindeki formaları, giydirin 'üniformaları', alın size yakın tarih yazarı turgut özakman'a yeni malzeme.
    çılgın türkler ve diriliş'ten sonra bu 3. kitap da sallar türk edebiyatını...
    üstelik eserin adı da hazır: geri dönüşün fatihleri"
    'olanaksızları başaran camia'

    evet, işin şakası bir yana gerçekten galatasaray, 'olanaksız' gibi duran işleri başaran bir camia.
    yoksa, tam 2 yıl önce bu zamanlar, küme düşme hattında dolaşırken, avrupa'nın en iyi 8 takımı arasına adını yazdırmak her babayiğidin harcı değil.
    öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki, futbol takım oyunu.
    ve istediğiniz kadar iyi ve nitelikli oyuncuları kadrosuna alın, ilk 1-2 yıl öyle ahım-şahım başarılar elde edemezsiniz.
    galatasaray, bunu da başardı.

    galatasaray'ın schalke maçındaki kadrosuna bir bakın.
    2 yıl öncesinden tek bir futbolcu dahi yok.
    18'de sadece hakan balta, sabri ve emre ile 24 ay önce genç takımlarda dolaşan kaleci eray var.
    sözün özü; sarı-kırmızılı ekip, geride kalan 23 ayda yeniden yapılandı.

    bu yapılanma elbette futbolcu kadrosu ve teknik direktörle sınırlı değil.
    anımsarsınız, tarihini yenilgilerin alınıp, küme düşme korkusunun yaşandığı günlerde galatasaray camiası, 'tehlikenin' farkına varıp adnan polat yönetimini 'al aşağı' etmiş, onun yerine ünal aysal'ı getirmişti.
    ünal aysal, futbolu değil ama şirket ve holding yönetimini çok iyi bilen bir patrondu ve 'profesyonellerin en iyisi' ile çalışarak başarıya ulaşacağını biliyordu.
    ancak şark&garp yani doğu-batı sentezini yapacak bir kişiydi de aynı zamanda.
    üstelik çok yakın geçmişte, dünyaca ünlü teknik direktör frank rijkaard'ın, galatasaray'da nasıl 'rezil' olduğunu ve camianın onu gönderdiğinde arkasından nasıl 'teneke çalıp kutlama' yaptığını görmüştü.

    öyle ise, galatasaray’ı başarıya taşıyacak kişi, hem 'kariyer' sahibi, hem 'deneyim' sahibi, hem, otoriter, hem de florya'yı tanıyan biri olmalıydı.
    bu nitelikler alt alta yazıldığında tek isim çıktı ortaya fatih terim...
    terim'i ikna etmeye kalmıştı iş.
    çünkü ünlü hoca, artık 'para-pul' işlerini aşmış, 4 ay önce adnan polat'ın kendisine teklif ettiği öneriyi 'bu takımın hocası var' diyerek geri çevirmiş, üstelik "türkiye'de artık teknik direktörlük yapmam zor' diye kapıları da kapatmıştı.
    peki, terim nasıl ikna olacaktı?
    çok basit...
    para konuşmadı
    ünal aysal ve ekibindeki bir iki kişi terim'in tarabyaüstü'ndeki evinin kapısını çaldılar ve "hocam, galatasaraylısın ve galatasaray'ın da sana ihtiyacı var. bak takım küme düşüyordu" dediler.
    sonrası teferruat.

    çünkü terim para konusunu konuşmadı galatasaray başkanı ile.
    zaten, o mevkii için ödenecek ücret belliydi; bu rakam da rijkaard'ın aldığı paranın yarısı bile etmiyordu.
    ama terim de çalışacağı kişilere karıştırmazdı.
    hasan şaş ve ümit davala'ya 'giyin eşofmanları, başlayın antrenmanlara' dedi.
    bir de emektar fahri yılmaz.
    fahri yılmaz, eski sutopçudur, ama önemli bir 'idareci'dir.
    onun olmadığı günlerde florya'daki başıbozukluğu yakından gördüğü için terim'in olmazsa olmazları arasına giriyordu fahri hoca...
    hatta sözleşme bile imzalamadan iş başı yapıyor, konu medyaya yansıyınca, ünal aysal yönetimi 'hoca ile gönül sözleşmemiz var" diyerek, noteri fatih terim'in menajerine gönderiyordu.
    ardından yeniden kurulan bir takım oldu galatasaray.

    ünal aysal'ın etkisi
    kulüp başkanı ünal aysal'ın da etkisi vardı 2011 haziranındaki değişimde.
    çünkü "travma yaşayan futbolcu istemiyorum" diyordu.
    3-4 futbolcu dışında da ünal aysal'ın dediği olmuş, takım sil baştan değişmişti.
    ve ilk yıl, gerçekten mucize gerçekleşti.
    ilk kez bir araya gelen futbolcu grubu, normal sezonu uzak ara' önde bitirip, mehmet ali aydınlar tarafından icat edilen play-off grubunu da 'en önde' tamamlayıp kadıköy'de kupa kaldırıyor, yıllar sonra şampiyonlar ligi'ne geçiş yapıyordu.

    sonrası malum...
    hamitlerin, amrabatların, burakların katılımı...
    sneijder ve drogba'nın da gelişi ile galatasaray'ın 'çilek bahçesi'ne dönüşmesi...

    elbette fatih terim'in başarasını, bu yazıyı kaleme alan kişinin 'ifade ettiği' kadar kolay değil.
    öncelikle terim, ip üstünde yürüyor aylardır.
    takımın yumuşak karnı savunmanın yaşadığı sıkıntıları en iyi o biliyor.
    semih-dany'den birinin aksaması halinde ya 'sol' bek hakan'ın stopere çekilmesi ya da emektar gökhan'a 'dön' çağrısı yapılacağı gerçeği.
    keza, muslera'nın cezalı duruma düşmesi halinde kaleyi genç eray'ın koruyacağının da farkında.
    üstelik biliyor ki, takımda işler iyi gitmezse, tek sorumlu o olacaktı.
    işler iyi giderse, "bu takım zaten schalke'yi elerdi..." rüzgarını da hesaplamıştır yılların deneyimli hocası....

    ama futbol böyle bir oyundu...

    --- alıntı ---

    kaynak: bbc türkçe
  • 5640
    ünal aysal'ın "başarı, başarı, başarı" hedefinin; hedef olmaktan çıkıp, gerçeğe dönüşmesini sağlayan büyük ve efsane adam. maçın son dakikalarında bizim gibi heyecandan dizlerin titredi ya hocam, sana acımasızca laf eden gerzekler de izlemiştir bunu umarım. başımızda kendisinden başka biri olsa idi, schalke maçında sabri, yekta ve gökhan zan'ı ikinci yarının başında sahaya sürerdi, biz de 4 tane yer ve elenirdik. "baskın basanındır" stratejisi için teşekkür ediyorum kendisine. burak, drogba ve sneijder'in oyunda olduğu bölümlerde rakibin 4 adamını ileride göremedik. skorun lehimize tamamlanmasında, rakibin bu üçlü ile uğraşmasının payı çok fazla. yalnız bu zafer sarhoşluğundan sonra kayseri maçına dikkat etmek gerekiyor. hem gündüz maçı, hem de puan kaybı için en ideal maç. aman hocam, bu sene şampiyon olursak, 4 sene üst üste şampiyon olma rekorunu kırabileceğimizi senden iyi bilen yok. umarım futbolcular da bunun farkındadır da ligi alıp götürürüz artık... bunun dışında iyi ki varsın hocam ve iyi ki bizimlesin!
  • 5643
    --- alıntı ---

    fatih terim'in, "abdurrahim albayrak'ı italya'da sınırda tutuklatırız" esprisini anlamamış olabilirsiniz.
    albayrak'ın maçtan sonra verdiği röportajda, "inşallah yine hakkımızda dava açılmaz" cümlesini de çözememiş olabilirsiniz.

    en iyisi ben size meseleyi anlatayım da, biraz gülün ve galatasaray'ın giderek nasıl daha kaynaşmış, daha eğlenen bir takım haline geldiğinin sırrını çözün.

    iki hafta kadar önce galatasaray'ın florya tesislerinde fatih terim, ali dürüst, abdurrahim albayrak ve 2 kişi daha futbol şubesiyle ilgili bir toplantı yapmaktadır.
    o sırada içeriye tesis görevlilerinden biri girer ve abdurrahim albayrak'a sarı bir zarf uzatır.
    zarf resmi bir kurumdan gelmişe benzemektedir.
    albayrak zarfı açar.
    içinden çıkan resmi görünüşlü kâğıdı okur.

    beti benzi atar. alnı terlemeye başlar, iki damla ter alnından aşağı doğru süzülür.
    toplantıdakiler, "ne o, kötü bir şey mi?" diye sorarlar.
    albayrak, "yok bir şey" der ama eli titremeye başlar.
    sonra toplantı odasından çıkar ve telefona sarılır.
    aradığı kişi istanbul cumhuriyet başsavcısı'dır.
    abdurrahim albayrak, heyecanla başsavcıya "sayın başsavcım. şimdi bir mahkeme celbi geldi. istanbul cumhuriyet savcılığı'ndan sanık olarak ifadeye çağırıyorlar" der.
    başsavcı sorar: "konu neymiş?"
    albayrak kâğıdı okur:
    "türkiye'nin topluma mal olmuş, milli takım teknik direktörlüğü yapmış, yüz kez milli olmuş önemli bir ismi olan fatih terim'i öldürmeye tam teşebbüsten hakkımda dava açılmış."
    başsavcı sorar: "davacı kimmiş?"
    albayrak kâğıttan okur.
    "kh".
    başsavcı, "kamu hukuku. bir baktırıp seni arayayım" der.
    birkaç dakika sonra arar: "yok öyle bir şey. biri sana şaka yapmış olmalı."
    abdurrahim toplantıya döner ve durumu anlatır.
    masadaki herkes kahkahayı basar.
    abdurrahim albayrak o gün bugündür kendisine bu şakayı kimin yaptığını araştırıyor.
    beni de arayıp sordu.
    ben bilmediğimi söyledim.
    bu şakayı kimin yaptığını abdurrahim de bu yazıyla öğrenecek.
    bu "süper" şakanın mimarı fatih terim ve ekibi.
    terim, ordu maçında yediği sert darbelerin intikamını bu şakayla aldı.

    --- alıntı ---

    fatih altaylı

    yok artık, abdülrahim albayrak da çok safmış. *
  • 5646
    geçen sene göreve geldiğinde hazırlık döneminde büyük takımlar ile maç yapmasının çeyrek finalde real madrid ile eşleşmemizin ardından önemi anlaşılmıştır diye düşünüyorum. barnebau'da gol atıp yenilmemiş bir galatasaray bence real madrid'e karşı biraz daha güvenle sahaya çıkacaktır.

    edit: 2-1 yenilmişiz efendim. olsun deneyim deneyimdir. *
  • 5648
    bence bernabeu'daki maç için kafasında çok gollü beraberlik vardır. tabii her zaman galip gelmeyi ister hocamız ancak, iki ayaklı bir eleme turu için en uygun skorlardan biri bu. 0-0 ve 1-1 dışındaki her türlü gollü galibiyet işimize geleceğinden, bu skorlardan çok da mutsuz olacağını sanmam. arena'daki maç için de, artık çimleri iyice bozup, biraz da yağmur yağdırdık mı, 0-0'la tur atlarız. şaka bir yana schalke maçı'ndaki gibi selçuk ve hamit'in beklere ve kanatlara yapacağı baskı madrid'i durdurabilir. sonuçta real de kanat akınlarını iyi beceren bir ekip, bu açıdan benzer yanları var schalke ile. hocamız bunu mutlaka görecektir. burada esas önemli olan schalke maçında 50 dakika yapabildiğimiz bu baskıyı, real maçında 75 dakika falan yapmak zorunda oluşumuz. gerekirse as oyuncular, madrid maçlarından önce ligde oynatılmamalı ve dinlendirilmeli. baskıyı ne kadar uzun yaparsak, şansımız aynı derecede artacaktır. arsene wenger kendisi için, " fatih terim’in bir numarası daha olduğunu biliyorum” demişti. biz de biliyoruz ve sıra yepyeni numaralara geldi. ispanya milli takımı karşısında nasıl ezdirmediyse milli takımımızı, galatasarayımızı da ezdirmeyecektir real karşısında. "en iyi savunma, hücumdur." işte en büyük numara burada!
App Store'dan indirin Google Play'den alın