• 2
    --- alıntı ---

    değerli galatasaraylılar,

    stat basan eşkıyalar ve kendi çıkarları uğruna onların peşine takılanlarla mücadelenin, adı alengirli işlerle anılan yöneticilerle başımızı dik tutarak yapılamayacağına inandığım için,

    camia içinde, kendilerinden farklı düşünenleri ve eleştirenleri "sevgi iklimini bozuyor" diyerek hedef gösterip, yine bu eşkıyalarla "kardeşlik iklimi" yaratma çabalarının bizlere sadece zarar verdiğine inandığım için,

    galatasaray'ın haklarını ve menfaatlerini, başkanlık makamını özel davetlerde siyasetçilerin yanak okşayabileceği ortamlara sokarak değil, kamuoyu önünde başı dik ve sesi gür bir şekilde savunmamız gerektiğine inandığım için,

    tarihimizin en pahalı kadrosunu, popülizm uğruna, önce kendi cüzdanını sallayıp ama sonra kulübümüzü borçlandırarak ve/veya varlıklarımızı satarak finanse edip, yalnızca yerel liglerde başarı yakalarken, avrupa'da hiçbir başarı yakalayamamamızın sürdürülebilir olmadığına ve sadece kendimizi kandırmak olduğuna inandığım için,

    sportif aş koltuklarının, seçim kazanmak veya popülizm uğruna harcanan paraların yerini doldurmak için “bağış” karşılığı peşkeş çekilerek değil, liyakate uygun bir şekilde dağıtılması gerektiğine inandığım için,

    sürekli verilen sözlerin her seferinde ya eksik, ya yanıltıcı, ya da çelişkili olmasının, sayın başkan’ın 2015 yılında başkanlık makamına ilk oturmasından beri devam ettiği için,

    kulübümüze emekleriyle değer katan yöneticilerimizi "kullanıp bir kenara atmak” yerine “tutunacak sağlam dallar” yaratarak katılımlarını sürdürebilecekleri ortamın sağlanması gerektiğine inandığım için,

    cumartesi günü yapılacak genel kurul’da, vicdanımın, aklımın ve kalbimin ortak sesini dinleyerek “hatalarından ders çıkartmak” yerine her seferinde kafasını kuma gömmeyi inatla adet edinmiş mevcut yönetimi ibra etmeyeceğim.

    kurumsal vicdanımızla iç hesaplaşma yapıp kendi hatalarımızı içtenlikle sorguladığımız yegâne ortam genel kurullarımızdır. dolayısıyla, sonuç ne olursa olsun, hiç kimse bundan bir “zafer” çıkarımı yapmamalı veya sahte bir “korku” ve “belirsizlik” ortamı yaratmamalıdır.

    --- alıntı ---

    https://x.com/.../1844391922258829766
  • 6
    --- alıntı ---

    bizlerin genel ve divan kurullarında:

    - görev almış hiçbir yöneticimizin, formamızı terletmiş eski bir sporcumuza hakaret ettiğine şahit olamazsınız.

    - değerli üyelerimizin kürsüye çıkıp başka camiaların adını ağızlarına aldıklarını duyamazsınız.

    - başkan’a kürsüden şiirler dizildiği, methiyeler okunduğu sahnelere rastlayamazsınız.

    - bizlerin başkanı, camiasını kendine “muhtaç” sanmaz; bilir ki asıl olan camiadır.

    bizler toplantılarımızda birbirimizi saygıyla eleştirir, ardından kol kola salondan ayrılırız.
    çünkü “la noblesse oblige”.

    --- alıntı ---

    https://x.com/.../1916392311468265610
  • 7
    https://x.com/...n4FxEYU2eRQ&s=19

    çok doğru ve isabetli bir açıklama yapan eski divan kurulu başkanımız. iki gündür aynı konuyla ilgili sözlükte bile öyle entryler görüyorum ki gerçekten ne galatasaraylılığa ne de bu sözlüğe hiç yakışmıyor. "galatasaray bir değerler bütünüdür" diye boşuna mı söyleniyoruz? galatasaraylılık hiçbir şeyi temsil etmiyor mu? malum camianın yaptığı birçok kepazelik arasından, var olmak dışında hiçbir suçu olmayan bir insanı hedef göstermek ve düşmanlaştırmak dışında bulabildiğimiz hiç mi mizah malzemesi yok? o zaman hedef gösterdiğimiz malum camiadan ne farkımız kalıyor gerçekten?

    hedef gösterilen insanlar kendileri olabilmek için sürekli mücadele vermek durumunda kalan, hayatları ciddi zorluklarla geçen kişiler. tek günahları diğer insanların "istemediği" şekilde var olmaları, kendilerini bulundukları bedende rahat hissetmeye çalışmaları. eğer galatasaray malum camiadan farklı bir "his takımı" ise, herkese kucak açabilen, kapsayıcı ve ilerici bir camia ise, tevfik fikret'in izinden "fikri hür, vicdanı hür" olarak giden insanların camiası ise, kimlik, ırk, cinsel tercih ayırmadan herkesi kapsayan bir değerler bütünü demektir. insanın düşüncesizce zehir saçmadan önce neyin arkasına saklanarak kime saldırdığını anlaması gerekiyor.

    son yıllarda gördüğüm galatasaray değerlerine en çok yakışan açıklamalardan birisi olmuş, kendisini hem söyledikleri için, hem de cesareti için tebrik ediyorum. böyle bir açıklama yapmak durumunda kaldığı için de bir galatasaraylı olarak utanç duyuyorum.

    edit: ünvan güncellemesi.
  • 9
    https://x.com/...3Ftarih%3D2025-06-27

    söylediklerine yürekten katıldığım, galatasaray camiasının tanıdık yüzlerinden. her türlü ayrımcılığın karşısında durmak ve birleşmek ortak yükümlülüğümüz ve bilincimiz olmalı. bu bilinç kaybedilip, ayrıştığımızdan beri işler hep daha da kötüleşti.

    bu vesileyle söylemek de isterim, kendisini asla yönetimlerde görmek istemem.
  • 10
    https://x.com/...n4FxEYU2eRQ&s=19

    doğru noktalara değinmiş ama taraftar tarafından yanlış anlaşılmıştır.
    konuyu eşref beyden çıkarırsak günün sonunda fenerbahçe'nin kutlamalara kimi çıkardığından bize ne?
    fenerbahçe ile dalga geçmek güzel ama ötekileştirme yapıp başka şahıslar üzerinden fenerbahçe'ye vurulurken sadece fenerbahçe'ye vurulmadığının kimse farkında değil.
    bahsi geçen kişi, sosyal medyadaki dönen makarayı okuduğunda ''aaa bunlar fenerbahçe ile dalga geçiyor'' demeyecektir, böyle bir insana sırf fenerbahçe kutlamasında olduğu için vurmak bize yakışmaz.
    bu hassasiyeti göstermek bize yakışandır, aynı durumda biz olsak onlar da aynı şeyi yapacaktı biliyorum.
    fakat onlar yapıyor diye her şeyi mübah görmemeliyiz.
    eşref hamamcıoğlu'nun açıklamalarında ana nokta bunlar olmalı, ''bizim hakkımız yenirken konuşmadın şimdi fenerbahçe'yi mi koruyosun?'' triplerine girmeyi yanlış buluyorum.
    eşref bey, sosyal adaletin işlememesi üzerine duyduğu üzüntüyü dile getirmiş.
    fenerbahçe ile dalga geçmek için ''abi, dayı'' diye itham edilen kişi bugün intihar etse ne olacak?
    hassas konular bunlar, fenerbahçe'nin şampiyonluk kutlamaları bir bireyin hayatından daha değerli değil.
    dikkat etmekte fayda var, bahsettiğim senaryo bu ülkede çok kez yaşandı.
  • 12
    https://x.com/...n4FxEYU2eRQ&s=19

    yazdıklarına temelde katılıyorum tabi ki, her insan dilediği şekilde yaşayabilmeli ve ayrımcılığa uğramamalı. bunu tartışmaya bile gerek yok.

    ama bu konu özelinde bize getirdiği eleştiriyi konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. şu anda sosyal medyada dansçıya saldıranların tamamına yakını durumdan rahatsız olan rakip taraftarlar. galatasaray taraftarı kendileriyle dalga geçtikçe kudurup her zaman yaptıkları gibi tüm insanı değerlerinden arınmış vaziyette dansçı dahil herkese saldırıyorlar. bu durumu doğru gözlemleyememesi geri kalan savlarını da değersizleştiriyor çünkü doğru noktaya odaklanamıyor.

    bir de türkiye realitesi var. çok uzun yazıp içimi karartmak istemiyorum ama ülkenin genel yapısı belli, futbol taraftarı kesimin de kaymak tabaka olduğu söylenemez. hal böyleyken kutlamada hande yener ile birlikte sahneyi paylaşan kadın kıyafetleri giymiş maskülen bir bireyin ne tepkiler alacağını düşünmemek asıl gerizekalılıktır kanısındayım.

    performansa gelirsek o da bok gibiydi. mecnun'un kafası bir milyon, röportajda arkada gözüktüğü bir video var cayır cayır patlıyor. kostüm çok özensiz, temu'dan drag queen sipariş etmişler gibi. ödüllü koreograf olduğunu okudum ama dansları falan yıldız tilbe ayarında freestyle çırpınmalardan oluşuyor. dans grubundan birisi trans diye linçleniyor sanılabilir ama eleştirilen performans şarkıcı ile sahneyi birlikte paylaştığı solo şovu.

    yıllarca ultravesti diye dalga geçip bizim kutlamamıza bok atan camia kendi kutlamasında çok kalitesiz bir drag show kullanıyor ve bizim "aman bunlar gerizekalıdır dansçıya yüklenirler o yüzden dalga geçmeyelim" dememizi bekliyor eşref bey. boş yapma amca ya, senin özeleştiri fetişine alet olmak istemiyorum.
  • 13
    https://x.com/...n4FxEYU2eRQ&s=19

    entry'e başlamadan önce galatasaray temel değerler bildirisinden kısa bir bölümü alıntılamak istiyorum.

    --- alıntı ---

    galatasaray laikliğin tahrip edilemez beşiği, farklılıklara saygının
    temel direğidir. farklılıklar; ayrımcılık yerine yaklaştırıcı, korkutucu
    olmak yerine benimsetici, yasakçılık yerine empati kurdurucudur.
    galatasaray’da kökleşmiş laiklik, başkaları gibi düşünmeyi kendine
    yasaklamak ya da başkalarının farklı düşünmesini istememek değil,
    her tür bağnazlıktan uzak durma becerisi kazandırır.

    --- alıntı ---

    galatasaray'ın insan haklarına saygılı, renk ayırt etmeyen, birleştirici ve aydınlık yüzünü çok güzel bir şekilde bir kez daha hatırlatan camiamızın önemli figürlerinden biri. toplumsal sorunlara, olaylara duyarlılık galatasaraylılığın gereğidir. lise'nin galatasaray'a kattığı ve diğer kulüplerin her birinden ciddi şekilde ayırdığı en önemli özellik belki de budur. galatasaraylı, ister liseli olsun ister olmasın; sorunlara ve haksızlıklara karşı duyarlı olmalıdır.

    bir şeyi eleştirmek için elmayla armutu karıştırmamak gerekir. rakip de aynı davranışı kendi kutlamasına çıkan trans sanatçı için yapıyor diye bizim yapıyor olmamız doğrulanmıyor, bu iş böyle bir matematik değil. her bireyin kendi davranışlarıyla sorumlu olduğu gibi her camia da kendi reflekslerini kontrol edebilir. burada aksine rakip camianın, kendi kutlamasına çıkarttığı trans sanatçı yönünden, kendi taraftarından gelen tepkilere karşı bir tane açıklama yapabilecek seviye ve donanımda yöneticisinin olmaması bahsettiğim farkı zaten açıklıyor. elma ile armut dediğim şey de tam olarak bu. ayrıca bu sportif bir mevzu da değil, galatasaray'ın genetiğinde yer alan ve bizzat insanı ilgilendiren bir konu. kendisini açık yüreklilikle tebrik ederim.
  • 14
    https://x.com/...n4FxEYU2eRQ&s=19

    açıklamaları çok yetersizdir. başka türlü de olsa ayrımcılık, ırkçılık bizim takımımıza yapılırken, ağza alınmayacak ifadeler kullanılırken susup bir trans bireyin olayına yangın yapmak çok samimice gelmiyor. toplumun her alanında böyle bu.

    herkes, neredeyse hepimiz bir şekilde etnik kökenimiz, maddi durumumuz, işimiz, boyumuz, saçımız, görünüşümüz, inancımız ve daha bir çok kimseyi ilgilendirmeyen şeyler için ayrımcılığa uğrarken kimsenin sesi çıkmıyor da bir eşcinsel göz kanatan estetikten yoksun bir sahne şovunu eleştiriyoruz diye suçlu ilan ediliyoruz. görünür olma çabasını top noktalarda yaşamak isteyen bu bireyler eleştiriyi de kabullenemeyeceklerse çıkmasınlar sahneye. ben niye heteroseksüelim diye laf yiyorum kardeşim.

    bir de bu rezalet sahne şovunu yok grammy ödüllü koreograf bilmem ne diye savunan hesaplar türedi bir günde.

    ortada bir gerçek var; rezalet bir dans, hiçbir estetiği olmayan, görsel bir hikaye sunmayan, alelade bir beden hareketi. ve bunu icra eden şahıs da sadece eşcinsel olmasıyla ilgili bir duyar. kusura bakmayın da biz de rakibin bu rezil kutlamasıyla dalga geçme hakkına sahibiz. tribünde edilen küfürden çok daha insaflı davrandığımız da kesin. ayrıca melih mahmutoğlu demişti, şampiyonluk nasıl kutlanır görsünler diye. gördük.

    ses çıkaracaksak tüm ayrımcılıklara ses çıkarmalıyız. sadece cinsiyet tercihlerine kasılan duyar çok samimi gelmiyor.
  • 15
    https://x.com/.../1938247073322660291

    açıklamasına sonuna kadar katıldığım galatasaraylı büyüğümüz. yapılan şov saçma ve komik hatta yersiz. ama bu olayla dalga geçilirken kişinin cinsiyeti veya cinsel yönelimini ön plana çıkarmak en başta ayıp. bu durumu kişinin görebileceği bir şekilde paylaşmak ayrıca ayıp. insanları böyle konularda tahrip edip sonra sonuçlarına üzülmek ayrı bir iki yüzlülük. bazı toplulukların hak aramak adına bir şeyler dayatmasına nasıl karşıysam, insanların cinsel kimlikleri hakkında konuşmayı, birilerinin kendine hak görmesine o kadar karşıyım.
  • 16
    https://x.com/.../1938247073322660291

    açıklaması bence zorlama olmuş. şahsen ben bireyi kadın zannettim önce, he trans birey de olabilir ama o kadar boktan oynayan biriyle de dalga geçilir kimse kusura bakmasın. sanki bana büyüleyici bir şekilde dans etti de hanımefendi biz trans diye dalga geçtik.

    biz bom bok dans eden hatta dans ettiğini sanan biriyle dalga geçtik.

    ucube gibi giyinmiş çıkmış yoksa bizim herkese saygımız var uzaylıda olsa transta olsa insan insandır.
  • 17
    https://x.com/.../1938247073322660291

    beyefendinin toplumsal ahlak dediği şey antik ve ortaçağ dönemlerinde dul kadınların diri diri yakılmasını reva görüyordu. avrupa, osmanlı ve çin topraklarında aleni idam seyirlikleri kuruluyordu. cüce ve fiziksel farklılığa sahip insanlar soytarılığa zorlanıyor ve toplumun geneli tarafından normal karşılanıyordu, psikolojik rahatsızlıkları olanlar şeytan çıkarma adı altında zincirleniyordu, orta çağ avrupasında bebekler şeytan çıkarma ritüeli ile dövülüyordu, köle sahibi olmak doğal bir eylemdi. kişinin kendi vicdanına, değer yargılarına ve inançlarına göre doğru-yanlış ayrımı yapması toplum tarafından genel kaide kabul edilen ve yaşam alanını düzenleyen ahlaki çökmüşlükten yeğdir. ben ne kendisinin ne de fenerbahçe'nin şampiyonluğunda sahne alan drag queen mecnun giasar'ın yaptıkları ile ya da varlığı ile ilgilenmiyorum ben tüm bu konuşulanların toplumsal ahlak adı altında bireylere dayatılması ile ilgiliyim. toplumsal ahlak halk üzerinde güç barındıran kişi ve kurumların çıkarlarını gözeten normlardan ibarettir. bir nevi meşrulaştırma taktiğidir. ikiyüzlülüktür, hele türkiye topraklarında düpedüz yalandır aile kutsaldır safsatasının dizilere, kitaplara, dillere pelesenk olduğu bir coğrafya düşünün kadının, çocuğun hiçbir değeri olmadığı aslında bu da bir normalleştirme ve ahlaki deformasyona güzel bir örnek. çok sevdiğim michel foucault'a göre ahlaki normlar, toplumun üyelerini denetlemek ve düzene sokmak için iktidarın kurguladığı söylemlerdir. akıl hastaneleri, hapishaneler, okullar gibi kurumlar toplumu şekillendiren ahlak fabrikalarıdır. “doğru” ve “yanlış” kavramları zamanla biyopolitik bir denetim aracına dönüşür.

    “ahlak, doğruyu söylemek değil; doğruyu söyletmektir. kim konuşacak, nasıl konuşacak, ne zaman konuşacak – bunlar hep bir iktidar düzenidir.”

    “cinsiyet kimliği üzerinden alay konusu edilmesi… toplumsal ahlakın önemli bir sınavıdır.” diyor eşref bey.

    toplumsal ahlak vicdan terazisi olarak sunulamaz.

    “size hiçbir zararı dokunmamış bir insanın onurunu hedef almak…”

    peki ya “sana zararı olmuş” diye birinin kimliğine, varlığına, ifadesine saldırı meşru olur mu?
    yani bu ifade, koşullu bir onur savunması yapar. ahlakın evrenselliği değil, “kibar ol, ayıp olmasın” diliyle geçiştirilen bir hassasiyet sunar. bu, senin sorguladığın ahlakın yüzeysel versiyonudur.

    “sosyal medyada birkaç beğeni uğruna sergilenen hoyratlık…”

    burada aslında eleştirilen şey, bireyin davranışı değil, dijital görünürlük uğruna ‘norm dışı’ olanın ifşa edilmesidir.

    ama bu “beğeni” uğruna yapılan davranışlar da toplumsal ahlakın teşvik ettiği onay arzusunun ürünüdür.

    “benim gözümde galatasaraylılık... adalet, saygı ve zarafetle tanımlanır.”

    bu, yazının en ideolojik cümlesidir. ahlaki söylem, taraftarlık kimliğiyle özdeşleştiriliyor.
    yani artık “toplumsal ahlak” sadece insan olmakla değil, galatasaraylı olmakla ilişkilendiriliyor. bu da aslında ahlakın taraflı bir şekilde “bizim gibi olanlar zaten erdemlidir” mesajıyla araçsallaştırılmasıdır.

    yani demem o ki; eşref bey'in bu konuşması trans bir bireyi savunmak falan değil kendisi bu yazısı ile ahlak kavramını evrensel değil, aidiyetle biçimlenmiş bir vitrin olarak sunuluyor. ve bu da onu bir kontrol mekanizması haline getiriyor.

    kontrolcü, normatif bir tavır takınan bu şahıs benim gözümde galatasaraylılığı tam olarak algılayamamıştır.
  • 18
    açıklamaları da kendisi de benim için yok hükmündedir. paylaşımının altındaki yorumlara katılıyorum. hangi yorumlara katıldığımı az çok tahmin edersiniz. yıllar önce i*** fener'e kafam girsin diye tezahüratlar vardı şimdi normalleştirmeye çalışıyorlar. bu konuda daha önce linç yemiştim, alışığım, sallamıyorum. fikrim hür, vicdanım hür.
    https://x.com/.../1938247073322660291
App Store'dan indirin Google Play'den alın