Kariyer Sonu2858
kendilerine ulusal gazetelerde köşe verilmesine utandığım adamların tükürükler saçarak frank rijkaard'a saydırmaları benim için sürpriz olmadı. sözlük içinde kendisine destek veren yazarlar da yavaş yavaş dönmeye başladılar.
isimlere bu kadar takılan başka bir ülke yoktur heralde. önemli olan rijkaard ismi değildi. önemli olan rijkaard'ın gelişiyle yöneticilerin futbola olan bakış açısının değişmesiydi. rijkaard'ın barca kariyeri iyi bir referans olmasının yanında umurumda değildi. şu anda desteğini çekenler ise galatasaray'ın barcelona gibi oynayacağını zanneden bilgisayar oyunu canavarı güruh.
futbol takımının başarısızlığında en büyük paya sahip olan futbolcuların aynı zamanda en rahat adamlar olduğu gerçeği neyle açıklanabilir? cevabı çok basit; çünkü onlar tüm ihalenin teknik direktöre çıkacağından eminler. nasıl emin olmasınlar, tecrübeliler bu konuda. lucescu olmadı, terim. terim olmadı gerets, feldkamp, skibbe, bülent korkmaz, frank rijkaard. yahu bunların hiçbiri mi galatasaray teknik direktörü olma melekelerine sahip olamaz? futbolcuların en büyük güvencesi, yönetimin faturayı teknik direktörlere keserek kendilerini sağlama almaları.
sanırım bu sözlükte hem servet'i hem mustafa sarp'ı aynı anda seven üç beş adamdan biriyimdir. ancak servet geçen hafta değil, bu senenin rijkaard için son şans olduğunu söylediği an kadro dışı bırakılmalıydı. naif adammış kendisi bu arada. benim mustafa sensin barış da sana girsin diye çıkışabileceğim bir ortamda kendisi bu oyunculardan faydalanmaya çalışıyor. ki kadro dışı bıraksa kimse ağzını açamaz. hatta bir sonraki sezon yerli transferinde en büyük kriter oyuncunun bonservissiz olması mı yoksa kaliteli mi olması olur o zaman görürüz.
rijkaard'la olmazcıların en büyük argümanı olan türkiye şartlarına uyum var bir de. oysa ki bizim bu adamı bu şartlara uymasın biz ona uyalım gerekçesiyle getirildiğini düşünüyordum. rijkaard benim için 4-3-3'ten fazlasıydı. sistemin, değişiminin habercisiydi. beni en çok üzen şeydir bu değişimi görememek. yoksa 4-3-3, 4-2-3-1, 4-4-2'ye gelemedik daha. keşke 4-4-2'ye dönünce bu zihniyetin değişeceğini bilsem.
en büyük yanılgınız sorunun kişilerde olduğunu düşünmenizdi. terim sadece gaz veriyordu, lucescu çingeneydi, gerets taktik bilmiyordu, feldkamp yaşlıydı, skibbe disiplinsizdi, rijkaard ise yetersizdi. hep yanlış yerde aradınız sorunu. büyük resme bakmadınız. rijkaard'ın şu anda bu zihniyette başarısız olması sizi değil, bizi haklı çıkarıyor. maalesef.
isimlere bu kadar takılan başka bir ülke yoktur heralde. önemli olan rijkaard ismi değildi. önemli olan rijkaard'ın gelişiyle yöneticilerin futbola olan bakış açısının değişmesiydi. rijkaard'ın barca kariyeri iyi bir referans olmasının yanında umurumda değildi. şu anda desteğini çekenler ise galatasaray'ın barcelona gibi oynayacağını zanneden bilgisayar oyunu canavarı güruh.
futbol takımının başarısızlığında en büyük paya sahip olan futbolcuların aynı zamanda en rahat adamlar olduğu gerçeği neyle açıklanabilir? cevabı çok basit; çünkü onlar tüm ihalenin teknik direktöre çıkacağından eminler. nasıl emin olmasınlar, tecrübeliler bu konuda. lucescu olmadı, terim. terim olmadı gerets, feldkamp, skibbe, bülent korkmaz, frank rijkaard. yahu bunların hiçbiri mi galatasaray teknik direktörü olma melekelerine sahip olamaz? futbolcuların en büyük güvencesi, yönetimin faturayı teknik direktörlere keserek kendilerini sağlama almaları.
sanırım bu sözlükte hem servet'i hem mustafa sarp'ı aynı anda seven üç beş adamdan biriyimdir. ancak servet geçen hafta değil, bu senenin rijkaard için son şans olduğunu söylediği an kadro dışı bırakılmalıydı. naif adammış kendisi bu arada. benim mustafa sensin barış da sana girsin diye çıkışabileceğim bir ortamda kendisi bu oyunculardan faydalanmaya çalışıyor. ki kadro dışı bıraksa kimse ağzını açamaz. hatta bir sonraki sezon yerli transferinde en büyük kriter oyuncunun bonservissiz olması mı yoksa kaliteli mi olması olur o zaman görürüz.
rijkaard'la olmazcıların en büyük argümanı olan türkiye şartlarına uyum var bir de. oysa ki bizim bu adamı bu şartlara uymasın biz ona uyalım gerekçesiyle getirildiğini düşünüyordum. rijkaard benim için 4-3-3'ten fazlasıydı. sistemin, değişiminin habercisiydi. beni en çok üzen şeydir bu değişimi görememek. yoksa 4-3-3, 4-2-3-1, 4-4-2'ye gelemedik daha. keşke 4-4-2'ye dönünce bu zihniyetin değişeceğini bilsem.
en büyük yanılgınız sorunun kişilerde olduğunu düşünmenizdi. terim sadece gaz veriyordu, lucescu çingeneydi, gerets taktik bilmiyordu, feldkamp yaşlıydı, skibbe disiplinsizdi, rijkaard ise yetersizdi. hep yanlış yerde aradınız sorunu. büyük resme bakmadınız. rijkaard'ın şu anda bu zihniyette başarısız olması sizi değil, bizi haklı çıkarıyor. maalesef.
