10420
kendisinin sürecinde yanlış yorumlandığını düşündüğüm konular olan futbolcudur. çoğunluk doğru yorumluyor da yine de bazı yorumlar bana bunu düşündürüyor.
şimdi eldekilere bir bakalım. barış henüz 25 yaşında ve an itibariyle profesyonel kariyerinin yarısında dahi değil. türkiye'de başka hiçbir takımda mümkün olamayacak seviyede kendini geliştirdi, diğer takımlarla oynaması mümkün olmayan seviyelerde şampiyonlar ligi maçları oynuyor ve popülaritesi inanılmaz seviyede. bunların hepsinde kendisinin çalışmasının payı bir ise galatasaray'ın payı ikidir. içeri çevirdiği toplara osimhen değil en nesyri vursaydı geçen seneki oyun katkısını ne kadar yapardı mesela? aksini iddia eden barış gibi keçiören benzeri bir takımdan çıkmış akabinde fb-bjk yapmış ve kendini geliştirmiş bir adet yerli göstersin.
bu saydıklarım barış'ın geçtiğimiz yaz transfer sezonu başlamadan önceki durumunu ifade ediyor. sezon başındaki (ligin ilk 2 haftası) canavar formunu düşünerek yukarıdaki saydıklarıma ek olarak oyununu bir seviye daha yükselttiği ve şampiyonlar liginde kendini göstererek kulübe iyi paralar kazandıracağını öngörebiliriz. taraftarın barış'tan beklentisi buydu yani.
peki barış ne yaptı? ne idüğü belirsiz bir teklife atladı (üstelik avrupa'dan falan da değil bayağı leş seviye bir takımdan), menajeriyle birlikte takımın arkasından iş çevirmeye kalktı. kulüp satışına izin vermeyince de siyah ekranlar, antrenmana ve maça çıkmamalar gibi aksiyonlara döndürdü işi. resmen takımı sattı. yahu tüm bu süreci bir baştan sona düşünelim. oyuncunun satışına izin vermemenin karşılığı bu barış'ın yaptıkları olabilir mi? bu hangi akla, mantığa sığar? barış gitmek isteyebilir, zam isteyebilir bunlara hiç sözüm yok ama kulüp de satmıyorum diyebilir. bu da galatasaray olarak bizim en doğal hakkımız. bunun karşılığı eğer maça çıkmamaksa, menajerini insanların damarına basarcasına basında konuşturup insanların sinir uçlarıyla oynamaksa barış efendi de kusura bakmayacak ve kötü oynadığında ıslığı yiyecek. iyi oynamasının akabinde anında zam istediğinde bu yazılı olmayan anlaşmayı kabul etmiş oldu zaten. yukarıda saydığım çakallıkları yapmasaydı eğer kötü oynaması en ufak problem de olmayabilirdi ama biraz kıpırdandığında hemen gideceğim veya zam istiyorum dersen kötü oynadığında da bunun karşılığını alırsın. olay bu kadar basit.
hem dursun başkan hem okan hoca barış efendinin morali bozulmasın diye sürecin başından beri olabilecek en hassas şekilde davranıyor. takımı satıp maça çıkmadığı anlarda bile taraftardan destek istedi okan hoca. barış bu hareketleri bir avrupa takımında yapsa başına neler gelirdi çok merak ediyorum açıkçası. çok daha kötü tepkileri hak etmesine rağmen sadece iki maç yarım ağız ıslık yedi ki onlarda bile ıslıklayanlar kadar alkışlayanlar da oldu. buna karşılık barış hala mağdur durumdaysa kulübü kapatıp gidelim veya kulübün anahtarını barış'a ve uyanık menajerine bırakalım.
şimdi eldekilere bir bakalım. barış henüz 25 yaşında ve an itibariyle profesyonel kariyerinin yarısında dahi değil. türkiye'de başka hiçbir takımda mümkün olamayacak seviyede kendini geliştirdi, diğer takımlarla oynaması mümkün olmayan seviyelerde şampiyonlar ligi maçları oynuyor ve popülaritesi inanılmaz seviyede. bunların hepsinde kendisinin çalışmasının payı bir ise galatasaray'ın payı ikidir. içeri çevirdiği toplara osimhen değil en nesyri vursaydı geçen seneki oyun katkısını ne kadar yapardı mesela? aksini iddia eden barış gibi keçiören benzeri bir takımdan çıkmış akabinde fb-bjk yapmış ve kendini geliştirmiş bir adet yerli göstersin.
bu saydıklarım barış'ın geçtiğimiz yaz transfer sezonu başlamadan önceki durumunu ifade ediyor. sezon başındaki (ligin ilk 2 haftası) canavar formunu düşünerek yukarıdaki saydıklarıma ek olarak oyununu bir seviye daha yükselttiği ve şampiyonlar liginde kendini göstererek kulübe iyi paralar kazandıracağını öngörebiliriz. taraftarın barış'tan beklentisi buydu yani.
peki barış ne yaptı? ne idüğü belirsiz bir teklife atladı (üstelik avrupa'dan falan da değil bayağı leş seviye bir takımdan), menajeriyle birlikte takımın arkasından iş çevirmeye kalktı. kulüp satışına izin vermeyince de siyah ekranlar, antrenmana ve maça çıkmamalar gibi aksiyonlara döndürdü işi. resmen takımı sattı. yahu tüm bu süreci bir baştan sona düşünelim. oyuncunun satışına izin vermemenin karşılığı bu barış'ın yaptıkları olabilir mi? bu hangi akla, mantığa sığar? barış gitmek isteyebilir, zam isteyebilir bunlara hiç sözüm yok ama kulüp de satmıyorum diyebilir. bu da galatasaray olarak bizim en doğal hakkımız. bunun karşılığı eğer maça çıkmamaksa, menajerini insanların damarına basarcasına basında konuşturup insanların sinir uçlarıyla oynamaksa barış efendi de kusura bakmayacak ve kötü oynadığında ıslığı yiyecek. iyi oynamasının akabinde anında zam istediğinde bu yazılı olmayan anlaşmayı kabul etmiş oldu zaten. yukarıda saydığım çakallıkları yapmasaydı eğer kötü oynaması en ufak problem de olmayabilirdi ama biraz kıpırdandığında hemen gideceğim veya zam istiyorum dersen kötü oynadığında da bunun karşılığını alırsın. olay bu kadar basit.
hem dursun başkan hem okan hoca barış efendinin morali bozulmasın diye sürecin başından beri olabilecek en hassas şekilde davranıyor. takımı satıp maça çıkmadığı anlarda bile taraftardan destek istedi okan hoca. barış bu hareketleri bir avrupa takımında yapsa başına neler gelirdi çok merak ediyorum açıkçası. çok daha kötü tepkileri hak etmesine rağmen sadece iki maç yarım ağız ıslık yedi ki onlarda bile ıslıklayanlar kadar alkışlayanlar da oldu. buna karşılık barış hala mağdur durumdaysa kulübü kapatıp gidelim veya kulübün anahtarını barış'a ve uyanık menajerine bırakalım.


