1493
city'de 4, münih'te ise 5 yıl oynamış oyuncu.
yani adam son 9 yıldır dünya futbolunun en tepesindeki takımlarda top koşturmuş.
bırak bundesliga ve premier ligi, sadece şampiyonlar liginde bile 74 maça çıkan ve bu maçlarda 43 gol katkısı veren bir oyuncudan bahsediyoruz.
yıllarca üst düzey kulüplerde oynamış ve istese daha da oynamaya devam edecek bir oyuncunun 29 yaşında galatasaray forması giymesi çok büyük bir olaydır. beklentileri karşılayamadığı doğrudur, buna bende katılıyorum ama nedenini de çok iyi biliyorum.
city ve münih gibi sistem takımlarında oynayıp da sonrasında kaosun egemen olduğu bir ülkeye gelmek elbette ki disiplinli oyuncuları şoka uğratır. işte sane bu kültür şokunu yaşıyor. bahane diyebilirsiniz ama cidden böyle olduğunu düşünüyorum.
adam münih'te oynarken topu her aldığında bindiren bir bek görüyordu. alan açan orta sahalarla karşılaşıyor veya duvar olan forvetlerle göz göze geliyordu. hal böyle olunca da sane birebir kalıp hünerlerini sergilemekte zorlanmıyordu. maçları izlediğiniz zaman, nasıl bu kadar kolay gelebiliyorlar diyorsunuz ama işte adamların taktiği bu.
olise'yi normal şartlar altında en az 2 kişinin tutması gerekiyor ama maçları izlediğiniz zaman çoğunda birebir kaldığını göreceksiniz çünkü herifler bunu amaçlıyor.
bizde ise böyle bir durum yok. bindirmeyi, oyunu açmayı veya birebir bırakacak taktik uygulamasını yapmıyoruz. çoğu zaman bireysel çabalarla bir yere geliyoruz.
bugün sane formsuz olabilir ama haftalar ilerledikçe onun da bireysel çabalarıyla puanlar toplayacağız. lakin bunun yerine görevlerin belli olduğu, yani bekin bindirdiği, 8-10 numaraların oyunu açtığı, üçgenlerin yapıldığı; kısacası birçok varyasyonun olduğu hücum organizasyonlarında sane veya x kişisi her zaman parlar.
velhasıl-ı kelam,
bu adama o sistemi vermiyorsak, ülke futboluna alışması için zaman vermemiz gerekiyor. her halükarda da bu adamdan katkı alacağız.
yani adam son 9 yıldır dünya futbolunun en tepesindeki takımlarda top koşturmuş.
bırak bundesliga ve premier ligi, sadece şampiyonlar liginde bile 74 maça çıkan ve bu maçlarda 43 gol katkısı veren bir oyuncudan bahsediyoruz.
yıllarca üst düzey kulüplerde oynamış ve istese daha da oynamaya devam edecek bir oyuncunun 29 yaşında galatasaray forması giymesi çok büyük bir olaydır. beklentileri karşılayamadığı doğrudur, buna bende katılıyorum ama nedenini de çok iyi biliyorum.
city ve münih gibi sistem takımlarında oynayıp da sonrasında kaosun egemen olduğu bir ülkeye gelmek elbette ki disiplinli oyuncuları şoka uğratır. işte sane bu kültür şokunu yaşıyor. bahane diyebilirsiniz ama cidden böyle olduğunu düşünüyorum.
adam münih'te oynarken topu her aldığında bindiren bir bek görüyordu. alan açan orta sahalarla karşılaşıyor veya duvar olan forvetlerle göz göze geliyordu. hal böyle olunca da sane birebir kalıp hünerlerini sergilemekte zorlanmıyordu. maçları izlediğiniz zaman, nasıl bu kadar kolay gelebiliyorlar diyorsunuz ama işte adamların taktiği bu.
olise'yi normal şartlar altında en az 2 kişinin tutması gerekiyor ama maçları izlediğiniz zaman çoğunda birebir kaldığını göreceksiniz çünkü herifler bunu amaçlıyor.
bizde ise böyle bir durum yok. bindirmeyi, oyunu açmayı veya birebir bırakacak taktik uygulamasını yapmıyoruz. çoğu zaman bireysel çabalarla bir yere geliyoruz.
bugün sane formsuz olabilir ama haftalar ilerledikçe onun da bireysel çabalarıyla puanlar toplayacağız. lakin bunun yerine görevlerin belli olduğu, yani bekin bindirdiği, 8-10 numaraların oyunu açtığı, üçgenlerin yapıldığı; kısacası birçok varyasyonun olduğu hücum organizasyonlarında sane veya x kişisi her zaman parlar.
velhasıl-ı kelam,
bu adama o sistemi vermiyorsak, ülke futboluna alışması için zaman vermemiz gerekiyor. her halükarda da bu adamdan katkı alacağız.