1
arda turan'ın sürekli paylaştırdığı konuşma.
sözlükte de çok seviliyor böyle şeyler. hatta bir ara nuri şahinin hir konuşması paylaşılmıştı da kendisinin okan buruk yerine takımın başına getirilmesini isteyenler vardı.
bu konuşmalar sıklıkla aynı klişeleri barındırır içerisinde. bazısı klişe de olsa güzeldir ama eminim bunlar her maç yapılır ve sadece galibiyet elde edilenler paylaşılır.
bazısı ise gerçekten unutulmaz ve özeldir. örneğin uefa fonali öncesinde ya da devre arasında fatih terim'in iki konuşması da muazzamdır. yine bir maç öncesinde fatih terim'in konuşma bekleyen takıma "benim böyle bir takıma söyleyebilecek bir şeyim yok, çıkın ve oynayın" demesi ya da hir türkiye kupası finali öncesinde takımın ukala, şımarık tavırlarına (uefa'yi kazanmıştı takım çünkü) attığı fırça muazzamdı. "büyük takımlara büyük unvan sahiplerine yakışan budur...!"
ben bu anlamda guardiola'nin konuşmalarını çok severim. bir de klopp'u çok merak ediyorum ama kendisi sanırım karşıydı böyle şeylerin paylaşılmasına.
izlediğim hüzünlü bir netflix filmi vardı, ismini unuttum. orada da bir karakter kendisini tek ik direktör olarak hayal edip bir soyunma odası konuşması hazırlamıştı. ve bir sahnede onu anlatıyordu arkadaşına. cidden cok iyi bir konuşmaydı. özetle şöyle bir şeydi ve gayet sakin bir ses tonuyla yapılıyordu;
"evet gerideyiz ve muhtemelen kaybedeceğiz ama önemli değil. bu, dünyanın sonu değil. eve gidip birkaç gün üzülecek ve sonra unutacaksınız. ancak bir şey düşünmenizi istiyorum. gözlerinizi kapatmanızı ve hayal etmenizi istiyorum. hadi kapatın gözlerinizi. yıllar sonrasını hayal etmenizi istiyorum. yıllar sonra bambaşka hayatlar yaşayacaksınız, belki baziniz bu spora devam bile etmemiş olacak ve bu mağlubiyetin hayatınıza olumsuz hiçbir etkisi olmayacak. önünüzde çok güzel günler var, büyük mutluluklar, aşklar, fırsatlar. onu hayal edin, o güzel yaşamı... ancak bit gün hepiniz geçmişte hatırlayacağınız pek çok şey gibi bu anı da hatırlayacaksınız ve kazansaydık ne olurdu acaba diye düşüneceksiniz. oraya kossaydım ne olurdu, o pası verseydim... ve belki bir pişmanlık duyacaksınız, kazanabilirdik diyeceksiniz. çok zor değildi, aslında şu an o ana dönebilsem şöyle yapardım diyeceksiniz. şu an o ana dönebilsem kazanabilirdim diyeceksiniz... beyler gözlerinizi açın. şu an o andasiniz!"
sözlükte de çok seviliyor böyle şeyler. hatta bir ara nuri şahinin hir konuşması paylaşılmıştı da kendisinin okan buruk yerine takımın başına getirilmesini isteyenler vardı.
bu konuşmalar sıklıkla aynı klişeleri barındırır içerisinde. bazısı klişe de olsa güzeldir ama eminim bunlar her maç yapılır ve sadece galibiyet elde edilenler paylaşılır.
bazısı ise gerçekten unutulmaz ve özeldir. örneğin uefa fonali öncesinde ya da devre arasında fatih terim'in iki konuşması da muazzamdır. yine bir maç öncesinde fatih terim'in konuşma bekleyen takıma "benim böyle bir takıma söyleyebilecek bir şeyim yok, çıkın ve oynayın" demesi ya da hir türkiye kupası finali öncesinde takımın ukala, şımarık tavırlarına (uefa'yi kazanmıştı takım çünkü) attığı fırça muazzamdı. "büyük takımlara büyük unvan sahiplerine yakışan budur...!"
ben bu anlamda guardiola'nin konuşmalarını çok severim. bir de klopp'u çok merak ediyorum ama kendisi sanırım karşıydı böyle şeylerin paylaşılmasına.
izlediğim hüzünlü bir netflix filmi vardı, ismini unuttum. orada da bir karakter kendisini tek ik direktör olarak hayal edip bir soyunma odası konuşması hazırlamıştı. ve bir sahnede onu anlatıyordu arkadaşına. cidden cok iyi bir konuşmaydı. özetle şöyle bir şeydi ve gayet sakin bir ses tonuyla yapılıyordu;
"evet gerideyiz ve muhtemelen kaybedeceğiz ama önemli değil. bu, dünyanın sonu değil. eve gidip birkaç gün üzülecek ve sonra unutacaksınız. ancak bir şey düşünmenizi istiyorum. gözlerinizi kapatmanızı ve hayal etmenizi istiyorum. hadi kapatın gözlerinizi. yıllar sonrasını hayal etmenizi istiyorum. yıllar sonra bambaşka hayatlar yaşayacaksınız, belki baziniz bu spora devam bile etmemiş olacak ve bu mağlubiyetin hayatınıza olumsuz hiçbir etkisi olmayacak. önünüzde çok güzel günler var, büyük mutluluklar, aşklar, fırsatlar. onu hayal edin, o güzel yaşamı... ancak bit gün hepiniz geçmişte hatırlayacağınız pek çok şey gibi bu anı da hatırlayacaksınız ve kazansaydık ne olurdu acaba diye düşüneceksiniz. oraya kossaydım ne olurdu, o pası verseydim... ve belki bir pişmanlık duyacaksınız, kazanabilirdik diyeceksiniz. çok zor değildi, aslında şu an o ana dönebilsem şöyle yapardım diyeceksiniz. şu an o ana dönebilsem kazanabilirdim diyeceksiniz... beyler gözlerinizi açın. şu an o andasiniz!"
