92
özellikle baştan söyleyeyim, ben ne olursa olsun bu bilet fiyatlarının bu kadar pahalı olmasına karşıyım. evet, kulüp bir yatırım yaptı ve daha da ilerim atılım yapmak istiyor. bunun için harcayarak büyüme modeli ile ilerliyor. bunun için de kaliteli futbolculara yüksek paralar ödeniyor. lakin burada iki durum var. birincisi ülke şartları, ikincisi de avrupa da rakip olduğun takımların ekonomisi.
ülke şartları zaten malumunuz. zenginler giderek daha zengin oluyor, fakirler giderek daha da fakirleşiyor, orta sınıf eriyerek fakir sınıfa yaklaşıyor. bu şartlar içerisinde ekonomik olarak büyümenin tek yolu taraftardan bir şekilde alınabilecek para değildir. galatasaray taraftarı çok büyük ve fedakar. herkes elinden geldiğinin fazlasınca takıma destek oluyor. fakat sadece taraftarın alacağı forma, tişört, bilet ya da başka türlü para verebileceği formüllerin süreklilik sağlamasının kalıcı olamayacağını söylemeliyiz. yarın öbür gün beklenmedik bir durum olur ve sahadaki sonuçlar şimdiki kadar başarılı olmayınca bu yaratılan maddi gelir azalır. galatasaray, sadece taraftarından gelecek maddiyata göre bir zemin oturtup bunun üzerine bir şeyler inşa etmemeli. çeşitli sponsorluklarla, anlaşmalarla pasif geliri arttırmalı ve kalıcı bir ekonomik sistem kurmalıdır. döviz kurunun beklenenden düşük olmasıyla harcanabilen bu paraların yarın öbür gün döviz kurunun asıl gelmesi gereken yere geldiğinde de elimizi kolumuzu bağlayacaktır.
buradan da ikinci maddeye, avrupa da ki rakiplerimize geliyoruz. avrupa'nın en büyük kulüplerinin bilet fiyatları bile bizimki kadar değil neredeyse. ki bulundukları ülkelerdeki kişi başı milli gelir, asgari ücret ve hayat koşullarının türkiye'den daha iyi olduğunu söylememize gerek yok. bu büyük kulüplerin de düşüşleri çıkışları oluyor fakat oturtmuş oldukları düzende çark ne olursa olsun dönüyor ve büyük maddi bir krize kolay kolay girmiyorlar.
şunu da atlamamız lazım. liverpool maçında biletler pahalıydı ama atmosfer iyiydi deniliyor. arkadaşlar, kendimizi kandırmayalım. o gün hem oyun hem skor fevkaladeydi. erken öne geçmemizin avantajını kullandık. fakat aksi bir durum olsaydı o tezahüratlara katılım o kadar olmayacaktı. o coşkulu ıslık ve yuhalama da olmayacaktı hatta üstüne homurdanmalar ve küfürler de olacaktı. kale arkasında bir avuç insan, tribünleri gaza getirmeye çalışacaktı. senelerdir tribüne giden bir insanım, bunları çokça yaşadım, yaşadık. çünkü kulüp bu büyüme ve kalkınma bahanesini kullanarak artık taraftara müşteri muamelesinde bulunmaktadır. futbolun ve galatasaray'ın birleştirici gücünü maalesef maçlar özelinde göremiyoruz. zaten ülkede nereye baksak stres gördüğümüz bir yerde bu kadar bilet fiyatı veren insanlardan sadece destek vermesini beklemek şu şartlarda bana haksızlık geliyor. ki ben o kadar para verdik zihniyetinin tam aksine şartlar ne olursa olsun takımı statta tamamen desteklemek düsturunu benimsemiş ve bunu çevresine de empoze etmeye çalışan biriyim.
ülke şartları zaten malumunuz. zenginler giderek daha zengin oluyor, fakirler giderek daha da fakirleşiyor, orta sınıf eriyerek fakir sınıfa yaklaşıyor. bu şartlar içerisinde ekonomik olarak büyümenin tek yolu taraftardan bir şekilde alınabilecek para değildir. galatasaray taraftarı çok büyük ve fedakar. herkes elinden geldiğinin fazlasınca takıma destek oluyor. fakat sadece taraftarın alacağı forma, tişört, bilet ya da başka türlü para verebileceği formüllerin süreklilik sağlamasının kalıcı olamayacağını söylemeliyiz. yarın öbür gün beklenmedik bir durum olur ve sahadaki sonuçlar şimdiki kadar başarılı olmayınca bu yaratılan maddi gelir azalır. galatasaray, sadece taraftarından gelecek maddiyata göre bir zemin oturtup bunun üzerine bir şeyler inşa etmemeli. çeşitli sponsorluklarla, anlaşmalarla pasif geliri arttırmalı ve kalıcı bir ekonomik sistem kurmalıdır. döviz kurunun beklenenden düşük olmasıyla harcanabilen bu paraların yarın öbür gün döviz kurunun asıl gelmesi gereken yere geldiğinde de elimizi kolumuzu bağlayacaktır.
buradan da ikinci maddeye, avrupa da ki rakiplerimize geliyoruz. avrupa'nın en büyük kulüplerinin bilet fiyatları bile bizimki kadar değil neredeyse. ki bulundukları ülkelerdeki kişi başı milli gelir, asgari ücret ve hayat koşullarının türkiye'den daha iyi olduğunu söylememize gerek yok. bu büyük kulüplerin de düşüşleri çıkışları oluyor fakat oturtmuş oldukları düzende çark ne olursa olsun dönüyor ve büyük maddi bir krize kolay kolay girmiyorlar.
şunu da atlamamız lazım. liverpool maçında biletler pahalıydı ama atmosfer iyiydi deniliyor. arkadaşlar, kendimizi kandırmayalım. o gün hem oyun hem skor fevkaladeydi. erken öne geçmemizin avantajını kullandık. fakat aksi bir durum olsaydı o tezahüratlara katılım o kadar olmayacaktı. o coşkulu ıslık ve yuhalama da olmayacaktı hatta üstüne homurdanmalar ve küfürler de olacaktı. kale arkasında bir avuç insan, tribünleri gaza getirmeye çalışacaktı. senelerdir tribüne giden bir insanım, bunları çokça yaşadım, yaşadık. çünkü kulüp bu büyüme ve kalkınma bahanesini kullanarak artık taraftara müşteri muamelesinde bulunmaktadır. futbolun ve galatasaray'ın birleştirici gücünü maalesef maçlar özelinde göremiyoruz. zaten ülkede nereye baksak stres gördüğümüz bir yerde bu kadar bilet fiyatı veren insanlardan sadece destek vermesini beklemek şu şartlarda bana haksızlık geliyor. ki ben o kadar para verdik zihniyetinin tam aksine şartlar ne olursa olsun takımı statta tamamen desteklemek düsturunu benimsemiş ve bunu çevresine de empoze etmeye çalışan biriyim.
