19863
ali koç denilen futbol teröristini devirdiğin için öncelikle teşekkürler hocam. erden timur ayar bozdu ama bu yetmezdi. okan buruk 1 fener şampiyonluğuna bile izin vermedi. adamın istediği tek bir şampiyonluktu, gerisi kolaydı. dolayısıyla hakkını vermemiz lazım. üstelik zor bir işti. bunun için puan rekorları, seri galibiyetler, derbi dominasyonları gerekiyordu. hoca da bunu başardı. ali koç son 3 sezonda da şampiyonluk alacak puanı bir şekilde aldı ama yetmedi. bunu genel hatlarıyla burada anlatmıştım: (bkz: #4287489)
şimdi yeni bir dönem, yeni bir gündem geliyor. burada galatasaray'a kurulan tuzaklar da var. örneğin şimdiden galatasaray'ın medyada şampiyon ilan edilmesi. lig şampiyonluğunun değerli olmamasının iddia edilmesi gibi şeyler. biz rakiplerimizden illa ki etkileneceğiz. fenerbahçe ali koç döneminde kadar puan toplayamazsa elbette biz de puan kaybedebiliriz. ancak şampiyonluğun garantisi anca matematikle olur ve bu yüzden bunu eylül ayında konuşmak çok gereksiz olur. ama bu sezon her zamanki hikayeyle ilerlemiyoruz sanki. bu yüzden bazı şeyleri öngörmek zor olacak. eğer futbol ortamı biraz normalleşirse, eğer motivasyonumuz düşerse, kazanma alışkanlığı galatasaray'ın da bozulursa futbol bu, galatasaray da şampiyonluğu kaybedebilir. futbolda dün yoktur. her zaman değişen şartlara uyum sağlamak lazım.
gelelim avrupa'ya. ağzımdaki baklayı direkt çıkarıyorum. hoca ile gelecek bir avrupa başarısına inanmıyorum. bunun nedeni olarak hocadan kaynaklı durumlar da var, herkesin söylediği şeyler. ama daha çok türk futbolu kaynaklı problem var. bu ülkede istikrarlı olarak bir şeyler başarılmış tek dönem 1996-2002 arasıdır. bunun temel taşı da galatasaray'dır. galatasaray bu dönemde en az 4-5 altyapıdan çıkardığı oyuncuya, en az 8-9 tane de kaliteli yerli oyuncuya sahiptir. üstüne sadece 3-4 tane de kaliteli yabancı oyuncuya sahiptir. bu kadro istikrarlıdır, kalitelidir, uzun yıllar birlikte oynamıştır ve dönemine göre çok koşan bir takımdır. evet elimizdeki tek başarılı veri üzerinden konuşmak gerekirse bu şartları yakalamadan avrupa'da esaslı bir başarı geleceğine inanmıyorum. ha öteki türlü günü kurtarırız. ama bir paradoksun farkına varmamız lazım. kadronun temeli kaliteli yabancı oyunculardan kurulu olsa bile o oyunculara prime dönemlerindeki antrenmanı burada yaptıramıyorsun. yapsalar zaten burada olmazlardı. işte bu bir paradokstur. bunu aşmanın tek yolu da kaliteli yerli oyuncuları tekrar takımın iskeleti yapmaktır. bu da plan-proje-sabır-vizyon gerektirir. okan buruk ve dursun özbek döneminde bir plandan elbette söz edebiliriz ama bu plan salt maç kazanma üzerine kuruludur. bu ligde aşırı kaliteli kadroyla bu başarılıyor ama avrupa'da bu başarı formülü işlemiyor.
hoca muhtemelen liverpool'a yenilecek. buralar her yer istifa diye dolup taşacak. ben de diyorum ki bu sezon başında karar verilecek bir husustu. hoca avrupa'da başarı yok diye gönderilecekse de sezon sonunda gönderilmeli. normal şartlarda en azından bir tutarlılık gösterip hocayla ne olursa olsun sezon sonuna kadar devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
artık ali koç sonrası döneme biz de hazırlıklı olmalıyız. galatasaray artık günü kurtarmanın peşinde olmamalıdır. bunun için de gerekirse daha çok genç oyuncuyla oynayacak bir teknik adam profili düşünülebilir. örneğin benim teknik direktör adayım arda turan. kendisinin altyapı-as takım entegrasyonunu başarabileceğine inanıyorum. avrupa'da okan hoca döneminden daha esnek daha uyumlu olacağımızı düşünüyorum. bunları konuşmak belki çok erken, hatta arda turan öncesi bir yabancı hoca denemesi de yapılabilir. ama o beklenen son sandığımızdan daha erken gelebilir. bir kere kadro yaşlanıyor. muslera-mertens gitti. icardi-torreira-abdülkerim-sanchez gibi oyuncuların da maksimum 1-2 yılı kaldı. bunların hepsi de iskelet oyuncular. bu mevcut iskeletle hocaya da veda edebiliriz. tabi yine de her şey hocaya bağlı. ben hocanın sadece ligi almasına da razıyım. ama ligi almadığı gün de kelle gidecek. bu bir realite. ayrıca galatasaray'da çalışmak zordur. hoca da çok yıpranıyor. bir gün pes ettiğinde gidecek. bence ali koç sonrası dönemde o da yol haritasını iyi çizmeli. o da boşluğa düşebilir. bu bir tahmin tabi. hayırlısı diyelim. ancak ne olursa olsun bu sezonu tamamlamalı.
şimdi yeni bir dönem, yeni bir gündem geliyor. burada galatasaray'a kurulan tuzaklar da var. örneğin şimdiden galatasaray'ın medyada şampiyon ilan edilmesi. lig şampiyonluğunun değerli olmamasının iddia edilmesi gibi şeyler. biz rakiplerimizden illa ki etkileneceğiz. fenerbahçe ali koç döneminde kadar puan toplayamazsa elbette biz de puan kaybedebiliriz. ancak şampiyonluğun garantisi anca matematikle olur ve bu yüzden bunu eylül ayında konuşmak çok gereksiz olur. ama bu sezon her zamanki hikayeyle ilerlemiyoruz sanki. bu yüzden bazı şeyleri öngörmek zor olacak. eğer futbol ortamı biraz normalleşirse, eğer motivasyonumuz düşerse, kazanma alışkanlığı galatasaray'ın da bozulursa futbol bu, galatasaray da şampiyonluğu kaybedebilir. futbolda dün yoktur. her zaman değişen şartlara uyum sağlamak lazım.
gelelim avrupa'ya. ağzımdaki baklayı direkt çıkarıyorum. hoca ile gelecek bir avrupa başarısına inanmıyorum. bunun nedeni olarak hocadan kaynaklı durumlar da var, herkesin söylediği şeyler. ama daha çok türk futbolu kaynaklı problem var. bu ülkede istikrarlı olarak bir şeyler başarılmış tek dönem 1996-2002 arasıdır. bunun temel taşı da galatasaray'dır. galatasaray bu dönemde en az 4-5 altyapıdan çıkardığı oyuncuya, en az 8-9 tane de kaliteli yerli oyuncuya sahiptir. üstüne sadece 3-4 tane de kaliteli yabancı oyuncuya sahiptir. bu kadro istikrarlıdır, kalitelidir, uzun yıllar birlikte oynamıştır ve dönemine göre çok koşan bir takımdır. evet elimizdeki tek başarılı veri üzerinden konuşmak gerekirse bu şartları yakalamadan avrupa'da esaslı bir başarı geleceğine inanmıyorum. ha öteki türlü günü kurtarırız. ama bir paradoksun farkına varmamız lazım. kadronun temeli kaliteli yabancı oyunculardan kurulu olsa bile o oyunculara prime dönemlerindeki antrenmanı burada yaptıramıyorsun. yapsalar zaten burada olmazlardı. işte bu bir paradokstur. bunu aşmanın tek yolu da kaliteli yerli oyuncuları tekrar takımın iskeleti yapmaktır. bu da plan-proje-sabır-vizyon gerektirir. okan buruk ve dursun özbek döneminde bir plandan elbette söz edebiliriz ama bu plan salt maç kazanma üzerine kuruludur. bu ligde aşırı kaliteli kadroyla bu başarılıyor ama avrupa'da bu başarı formülü işlemiyor.
hoca muhtemelen liverpool'a yenilecek. buralar her yer istifa diye dolup taşacak. ben de diyorum ki bu sezon başında karar verilecek bir husustu. hoca avrupa'da başarı yok diye gönderilecekse de sezon sonunda gönderilmeli. normal şartlarda en azından bir tutarlılık gösterip hocayla ne olursa olsun sezon sonuna kadar devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
artık ali koç sonrası döneme biz de hazırlıklı olmalıyız. galatasaray artık günü kurtarmanın peşinde olmamalıdır. bunun için de gerekirse daha çok genç oyuncuyla oynayacak bir teknik adam profili düşünülebilir. örneğin benim teknik direktör adayım arda turan. kendisinin altyapı-as takım entegrasyonunu başarabileceğine inanıyorum. avrupa'da okan hoca döneminden daha esnek daha uyumlu olacağımızı düşünüyorum. bunları konuşmak belki çok erken, hatta arda turan öncesi bir yabancı hoca denemesi de yapılabilir. ama o beklenen son sandığımızdan daha erken gelebilir. bir kere kadro yaşlanıyor. muslera-mertens gitti. icardi-torreira-abdülkerim-sanchez gibi oyuncuların da maksimum 1-2 yılı kaldı. bunların hepsi de iskelet oyuncular. bu mevcut iskeletle hocaya da veda edebiliriz. tabi yine de her şey hocaya bağlı. ben hocanın sadece ligi almasına da razıyım. ama ligi almadığı gün de kelle gidecek. bu bir realite. ayrıca galatasaray'da çalışmak zordur. hoca da çok yıpranıyor. bir gün pes ettiğinde gidecek. bence ali koç sonrası dönemde o da yol haritasını iyi çizmeli. o da boşluğa düşebilir. bu bir tahmin tabi. hayırlısı diyelim. ancak ne olursa olsun bu sezonu tamamlamalı.
