38280
2012 yılında, fatih terim'in takımı beşinci defa şampiyon yapmasından bir kaç ay sonra, epey bir taraftarın hocanın gitmesini istediğini hatırlıyor musunuz?
bugün "yoktur öyle saçma şey" ya da "bir iki kişidir" diyor olabiirsiniz ama o dönem epey yüksek çıkıyordu bu ses. bunun temel gerekçesi ise fatih hocanın avrupa'da yapamıyor olmasıydı.
"şimdi saçmaladın, uefa kupası almış adama avrupa'da yapamıyor denir mi?" diyebilirsiniz ama o dönem bunu diyenlerin sağlam bir gerekçesi vardı. fatih terim şl'de hiç gruptan çıkamamıştı.
2012 sonbaharında ise ilk 3 maçta sadece 1 puan almış ve gruptan çıkma şansını mucizelere bırakmıştı. işte "gitsin, yenisi gelsin" korosu bu esnada çok şiddetli sesini çıkarıyordu. yerine lucescu'nun gelmesi isteniyordu.
tam o esnada, yangın doruklardayken lucescu başlığına bir entry yazmıştım: (bkz: mircea lucescu/#1082486)
özetle, avrupa'da kendinden söz ettirme yolunun istikrarlı bir oyundan ve ligde sürekli şampiyon olarak her sene oralara gitmekten geçtiğini anlatıyordum. fatih terim de her sene ligde şampiyon yapmasıyla bu görevin hala en olurlu adayıydı bana göre.
ve fatih terim ben bu entry yazdıktan birkaç sene sonra değil, aynı sene şl'de gruptan çıkmayı başardı. bahsettiğim mucize oldu ve son 3 maçta 9 puan aldı. üstelik sonraki rakibi de geçerek çeyrek finale adını yazdırdı. şl'deki son önemli başarımız. tekrarı gelmedi.
bugün de aynı şeyler geçerli. avrupa skorlarından hiçbirimiz memnun değil ama bazılarımız "yapamıyor, asla olmuyor" modunda. çözümü de hocayı değiştirmede buluyor. yeni gelen hoca hem ligde dominasyonu sürdürecek hem de avrupa'da istenen sonuçları alacak. ya olmazsa? fatih terim sonrası mancini, prandelli gibi itibarlı hocalar geldiğinde umduğumuz upgrade olmadı. dominasyonu bırakıp tekrar hoca arama evrelerine girmek hiç mi olası değil?
elbette dönem değişti. şimdi galatasaray çok daha pahalı bir takım, beklentiler de daha fazla. ama avrupa'da başarıya giden yolun istikrardan geçmesi gerekliliği değişmedi. bugün, "okan hoca şampiyon yapıyor ama yeminle hiç tat almıyorum, takım berbat oynuyor" demiyorsak, ara ara gelen facia maçlar harici belli bir standardı olan takımımız varsa onu koruyup faciaları azaltacak hamleler için eleştirileri yapmak daha doğru geliyor.
eskisi kadar değişme meraklısı olan da yok ama tüm bunları birçok taraftarın aklına gelen "olmuyor galiba" hissini gidermek için geçmişe bir pencere açmak adına yazdım.
bugün "yoktur öyle saçma şey" ya da "bir iki kişidir" diyor olabiirsiniz ama o dönem epey yüksek çıkıyordu bu ses. bunun temel gerekçesi ise fatih hocanın avrupa'da yapamıyor olmasıydı.
"şimdi saçmaladın, uefa kupası almış adama avrupa'da yapamıyor denir mi?" diyebilirsiniz ama o dönem bunu diyenlerin sağlam bir gerekçesi vardı. fatih terim şl'de hiç gruptan çıkamamıştı.
2012 sonbaharında ise ilk 3 maçta sadece 1 puan almış ve gruptan çıkma şansını mucizelere bırakmıştı. işte "gitsin, yenisi gelsin" korosu bu esnada çok şiddetli sesini çıkarıyordu. yerine lucescu'nun gelmesi isteniyordu.
tam o esnada, yangın doruklardayken lucescu başlığına bir entry yazmıştım: (bkz: mircea lucescu/#1082486)
özetle, avrupa'da kendinden söz ettirme yolunun istikrarlı bir oyundan ve ligde sürekli şampiyon olarak her sene oralara gitmekten geçtiğini anlatıyordum. fatih terim de her sene ligde şampiyon yapmasıyla bu görevin hala en olurlu adayıydı bana göre.
ve fatih terim ben bu entry yazdıktan birkaç sene sonra değil, aynı sene şl'de gruptan çıkmayı başardı. bahsettiğim mucize oldu ve son 3 maçta 9 puan aldı. üstelik sonraki rakibi de geçerek çeyrek finale adını yazdırdı. şl'deki son önemli başarımız. tekrarı gelmedi.
bugün de aynı şeyler geçerli. avrupa skorlarından hiçbirimiz memnun değil ama bazılarımız "yapamıyor, asla olmuyor" modunda. çözümü de hocayı değiştirmede buluyor. yeni gelen hoca hem ligde dominasyonu sürdürecek hem de avrupa'da istenen sonuçları alacak. ya olmazsa? fatih terim sonrası mancini, prandelli gibi itibarlı hocalar geldiğinde umduğumuz upgrade olmadı. dominasyonu bırakıp tekrar hoca arama evrelerine girmek hiç mi olası değil?
elbette dönem değişti. şimdi galatasaray çok daha pahalı bir takım, beklentiler de daha fazla. ama avrupa'da başarıya giden yolun istikrardan geçmesi gerekliliği değişmedi. bugün, "okan hoca şampiyon yapıyor ama yeminle hiç tat almıyorum, takım berbat oynuyor" demiyorsak, ara ara gelen facia maçlar harici belli bir standardı olan takımımız varsa onu koruyup faciaları azaltacak hamleler için eleştirileri yapmak daha doğru geliyor.
eskisi kadar değişme meraklısı olan da yok ama tüm bunları birçok taraftarın aklına gelen "olmuyor galiba" hissini gidermek için geçmişe bir pencere açmak adına yazdım.