• 327
    doksanların sonu ikibinlerin başını bir galatasaray taraftarı olarak yaşamış ve hatıralarına kazımış herkeste birçok anısı bulunan naif insan. 1989 doğumlu bir galatasaray taraftarı olarak birinci fatih terim döneminin ikinci yarısını, lucescu dönemini ve ikinci fatih terim döneminin başındaki o "pençe atma aslanım kükresen de yeter" zamanlarını gayet iyi hatırlıyorum.

    yalvar yakar güç bela alınan izinlerle 15, 30 ya da 45 dakikası* izlenebilen maçlardaki buğulu sesi ağlaya sızlaya yatağa gidişimizde hep kulağımızda dönerdi. gün gelecek 90 dakikayı da izleyeceğim diye avuturduk kendimizi, o güzel günlerin bir daha o ayarda yaşanamayacağını bilmeden. cumartesi sabah kalkıp ödev yapardık ki cumartesi öğlen televizyona* çökmemize ses edilmesin. sabri ugan çıkar ve müthiş anlatımıyla bizi avrupa'da stad stad gezdirirdi.

    (bkz: şampiyonlar ligi özel)

    bir de bunun kura çekimi özel versiyonu olurdu. tam da #4263418 numaralı entryde anlatıldığı gibi müthiş bir ekiple ekranda belirir ve bizleri o yürek dayanmayan heyecana hazırlardı. ahmet çakar'ın origins versiyonu, rahmetli turgay şeren'in "ulan nerden çıktı bu çekim" asabiyeti ve gökmen özdenak'ın bol keseden sallamalı anıları arasında kazasız belasız sözü güntekin'e vereceği anı kollardı.

    tabi herkes göt cebindeki telefonu çıkarıp canlı yayın açamıyor ya da izleyemiyor. kameralarımız monte carlo'da dendikten sonra bile bir boşluk olurdu. bazen ses ya da görüntü ya da her ikisinde birden sorun olur ve kısa bir süreliğine tekrardan istanbul'daki stüdyoya dönülürdü. güntekin'in ufak bir "hakikaten buradayız sayın seyirciler" konulu yayını sonrası uefa'nın verdiği yayına geçilirdi.

    kura çekimi sonrası güntekin'in orada kulübü temsil eden kimse onunla bir röportajı, sonra istanbul stüdyoda fatih hoca ile telefon bağlantısı*, finalde de götten sallamanın en güzel örneği yüzeysel rakip analizlerini müteakiben temsilcimiz galatasaray'a yürekten başarılar diyerek yayın kapanırdı...

    ah be sabri abi. önce star logosu gitti, sonra galatasaray'ın avrupa fatihliği. şifreli yayınlar geldi, her turnuvaya bir dekoder alır olduk. kimsenin maç saati "hadi yatağa" demediği yaşlara geldik ama lanet düzenin çarkları bizi maç saati uyuyup yeni mesai gününe hazır hale gelmeyi yeğler duruma getirdi. 21:45 bile kalmadı, ikiye böldüler. bir de türkiye'nin saat uygulamasıyla iyice darmadağın oldu...

    sen de başını aldın gittin, biz kaldık...
App Store'dan indirin Google Play'den alın