4464
hatırladıkça iç burkan garibanlık anılarının en fiyakalısı olan futbolcu.
galatasaray'ın garip guraba olduğu dönemlerdi. 2006 ve 2008'deki iki sürpriz şampiyonlukla az biraz soluklanabilmiştik. yokluktan cassio de souza soares lincoln transfer haberinin ana haber bültenleri kesilerek verildiği; 2010'lu yıllara gelirken hala hakan şükürlerle hasan şaşlarla şampiyonluk kovaladığımız hakikaten garibanlık dolu yıllardı.
11 metin gibi sloganlara falan sarılıyor, cemiyetteki şampiyonluk yemeklerinde şampiyonluk fenerium'da satılmaz tarzı pankartlarla tatmin olmaya çalışıyorduk...
sonra haldun üstünel diye bir adam çıktı. daha doğrusu ali sami yen numaralı tribünün bir döneme has die for you ekibinden galatasaray yönetimine transfer oldu. orta yaşlı ama fit görüntüsü, "lacileri çekmiş" yönetici tipolojisinden farklı giyim-kuşamı, topuz yapılmış saçları ve çak yaparak tokalaşmasıyla galatasaray'ı seneler sonra transfer piyasasında az biraz söz sahibi yaptı.
o "şaşalı" dönemde gelen isimlerden biriydi kewell. saçkırandan sakalı dökülen pırasa saçlı lincoln'e kıyasla çok yakışıklı bir adamdı. sasa ilic'in "partizan taraftarı arkasından ağlamış" laflarıyla güzellendiği galatasaray'a liverpool'dan gelmişti. ali sami yen kapalısının kendine has o entellektüel birikimiyle sosyal medya öncesi dönemde keşfedip de adapte ettiği daddy cool şarkısıyla, my name is harry kewell kewell from galatasaray dediği reklam filmiyle falan icardi'den 15 sene önce bu topraklarda fırtınalar estirmişti.
o kadar ki; taraftarın normal şartlarda burun kıvıracağı alternate formaları bile sırf tanıtımda kewell var diye yalayıp yutuyorduk. "mor formayı bile sattıktan sonra ne yapsak alırlar" motivasyonuyla çıkarılan daha abuk subuk bir alternate formayı gören arda turan'ın her sene bir orospu rengi var çıkışı kewell'ın özellikle 2008-2010 arası bu ülkede yarattığı etkinin en çarpıcı göstergelerinden biridir.
sakatlıklardan doğru düzgün süre alamamasına rağmen sırf takımda kalabilsin diye shabani christophe nonda gibi yedek kalsa da ses etmeyip oyuna girdiğinde işini yapan bir forveti bile göndertmiştir taraftar.
o yıllar garibanlıktan mecburen romantik gibi takıldığımız yıllardı...
cassio lincoln'e tapılıyordu o talihsiz yıllarda. victor osimhen 2 maç gol atamasa kapıyı gösteririz şimdi.
geriye dönüp bakarak tahayyül etmesi biraz zor...
galatasaray'ın garip guraba olduğu dönemlerdi. 2006 ve 2008'deki iki sürpriz şampiyonlukla az biraz soluklanabilmiştik. yokluktan cassio de souza soares lincoln transfer haberinin ana haber bültenleri kesilerek verildiği; 2010'lu yıllara gelirken hala hakan şükürlerle hasan şaşlarla şampiyonluk kovaladığımız hakikaten garibanlık dolu yıllardı.
11 metin gibi sloganlara falan sarılıyor, cemiyetteki şampiyonluk yemeklerinde şampiyonluk fenerium'da satılmaz tarzı pankartlarla tatmin olmaya çalışıyorduk...
sonra haldun üstünel diye bir adam çıktı. daha doğrusu ali sami yen numaralı tribünün bir döneme has die for you ekibinden galatasaray yönetimine transfer oldu. orta yaşlı ama fit görüntüsü, "lacileri çekmiş" yönetici tipolojisinden farklı giyim-kuşamı, topuz yapılmış saçları ve çak yaparak tokalaşmasıyla galatasaray'ı seneler sonra transfer piyasasında az biraz söz sahibi yaptı.
o "şaşalı" dönemde gelen isimlerden biriydi kewell. saçkırandan sakalı dökülen pırasa saçlı lincoln'e kıyasla çok yakışıklı bir adamdı. sasa ilic'in "partizan taraftarı arkasından ağlamış" laflarıyla güzellendiği galatasaray'a liverpool'dan gelmişti. ali sami yen kapalısının kendine has o entellektüel birikimiyle sosyal medya öncesi dönemde keşfedip de adapte ettiği daddy cool şarkısıyla, my name is harry kewell kewell from galatasaray dediği reklam filmiyle falan icardi'den 15 sene önce bu topraklarda fırtınalar estirmişti.
o kadar ki; taraftarın normal şartlarda burun kıvıracağı alternate formaları bile sırf tanıtımda kewell var diye yalayıp yutuyorduk. "mor formayı bile sattıktan sonra ne yapsak alırlar" motivasyonuyla çıkarılan daha abuk subuk bir alternate formayı gören arda turan'ın her sene bir orospu rengi var çıkışı kewell'ın özellikle 2008-2010 arası bu ülkede yarattığı etkinin en çarpıcı göstergelerinden biridir.
sakatlıklardan doğru düzgün süre alamamasına rağmen sırf takımda kalabilsin diye shabani christophe nonda gibi yedek kalsa da ses etmeyip oyuna girdiğinde işini yapan bir forveti bile göndertmiştir taraftar.
o yıllar garibanlıktan mecburen romantik gibi takıldığımız yıllardı...
cassio lincoln'e tapılıyordu o talihsiz yıllarda. victor osimhen 2 maç gol atamasa kapıyı gösteririz şimdi.
geriye dönüp bakarak tahayyül etmesi biraz zor...