• 425
    "schmeichel değil bütün michael'lar gelse o golü oradan çıkarması mümkün değil." cümlesini sadece kulaklarımıza değil kalbimize de kazımıştı rahmetli ümit aktan... futbolun gerçekten ayak topu olduğu, spikerlerinin de işini layıkıyla yaptığı dönemin maç anlatıcısı ve sonranın futbol yorumcusu ve program yapıcısıydı. iyi de galatasaraylıydı, dobraydı, samimiydi ve adam gibi adamdı...
    2025-2026 türkiye süper liginin başlamasına bir gün kala aramızdan ayrıldı maalesef ümit aktan... okan hoca maçın başında üzüntülerini iletti de antep'te atılan üç golle alınan üç puanı keşke ümit aktan'a adansaydı... neyse ben bu yazıyı ona adamış olayım...

    geçen senenin şampiyonu, "gerçek" beş yıldızının sahibi galatasaray, "hedef 26" diyerek çıktığı maratona 27 plakalı şehirde başlıyordu. son üç yılın birincisi takımdan mertens ve muslera arkadaşlarına veda etmiş ama yaz sezonunun başında sane kemerburgaz'a gelmiş ve memleketin en büyük transferi osimhen'in tapusu alınmıştı. tabii, osimhen'le uğraşırken kaleci dahil diğer mevkiler sonraya kalırken, hazırlık maçlarındaki performans "bu sene harika olacak" dedirtiyordu.

    yine de ligin ilk maçına, ki ülke futbolunun zor deplasmanlarından olan antep'e "golcüsüz" gidiyordu galatasaray. ıcardi sakatlığı atlatıyor, osimhen tatilin tozunu atıyor, morata ise italya'ya yolculanıyordu, elde kalan barış'tı... rize'nin "joker" çocuğu, sağ bek, sol bek, sağ kanat ve sol kanatta kendisine ihtiyaç olduğunda görev alırken, bu hafta da golcü rolüne soyunacaktı.

    35-40 derece sıcaklık ve "berbat" bir zemin. bundesliga ve premier ligde halı gibi sahalarda top koşturan sane, acaba sahayı incelemeye çıktığında ne demiştir. esas gösterinin olacağı yeşil zemini önemsemeyen antep yönetimi ve başkanı, maçtan evvel "yeneceğiz lan" demekten, deplasman tribünü biletlerini 3627 lira yapmaktan başka ne yaptı ki? 34 dakikada mbakata'nın sezonu kapamasının vebali hepsinin üzerindedir...

    gerçi işini düzgün yapan kim var ki? federasyon yetkilileri medya mensuplarını dağıttıkları giriş kartlarında galatasaray'a 4 yıldızlı logo yapmışlar, puma da dokunulduğunda yırtılan kağıt gibi formaya "uhu"yla yapıştırmış galatasaray'ın anlı şanlı armasını, maç içinde formalardan sapır sapır düştü armalar, reklam patchleri... formadan devam edersek, benim çok sevdiğim ama uzun yıllardır üretilmeyen uzun kollu forma sane için özel üretilmiş, çok beğendim, belki taraftar için de satışa çıkar, alırız, giyeriz...

    maça dönersek, yeni kalecinin sezon başına yetişmediği, biraz da günay'a olan güvenden dolayı antep'te kalede eski gaziantep kaptanı günay vardı. savunmanın sağında bir diğer joker sallai, ortada sanchez ile apokerim ve solda eren elmalı. lemina -torreira vazgeçilmezleri savunmada önünde yer alırken, sara ise sahanın her yerindeydi. hücüm hattında da sözleşme tazeleyen yunus, çiçeği burnunda transfer sane ve yeni golcü barış alper yılmaz...
    zemine alışmak zaman alsa da yunus'un pasında sallai ortaladı, arda son anda kornere çeldi ama köşe vuruşunda sallai çekilince "tartışmalı" hakem ali şansalan devam derken, var'daki sarper barış saka "penaltı" dedi... osimhen'in yokluğunda kim atacak, sane mi yoksa sara mı derken, topun başına geçen barış takımı erken dakikada öne geçirip, oz büyücüsü harry kewell'a selam yolluyordu... harry potter sevinci ile galatasaray taraftarının gönlüne giren kerem aktürkoğlu'nun fenerbahçe'ye gideceği söylentileri sonrası eski takım arkadaşına mesaj mıydı bilmiyordu barış, "medya ekibi istedi ben yaptım" diyordu maçtan sonra..

    sezonun ilk golünü atan barış, beş dakika sonra sara'nın mükemmel pasında ceza sahasına girip, bu sefer eren'e asist yapıyor, galatasaray bu sıcak hava ve kötü zeminde erken şekilde maçı koparıyordu. doğal olarak da oyunu rolantiye alıyor, hele ki mbakata'nın sakatlığı sonrası topçular çok daha dikkatli oynuyordu. gözler yeni transfer sane'deydi, o da zemine ve takım arkadaşlarına uyum salamaya çalışıyor, devre biterken apo'nun uzun mesafeli pasını çok "kibarca" göğsüne alıp kaleci ile karşı karşıya kalınca siftahı yapamıyordu. 89. dakikada bir kez daha net fırsatı yakalıyor, yine meşin yuvarlağı üç direk arasından sokamıyordu yeni 10 numara. ilk devre daha ürkek ve pas hatalarıyla oynarken, ikinci yarı uzaktan attığı bir şutla beraber açılan ve "işte sane bu" dedirten bir performans izletti alman topçu.

    var izlemesi, mbakata'nın sakatlığı, su molası derken bolca duran devreye 11 dakika ekledi ali şamsalan ve o süre biterken sane'nin pasıyla ceza sahasında brezilyalı gibi çalım atan barış tekmeyi yedi ve ikinci penaltıyı kazandı. yine topun başına geçen isim barış'tı ve yine kaleciyi terse yatırdı... selçuk hoca burak'ı oynatıyordu, ismet taşdemir de ona güvenmiş ama ben beğenmiyorum genç kaleciyi, çok da güven vermiyor kalede ki ikinci yarı hatalı çıkıp, ceza sahası dışında topu eliyle çelince takımını eksik bıraktı...

    ilk yarı tek pozisyonu olmayan ev sahibi, ikinci yarı sonradan oyuna giren enver kulasin'in ataklarıyla galatasaray'ın sol tarafını zorladı, bir pozisyonda günay'ı geçemedi, bir tanesinde de pasında boateng beceriksizdi. kaybedecek bir şeyi olmayan ev sahibi bir gol için yüklenirken, sanchez'in uzun pasında barış savunmadaki arda'yı bozdu, burak da hatalı çıkınca kırmızı kartı görüyordu ve maç oradan sonra "hazırlık" karşılaşmasına dönüyordu. okan buruk sarı kartlı oyuncularını çıkarıyor, sane çok daha rahat hareket ediyor, zaniolo ve arda'ya kendilerini gösterme fırsatı doğuyordu. pozisyonlar da buldu galatasaraylılar ama biraz lakayitlikten, biraz da ev sahibi topçuların cansiparene müdahaleleri sonrası başka gol seyredemedi futbol severler...
    memleket futbolun değişmez gerçeğidir her maçta hakem konuşmak, hele ki sosyal medyanın yaşantımızın içine bu denli girdiği bir dönemde, ev sahibi hakemden şikayet ederken, maç sonu yorumcular ise ali şansalan ve var hakemini başarılı buluyordu. oysa ki ilk penaltıya hakem düdük çalmamış, burak'ı da oyundan atmamıştı ki var olmasa galatasaray aleyhine iki bariz hata yapacaktı ali şansalan. aynı şekilde maçın başında torreira'nın ayağına basan lungoyi'ye sarı kart çıkmamış, torreira topa müdahale ettiği halde sarı kart görmüş ki devamında maxim'in başlattığı itiş kakışta sanchez boşuna sarı kart görmüştü. lemina'ya ayağa basma diye gösterilen sarı kartta, barış'ın ayağına basın penaltıya neden olan antepli neden boş geçiyordu? kısaca "algı" ali şansalan'ın galatasaray'ı koruduğu yöündeyken, gerçek ise tam tersiydi. var hakemi sarper barış saka'ya gelirsek, geçen yıl konya'nın kendi evinde doğrandığı bir fenerbahçe maçı var ki, onun var hakemi kimdi acaba?

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...k0-3galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın