11962
mentali zayıftan da zayıf bir futbolcu. çok övünürdü ya mentalim kuvvetli diye. geçmişe saplantılı kalan bir isim. bir insan hırsını geleceğe yapar, hırsını geçmişten öc almaya programlayan bir insanın mentali kuvvetli olamaz. daha futbolculuğa başladığı yıllardan gelen bir şey bu, bir kişilik özelliği bu kerem'de. bizden önce olsun, bizde olsun ve hatta gittikten sonra sürekli bir trip, öfke, hesaplaşma halinde. hayalim diyerek gittiği avrupa'da bir yıl kalmayı ancak becerebildi. aslında takımında başarılı oldu, kolay değildir benfica gibi bir takımda formayı kapıp, üstüne o istatistikleri yapmak. noldu peki? erasmus öğrencisi gibi bir sene gidip, ben yapamadım ya diyerek geri dönmek istiyor. türk futbolu son 10 senede hiç olmadığı kadar çok türk futbolcuyu avrupa'ya gönderdi. ancak böylesini ben uzun zamandır görmemiştim. dönmek üzere olduğu söylenen takım da sana milli takımda şans veriyorlar diye olsun, galatasaray fener maçlarında olsun demediklerini, yapmadıklarını bırakmayan bir camia. sana kaptanlık veren, hayallerin var diye önünü açan bir kulübe yaptığını bırak, kendine saygısı olan bir insan bunu yapmaz. kendine saygısı olmadığı ve memnun olmadığı için asıl sürekli geçmişiyle hesaplaşma ve kendini geçmişindekilere gösterme gayretinde. başarısıyla mutlu olan değil, başarısını hırsına kurban eden bir insan görünümünde kendisi. özel gol sevinci, kendinden çıkamayacak kadar düzgün, siparişle hazırlanmış metinleri, yapılan videoların arkasından okumak gibi pr çalışmalarına girip bir marka yaratma gayretinde olan ama sonunda bu vizyona hiç uymayan davranışlar sergileyen bir insansın kerem. avrupa'ya gidip bir kaç ay geçmişken milyonlarca türk ve müslümanın yaşadığı avrupa'da helal et bulmakta sıkıntı çekiyoruz diyen de kendisi, lizbon'da türk marketleri de varken. kısacası hayata bakışına hiç uymayan bir marka yaratma çabasında olan ve avrupa'ya kadar giden ama sonunda kendini bu hale sokan bir insanın hiç bir yaptığı şaşırtmayacaktır. bugün fenere gider gitmez orası ayrı ama gitmese de yarın galatasaray'a gelmesin lütfen. kendisiyle aynı jenerasyondan gelen barış alper'in enerjisi ve pozitifliğine bakın, bir de kendisine, ve bu ikilinin birbirini sevmeyecek kadar ayrışmasına bir de. o zaman neyin ne olduğu çok iyi ortaya çıkıyor.