2752
2002 dünya kupasında türk futbol takımının yıldızı olan futbolcu. milli takım kadrosunda daha kariyerli oyuncular vardı, daha bilinir oyuncular da vardı ama brezilya'ya atıp hiç sevinmediği gol ve kel kafası ile milli takım bir tarafa tüm turnuvanın starlarından biri olmuştu. sözleşmesinin sona erdiği 2003 yazında avrupa kulüplerinin transfer listesindeydi. yanılmıyorsam inter'e neredeyse imza atma noktasına gelmişti. tüm gazetecilerin havaalanında hatta italya'da ortaya çıkmasını beklediği bir dönemde florya'ya gitti. yönetim kurulunun toplantı yaptığı odaya girdi, "ben imza atmaya geldim" dedi, o dönemlerin favori tabiriyle boş mukaveleye sembolik bir imza attı ve çıktı...
o kadar sürpriz bir hamleydi ki, dönemin yöneticileri bile toplantı çıkışı kendilerine uzatılan mikrofona doğru düzgün anlatamamıştı bu olayı. herkese bir etiket takılamayan, henüz başarısızlığın bu kadar mükafatlandırılmadığı devirde bileğinin hakkıyla ballon d'or listelerinde ilk 10'u zorluyordu. türkiye ile avrupa ligleri arasında menajer bağlantıları ve "network" de bu kadar gelişkin değildi. uzun lafın kısası, kendisine gelen teklif de, "kaçırdığı" fırsat da şimdikilere kıyasla daha büyüktü...
hakan çalhanoğlu vesilesiyle gelmiş geçmiş sadakat hikayelerinin ortaya döküldüğü şu günlerde anmadan geçilmeyecek bir adamdır. kendilerini adam eden galatasaray'a osuruktan bahanelerle sırt çevirip düşman kesilen nicelerine* inat, kendi stadında küfür yiyip deplasmana indiği şehirde kafasına laptop atılan galatasaray'a yine de küsmemiştir.
hala daha da bir yerlerde kendince galatasaray'ı savunmaya devam ediyordur...
varolsun...
o kadar sürpriz bir hamleydi ki, dönemin yöneticileri bile toplantı çıkışı kendilerine uzatılan mikrofona doğru düzgün anlatamamıştı bu olayı. herkese bir etiket takılamayan, henüz başarısızlığın bu kadar mükafatlandırılmadığı devirde bileğinin hakkıyla ballon d'or listelerinde ilk 10'u zorluyordu. türkiye ile avrupa ligleri arasında menajer bağlantıları ve "network" de bu kadar gelişkin değildi. uzun lafın kısası, kendisine gelen teklif de, "kaçırdığı" fırsat da şimdikilere kıyasla daha büyüktü...
hakan çalhanoğlu vesilesiyle gelmiş geçmiş sadakat hikayelerinin ortaya döküldüğü şu günlerde anmadan geçilmeyecek bir adamdır. kendilerini adam eden galatasaray'a osuruktan bahanelerle sırt çevirip düşman kesilen nicelerine* inat, kendi stadında küfür yiyip deplasmana indiği şehirde kafasına laptop atılan galatasaray'a yine de küsmemiştir.
hala daha da bir yerlerde kendince galatasaray'ı savunmaya devam ediyordur...
varolsun...