• 14
    sol frame'de görür görmez bölük pörçük de olsa gözümün önüne görüntüleri gelen maç.

    birkaç ay önce şampiyonlar ligi'ni kazanan porto'yu, amerika'da öğlen sıcağında oynanan anlamsız bir hazırlık maçında da olsa 2-1 yenmiştik. o sezonun çubuklu forma-kırmızı şort kombinasyonu ile sahaya çıkmıştık. bir gece yarısı şimdilerde esamesi okunmayan, o dönemin çiçeği burnunda kanalı skytürk'te yayınlanmıştı. hatta sanırım maçın yayınlanacağının açıklanmasından sonra apar topar uydudan aratıp bulmuştuk diye hatırlıyorum.

    olimpiyat stadı'nda modern tarihimizin en sefil sezonlarından birini geçirmiştik. fatih terim ile fırtınalı sularda hırpalanan gemi kalbimizin hırsızı hagi idaresinde güç bela kıyıya ulaşabilmişti. 2 sezon önce beşiktaş'ın yüzüncü yılında, beşiktaş'a "verilen" şampiyonluk herkesin hatırasında çok tazeydi. gelmekte olan sezon da bizim yüzüncü yılımızdı. üstelik bir tribünü eksik de olsa ali sami yen'e dönüyorduk ve teknik direktör olarak da olsa hagi galatasaray'a geri dönmüştü. tüm o çocukluk hayalleri ve altın çağını yaşayan forumlarda pompalanan bahar havasına bir de bu galibiyet eklenince bayağı bir heyecan uyanmıştı.

    hey gibi günler be...

    bu maçı kazanıp "lan acaba" dedirten takım 10 gün sonra cayır cayır bir antep akşamında 90. dakikada yediği golle mağlup olmuştu da gerçek dünyaya geri dönmüştük. golü de çoğu insanın varlığından bile haberdar olmadığı erdal güneş atmıştı mesela.

    hayat bu...
App Store'dan indirin Google Play'den alın