• 17100
    dün geceden bu yana gösterdikleri haklı tepki ile her birini alnından öpme isteği uyandıran insanlara sahip sözlük, neden mi? bir insanın dini konularda hassasiyet göstermesi elbette saygıya değerdir. ama bu hassasiyetin sadece dine yönelip, ülkenin bütünlüğüne, ortak değerlerine, cumhuriyete yönelik saldırılar karşısında tamamen sessiz kalması, samimi bir vicdanın ya da değer sisteminin tutarlı bir yansıması gibi görünmüyor. çünkü gerçekten adaletli ve ahlaki bir bakış açısı, sadece kendi inançlarına değil, toplumu ayakta tutan temel değerlere de duyarlılık gösterir. insanların bu çifte standarda tepki göstermesi gayet doğal; çünkü mesele yalnızca 'hangi konuya tepki gösterdiği' değil, 'neden sadece o konuya gösterdiği'. herkesi aynı kefeye koyarak yargılamak, tembelliğin en gösterişli hâlidir. çünkü düşünmek emek ister, ayırt etmek yürek ister. nietzsche'nin dediği gibi, 'insanlar sürü hâlinde düşünmeye başladığında, ahlak susar.' bugün susan bir vicdana değil, seçici bir öfkeye şahit oluyoruz. dini meselelerde hemen ayağa kalkan ama aynı duyarlılığı cumhuriyetin temel değerleri tehdit altındayken göstermeyenlerin samimiyetine dair bir sorgulama yapılınca, buna karşı çıkanlar hemen 'toplum düşmanı' yaftası yapıştırıyor. hayır, kimse toplum düşmanı değil. ama çoğunluk gibi düşünmeyen herkesin düşman ilan edildiği yerde, düşüncenin kendisi tutsaktır. kendi sessizliklerini sorgulamak yerine, sorgulayanları suçlamayı seçenler şunu unutmamalı: gerçek inanç, sadece göğe dönük değildir; yere, insana ve topluma da bakar. eğer bir vicdan, yalnızca minareye gelen zararı görüp adalet sarayının yıkılışına sessizse, o vicdanın pusulası şaşmıştır. herkesi aynı kefeye koyanlara, montaigne’in sözüyle yanıt verelim: 'insanların çoğu, başkalarının ayıplarına kendi suçlarını örtmek için saldırır.' eğer birine kızacaksanız, onun haklı sorularına değil, sizin cevap veremediğiniz çelişkilerinize kızın."
App Store'dan indirin Google Play'den alın