8
çocukken fikstürü takip etme işi pek yok tabi, babam ne zaman açarsa o zaman biliyorum maç olduğunu. bu maçın oynandığı gün de sokakta top oynuyorduk kuzenle.
hava kararmaya yakın eve geldik, babam ve dayım bu maçı izliyor ama belçika maçındaki gibi heyecanlı değiller, ifadeleri sönük ve memnuniyetsiz. köşede skoru 2-0 olarak aleyhimize görüyorum, ikinci yarının ortaları oynanıyor.
oturup izlemeye başlıyoruz kuzenle ama maçın hikayesi bizde yok. nasıl 2-0 oldu bilmiyoruz. bir süre sonra arif'in kaçırdığı penaltının tekrarı geliyor ekrana. dayım zaten beşiktaşlı olduğu için ekstra sevmiyor arif'i, muhtemelen ikinci kez kalaylamaya başlıyor. kalan kısa sürede de etkin olamıyoruz ve maç 2-0 bitiyor. ben içimden hem babama kızıyorum "maç olduğunu nasıl söylemezsin?" diye, hem de sonra kendi kendime diyorum "zaten yenildik söylese ne olacaktı"...
(bkz: tarihte bugün)
hava kararmaya yakın eve geldik, babam ve dayım bu maçı izliyor ama belçika maçındaki gibi heyecanlı değiller, ifadeleri sönük ve memnuniyetsiz. köşede skoru 2-0 olarak aleyhimize görüyorum, ikinci yarının ortaları oynanıyor.
oturup izlemeye başlıyoruz kuzenle ama maçın hikayesi bizde yok. nasıl 2-0 oldu bilmiyoruz. bir süre sonra arif'in kaçırdığı penaltının tekrarı geliyor ekrana. dayım zaten beşiktaşlı olduğu için ekstra sevmiyor arif'i, muhtemelen ikinci kez kalaylamaya başlıyor. kalan kısa sürede de etkin olamıyoruz ve maç 2-0 bitiyor. ben içimden hem babama kızıyorum "maç olduğunu nasıl söylemezsin?" diye, hem de sonra kendi kendime diyorum "zaten yenildik söylese ne olacaktı"...
(bkz: tarihte bugün)