1043
o zamanki adı türk telekom arena'ya sezonun ortasında geçmiştik ve kulüp kombine biletleri 1.5 seneliğine çıkarmıştı.
o yarım sezon bitse de gitsek kıvamında devam ederken fenerle yeni statta ilk derbiyi oynayıp kaybettik. zaten sezonu da avrupa kupalarına bile katılamayacak bir sırada bitirdik. kötü günlerin sonuydu bu.
sonraki sene aslında anka kuşunun ilk kanatlandıgı yıldı. başkan ünal aysal oldu. fatih terim'in döndüğü, muslera'nın geldiği, melo'lu elmander'li prime selçuk'lu, eboue'li kadronun kurulduğu yıl.
o sezon süper final saçmalığı da eklendiğinde çok fazla derbi oynadık. ilki içerdeki fener maçıydı ve bu maç da o maç.
o maçta bende staddaydım. kuzenle o 1.5 senelik kombinelerden almıştık. ikimiz de askerden dönmüş iş hayatına yeni girmiş, cimbom aşkıyla iki haftayı iple çekiyorduk.
şimdi anlatması zor ama psikolojik üstünlük o zamanlar bariz fenerdeydi. en kazma futbolcularında bile insanı deli eden bir özgüven vardı bizim maçlarda.
neyse aralık ayı geldi çattı. doğum günümden de bir gün sonra. güney alt katta yerimizi aldık. stat tıklım tıklım böyle tabiri caizse yanıyor. bende derbi maçlarda aşırı stresli olurum. nabzım falan yükselir. o gün iki katı stresim.
maç başladı, biz iyi oynuyoruz falan ama top o kaleye girecek mi sürekli bir tereddüt var bende. ilk yarı da hücumu bizim tribüne taraf yapıyoruz. şut çekiyoruz, açıdan dolayı kaleye mi gidiyor auta mı belli değil. kafayı yiyeceğim böyle.
bir öyle iki öyle derken hızlı bir hücum, elmander eboue'yi arkaya kaçırdı, o da çalımı bastı yobo'ya sonra da köşeye bırakıverdi.
o anı unutamıyorum işte. stad yıkılıyor derler ya sanki diğer 50 bin kişi de benim gibi çıldırdı. kendimden geçtim adeta. sesim orada gitti ama değerdi. o golden sonra maçı kazanacağımıza o kadar emindim ki. şükür ki yolu şampiyonlukla biten bir sezonun ilk ve en kritik virajlarından birini geçmiştik.
o yarım sezon bitse de gitsek kıvamında devam ederken fenerle yeni statta ilk derbiyi oynayıp kaybettik. zaten sezonu da avrupa kupalarına bile katılamayacak bir sırada bitirdik. kötü günlerin sonuydu bu.
sonraki sene aslında anka kuşunun ilk kanatlandıgı yıldı. başkan ünal aysal oldu. fatih terim'in döndüğü, muslera'nın geldiği, melo'lu elmander'li prime selçuk'lu, eboue'li kadronun kurulduğu yıl.
o sezon süper final saçmalığı da eklendiğinde çok fazla derbi oynadık. ilki içerdeki fener maçıydı ve bu maç da o maç.
o maçta bende staddaydım. kuzenle o 1.5 senelik kombinelerden almıştık. ikimiz de askerden dönmüş iş hayatına yeni girmiş, cimbom aşkıyla iki haftayı iple çekiyorduk.
şimdi anlatması zor ama psikolojik üstünlük o zamanlar bariz fenerdeydi. en kazma futbolcularında bile insanı deli eden bir özgüven vardı bizim maçlarda.
neyse aralık ayı geldi çattı. doğum günümden de bir gün sonra. güney alt katta yerimizi aldık. stat tıklım tıklım böyle tabiri caizse yanıyor. bende derbi maçlarda aşırı stresli olurum. nabzım falan yükselir. o gün iki katı stresim.
maç başladı, biz iyi oynuyoruz falan ama top o kaleye girecek mi sürekli bir tereddüt var bende. ilk yarı da hücumu bizim tribüne taraf yapıyoruz. şut çekiyoruz, açıdan dolayı kaleye mi gidiyor auta mı belli değil. kafayı yiyeceğim böyle.
bir öyle iki öyle derken hızlı bir hücum, elmander eboue'yi arkaya kaçırdı, o da çalımı bastı yobo'ya sonra da köşeye bırakıverdi.
o anı unutamıyorum işte. stad yıkılıyor derler ya sanki diğer 50 bin kişi de benim gibi çıldırdı. kendimden geçtim adeta. sesim orada gitti ama değerdi. o golden sonra maçı kazanacağımıza o kadar emindim ki. şükür ki yolu şampiyonlukla biten bir sezonun ilk ve en kritik virajlarından birini geçmiştik.