• 1041
    galatasaray'ın fenerbahçe'yi yaklaşık 3.5 yıl sonra yendiği karşılaşma.

    yaşı yetenler o dönemlerdeki ruh halimizi iyi hatırlar. kapasitesi artırılmış şükrü saraçoğlu stadı ile fenerbahçe'nin özellikle 2001 yılından itibaren derbilerde, 2004 yılından itibaren ligde kurduğu dominasyon (arada başka şampiyonlar çıksa da) sanki hiç yıkılmayacak gibiydi. ali sami yen'in (beşiktaş için de inönü'nün) atmosferi artık rakiplere o kadar zorlu gelmiyordu ve özellikle fenerbahçeli oyuncular deplasmana da büyük bir özgüvenle çıkıyordu. nihayet bunu kıracak, arena şeklinde yapılmış ve muazzam gürültünün çıktığı yeni stadımızda (o dönemki adıyla türk telekom arena) bir derbiye çıkıp işlerini zorlaştıracağız diye düşünürken ilk fenerbahçe derbisini 2-1 kaybederek yine hüsran yaşamıştık. yeni stada en kötü takımla geçmiş olmanın dezavantajını yaşıyorduk ama zihinler bunu geçmiş mağlubiyetlerle birleştiriyordu ve sanki hiç kırılmayacak bir zinciri yaşıyor gibiydik. büyük ve etkili bir statla da mı olmayacaktı?

    nihayet bu maç gelirken takım aslında iyi oynamaya ve oturmaya başlamış olsa da havanın durumu (yoğun yağış vardı) ve yılların tecrübesiyle kendimizi pek de favori görmüyorduk. ama yine de bilenmiştik çünkü her sene kadıköy'e de bir umutla gidiyorduk zaten. tribün hınca hınç doluydu ve özellikle fatih terim'in önderliğinde çıkıyor olmamız da bize güç veriyordu. yeni stattaki ilk büyük atmosferi bence bu maçta yaşamıştık. volkan demirel'e gösterilen muamele bile bu sefer bir farklıydı. ama maçın başında üst üste kaçan goller makus kaderimize teselli olmayacağını gösterir gibiydi. her kaçan fırsatta tribünden ve oyuncularımızın yüz ifadelerinden "yine mi olmayacak" hissi okunuyordu. derken eboue'nin golüyle stattan büyük bir kükreme sesi çıkmıştı ama kafalar yine bir önceki maça gidiyordu. çünkü o maçta da biz aslında kazım kazım'ın golüyle öne geçen taraftık. fakat sonrasında elmander'in attığı golle skorun 2-0'a gelmesi artık galatasaray'ın kefeni yırttığı ve rakibini kontrol altına aldığının bir göstergesiydi. fenerbahçe'de sahada alex, volkan, gökhan gönül gibi uzun süredir bize o malum kabusu yaşatan oyuncular da vardı. onların varlığı bize gerçeğin sağlaması gibi oluyordu. evet tüm bunlar yaşanıyordu. ve ikinci yarıda melo'nun golü geliyordu. duran toptan fenerbahçe'ye gol mü attık? ve bu gol son anlarda farkı bire indiren gol falan da değil? başımıza taş yağacak. üstüne melo'nun pitbull sevinciyle beraber artık dalga geçme moduna da mı geçtik? sevinç, hırs, mutluluk, duygu boşalması, güç, gözyaşı veya hepsi birden. yaşanan hislerin tek bir tarifi yoktu. rakibi hem sahada ezmiştik, hem tribünde nihayet aradığımız agresifliği göstermiştik, hem de skoru rahat alıp üstüne goller bile kaçırmıştık. bu maç tüm yönleriyle galatasaray'ı yeniden ayağa kaldırmıştı ve sezon bitiminde şampiyonluğa da götüren bir güç sağlamıştı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın