9159
23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçındaki 20 senelik seriyi vura vura kırdığımız maçtan itibaren büyük maçları oynama kabiliyeti mi desem, enerjisi mi desem yani o psikolojiyi kaybettiler. bu durumda ali koç'un da ciddi etkisi olduğunu düşünüyorum. ama bu maçtan sonra tabiri caizse herkes içeriye girdi. beşiktaş 3 farklı hocası ve sürekli değişen yönetimi ile kadıköy'de her şekilde kazanmasını bildi. trabzonspor hem kupada hem ligde yine kadıköy'de kazandı. beşiktaş 2 kez 10 kişiyle falan kazandı. 1 defa 10 kişi kaldığı maçta yarım saatte 4 attı kazandı. hani bizim kendi sahamızda oynadığımız maçlardan daha rahat oynayıp kazandığımız yer haline geldi zaten. yani bir büyük takımın cehennem diye tabir ettiği kendi evi kendine cehennem oldu. fenerbahçe camiasını ayakta tutan, kenetleyen o büyüklüğünün simgesi olan kadıköy derbileri, rezilliğin simgesine döndü. zaten psikolojik olarak yarışın sonunu getiremiyorlardı. bu derbiler bilhassa son yıllarda kritik noktaların hepsinde ligin seyrini ciddi anlamda etkiledi. iyice küçük maçların büyük takımı oldular. istatistikler de bunu gösteriyor. hani artık görünen; ruhunu, aklını hatta refleksini kaybetmiş bir takım ve bir kulüp var karşımızda. taraftarları da tepki verecek halde değil. enerjisi bitmiş, tükenmiş vaziyetteler. çünkü bir şeyin değişeceğine inanmıyorlar. muhtemelen de değişmeyecek gibi duruyor. binbeter olsunlar. ciddi anlamda her şeyin içine ettiler. her türlü iğrençliği yaptılar. türk futbolunu kangrenleştirdiler. umarım artık iyice sessizliğe bürünüp, bir köşeye çekilir ve adamakıllı olmayı öğrenmeyi başarırlar. öğrenmiyorlarsa da bu şekilde acı çekmeye devam etsinler. çünkü bu bozuk yapı güzel şeyleri asla hak etmiyor.