18718
çok uzağa gitmeyeceğim. çünkü sözlüğümüzde de olmak üzere etrafımızda çok unutkan insanlar var.
son 10 yıla bakalım.
2014-2015 yılından sonra kaç kere şampiyon oldu galatasaray? an itibariyle 5. peki bakalım kimler var takımın başında.
2014-2015 prindelli-hamza,
2017-2018 tudor-terim,
2018-2019 terim,
2022-2023 buruk,
2023-2024 buruk.
peki bir 10 daha geri gidelim şimdi.
2005-2006 gerets,
2007-2008 feldkamp-güler,
2011-2012 terim,
2012-2013 terim.
son 20 yılda 9 şampiyonluk var ve onuncuya koşuyoruz nasipse.
terim'i çıkarırsak şu şampiyonluklardan elde 4 şampiyonluk ile yarısını atmış oluruz. şimdi nereye geleceğim?
galatasaray ne kadar winner bir kulüp olsa bile özellikle derwall sonrası bir yükseliş göstermiş bir kulüptür. bir futbol kültürünü 80 sonrası kademe kademe geliştirerek büyütmüştür. son 30 yılın en önemli figürü kesinlikle terim'dir. 4 yıl üst üste gelen şampiyonluk, uefa ve sonrasında parçalı olarak 4 kere daha şampiyonluk derken terim öncesi ve sonralarında karanlık dönemlerimiz olmuştur.
biz bu karanlık dönemlerde mustafa denizli gördük, torrent gördük, skibbe gördük. çeşit çeşit adam geldi gitti ve vizyonsuz kadrolar oluşturuldu. feldkamp bile takımın yıldızı olan lincoln'ü idare edemeyerek neredeyse bizi yarıştan saf dışı bıraktıracaktı. ancak camia dinamikleri izin vermedi. işte bu dinamikler kültürü yansıtıyor. bugünlerde şunu görüyoruz. "okan gitsin, avrupa'da başarı yok gitsin."
her fikre saygımız sonsuz. tabi ki avrupa da başarı görmek de ister bu gözler ancak her başarılı döneme bakarsak merdivenler bir bir çıkılmıştır.
hagi osuruk bir oyuncu muydu bize geldiğinde? o bile 4 yıl bekledi bir kimya oluşması için. 96-00 kadrosu günün sonunda kötü bir kadro muydu? lucescu o kadroyla ligi alamadı misal.
sabır ve istikrar önemli. en son ne zaman galatasaray yabancı hoca ile şampiyon olmuş? 2001-2002 lucescu zamanı. demek ki yerli hocada bir hikmet var. yetersiz hamza bile 3 kupa aldı bu takımla. mancini, prindelli denemeleri sonrasında.
ligde istikrarın olmazsa avrupa'da da başarı beklentin olmaz. ikisi bir gitmek zorunda.
düşmemeye oynadığımız, torrent dehasını başımıza bela etmeden önce dendi ki terim o kötü takımı bile uefa gurubundan namağlup çıkardı. unutkan olmayalım. takım yeniydi, oyun oturmamıştı ve ligde de çok iyi gidemiyorduk. deplasmanda bir marsilya maçı var ki evlere şenlik, içerde bir lazio maçı var ki 1-0 biten neredeyse şutumuz yok. oyun yoktu, akmıyordu. 2 maç var sadece o serüvende o da moskova deplasmanı ve marsilya içerdeki 4 attığımız. orda bile hala sözlükte tukaka edilen cicaldau yıldızlaşmıştı.
biz her sene şampiyonluğa oynamalıyız. bizim altıncı olmak, on üçüncü olmak gibi bir lüksümüz yok. biz bir kere tökezlersek zor toparlanırız. çünkü bu başarısızlığı kabul etmeyen kültür bir önceki dönemlerinde başarılı olmuş olanı bile hemen yer. sonra denemeler denemeler.
ben bir daha on üçüncülük görmek istemiyorum, ben bir daha torrent görmek istemiyorum. en son bu ülkeye avrupa'nın hangi ünlü teknik direktörü gelmiş formdayken? klopp gelir mi sanıyorsunuz?, tuchel mi gelecek? gelmezler, gelmeyeceklerdir de.
şimdi kalkıp okan hoca buradan şampiyonluk verirse zaten kendisi ertesi gün istifa eder. kaldıramaz, yediremez ve sebebinin kendisi olduğunu bilir.
daha önce de belirttiğim gibi ilk önce juventus, bayern gibi ligin sefiri olmalıyız. hem gelecek kazanacağız hem de geleceği kazanacağız. avrupa ile maddi manevi makas çok açık. ilk hedef her zaman lig şampiyonluğu. illa ki bir dönem gelecek ve avrupa da da zafereler göreceğiz.
pipimizde peynir gördük diye kendimizi mandıra zannetmeyelim. son 3 senede gelen transferleri tek tek incelemeye alırsak aslında okan hocanın neler başardığını görebiliriz. herkes iyi de okan hoca kötü imajı art niyettir. icardi buraya gelirken bitik, yatmaya geldi, sakat dendi. torreira takım bulamıyordu, boey'in gönderilsin raporu duruyordu. hepsine dokunuşu oldu. barış ve kerem sanki anasının karnından böyle çıktı. futbolcu gelişirken hocasının dokunuşu olmaz mı? bir teknik direktörün en büyük özelliği zaten oyuncularını geliştirip istediği kıvama getirerek başarıya koşması değil midir?
hep hazır oyuncu istiyor deniyor. ziyech, zaha, tete ne kadar hazırdı? icardi ilk geldiğinde ne kadar hazırdı? peki form olarak 3 senedir ne izletiyor bize? galatasaray lige üçüncü viteste girer kış aylarında ikiye düşer ancak bahara adım attığında dört ve beşinci vitesi gösterir. bu kondisyon başarısı değil midir?
aslına söylenecek daha çok şey var da bu konsantrasyonu bozmak istemiyorum.
eleştirelim, gömelim, ancak bir günde de adamı harcamayalım.
allah nasip ederse inşallah daha başarılı günlere yelken açmak yine kendisinin elindedir.
son 10 yıla bakalım.
2014-2015 yılından sonra kaç kere şampiyon oldu galatasaray? an itibariyle 5. peki bakalım kimler var takımın başında.
2014-2015 prindelli-hamza,
2017-2018 tudor-terim,
2018-2019 terim,
2022-2023 buruk,
2023-2024 buruk.
peki bir 10 daha geri gidelim şimdi.
2005-2006 gerets,
2007-2008 feldkamp-güler,
2011-2012 terim,
2012-2013 terim.
son 20 yılda 9 şampiyonluk var ve onuncuya koşuyoruz nasipse.
terim'i çıkarırsak şu şampiyonluklardan elde 4 şampiyonluk ile yarısını atmış oluruz. şimdi nereye geleceğim?
galatasaray ne kadar winner bir kulüp olsa bile özellikle derwall sonrası bir yükseliş göstermiş bir kulüptür. bir futbol kültürünü 80 sonrası kademe kademe geliştirerek büyütmüştür. son 30 yılın en önemli figürü kesinlikle terim'dir. 4 yıl üst üste gelen şampiyonluk, uefa ve sonrasında parçalı olarak 4 kere daha şampiyonluk derken terim öncesi ve sonralarında karanlık dönemlerimiz olmuştur.
biz bu karanlık dönemlerde mustafa denizli gördük, torrent gördük, skibbe gördük. çeşit çeşit adam geldi gitti ve vizyonsuz kadrolar oluşturuldu. feldkamp bile takımın yıldızı olan lincoln'ü idare edemeyerek neredeyse bizi yarıştan saf dışı bıraktıracaktı. ancak camia dinamikleri izin vermedi. işte bu dinamikler kültürü yansıtıyor. bugünlerde şunu görüyoruz. "okan gitsin, avrupa'da başarı yok gitsin."
her fikre saygımız sonsuz. tabi ki avrupa da başarı görmek de ister bu gözler ancak her başarılı döneme bakarsak merdivenler bir bir çıkılmıştır.
hagi osuruk bir oyuncu muydu bize geldiğinde? o bile 4 yıl bekledi bir kimya oluşması için. 96-00 kadrosu günün sonunda kötü bir kadro muydu? lucescu o kadroyla ligi alamadı misal.
sabır ve istikrar önemli. en son ne zaman galatasaray yabancı hoca ile şampiyon olmuş? 2001-2002 lucescu zamanı. demek ki yerli hocada bir hikmet var. yetersiz hamza bile 3 kupa aldı bu takımla. mancini, prindelli denemeleri sonrasında.
ligde istikrarın olmazsa avrupa'da da başarı beklentin olmaz. ikisi bir gitmek zorunda.
düşmemeye oynadığımız, torrent dehasını başımıza bela etmeden önce dendi ki terim o kötü takımı bile uefa gurubundan namağlup çıkardı. unutkan olmayalım. takım yeniydi, oyun oturmamıştı ve ligde de çok iyi gidemiyorduk. deplasmanda bir marsilya maçı var ki evlere şenlik, içerde bir lazio maçı var ki 1-0 biten neredeyse şutumuz yok. oyun yoktu, akmıyordu. 2 maç var sadece o serüvende o da moskova deplasmanı ve marsilya içerdeki 4 attığımız. orda bile hala sözlükte tukaka edilen cicaldau yıldızlaşmıştı.
biz her sene şampiyonluğa oynamalıyız. bizim altıncı olmak, on üçüncü olmak gibi bir lüksümüz yok. biz bir kere tökezlersek zor toparlanırız. çünkü bu başarısızlığı kabul etmeyen kültür bir önceki dönemlerinde başarılı olmuş olanı bile hemen yer. sonra denemeler denemeler.
ben bir daha on üçüncülük görmek istemiyorum, ben bir daha torrent görmek istemiyorum. en son bu ülkeye avrupa'nın hangi ünlü teknik direktörü gelmiş formdayken? klopp gelir mi sanıyorsunuz?, tuchel mi gelecek? gelmezler, gelmeyeceklerdir de.
şimdi kalkıp okan hoca buradan şampiyonluk verirse zaten kendisi ertesi gün istifa eder. kaldıramaz, yediremez ve sebebinin kendisi olduğunu bilir.
daha önce de belirttiğim gibi ilk önce juventus, bayern gibi ligin sefiri olmalıyız. hem gelecek kazanacağız hem de geleceği kazanacağız. avrupa ile maddi manevi makas çok açık. ilk hedef her zaman lig şampiyonluğu. illa ki bir dönem gelecek ve avrupa da da zafereler göreceğiz.
pipimizde peynir gördük diye kendimizi mandıra zannetmeyelim. son 3 senede gelen transferleri tek tek incelemeye alırsak aslında okan hocanın neler başardığını görebiliriz. herkes iyi de okan hoca kötü imajı art niyettir. icardi buraya gelirken bitik, yatmaya geldi, sakat dendi. torreira takım bulamıyordu, boey'in gönderilsin raporu duruyordu. hepsine dokunuşu oldu. barış ve kerem sanki anasının karnından böyle çıktı. futbolcu gelişirken hocasının dokunuşu olmaz mı? bir teknik direktörün en büyük özelliği zaten oyuncularını geliştirip istediği kıvama getirerek başarıya koşması değil midir?
hep hazır oyuncu istiyor deniyor. ziyech, zaha, tete ne kadar hazırdı? icardi ilk geldiğinde ne kadar hazırdı? peki form olarak 3 senedir ne izletiyor bize? galatasaray lige üçüncü viteste girer kış aylarında ikiye düşer ancak bahara adım attığında dört ve beşinci vitesi gösterir. bu kondisyon başarısı değil midir?
aslına söylenecek daha çok şey var da bu konsantrasyonu bozmak istemiyorum.
eleştirelim, gömelim, ancak bir günde de adamı harcamayalım.
allah nasip ederse inşallah daha başarılı günlere yelken açmak yine kendisinin elindedir.