• 300
    son senelerde türkiye kupasının ehemmiyeti iyice azaldı. kulüpler bu kupayı zul adlediyor, zorunluluktan katılıyor, katılınca da yedek kadroları ile sahaya çıkıyor. maalesef ülke federasyonu da "ateşe körükle gider" gibi bu düşünceleri desteklercesine her sene ayrı bir statü ile çıkıyor karşımıza. bu sene de ilginç bir statü vardı, 6 takımlı gruplar ve sadece üç maç sonu ilk iki takım belirleniyordu...
    galatasaray da 5. yıldıza gittiği bu sezonda kupaya "olsa da olur olmasa da olur" felsefesiyle yaklaşmış, grubun son maçında sami yen'de mutlak galibiyetin gerektiği maça konya karşısında "rotasyonlu" bir kadro ile çıkmış, golsüz biten maç başakşehir-eyipspor maçının da golsüz bitmesiyle konyaspor'un ardından "sarı kart" farkıyla ikinci çıkmıştı...

    hiç olmadık yerde, zorlu fikstürün göz korkuttuğu bir anda kupada kadıköy deplasmanı nereden çıktı derken, aydilge'nin o şarkısı gibi gelişiverdi her şey birden:

    hayat şaşırtır hep zaten

    "ben bittim, ay" derken

    hiç umudun kalmamışken

    bi' güneş parlar bazen

    kadıköy'deki galibiyet ve "müthiş" oyun sonrası dudak bükülen kupa birden galatasaray'ın lig serüveni için de bir kırılma noktası oluverdi... okan buruk ideal düzenini bulurken, topçular da psikolojik üstünlüğü ele geçirirken, ligde rakip fenerbahçe ise "kırılmıştı"...

    bu hava ve motivasyonla deplasmandaki konyaspor maçına çıkan galatasaraylı oyuncular oldukça rahat bir oyunla kendi taraftarı önünde kupada finale çıkmak isteyen konyaspor'u farklı bir skorla mağlup ediyordu. mertens maestro gibi takımı yönetti, osimhen gollerine bir gol daha ekledi, lemina'nın kadroya adapte olmasıyla rakip ceza sahası çevresi ve içine daha çok giren torreira üç gün evvel bodrum'a attığı golden sonra bir kez daha gol sevincini muslera ile paylaştı, sallai iki golle yıldızlaşırken, eyipspor maçında cezalı olan barış'ı aratmayacağı mesajını verdi, yusuf demir gol sevinci yaşadı, kupa kalecisi günay kalede güven tazeledi, ayaklarının da "kadife" olduğunu gösterdi, apo ve "el patron" yine kusursuzdu...

    abdülkerim demişken, konyaspor taraftarı?!nın maç boyu kendi hemşehrilerini ıslıklaması, gittikçe de dozunu arttırıp "ana-bacı" küfürlere başlamalarının tribün kültüründe yeri nedir? hiç bir demecinde geldiği yeri yadırgamayan, 42 numaralı forma ile 42 plakalı araba kullanan ve takımdan ayrılırken konyaspor'a da iyi bir bonservis ücreti kazandıran bir topçuya neden küfredilir ki? formasını giydiği galatasaray'da konya'ya attığı golden sevinmişmiş, ne yapsaydı? taraftarın önünde yapmacıktan üzülecek miydi, bir çok topçunun yaptığı samimi olmayan jest ve mimikler gibi... bu muydu apo'nun tek suçu? gerçi bu gibi tepkileri tüm şehre mal etmemek lazım da, bunun kaynağı maç öncesi el-yüz gizleyerek karanlık ortamda galatasaray aleyhine küfürlü besteler söyleyenler olduğunu söyleyebiliriz.

    futbol adına galatasaray'ın ipleri elinde tuttuğu, istediği an istediği kadar gol atabilecek bir izlenimde geçen maçta, konyaspor ligde samsunspor ve bodrumspor gibi "otobüsü çekmedi", çok adamla rakip sahada pres yaptı, nadir de olsa başarılı oldu ama sahanın "ağır abisi" galatasaraylılardı, yorulmadan istediklerini almayı başardılar.

    onun dışında maça dair izlenimlere geçersek sahalarda pek görülmeyen bir olay yaşandı konya'da ve maçı yönetecek olan hakem abdullah buğra taşkınsoy rahatsızlanırken, onun yerine ali yılmaz sahaya çıktı. maç seramonisine de gazzeli çocuklar topçularla birlikte çıktı.

    daha önce kupayı 23 finalde 18 defa kazanan galatasaray, mayıs ayında 19. türkiye kupası için saha çıkacak...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...y-turkiye-kupas.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın