988
tek aday olarak seçime girse yine de galatasaray başkanlığını kazanamayacak kişi. galatasaray'ın müzmin başkan adaylarından biri olup her şeçim döneminin eğlencelerindendi bu abimiz.
2022'de dursun aydın özbek kadro kuramayıp kendisi dahil camianın bütün kaybedenlerini bir araya getirip küçük küçük gruplardan secim kazanması muhtemel bir yekün çıkarmayı hedeflemişti.
bu yıldızlar karmasına ve her seçimde bunları sandığa kadar gaz vere vere götürüp finalde ortada bırakan yalan rüzgarı ahbaplarına kalsa bu sefer ekip halinde beceremeyerek yeni bir tarih yazacaklardı.
oysa bütün propaganda döneminin yıldızı, arkasındaki rüzgarla bunlara bile seçim kazandıran faktör; bugün atanmış diyerek aklınca hor gördüğü erden timur'du.
yine futbol şubesine verdiği mesai ile bu çapsızların asla beceremeyeceği rüya gibi bir kadro değişimi ve rekorlarla gelen iki şampiyonluk hediye eden, tek başına kutlasa yeri iken bunların hepsini kutlamalarda sahneye çıkarıp hepsinin caka satabilmesine imkan sağlayan yine "atanmış" erden timur'du...
bunları unuttuğu için değil, tam tersine her gün her dakika bu gerçek yüzüne vurduğu için erden timur'a kibirli bir ifade ile yukarıdan bakıp kendince ego tatmini yapmaya çalışmaktadır.
şimdilerde taraftar isyan bayrağını çekip oklar yönetime vurmaya başladıkça, taraftar az biraz gerçekleri görüp sağlı sollu giriştikçe, erden timur sesleri çoğalmaya başladıkça bu tarz manevraların artması kaçınılmaz.
zaten galatasaray kamuoyuna hitap eden herkese bir şekilde bir kanal bularak temas etmeye çalışıp "ya erden'in hiç mi kabahati yoktu bu ayrılıkta" düşüncesini sokmaya çalışmaları gözden kaçmıyor değil. bugün konum gereği yönetime sallasa da gemileri yakamayacak olan herkesin dere tepe dümdüz giderken araya bir yere 1-2 cümle "erden beyin hiç suçu yok mu" atmasında kollektif bir refleksten ziyade böyle bir "dokunuşun" rolü var.
keşke erden beyin suçunu olay tazeyken söyleyebilseydiniz de hepimiz öğrenebilseydik...
keşke, en azından kendinizle ilgili bir konuda pozisyon almak için 10 ay bekleyecek kadar korkak olmasaydınız...
ve keşkelerin en büyüğü. keşke psikolojik olarak her taraftan saldırı altında iken, rakip takım oynamadan maçları kazanırken, federasyon başkanı savaş balatalarını savururken gündeminiz biraz bu konular olabilseydi...
yazıklar olsun.
size değil sizden hayır bekleyen bizlere...
2022'de dursun aydın özbek kadro kuramayıp kendisi dahil camianın bütün kaybedenlerini bir araya getirip küçük küçük gruplardan secim kazanması muhtemel bir yekün çıkarmayı hedeflemişti.
bu yıldızlar karmasına ve her seçimde bunları sandığa kadar gaz vere vere götürüp finalde ortada bırakan yalan rüzgarı ahbaplarına kalsa bu sefer ekip halinde beceremeyerek yeni bir tarih yazacaklardı.
oysa bütün propaganda döneminin yıldızı, arkasındaki rüzgarla bunlara bile seçim kazandıran faktör; bugün atanmış diyerek aklınca hor gördüğü erden timur'du.
yine futbol şubesine verdiği mesai ile bu çapsızların asla beceremeyeceği rüya gibi bir kadro değişimi ve rekorlarla gelen iki şampiyonluk hediye eden, tek başına kutlasa yeri iken bunların hepsini kutlamalarda sahneye çıkarıp hepsinin caka satabilmesine imkan sağlayan yine "atanmış" erden timur'du...
bunları unuttuğu için değil, tam tersine her gün her dakika bu gerçek yüzüne vurduğu için erden timur'a kibirli bir ifade ile yukarıdan bakıp kendince ego tatmini yapmaya çalışmaktadır.
şimdilerde taraftar isyan bayrağını çekip oklar yönetime vurmaya başladıkça, taraftar az biraz gerçekleri görüp sağlı sollu giriştikçe, erden timur sesleri çoğalmaya başladıkça bu tarz manevraların artması kaçınılmaz.
zaten galatasaray kamuoyuna hitap eden herkese bir şekilde bir kanal bularak temas etmeye çalışıp "ya erden'in hiç mi kabahati yoktu bu ayrılıkta" düşüncesini sokmaya çalışmaları gözden kaçmıyor değil. bugün konum gereği yönetime sallasa da gemileri yakamayacak olan herkesin dere tepe dümdüz giderken araya bir yere 1-2 cümle "erden beyin hiç suçu yok mu" atmasında kollektif bir refleksten ziyade böyle bir "dokunuşun" rolü var.
keşke erden beyin suçunu olay tazeyken söyleyebilseydiniz de hepimiz öğrenebilseydik...
keşke, en azından kendinizle ilgili bir konuda pozisyon almak için 10 ay bekleyecek kadar korkak olmasaydınız...
ve keşkelerin en büyüğü. keşke psikolojik olarak her taraftan saldırı altında iken, rakip takım oynamadan maçları kazanırken, federasyon başkanı savaş balatalarını savururken gündeminiz biraz bu konular olabilseydi...
yazıklar olsun.
size değil sizden hayır bekleyen bizlere...