47
13 şubat 2025 az alkmaar galatasaray maçı'yla ne alınacak dersler, ne de etkileri açısından karşılaştırılamayacak ve zerre alakası olmayan maç.
galatasaray 1998-99 sezonu şampiyonlar ligi grubunda o maça gelene kadar 5 maçta sadece rosenborg'a deplasmanda mağlup olmuş, fakat bunun 15 gün sonrasında aynı skorla eze eze kazanmıştı ve juventus'a mağlup olmamıştı. juventus maçı abdullah öcalan krizi sebebiyle ertelenmiş ve uefa nezdinde faruk süren'in meşhur "zeyneddin zeydan" çıkışını yaptığı haksızlıkla uğraşılmıştı. athletic bilbao deplasmanında oyunu tutabildik aslında ama fatih akyel bireysel hatasıyla mağlup olduk. takım ikinci de oldu grupta, fakat o sezon sonu bırakılacak sistem olan, en iyi 2 ikinci arasına giremedi ve en iyi üçüncü 2. oldu. kendi grubunda juventus 5 beraberlik 1 galibiyet almıştı ve 3 takım aynı puandaydı. yani fatih terim, juventus'un olduğu grupta takımı lider çıkarmayı son anda kaçırmıştı. bir önceki sezonun finalisti juventus. oyun olarak hepsiyle başa baş oynamış, sıradan takımlara karşı öne geçtiği maçları berabere bitirmemiş, hatta içeride, sonlarına 1-0 geride girdiği juventus maçında uzatmada suat kaya'nın kafa golüyle maçı beraber bitirmişti.
evet ligde beşiktaş'ın 3 fenerbahçe'nin 1 puan gerisindeydik, fakat bugüne göre çok daha zorlu olan kadıköy'de 2-0'dan dönülüp 1 puan alınmıştı ve o sırada yarışta 1 değil 2 takım vardı. üstüne üstlük 3 yabancı sınırı çerçevesinde galatasaray'ın 3 puan geriye düşmesine sebep olan maç, hemen bilbao maçından önce, 6 aralıktaki, 2-2 berabere kalınan ankaragücü maçıydı ve fatih terim gheorghe popescu ile gheorghe hagi'yi oynatmamıştı. bir de bunun üstüne bilbao'da hakan şükür cezalıydı.
sözün kısası galatasaray taraftarı, takımının iyi olduğunu, 3 yabancılı sistemde 3 kulvarı da götürmenin zor olmasından dolayı yapılan rotasyonları anlıyor ve juventus gibi bir takımın önünde son ana kadar grup liderliğinin kovalanmasından hareketle sezon sonuna kadar sürecek bir sistemsizlikten korkmuyordu.
dün akşamki hezimet ise, 14 yabancı kuralının olduğu zamanımızda, avrupa ligi'nin en kolay fikstürüne sahip takımın ilk 8 bile göremediği grup maçları sonrasında, juventusla, bilbao'yla, hatta 90'lar canavarı rosenborg'la bile değil, tepetaklak olmuş tottenham'la, malmö'yle, rfs ile oynanan maçlar sonrası çıkılan az deplasmanında gelmiştir ve takımın geleceği hakkındaki düşünceler ile ortadaki tablo, 27 yıl öncenin yanına bile yaklaşmamaktadır. bunun sebebi de bir grup memnuniyetsiz taraftarın şımarıklığı, ve biz ne badireler atlattık laflarının değerini bilmeyen z kuşağı değildir.
galatasaray 1998-99 sezonu şampiyonlar ligi grubunda o maça gelene kadar 5 maçta sadece rosenborg'a deplasmanda mağlup olmuş, fakat bunun 15 gün sonrasında aynı skorla eze eze kazanmıştı ve juventus'a mağlup olmamıştı. juventus maçı abdullah öcalan krizi sebebiyle ertelenmiş ve uefa nezdinde faruk süren'in meşhur "zeyneddin zeydan" çıkışını yaptığı haksızlıkla uğraşılmıştı. athletic bilbao deplasmanında oyunu tutabildik aslında ama fatih akyel bireysel hatasıyla mağlup olduk. takım ikinci de oldu grupta, fakat o sezon sonu bırakılacak sistem olan, en iyi 2 ikinci arasına giremedi ve en iyi üçüncü 2. oldu. kendi grubunda juventus 5 beraberlik 1 galibiyet almıştı ve 3 takım aynı puandaydı. yani fatih terim, juventus'un olduğu grupta takımı lider çıkarmayı son anda kaçırmıştı. bir önceki sezonun finalisti juventus. oyun olarak hepsiyle başa baş oynamış, sıradan takımlara karşı öne geçtiği maçları berabere bitirmemiş, hatta içeride, sonlarına 1-0 geride girdiği juventus maçında uzatmada suat kaya'nın kafa golüyle maçı beraber bitirmişti.
evet ligde beşiktaş'ın 3 fenerbahçe'nin 1 puan gerisindeydik, fakat bugüne göre çok daha zorlu olan kadıköy'de 2-0'dan dönülüp 1 puan alınmıştı ve o sırada yarışta 1 değil 2 takım vardı. üstüne üstlük 3 yabancı sınırı çerçevesinde galatasaray'ın 3 puan geriye düşmesine sebep olan maç, hemen bilbao maçından önce, 6 aralıktaki, 2-2 berabere kalınan ankaragücü maçıydı ve fatih terim gheorghe popescu ile gheorghe hagi'yi oynatmamıştı. bir de bunun üstüne bilbao'da hakan şükür cezalıydı.
sözün kısası galatasaray taraftarı, takımının iyi olduğunu, 3 yabancılı sistemde 3 kulvarı da götürmenin zor olmasından dolayı yapılan rotasyonları anlıyor ve juventus gibi bir takımın önünde son ana kadar grup liderliğinin kovalanmasından hareketle sezon sonuna kadar sürecek bir sistemsizlikten korkmuyordu.
dün akşamki hezimet ise, 14 yabancı kuralının olduğu zamanımızda, avrupa ligi'nin en kolay fikstürüne sahip takımın ilk 8 bile göremediği grup maçları sonrasında, juventusla, bilbao'yla, hatta 90'lar canavarı rosenborg'la bile değil, tepetaklak olmuş tottenham'la, malmö'yle, rfs ile oynanan maçlar sonrası çıkılan az deplasmanında gelmiştir ve takımın geleceği hakkındaki düşünceler ile ortadaki tablo, 27 yıl öncenin yanına bile yaklaşmamaktadır. bunun sebebi de bir grup memnuniyetsiz taraftarın şımarıklığı, ve biz ne badireler atlattık laflarının değerini bilmeyen z kuşağı değildir.