17144
kendisi gençti, çevikti, sempatikti ama seneler ondan çok şey götürdü, belki de form geçince gerçek yüzü ortaya çıktı bilemiyorum. hani bazen "kuzey afrikalı" ırkçılığı yapıyoruz ya, aslında kendisi de ne kadar "güney amerikalı"ymış onu görüyoruz diye düşünüyorum yavaştan. şekil şemal ve para pul konularına ortalama avrupalılardan biraz daha fazla takılmaya binaen diyorum bunu, bilen bilir zaten, bilmeyene de ancak uzun uzadıya anlatabilirim, onun da yeri burası değil.
maaş konusunda senelerce burnundan kıl aldırmadı, burası gerçek. halbuki o bize katkı sağladıysa biz de ona çok şey kattık. bu tür dengelerde daima kulüp ağır basar. en son seçil erzan olayı da paraya düşkünlüğünün göstergesi oldu. paragöz olmak kötü bir şey değil elbette, olabilir yani, tespit olarak söylüyorum, ama yine tamamen keyfi olarak şunu da iddia edebilirim ki bizim galatasaray'ı sevip saydığımız kadar burayı sevip saydığını hiç düşünmedim, hatta buraya geldiğinde elit seviye bir kaleci olduğu için bize hafiften tepeden baktığını hissettim. evet bizim yeniçeriler kadar "adam" olmasını, salya sümük "gaassaray" muhabbeti yapmasını bekleyemeyiz ama o herifler en azından bu kulübün, formanın büyüklüğünü biliyorlardı. kültürel açıdan bir tık daha baskı altındaydılar. senelerce kaptanlık yapmasına rağmen bu bakımdan pek bir ağırlığını göremediğimiz, saha içinde ya da saha dışındaki tavrıyla, vermediği beyanlar ve yapmadığı açıklamalarla tamamen "işinde gücünde" takılan muslera bence zamanla biraz şımardı, postu ufaktan serdi, tabi yakışıklı olduğu için senelerde pozitif ayrımcılık da uygulandı kendisine, sorun yok(tu) ilk başlarda, hakkıydı yani, fakat sanki varmış derinlerde bir yerlerde, yani ben bu şekilde düşünür oldum son yıllarda.
https://www.instagram.com/p/CjvSmIVqDei/ paylaşmaktan bile hicap duyuyorum ya neyse :(
daha 30'larında yüzüne dolgu ve botoks yaptıran bir erkek kağıt üzerinde en doğal hakkını kullanmıştır ve paşa gönlünün istediği estetik tercihini yapmıştır ama tamamen benim taraflı, toksik eril ve subjektif görüşüme göre, bu durum bazı konularda muslera'nın kendisiyle pek de barışık olmadığının, bazı şeyleri şu nispeten genç yaşında sanki çok kafaya taktığının ufak bir yansımasıdır, hani paraya tamah konusunu da hesaba katarsak. halbuki 40'ına merdiven dayamış doğal simasına sahip olsaydı, gencecik muslera'nın bizimle beraber saçına aklar, yüzüne çizgiler düşmüş olsaydı, belki de taraftar bu "gözle görülür" yaşına başına hürmeten daha merhametli, daha anlayışlı olabilirdi, lakin madem genç görünmeyi, genç kalmayı bu denli istedi, galiba taraftar da kendisini sürekli olarak gençliğindeki performansıyla tartmakta.
hani ne bileyim estetik operasyonla alnına boynuz taktırsa bunu diyemezdim ama bir insan görünüşünün "gençliğini" bu denli kafaya takıp maddi manevi zahmete giriyorsa, çekinmeden sosyal medyada boy boy reklam yüzü dahi oluyorsa, aynı mantık biz taraftarlar açısından da kendisinin sürekli düşüşteki ve bazı noktalarda ısrarla geliştirmediği performansına yönelik kurulabilir şeklinde, felsefi açıdan haklı olduğumu düşünüyorum, ikna olacağımı da pek zannetmiyorum.
maaş konusunda senelerce burnundan kıl aldırmadı, burası gerçek. halbuki o bize katkı sağladıysa biz de ona çok şey kattık. bu tür dengelerde daima kulüp ağır basar. en son seçil erzan olayı da paraya düşkünlüğünün göstergesi oldu. paragöz olmak kötü bir şey değil elbette, olabilir yani, tespit olarak söylüyorum, ama yine tamamen keyfi olarak şunu da iddia edebilirim ki bizim galatasaray'ı sevip saydığımız kadar burayı sevip saydığını hiç düşünmedim, hatta buraya geldiğinde elit seviye bir kaleci olduğu için bize hafiften tepeden baktığını hissettim. evet bizim yeniçeriler kadar "adam" olmasını, salya sümük "gaassaray" muhabbeti yapmasını bekleyemeyiz ama o herifler en azından bu kulübün, formanın büyüklüğünü biliyorlardı. kültürel açıdan bir tık daha baskı altındaydılar. senelerce kaptanlık yapmasına rağmen bu bakımdan pek bir ağırlığını göremediğimiz, saha içinde ya da saha dışındaki tavrıyla, vermediği beyanlar ve yapmadığı açıklamalarla tamamen "işinde gücünde" takılan muslera bence zamanla biraz şımardı, postu ufaktan serdi, tabi yakışıklı olduğu için senelerde pozitif ayrımcılık da uygulandı kendisine, sorun yok(tu) ilk başlarda, hakkıydı yani, fakat sanki varmış derinlerde bir yerlerde, yani ben bu şekilde düşünür oldum son yıllarda.
https://www.instagram.com/p/CjvSmIVqDei/ paylaşmaktan bile hicap duyuyorum ya neyse :(
daha 30'larında yüzüne dolgu ve botoks yaptıran bir erkek kağıt üzerinde en doğal hakkını kullanmıştır ve paşa gönlünün istediği estetik tercihini yapmıştır ama tamamen benim taraflı, toksik eril ve subjektif görüşüme göre, bu durum bazı konularda muslera'nın kendisiyle pek de barışık olmadığının, bazı şeyleri şu nispeten genç yaşında sanki çok kafaya taktığının ufak bir yansımasıdır, hani paraya tamah konusunu da hesaba katarsak. halbuki 40'ına merdiven dayamış doğal simasına sahip olsaydı, gencecik muslera'nın bizimle beraber saçına aklar, yüzüne çizgiler düşmüş olsaydı, belki de taraftar bu "gözle görülür" yaşına başına hürmeten daha merhametli, daha anlayışlı olabilirdi, lakin madem genç görünmeyi, genç kalmayı bu denli istedi, galiba taraftar da kendisini sürekli olarak gençliğindeki performansıyla tartmakta.
hani ne bileyim estetik operasyonla alnına boynuz taktırsa bunu diyemezdim ama bir insan görünüşünün "gençliğini" bu denli kafaya takıp maddi manevi zahmete giriyorsa, çekinmeden sosyal medyada boy boy reklam yüzü dahi oluyorsa, aynı mantık biz taraftarlar açısından da kendisinin sürekli düşüşteki ve bazı noktalarda ısrarla geliştirmediği performansına yönelik kurulabilir şeklinde, felsefi açıdan haklı olduğumu düşünüyorum, ikna olacağımı da pek zannetmiyorum.