27
yasimiz 18-19.. artik kendimizi iyice adamdan saydigimiz donemler. tribun icin guzel de bir grubumuz var, pankartimiz, polarlarimiz vs. tribun abileriyle icli disli olmusuz kismen. artik sadece onlar bizim degil, bizde onlarin tanidik simalari olmusuz. sezgin'le de o donemlerde muhabbetimiz zirve yapmisti. sonucta babamizin elimizden tutup stada goturdugu ilkokul yaslarimizdan beri tribune cagirdigimiz, alkisladigimiz meshur bir galatasarayliydi. butun bu hayranlik ve sevecenligimizle kendisine hurmet gosterdigimiz delikanli caglarimizda ne aci ki kendisinin; surekli bedavadan bir seyler koparmaya calisan, sahip oldugunu soyledigi muthis baglantilarini anlatmaktan bikmayan biri oldugunu gormus olduk. yurt disina cikicagimi haber verdigim zamanlar, gittigim yerlerden sampanya falan istemeler. kendi icmiyorumus oyle derdi, baskasi icin istiyormus. cok sukur bir kere bile bu tip isteklerine olumlu cevap vermedim ve zaten cok gecmeden gordugum yerde yolumu degistirir oldum. ihtiyaci olsa falan engellidir diyicez sampanya degilse de baska sekilde yardimci olmaya calisicaz belki ama ayip be abi. zaten prekazi ve simovic zamaninda floryadan ev almis ve sanirsam onu satip kustepe'de bina sahibi olmussun. hala 18-19 yasindaki cocuklara hava basip, goz boyayip bedava esantiyonlarin pesindesin. sayesinde florya'da iceri taraftar alinmasi yasak oldugu bir antreman gunu ergun penbeyle fotograf cektirmisligim var inkar etmiyim, boyle bir olaya araci olmustu. sonuc olarak bazi seyler ne guzel olurdu cocukluk hevesiyle ve safligiyla dusundugumuz gibi kalsaydi dedirtmistir.