1730
fildişi sahilleri vatandaşı olsa da henüz 4 yaşında ailesi ile beraber ingiltere’ye göç etmiştir. eğitimini adada almış ve 8 yaşında crystal palace akademisine girmiştir. aslında zaha’yı fildişili değil tam aksine ingiliz olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. ayrıca çocukluktan da ‘the eagles’ bünyesinde yer aldığı için gerçek bir palace’lıdır.
zaha’nın 30 yaşından sonra bambaşka bir coğrafya ve farklı bir kültür, dil, din ile karşılaşınca ister istemez bir adaptasyon sürecine gireceği belliydi. ingiliz havası alması zaten bu süreci iki katına çıkartmıştır. bununla birlikte, crystal palace nerede galatasaray nerede? en basitinden 25 bin seyirci önünden hiç susmayan bir 50 bin taraftar önüne çıkınca, bir dakika ne oluyor deyip şaşıp kaldığına eminim. her şey bir yana, kendini bir daha ispatlama baskısı ve geçen mayıs ayından beri ayağına top değmemesi de adaptasyon sürecini uzatmıştır.
inanılmaz bir tüketim toplumu olduğumuz ve ülke sınırları içerisinde bu her vatandaşımıza az veya çok sirayet ettiği için zaha’yı da bir an evvel afiyetle yiyip, tüketip çöpe atmak istiyoruz. daha adam geleli 5 ay anca olmuş, niye aldık diye sorguluyoruz. iki maç peş peşe kaybedince günah keçilerinden biri de kendi oldu. kimse kusura bakmasın da zaha bizim için bir prestijdir, gelecek senelerde bir zaha vardı bir dönem bizde oynadı diyebileceğimiz bir oyuncudur. boşta kalan bir zaha görünce tabi ki yanaşıp anlaşmaya çalışmak, formamızı giydirmeyi istemek çok doğal. tüm ada basını bizi konuştu, güzel de reklam yaptık. iyi ki almışız, ne yapacaktık suyun öte yanına mı bırakmalıydık? onun yerine sırp babel tadic mi çekmeliydik? cl maçlarında sadece kerem ile mi şans kovalamalıydık? zaha psikolojik üstünlüktür, daha zamanı var, çok daha iyi olacak, ligin içinden geçmeye kalkarsa sol taraftan adı inmez. kendisi icardi’nin geçen sene yaptığı gibi bu sene bizi tek başına şampiyon yapabilir. diğer oyuncuların yükünü alabilir, sahada varlığı ile başına 2-3 kişiyi toplayabilir -ki cl maçları dahil tepesinde 2 kişi oluyor adamın. hazır olmamasına rağmen daha şimdiden bir cl maçında çok önemli katkı verdi, iki lig maçını tek başına aldı. neden hazır değil diye eleştirilebilir, ancak burada da teknik ekibe güvenmek gerek. maraton çok uzun, erkenden aşırı yükleyip çatlatmayalım.
burada en büyük görev okan hocada. bir şekilde hem keremi on numaraya hapsetmemeli hem de zaha’yı sürekli oyunda tutmalı. zaha oyunda hep kalmalı, icardi gibi sürekli sahada olmalı. o, oyunda oldukça defanslar öyle elini kolunu sallayarak çıkamaz. ayrıca dikkatle izliyorum, bize alıştıkça sahiplenmeye de başladı takımı, isyan da ediyor, defansa da gelmeye başlıyor. el kol yapmasına hiç sözüm olmaz, belli ki hırs yapıyor, bir şeyler istiyor. kendi de bazı şeylerden memnun değil ki yapıyor bunları, daha iyi olmak istiyor. ben eminim kendisinden, çok çok daha iyi olacak, sadece biraz daha sabır. sol bek ve on numara pozisyonlarında istikrar görebilseydik zaten çoktan bize resital izletiyor olurdu, ne araya kaçan var ne de geriden koşu atan. topu verip 3 kişinin içinden geçmesini bekliyoruz, henüz çevresi aynı dili konuşmuyor kendisi ile, bunu çözebilirsek çok farklı şeyler izleriz.
zaha’nın 30 yaşından sonra bambaşka bir coğrafya ve farklı bir kültür, dil, din ile karşılaşınca ister istemez bir adaptasyon sürecine gireceği belliydi. ingiliz havası alması zaten bu süreci iki katına çıkartmıştır. bununla birlikte, crystal palace nerede galatasaray nerede? en basitinden 25 bin seyirci önünden hiç susmayan bir 50 bin taraftar önüne çıkınca, bir dakika ne oluyor deyip şaşıp kaldığına eminim. her şey bir yana, kendini bir daha ispatlama baskısı ve geçen mayıs ayından beri ayağına top değmemesi de adaptasyon sürecini uzatmıştır.
inanılmaz bir tüketim toplumu olduğumuz ve ülke sınırları içerisinde bu her vatandaşımıza az veya çok sirayet ettiği için zaha’yı da bir an evvel afiyetle yiyip, tüketip çöpe atmak istiyoruz. daha adam geleli 5 ay anca olmuş, niye aldık diye sorguluyoruz. iki maç peş peşe kaybedince günah keçilerinden biri de kendi oldu. kimse kusura bakmasın da zaha bizim için bir prestijdir, gelecek senelerde bir zaha vardı bir dönem bizde oynadı diyebileceğimiz bir oyuncudur. boşta kalan bir zaha görünce tabi ki yanaşıp anlaşmaya çalışmak, formamızı giydirmeyi istemek çok doğal. tüm ada basını bizi konuştu, güzel de reklam yaptık. iyi ki almışız, ne yapacaktık suyun öte yanına mı bırakmalıydık? onun yerine sırp babel tadic mi çekmeliydik? cl maçlarında sadece kerem ile mi şans kovalamalıydık? zaha psikolojik üstünlüktür, daha zamanı var, çok daha iyi olacak, ligin içinden geçmeye kalkarsa sol taraftan adı inmez. kendisi icardi’nin geçen sene yaptığı gibi bu sene bizi tek başına şampiyon yapabilir. diğer oyuncuların yükünü alabilir, sahada varlığı ile başına 2-3 kişiyi toplayabilir -ki cl maçları dahil tepesinde 2 kişi oluyor adamın. hazır olmamasına rağmen daha şimdiden bir cl maçında çok önemli katkı verdi, iki lig maçını tek başına aldı. neden hazır değil diye eleştirilebilir, ancak burada da teknik ekibe güvenmek gerek. maraton çok uzun, erkenden aşırı yükleyip çatlatmayalım.
burada en büyük görev okan hocada. bir şekilde hem keremi on numaraya hapsetmemeli hem de zaha’yı sürekli oyunda tutmalı. zaha oyunda hep kalmalı, icardi gibi sürekli sahada olmalı. o, oyunda oldukça defanslar öyle elini kolunu sallayarak çıkamaz. ayrıca dikkatle izliyorum, bize alıştıkça sahiplenmeye de başladı takımı, isyan da ediyor, defansa da gelmeye başlıyor. el kol yapmasına hiç sözüm olmaz, belli ki hırs yapıyor, bir şeyler istiyor. kendi de bazı şeylerden memnun değil ki yapıyor bunları, daha iyi olmak istiyor. ben eminim kendisinden, çok çok daha iyi olacak, sadece biraz daha sabır. sol bek ve on numara pozisyonlarında istikrar görebilseydik zaten çoktan bize resital izletiyor olurdu, ne araya kaçan var ne de geriden koşu atan. topu verip 3 kişinin içinden geçmesini bekliyoruz, henüz çevresi aynı dili konuşmuyor kendisi ile, bunu çözebilirsek çok farklı şeyler izleriz.


