334
benim için içeriğinden çok psikolojik üstünlüğü ifade eden cümle. bu cümleyi de türkiye'de sadece bazı galatasaraylılardan duyabilirsiniz. çünkü son 20 senede hakemlere rağmen bir şeyler kazanabilmiş tek camia yine galatasaray. taraftar bunun özgüveniyle bu cümleyi kurabiliyor. diğerleri bu cümleyi kuramaz.
elbette kimse hakemi yenmek zorunda değil, hakem facialarının hakemlerin hatalarından değil bizzat organize ve profesyonel kötülükten kaynaklandığı bir ortamda kimse bu iğrençlikle baş etmek zorunda da değil. ama bu çamurlu sahada ve sisli havada hala bir şeylere talipsek, hala birilerine kafa tutuyorsak hakemi de yenmeden bu nasıl mümkün olacak? türkiye'deki futbolun gereklerini yaparak ama hala futbolun içinde kalarak, o hırsla, motivasyonla, sinerjiyle kazanmak galatasaray'ın geninde var.
fenerbahçeli bir oyuncu olduğunuzu düşünün ya da teknik direktör. fenerbahçe basını ve fenerbahçe yönetimleri meseleleri o kadar çok futbol dışına taşıyor ki başarısızlıklarınız sizden kaynaklanmıyor diye düşünürsünüz. fenerbahçe yıllardır bundan çekiyor. yaratmaya çalıştıkları her deprem kendilerini tsunami olarak vuruyor. ama travmaları o kadar büyük ki aynı hataları her sezon yapabiliyorlar. galatasaray'a bakıyoruz, eksi bir gol averajıyla şampiyonluğu kaçırıyor, taraftarı yine takımını suçluyor. fatih terim gibi bir efsanesine hoca aslında çok da haksız değilken saha içine bak, oynattığın topa bak diyebiliyor. herkes böyle değil elbette ama galatasaray taraftarının azımsanmayacak bir kısmı bu kafada.
hakemi de yenmek tabiri aslında saçma bir durum, hatta sadece bizim gibi 3.dünya ülkelerine özgü bir durum. ama bu cümleyi kurduğumuz sürece galatasaray saha içine bakıyor ve eninde sonunda kazanıyor olacaktır. dediğim gibi bu bir psikolojik üstünlük cümlesidir. galatasaray yaşanan anormalliklerin iki katına çıktığı 22-23 sezonunda gardını işte bu yüzden düşürmemelidir. hakemlere karşı elbette teyakkuzda olunmalıdır. ama 38 haftayı da ali palabıyık yönetmiyor. hakemler bizi doğrayacak, bizi şampiyon yapmazlar psikolojisine hepimiz zaman zaman girsek de bunun faydası yok. galatasaray bu organize kötülükler karşısında asla sinecek bir takım olmadı. aksine hep kafa tutan, ezber bozan takım oldu. yine öyle olacak.
elbette kimse hakemi yenmek zorunda değil, hakem facialarının hakemlerin hatalarından değil bizzat organize ve profesyonel kötülükten kaynaklandığı bir ortamda kimse bu iğrençlikle baş etmek zorunda da değil. ama bu çamurlu sahada ve sisli havada hala bir şeylere talipsek, hala birilerine kafa tutuyorsak hakemi de yenmeden bu nasıl mümkün olacak? türkiye'deki futbolun gereklerini yaparak ama hala futbolun içinde kalarak, o hırsla, motivasyonla, sinerjiyle kazanmak galatasaray'ın geninde var.
fenerbahçeli bir oyuncu olduğunuzu düşünün ya da teknik direktör. fenerbahçe basını ve fenerbahçe yönetimleri meseleleri o kadar çok futbol dışına taşıyor ki başarısızlıklarınız sizden kaynaklanmıyor diye düşünürsünüz. fenerbahçe yıllardır bundan çekiyor. yaratmaya çalıştıkları her deprem kendilerini tsunami olarak vuruyor. ama travmaları o kadar büyük ki aynı hataları her sezon yapabiliyorlar. galatasaray'a bakıyoruz, eksi bir gol averajıyla şampiyonluğu kaçırıyor, taraftarı yine takımını suçluyor. fatih terim gibi bir efsanesine hoca aslında çok da haksız değilken saha içine bak, oynattığın topa bak diyebiliyor. herkes böyle değil elbette ama galatasaray taraftarının azımsanmayacak bir kısmı bu kafada.
hakemi de yenmek tabiri aslında saçma bir durum, hatta sadece bizim gibi 3.dünya ülkelerine özgü bir durum. ama bu cümleyi kurduğumuz sürece galatasaray saha içine bakıyor ve eninde sonunda kazanıyor olacaktır. dediğim gibi bu bir psikolojik üstünlük cümlesidir. galatasaray yaşanan anormalliklerin iki katına çıktığı 22-23 sezonunda gardını işte bu yüzden düşürmemelidir. hakemlere karşı elbette teyakkuzda olunmalıdır. ama 38 haftayı da ali palabıyık yönetmiyor. hakemler bizi doğrayacak, bizi şampiyon yapmazlar psikolojisine hepimiz zaman zaman girsek de bunun faydası yok. galatasaray bu organize kötülükler karşısında asla sinecek bir takım olmadı. aksine hep kafa tutan, ezber bozan takım oldu. yine öyle olacak.

